@1lpapatya
|
23 Ekim Cumartesi Uzun yorgun günlerin ardından, asıl gerçeğe ulaştığım günden hepinize merhaba. Perşembe ve Cuma günü, hem kına hem de düğün için provaya gittik. Yani aslında pek bir şey olmadı. Ama bugün bir şey olacaktı. Bugün herkesin mutluluk zirvesine ulaştığı bir gündü. Benim kınam vardı. En son Cemile ablanın konuşmalarını duyunca Perşembe sabahı gitmeye karar vermiştim ama Ecem bırakmadı. Zaten gitsem de, yine Tunç ailesinin evinden başka nereye gidebilirdim ki? Her neyse, tekrardan hatırlayıp üzülmek istemiyorum. Özetle, iki günüm böyle geçti. Erken saatte, kızlarla beraber her zaman geldiğimiz güzellik merkezine geldik. Ayrıntılı olarak anlatmayayım; manikür, pedikür, saç ve makyaj işlemlerimiz yapıldı. Daha sonra da giyindik. Saçıma maşa yaptırıp arkadan küçük bir tutamı birleştirdiğimiz, güzel bir model yaptırmıştım. Daha sonra, güzellik merkezinde bol bol fotoğraf çekildik. Hakan gelince de dış çekim için Sarıyer Korusuna geldik. Hakan, beyaz bir gömlek ve siyah pantolon giymişti. Çekimin olacağı yere Hakan, ben, Ecem ve Oğuz geldik. Volkan, Melis, Gizem ve Eray ile güzellik merkezinde ayrıldık. Zaten kına da sadece kadınlar olacağı için Volkan ve Eray hazırlanmamıştı. Bizden sonra Oğuz da rica etti ve çekim yerinde Ecemle beraber birkaç poz çekildiler. Büyük bir ihtimalle Oğuz, çekim yapılacağı için hazırlanmıştı. Dış çekim bittiğinde saat 15.00'ti Sanırım elbisenin ağırlığından dolayı bayılacaktım. En son sabah bir şeyler yediğim için de açlıktan karnım gurulduyordu. Tam eve gitmek için arabaya bindik ve Hakan konuştu. ''Oğuz, arabayı Ezgi'nin evine sür.'' Ne olduğunu anlamaya çalışırcasına Hakana baktım. ''Öyle bakma Ezgi. Kendi evinden çıkaracağız seni tabii ki. Konvoy olacağını biliyorsun.'' Haklıydı. İllaki babamın tanıdığı bazı kişiler ve bazı yakınlar kendi evimize gelecekti. Hakan çok gergin olur sanıyordum ama aksine çok mutluydu. ''Sonunda büyük gün geldi çattı değil mi? Sanki daha dün, baban bana teklifin cevabını soruyordu.'' Hakan hafif bir tebessüm ederek cevapladı. ''O kadar kavga ettik, bir o kadar da eğlendik. Bakalım bundan sonrası ne olacak.'' ''Gerçekten ya, evlendikten sonra ne olacak? Tamam evlendik bitti mi olacak?'' Hakan dudaklarını büzdü. ''Bilmem, belki daha çok eğleneceğimiz günler olur.'' Hakanla sohbet ettiğimiz bir yolculuk yaptıktan sonra Tunç ailesinin evi gözüktü. Saat 15.35 olmuştu ve 17.30'da tekrardan beni almak için geleceklerdi. Evi gördüğümde içim bir tuhaf oldu. Oğuz arabayı park edince arabadan kocaman elbiseyle inemediğim için Hakan ve Ecem yardım etti. Ecemle beraber, Hakan ve Oğuzla vedalaşıp evin kapısına geldik. Zili çalmak için kapının yanına uzandığımda nedense çalamadım. Ecem birkaç dakika beni izledikten sonra zile bastı. Kapının arkasından ''Geldim, geldim! Akrabalar gelmeye başladı herhalde.'' diyen Sevim ablanın sesi geldi. Kapıyı açtığında, karşısında beni görmeyi beklemediğinden dolayı şaşırdı. Değişik bir tepki vereceğini düşünmüştüm ama bana sarılıp ''Hoş geldin kızım.'' dedi. Sarılmasına tabii ki karşılık vermedim ve ağzımın ucuyla ''Hoş bulduk.'' deyip geri çekildim. Sevim abla ve Ecem, kabarık elbisemin ucundan tuttu ve kapıdan içeri girdim. Salonda birkaç tanıdığım yüz vardı. Gözlerim babamı aradı ama göremedim. Bir koltukta, Sevim ablanın ve Yeşimin arkadaşlarını gördüm. Öbür koltukta da uzaktan birkaç akraba vardı. Yeşim salonda değildi. Misafirlere ''Hoş geldiniz.'' deyip bir koltuğa oturmak için yöneldiğimde hemen bana yer açtılar. Gelinler genelde telefonuna bakmaz derler ya, boşverin. Ben telefonumu yanımdan ayırmıyordum. Sevim ablanın arkadaşı Meral abla konuştu. ''Maşallah prenses gibi olmuşsun Ezgiciğim. Bu ne güzellik.'' Elbisenin içinde prenses gibi olsam ne yazar, elbiseyi taşımakta cebelleşiyorum! ''Teşekkür ederim Meral abla.'' Cevap vermek yerine gülümseyerek kafasını salladı. O sırada dikkatimi çeken tek şey, tüm misafirlerin elinde olan ikramlık tabaklarıydı. Ecemin kulağına yaklaştım. ''Ecem ben çok acıktım ya. Mutfağa baksak mı?'' ''Hiç yalan söyleyemeyeceğim bende açlıktan geberiyorum. Sen otur ben bakayım istersen.'' ''Yok olmaz. Burada herkesin içinde nasıl yiyeyim?'' ''Ne olacak kızım sen gelinsin.'' ''Olmaz Ecem, rahat yiyemem.'' ''İyi tamam. Hadi kalk yardım edeyim sana, gidelim beraber.'' Yavaşça ayağa kalktım ve kabarık elbisemin bir ucundan ben, bir ucundan Ecem tutarak mutfağa yöneldik. Sevim abla seslendi. ''Ne oldu kızlar nereye gidiyorsunuz?'' Ecem cevap verdi. ''Bir şeyler atıştıracağız.'' ''Siz otursaydınız ben getirseydim.'' Ecemle birbirimize bakış attık. Anlamı da ''Bu kadına ne olmuş ya?'' bakışıydı. Ama yine de güvenmemeliydik, yemeklere zehir bile koyabilirdi. ''Yok sağ ol Sevim abla. Ben misafirlerin yanında rahat rahat yiyemem.'' Onaylarcasına kafasını salladı, biz de Ecemle mutfağa gittik. Mutfak yemeklerle dolup taşmıştı. Mutfakta; sarması, böreği, keki, kısırı ve çeşit çeşit içecekleri vardı. Mutfaktaki sandalyeye zor bir şekilde oturdum ve Ecem'in tabaklara bir şeyler koymasını bekledim. Ecem tabaklara bol bol her şeyden koyunca karşımdaki sandalyeye oturdu ve bir tabağı da bana verdi. Bir yandan meyve sularımızı yudumlayıp bir yandan tabaktakileri yerken hiç konuşmuyorduk. İkimizde, afiyetle tabağımızdakileri bitirdik. Ecem tabakları ve bardakları alıp lavaboya koyarken ben, kendimi daha şimdiden yorgun hissediyordum. Telefonumun kamerasından kendime baktım. Dudağımdaki ruj hiçbir şekilde çıkmamıştı. Gelin makyajım sağ olsun, beni gece boyunca yalnız bırakmayacaktı. Ecem tekrardan karşımdaki sandalyeye oturdu ve konuştu. ''Kına kesin çok güzel olacak. Gör bak, çok eğleneceğiz.'' Gülümsedim. ''Umarım dediğin gibi olur da çok eğleniriz. Yani bende eğleneceğimizi düşünüyorum ama gece boyunca 4 tane elbise giyeceğim aklıma gelince gözüm korkmuyor değil.'' ''Otel organizasyonlarını hep çok beğenirim. Nedimeler elinden tutarak seni oturtur falan ya çok hoşuma gidiyor. Aynı şekilde giyinmene de yardım ederler merak etme. Hem onlar etmese bile biz ne güne duruyoruz?'' ''Ya yardım edersiniz etmesine ama hepsini taşımakta zor olur biliyorsun. Her bir elbisenin altına da farklı topuklu ayakkabı giyeceğim ve hepsi çok uzun. Bu ayağımdaki topuklu da uzun olduğu için daha şimdiden yoruldum.'' ''Kazdık kazdık kuyusuna geldik. O kadarına da katlan artık.'' Sırıttım. ''Tamam moral bozmak yok. Çok eğleneceğiz.'' Ecem'in telefonu çaldı. ''Annem arıyor.'' Elimle aç işareti yaptım. ''Efendim anne?'' Gözlerimi Eceme dikmiş ne konuştuklarını dinlemeye çalışıyordum. ''Çıktınız mı?'' ''Sen konvoya babamın arabasıyla katılırsın. Ben, Oğuzla konvoya katılacağım.'' ''Anne ne kadar fazla araba olursa o kadar iyi. Babamda kına boyunca bekleyecek değil gider sonra tekrar gelir. Hadi gelin bekliyoruz, geç kalmayın.'' Telefonu kapattı. ''Annemde çıkmış şimdi. Babam, Eslem ve annem geliyormuş. Baban kına boyunca nerede bekleyecek beni de Oğuz götürsün otele dedi de tabii ki kabul etmedim.'' Ben gülümseyerek kafamı salladım. Mutfağa Yeşim geldi. Ecemle beraber refleks olarak kaşlarımızı çatmıştık. ''Hoş geldiniz. İkinizde çok güzel olmuşsunuz.'' İkimizde bir ağızdan ''Teşekkür ederiz.'' dedik. Yeşim tekrardan konuştu. ''Salona bazı yeni misafirler geldi. İsterseniz salonda oturalım.'' Onayladım. ''Kalk Ecem, salona gidelim.'' Ayağa kalktım ve elbisemi tutarak salona geçtim. Tekrardan koca koltuğa serildim ve kabarık elbisemi çekiştirmeye başladım. Ben, eve gelen misafirlerle resim çekilmekle meşgulken dışarıdan korna sesleri gelmeye başladı. İçime tuhaf bir his oturduğundan dolayı elimle göğsümü tuttum. Ecem, çok stresli olduğumu fark ettiği için destek verircesine elimi tuttu. Korna sesleri bitti ve en sonunda zil çaldı. Ecem elimden tutarak beni kaldırdı ve kapıya doğru ilerledik. Evdeki herkes arkamıza dizilince Ecem, kapıyı açtı. Kapıyı açtığımız gibi Hakan'ın çapkın gülüşüyle karşılaştık. Koskoca gülümsemesiyle beraber, gözlerinin içi de gülüyordu. Boğazını temizlercesine öksürdü ve konuştu ''Merhaba. Almam gereken güzel bir kızınız vardı. Onun için geldim.'' Sırıtarak cevap verdim. ''Yaa, öyle mi? Kimmiş o güzel kız bakalım?'' ''Karşımda dikilen kırmızı elbiseli kızdan başka, güzel kız görmez gözlerim.'' Kahkaha atmadan edemedim. Karşımda tüm stresini atmış, çapkın bir çocuk duruyordu. Hakan yavaşça elini uzattı ve gülümsemesine devam ederek yüzüme baktı. Bende aynı onun gibi yavaşça elimi uzatıp elini tuttum. Bahçedeki herkes bizi alkışlarken biz, gülümseyerek gelin arabasına doğru ilerledik. Her biri de telefonundan bizi videoya çekiyordu. Gelin arabasına geldiğimizde ben yolcu koltuğuna, Hakan şoför koltuğuna oturdu. Arka koltuğa da Melis ve Gizem oturdu. Ecem arka koltuğa oturma fırsatını kaçırmazdı ama konvoyda araba fazlalığı olsun diye Oğuzla gelecekti. Ama konvoy fazlalığına gerek yoktu çünkü en az 30 araba vardı. Kına konvoyu için bu kadar fazla araba varsa düğün konvoyunu düşünemiyordum. Bu arada kınamızda magazinciler, gazeteciler olmayacaktı. Bu da demek oluyordu ki rahat rahat eğlenebilecektik. ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Kınamın olacağı otele geldik ve saat tam olarak 18.40'tı. Eve gelemeyen, direkt otelin salonuna geçecek bir sürü davetlinin olduğunu öğrendim. Öğrendiğimde, kınamın çok kalabalık olacağını anlamıştım. Arabadan indik ve Hakanla el ele tutuşarak otele girdik. Otelin kına salonu 19.00'da açılacak olmasına rağmen, Hakan Kılıcın misafirleri olduğu için otel salonunu açtırmışlardı. Melis, Hakan, Gizem, Ecem, Oğuz ve ben asansörle yukarıya çıktık. Otelin bir odası çok güzel bir şekilde süslenmişti ve gelin odası haline gelmişti. Odanın her köşesinde bride balonları vardı. Davetiyede kına 19.00'da başlayacak yazsa da, kına girişim saat 19.45'te olacaktı. Odada hep beraber fotoğraf çekilmeye başladık. Bride taçlarıyla beraber, ortaya çok eğlenceli fotoğraflar çıkıyordu. Oğuz ve Hakan'ın çekildiği fotoğraflar o kadar komikti ki. Anlaşılan, geriye bir sürü fotoğraf kalacaktı. Biz fotoğraf çekilmeye dalmışken odanın kapısı tıkladı. Odanın kapısı kart veya şifreyle açıldığı için kapının dışındaki her kimse, açmaya çalışsa da açamıyordu. Melis koşarak kapıyı açtı. Yeşim gelmişti. Mahcup bir şekilde konuştu. ''Merhaba, ben de gelebilir miyim?'' Kafamı başka tarafa çevirdim. Yaptıklarından sonra bırakın kardeşim demeye, yüzünü bile görmeye sinirleniyordum. Ortamda gergin hava oluştuğunda Melis gülerek konuştu. ''Gel tabii ki canım buyur.'' Melis, Yeşim'in kolundan tutup içeri çekiştirirken Yeşim duraksadı. ''Öyle bakmaya gelmiştim aslında. Ortamınızı bozmak istememiştim. Gideyim ben.'' Hakan, cevap beklercesine yüzüme baktı. Karşımızdaki kişi kim olursa olsun, böyle bir davranış sergilemek ayıp olacağı için cevap verdim. ''İçeri gel.'' Beklediği cevabı almışcasına gülümsedi. Melis, odanın kapısını kapattığında ikisi beraber yanımıza geldiler. Demin kahkahalarla gülüştüğümüz ortamdan eser yoktu. Dakikalar ilerlerken tekrardan kapı çaldı. Bu sefer Gizem kapıyı açmaya gittiğinde, nedimeler hazırlanmış bir şekilde içeriye girdi. Nedimelerimin dördü de çok tatlıydı. Selam verdikten sonra Zeynep konuştu. ''Biz hazırız Ezgi. 20 dakika sonra çıkış olacağı için sende kendini hazırla. Heyecanını atmaya çalış.'' Giden heyecanım tekrardan geri gelmişti. Fotoğraf çekmeye dalmışken nasıl saat bu kadar çabuk geçmiş olabilirdi? Anlık olarak aklım hayalim şaşmıştı. Oturduğum yataktan kalktım ve aynadan kendime baktım. Makyajım hiç akmamış, saçım hiç bozulmamıştı. Derin bir nefes aldım ve yerimde dans edercesine kıpırdanmaya başladım. ''Kınam çok güzel olacak. Çok içten inanıyorum.'' Sahra sırıtarak cevap verdi. ''Tabii ki çok güzel olacak. Biz dört nedime sayesinde, daha da güzel olacağına inanabilirsin.'' Gülümsedim. Hakan konuştu. ''Sen daha şimdiden çok enerjik görünüyorsun. Allah bilir, o kadar oynarsın ki seni kimse tutamaz.'' Hafifçe koluna vurdum. ''Oynarım. Kına benim kınam değil mi? Bir kere gelin oluyorum sonuçta.'' ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Ecem, Yeşim, Melis ve Gizem aşağıya indi. Zaten onların yeri önden hazır olduğu için çok rahat bir şekilde videolarımı çekebileceklerdi. Aşağıya inmeden önce son bir kez daha aynaya baktım. Hakan seslendi. ''Güzelsin merak etme. Hemde çok güzelsin.'' Aynadan ona baktım. Sırıtıyordu. Bu çocukta bir haller vardı ama... Her neyse. Son 5 dakika kaldığında Hakan ve Oğuz bol şans diledi. Teşekkür ettikten sonra dört nedimem ve ben, asansöre binip aşağıya indik. Girişin perdeleri kapalı olduğu için kimse beni görmüyordu. Zaten dans ederek gireceğimiz koca bir alan vardı. Elime ''Ezgi Gelin'in Kınası'' yazılı olan, süslü, koca bir tef verildi. Giriş için şarkımız başladığında, içimi tekrardan heyecan kaplamıştı. Nedimeler yavaşça önümden ilerlerken bende aynı şekilde şarkıya uyum sağlayarak ilerledim. Nedimeler şarkının hareketli yerinde açıldı ve tefimi kaldırıp dans ederek yürümeye başladım. Gülümseyerek dans ederken sonunda piste vardım. Nedimeler etrafımda dans ederken provada yaptığımız dansı sergilemeye başladık. Ortada öylece dönecek değildim nasıl olsa. Dediğim gibi gerçekten de kınam çok kalabalıklaşmıştı. Herkes gülümseyerek bana bakıyordu. Bende onlara gülümseyerek dans ediyordum. Kameramanlar her kareden fotoğrafımı yakalarken canım arkadaşlarım da ayağa kalkmış, video çekmeyi ihmal etmiyorlardı. Girişim gerçekten çok güzel olmuştu. Bu kabarık elbiseme de alışmış, dansa çok güzel uyum sağlamıştım. Şarkı bittiğinde nedimelerim yardım ederek beni kına tahtına oturttular. Arkamdaki koca ekranda ''Ezgi'nin Kınası'' yazıyordu. Her şey çok güzel organize edilmişti. Tahtım ve etrafındaki her şey çok güzeldi. Oryantal şarkısı başladı ve nedimeler organize bir şekilde dans etmeye başladı. Dördü de aynı şekilde, aynı uyumla dans ediyorlardı. Ben de oturduğum yerden onları izliyordum. Tabii şarkı çok hareketli olduğu için yerimde oynamayı ihmal etmiyordum. Şarkı bittiğinde hareketli şarkılar başladı ve nedimelerimin yardımıyla tahtımdan kalkıp pistin ortasına geldim. Oynamaya başladığımda ilk olarak nedimelerim ve canım arkadaşlarım beni bırakmadı. Daha sonrasında pist kalabalıklaştı ve iyice oynamaya başladık. Herkes etrafımı sarmıştı ve ortada da ben oynuyordum. Oynarken kameralara poz vermeyi de ihmal etmiyordum. Arada bir yanıma birileri gelip oynuyordu ama tekrardan yerlerine geçip beni alkışlıyorlardı. Hiç bir şekilde ''Çocuklarımızı pistten alalım lütfen.'' diye konuşulmamıştı. Çünkü çocuklar piste gelmiyorlardı. Ünlülerin kınaları böyle oluyor demek ki diye düşünerek oynamaya devam ettim. Bilmem kaç şarkı değişti de böyle oynadık. Daha sonrasında nedimelerim elimden tuttu ve Zeynep kulağıma doğru yaklaşıp konuştu. ''Hakanla beraber çıkışın olacağı için elbiseni değiştirme vaktin geldi. Hadi yukarı çıkalım.'' Onayladım ve diğerleri pistte oynamaya devam ederken biz, asansörle yukarı çıktık. Odaya geldiğimizde Ecem ve Melis, Hakan ve Oğuzu odadan çıkardı. Nedimeler ve arkadaşlarımın yardımıyla elbisemi değiştirdik. Bu elbisem daha hafif ve rahattı.
''Seni ne çok sevdiğimi, bir ben bir Allah bilir.'' Güldüm ve kulağına yaklaşıp konuştum. ''Kesin öyledir. Beni çok seviyorsundur.'' Oda gülerek cevap verdi. ''Çok ön yargılı davranıyorsun. Belki de gerçekten çok seviyorumdur.'' ''Öyle olsun bakalım. Sana beni sevme diyemem.'' Gülerek dans etmeye devam ettik. Gelinle damat dans ederken ne konuşur diye merak ederdim. İşte bizim kına dansı konuşmamızda bu şekilde oldu. Kameralara bol bol poz vererek dans ettik. Ecem, gözleri dolu bir şekilde bizi izliyordu. Onun bu haline gülmeden edemedim. Şarkı bittiğinde nedimeler de piste geldi ve Hakanı bırakmadılar. Gelin damat Oyunu çalmaya başladığında,Hakan gömleğinin kollarını katladı ve karşılıklı oynamaya başladık. Daha sonrasında pist kalabalıklaştı ve herkes bize eşlik etmeye başladı. Etrafımız sarılmış bir şekilde, Hakanla beraber ortada dans ediyorduk. Hakan, hiç beklemeyeceğiniz bir şekilde döktürüyordu. Kim bilir düğünde nasıl oynayacak diye düşünmeden edemedim. Bol bol hareketli havalar çalarken oynamaya devam ettik. Daha sonrasında Hakan gitti ve biz kızlarla beraber oynadık. Roman havaları çaldıktan sonra da halay başladı. Bu elbisem daha rahat olduğu için bende halay çektim. Ama yinede elbiseme takılmasınlar diye halay başı ben oldum. Halaydan sonra horon teptik ve gerçekten çok eğleniyordum. Hiç bu kadar eğleneceğimi düşünmemiştim. Tekrardan kıyafet değiştirme zamanı geldiğinde yukarı çıktık. Odada Hakan ve Oğuz yoktu. Bu sefer nedimelerim de elbisesini değiştireceği için bana, Gizem, Melis ve Ecem yardım etti. Mor bindallımı giydikten sonra saçıma da mor, büyük bir taç takıldı. Nedimelerim de elbisesini değiştirdi ve tekrardan aşağıya indik. Hüzünlü bir şarkı açıldı ve iki nedimem, ellerinde sepetle önden giderken diğer ikisi de bir kolumdan tutmuştu. Gelin tahtına geldiğimizde beni oturttular ve başıma atılacak tülü hüzünlü bir şekilde getirdiler. Zeynep saçıma mor tülü yavaşça koydu ve hüzünlü şarkı bitti. Bana bu anlar biraz saçma gelmişti. Duvak dansı da neydi? Kına yakılması için Yeşim yanıma çağrıldı. Yeşim elime kınayı koyacakken nedimeler bağırdı. ''Gelin elini açıyor mu?!'' Hep bir ağızdan ''Açmıyor!'' sesi yükseldi. Ben etrafa bakıp gülerken Esra abla geldi ve elime tam altın koydu. Esra ablayla sarıldıktan sonra, altını nasıl olsa verecek diye Esra ablaya geri verdim. Evet, artık Esra Kılıca Esra abla, Yiğit Kılıca Yiğit abi diyordum. Şaşırtıcı olsa da soy adlarıyla hitap etmek yerine abla abi demek kolay oluyordu. Sizinde şaşırmış olduğunuza eminim, onun için açıklama yapayım dedim. Yeşim ellerime kınayı yaktı ve tül eldiven taktı. Arkada hüzünlü şarkı çalarken Yeşimle birbirimize sarıldık. Yeşime sarıldığımda, onu itmemek için zor durdum. Annem şarkısı başladığında Sevim Abla geldi ve onunla sarıldık. Hepsi formalite icabıydı. Tabii ki ağlamıyordum. Çünkü onlardan ayrılacağım için ağlamak, düşünebileceğim en son şeydi. Yinede, davetliler çok mutluyum sanmasın diye etrafa hüzünlü bakışlar atıyordum. Sevim Abla da gittiğinde yanıma Ecem geldi. Ecem, yüzüme dolu gözleriyle bakıp ağlamaya başlayınca kendimi tutamadım. Birbirimize sarılıp ağlamaya başladık. Sanki beni bir daha göremeyecekmiş gibi ağlıyordu. Mikrofondan anons sesi yankılandı. ''Anlaşıldığı kadarıyla gelin hanım, arkadaşını çok seviyor. Korkmayın gelin hanım, arkadaşınızı bir daha göremeyecek değilsiniz.'' Otel salonunda gülüşme sesleri duyulurken Ecem de benden ayrılıp geriye çekildi. Gözlerini silerken gülmeye başladı. Ben de makyajım bozulmasın diye gözlerimi hafif hafif silerken anons yapan kadının sesi tekrar duyuldu. ''Şimdi güzel gelinimizin yanına bir de damat lazım diyoruz ve damat beyi gelinimizin yanına davet ediyoruz. Alkışlarınızla damat bey geliyor.'' Kenan Doğulu- Güzeller İçinden şarkısı başlayınca alkış sesleri yükseldi. Hakan'ın eline süslü bir davul vermişlerdi. Hakan, davula vura vura geliyordu. Oturduğum yerden gülmeye başladım. Sırıtarak davula vuruyordu ve bu hali gerçekten çok komikti. Tahtımın önüne geldiğinde şarkıya eşlik ederek davula vurmaya devam etti. ''Güzeller içinden bir seni seçtim. Kalbimi sana, ben sana verdim.'' Davulu nedimeye verdi ve elimden tutup beni ayağa kaldırdı. Başımdaki tülü açıp alnımı öptü ve birbirimize sarıldık. Anons yapan kadın enerjik bir şekilde konuştu. ''Damat ve gelin tarafını piste davet ediyoruz. Damat tarafı, damadın arkasına geçecek. Gelin tarafı da gelinin arkasına geçecek. Bakalım hangi tarafın sözü daha çok geçiyor. Hangi tarafta daha çok ses var?'' Kadının dediği gibi yaptılar ve şarkı başlarken arkamıza geçtiler. Benim arkamda çok az kişi vardı. Daha sonra tanımadığım bir sürü kişi daha arkama geçti. Arkama baktığımda, Melis ve Gizem de vardı. Ecem gülerek konuştu. ''Sizin ne işiniz var burada? Damadın arkasına geçin.'' Melis omuz silkti. ''Biz gelin tarafıyız.'' Güldüm ve Hakana döndüm. Hakan'ın arkası benimkinden daha kalabalıktı. Karşılıklı oynamaya başladık. Anons yapan kadın mikrofonu aldı ve şarkıya eşlik etti. ''Damat tarafı bir ses gelsin!'' ''HEEEYYY!'' Hakan'ın arkasındaki kadınlardan öyle bir ses geldi ki! Tamam anladık en fazla ses sizden çıkıyor demek istedim. Hakan da bana şeytan sırıtışını yapmayı ihmal etmedi. ''Gelin tarafı bir ses gelsin!'' ''HEEEEEEEEEY!'' Arkamdaki herkes neredeyse çığlık atmıştı. Nedime ve arkadaşlarım da tam kulağımın dibinde olduğu için kulağım iflas etmişti. Biz oynamaya devam ettik ve aynı şeyler tekrarlandı. Daha sonra Hakan ve ben yer değiştirdik. ''Damat tarafı bir ses gelsin!'' sesi duyulduğunda Ecemler çığlık atmıştı. Ama Hakan'ın tarafına geçtiğim için ''Gelin tarafı bir ses gelsin!'' sesi duyulduğunda, Hakan'ın tarafı daha çok bağırmıştı. Şarkı bitti ve kadın mikrofondan konuştu. ''Her iki tarafta artık birbirleriyle aile oldu sayılır. Umarım gelin hanım ve damat bey çok mutlu olurlar. Bugün güzel gelinimizin günü. Gönlümüzün kazananı, gelin hanım.'' Hakan'ın bana yaptığı şeytan sırıtışını, Hakana karşı yaptım. Hakan bir daha buraya gelmeyeceği için gelen davetlilerle fotoğraf çekilmeye başladık. Neredeyse tüm davetlilerle fotoğraf çekilmiştik. Daha sonra Hakan veda edip gitti ve bende yukarıya üstümü değiştirmeye gittim. Son olarak kısa, beyaz after elbisemi giydim. Uzun topuklumu giyip saçıma da bride tacı taktım. Üstüme de bride yazılı bir şey geçirince hazır hale geldim. Nedimelerim de üstünü değiştirmiş, hazır hale gelince aşağıya indik. Artık son kına girişini yapma vaktim gelmişti. Elime after elbiseme uygun, süslü, beyaz bir yelpaze verildi. Hareketli, yabancı bir şarkıyla giriş yaptım ve nedimelerle provasını yaptığımız dansı sergiledik. Yorulmuştum ama yorulmaktan çok eğlenmiştim. Gerçek kınam olsa anca bu kadar güzel olabilirdi. Pop şarkılar sırayla çalmaya başlayınca arkadaşlarımla oynamaya başladık. Uzaktan olan akrabaların kızları ve Hakan'ın tarafından tanımadığım birçok kız da pistte oynuyordu. Ama tanımamazlık yapmayıp hepsiyle oynamaya çalışmıştım. Elime kar spreyi verilince yukarı doğru sıkıp oynamaya devam ettim. Kınaları her zaman çok severdim. Ama kınada en sevdiğim kısım after kısmı olurdu. Bol bol pop müziklerin çaldığı, bol bol hoplayıp zıpladığımız kısım bu olduğu için hep severdim. Yürümeye mecalim kalmamış bir haldeyken oynamaya devam ediyordum. Mikrofondan kadının ses duyuldu. ''Katılan tüm davetlilere teşekkür ederiz. Ezgi Gelin'in kınası burada sona ermiştir.'' Kınamda hep üzgün olacağımı düşünmüştüm ama tam tersine çok mutluydum, çok eğleniyordum. Her şeyin aksine kınam bittiğinde içim buruk hale gelmişti. Çok eğlendiğimiz için hiç bitmeyeceğini düşünmüştüm ama her güzel şeyin sonu olduğu gibi bu da bitmişti. Davetliler bana mutluluklar dileyip veda etti ve kına salonunda sadece biz bize kaldık. Kınadan giden davetlilere de kuru yemiş ve kına dağıtıldı. Kızlarla beraber tahtıma oturup fotoğraf çekildik. Hakan aşağıya inince onunla da tahtımda fotoğraf çekildik. Hakan, eline beyaz yelpazemi alıp pozlar verirken o kadar çok gülmüştüm ki. Gülmeye bile mecalim kalmayacak kadar yorulmuştum. Nedimelerimle vedalaştıktan sonra yapacak bir şey kalmadığı için yukarıya çıkıp ayakkabıları ve elbiseleri alıp otelden çıktık. Ecem, Melis, Gizem ve ben, benim evime geldik. Kınası olan kişinin yanında arkadaşları da yatar diye beni yalnız bırakmadılar. Melis, hem görümcem hem arkadaşım olmuştu. Eve geldiğimizde gözlerim yine babamı aradı ama maalesef yoktu. Kızlarla odama çıktık ve üstümüzü değiştirip pijama giydik. Yüzümdeki makyajı silip saçlarımı da bozunca derin bir nefes aldım. Bir topukluyu çıkardığımda, bir de şimdi derin bir nefes almıştım. Kendimi yatağıma attım ve odamı ne kadar özlemiş olduğumu hissettim. Makyaj masamı sarmaşıklarla, yatağımın etrafını ananaslı led ışıklarla süslediğim odam... Duvarını, lise ve üniversite yıllarından çekildiğim fotoğraflarla süslediğim güzel odam... Anlaşılan bu evde tek özleyeceğim şey odam olacaktı. Kocaman yumuşacık bir yatağım vardı ve en fazla 3 kişi sığıyordu. En azından daha öncesinde, Ecem, Yeşim ve ben denediğimizde öyleydi. Yine de daha rahat yatabilmek için yere yer yatağı serdik. Melis ve Gizem yer yatağında, Ecem ve ben yumuşacık yatağımda yatacaktık. Ne kadar eğlensem de yorulduğum için kınada tam olarak neler olduğunu idrak edememiştim. Kına devam ederken hiç bitmeyecek gibi, kına bittiğinde de çok hızlı bitmiş gibi gelmişti. Kızlarla kına hakkında sohbet ederken odamın kapısı tıkladı. ''Kızlar ben Yeşim, gelebilir miyim?'' Ecemle aynı anda göz devirdik. Gizem gerçekleri bilmiyordu ve sadece öylesine kavga ettiğimizi sanıyordu. Zaten, Hakanla birbirimizi çok severek evlendiğimizi düşünüyordu. Onun için Gizem konuştu. ''Ezgi, alt tarafı kavga etmişsiniz. Bence uzatmayın bu kadar.'' Yeşim hala kapının önünde bekliyordu. ''Alt tarafı kavga mı etmişiz?'' ''Evet. Yani, Melis öyle dedi.'' Melis, yüzüme bakıp kaş göz işareti yaptı. Bende olayı çaktırmamaya çalıştım. ''Aslında basit bir kavga değil. Ailecek kavga ettik ve biliyorsun bende bu sebepten dolayı Ecem'in evinde kaldım. Zaten çok kolay bir mesele olsa uzatmam.'' Melis kısık sesle konuşarak araya girdi. ''Yani neyse ne değil mi canım? Şimdi biz burada dördümüz takılırken Yeşimi kabul etmesek ayıp olur. O da genç sonuçta.'' Melis bunca şeye rağmen Yeşim ile küsmemişti. Bende olaya karışıp küsmesini istemedim. Gizem onaylarcasına kafasını sallarken Ecem ve ben birbirimize baktık. İkimizde oflayarak onaylayınca Melis, Yeşimi içeri çağırdı. Yeşim, elinde koca bir poşetle içeri girdi. ''Pizza ve kola yapmaz mıyız?'' Melis ve Gizem alkışlayarak Yeşimi yer yatağına çağırırken Yeşim, hızla gelip poşeti yatağa koydu. ''Sipariş şimdi geldi. Taze ve sıcak olduğu için soğutmadan yiyelim isterseniz.'' Pizzalar çok güzel koktuğu için Ecemle itiraz etmeden yer yatağına oturduk. Ecem, kola kutularını açarken Melis, pizzaları bölüp elimize verdi. Pizza kutusunun yanında küçük mayonez poşetini görünce hemen kaptım ve pizzamın üstüne sıktım. Gizem konuştu. ''Pizzanı mayonezle mi yiyorsun gerçekten?'' Ağzımdaki lokmayla konuşmaya çalıştım. ''Yemiyor gibi mi gözüküyorum yoksa?'' Hepsi güldü ve afiyetle pizzalarımızı yemeye koyulduk. Pizzalar bitince çöpleri toplayıp Yeşime teşekkür ettik. Ne kadar ona kızgın olsam da bizimle takılmaya çalıştığı aşikardı. ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Melis, Yeşim'in de yer yatağında yatmasını istedi. Yeşime sinirli bir şekilde baktığım için ''Ben odama gideyim.'' dedi. Yeşim çıktıktan sonra Gizem ışıkları kapattı. Hepsi eline telefonunu almış bir şeyler yaparken ben ışığı açıp ayaklandım. Kızlar ne olduğunu anlamaya çalışırcasına beni izlerken ben elime bavulu alıp, dolaptan eşyaları doldurmaya başladım. Birinci bavul doldu ve ikincisini doldurmaya başladım. Tüm giysilerimi bavula doldurduktan sonra duvardaki fotoğrafları da bavula koydum. Takılarımı, gözlüklerimi ve diğer tüm eşyalarımı almayı da ihmal etemedim. ''Bu da halloldu. Gelin olup gidiyorum, eşyalarımı almadan mı gideyim yani?'' Bavulu kapattıktan sonra tekrardan ışığı kapattım. Elime telefonumu alıp yatağa serildim. Şimdi rahatça telefona bakabilirdim. İnstagram mesaj kısmı dolmuştu. Kınama gelen herkes beni etiketleyip hikaye atmıştı. İzleyebildiğim kadarını izleyip hoşuma gidenleri ben de kendi hikayeme ekledim. İnstagram hikayem neredeyse dolup taşmıştı. Ecem, Melis, Gizem ve benim beraber çekildiğimiz fotoğrafları atmayı da unutmadım çünkü unutursam hepsi beni kesebilirdi. Hikayelere bakmayı bırakıp ana sayfaya baktım. Ana sayfama ilk çıkan fotoğraf, Gizem'in fotoğrafı oldu @ gizemdogan ''GİZEMİN FOTOĞRAFI VAR GİBİ DÜŞÜNELİM.'' 1volkanklc ve diğer 482 kişi beğendi gizemdogan: Ezgi Henna Night ✨ 1volkanklc: Bu kadar güzel olunmaz be kadın ♡ ➥gizemdogan: Canım aşkım benim ecemaydıın: Hep mi güzelsin be ➥gizemdogan: Senin gibi işte melissklc: Gizemle güzel olma savaşları ➥gizemdogan: İkimiz de kazandık yesimtnc: Güzellik ➥gizemdogan: Bebişim ezgiitunc: Off alev alev yandı buralar🔥 ➥gizemdogan: Güzel gelin senin kadar olamasam da ve diğer 190 yorum Gizem'in gönderisine yorum attım ve sayfayı aşağı kaydırdığımda Melisin fotoğrafı beni karşıladı. @ melissklc MELİSİN FOTOĞRAFI VARMIŞ GİBİ DÜŞÜNELİM
melissklc: Görümcecilik online ✔ eraylmz: Hayatımda gördüğüm en güzel görümce♡ ➥melissklc: Teşekkür ederim yakışıklı beyefendi♡ ➥hakankılıc: Ne oluyor burada😤 ➥melissklc: Erkek arkadaşımdan iltifat alıyorum ➥hakankılıc: Aferin dürüst olun işte böyle. ➥melissklc: Canım abim de abilik yapmayı çok sever hakankılıc: Çirkin kardeşim benim ➥melissklc: Sana çekmişim abiciğim yigitklc: Nazar değmesin güzel kızım benim🧿 ➥melissklc: Adamın dibi ♡ esrakılıcc: Canım kızım. Bir tanem benim🌺 ➥melissklc: Canım annem benim <3 1volkanklc: İkizim bu ne tip🙄 ➥melissklc: Derhal bu postu terket Volkan😒 ecemaydıın: Çok tatlısın çok😍 ➥melissklc: Ben güzelden anlarım gizemdogan: Peri kızım benim🧚♀ ➥melissklc: Yerim seni ezgiitunc: Kınamda görümcem benden güzel olmuştur 😈 ➥melissklc: Saçmalama be sen hiç aynaya bakmadın mı😌 ve diğer 32.120 yorum Gizem ve Melis'in gönderilerine tek tek yorum attım. İkisi de o kadar güzel olmuşlardı ki. Gerçekte, fotoğraftan bile güzellerdi. Yanımda yatan Ecemi dürttüm. ''Sen fotoğraf çekilmedin mi? Niye post atmadın?'' ''Çekildim çekilmesine ama onlar çekemedi.'' Melis araya girdi. ''Bence biz gayet güzel çektik ama sen kendini beğenmiyorsun. Hayır zaten çok güzel çıktın niye koymadın?'' ''Bilmem, post atacak kadar beğenmedim. Düğünde çekilirim artık.'' Gizem güldü. ''Düğünde de çekilemiyormuşsun. Ne çıldırırsın ama.'' ''Bugünkü çektiğiniz fotoğrafı hikayeme koyup öne çıkanlara ekledim. Onu da öyle yaparım artık. Hem öne çıkanlara eklememin sebebi de bugün güzel olmam tamam mı?'' Hep bir ağızdan ''Tamam.'' dedik. Biraz daha telefona baktıktan sonra kızları uyardım. ''Yarın sabah yine erkenden kalkacağız. Bırakın telefonları da uyuyun.'' Hepsi yarın düğün olduğunun farkına varınca telefonu bıraktılar. Yarın gelin olacaktım. Ezgi Gelin... Önceden hayal ettiğim gibi düğünümde çok güzel olacak mıydım? Prenses gibi olacak mıydım mesela? Kınanın yorgunluğunu atamadan düğün olması biraz zor olacaktı. Sanki hala kulağımda şarkı çalıyor gibiydi. Uyumak için gözlerimi kapattığımda günün yorgunluğundan dolayı çoktan uyuya kalmıştım. |
0% |