Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@1lpapatya

 

 

 

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Sevim abla odadan çıktıktan uzun süre sonra Yeşim odama gelmişti. Puf koltuğuma oturdu. Saat 19.40 olmuştu. Kafamı telefondan kaldırıp Yeşime baktığımda farkettim ki bana ters ters bakıyordu. Bende derdini anlayınca birazcık takılmaya başladım.

''Yeşim, ben babamdan çok sana yakınım. Aslında, o çocuk çok yakışıklı. Sence kabul mu etsem?''

Yeşim burnundan soluyarak cevap verdi

''Çocuk yakışıklı ama ona güzel bir kız lazım dimi?''

''Ee yani benim gibi bir kız lazım demek ki de ondan beni istedi.''

Ben sadece takılıyordum ama Yeşim bir anda bağırmaya başladı

''Sen kendini ne sanmaya başladın Ezgi? Alt tarafı sana teklif etti. Sen evet deyince çocuğun seni isteyeceği nereden belli? Ayrıca ben daha güzelim. Adam bana söyleyeceğine sana söyledi ama sen hayır derken ben istediğimi çoktan söylemiş olacağım.''

Bana o kadar yaklaşmış ve kıs kıs gülerek söylüyordu ki adeta gözünü şeytan bürümüş gibiydi. Üvey kardeşimle bir erkek yüzünden kavga etmeyi düşünmüyordum tabii ki. Şu an sadece komik bir durumun içindeydik. Bir şey daha söyleyecekti fakat tam o sırada zil çaldğı için sustu. Babamın Yiğit dediğini duydum. İyi ki de duydum çünkü istemesem de sinirlenmiştim. Sinirlenmemin sebebi böyle bir konuda annesine uyup benimle kavga etmesiydi. Koşar adımlarla aşağı indim. Yiğit Bey içeri davet edilmiş, babamlarla birlikte koltukta oturuyordu. Herkes gözümün içine bakıyordu. Tabii ben de onlara bakıyordum.

''Aslında telefon numaramı verseydim de olurdu ama cevap için dayanamadım ve geldim.''

Kafamı salladıktan sonra bende koltuğa oturdum. Sevim abla teklif hakkında konuşmayacağımı ve cevabımın hayır olduğunu düşünerekten konuşmaya başladı

''Yiğit Bey Ezgi yerine...'' derken lafını böldüm

''Ben teklifinizi düşündüm Yiğit Bey. Bu teklife cevabım Evet'' Yok artık bu cevabı ben dedim. Allah'ım Yarabbim Yeşime ve Sevim ablaya sinirimden anlık olarak Evet dedim! Yiğit Kılıç gülerek bakıyordu ama diğerleri şok içinde kalmışlardı. Hayır diyeceğime kendimi de o kadar inandırmıştım ki evet diyince kendim de şok olmuştum. O sırada telefonum çaldı. İş görüşmesinin kabul olduğunu ve yarın sabah işe başlayacağımı söylediler. Telefonu kapattıktan sonra gülümserken evdeki herkesin şok içinde bana bakmaya devam ettiğini unutmuştum. Yiğit Kılıç ayağa kalktı ve konuşmaya başladı

''Güzelll. O zaman iş hallolmuştur. Yeni işin içinde tebrik ederim.'' Kulağıma doğru yaklaştı ve

''Bir gün seni kurtardığım için bana teşekkür edeceksin'' dedi.

''Beni kurtarmanız gereken bir sebep mi var?''

''Her şeyin zamanı var. Zamanı gelecek merak etme.''

Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Yiğit Kılıç, herkese (özellikle bana) veda ederek borç işinin daha sonra konuşulacağını söyledi. Daha sonra evden gitti.

Babam bir anda sinirle omuzlarımdan tutup beni sarsmaya başladı

''Ezgi nasıl evet dersin?! Sana böyle bir şey yapmamanı söylemedim mi ben kızım? Neden böyle bir şey yaptın?!''

Ben tam konuşacakken babam ağlamaya başladı ve bana sarılarak sözüne devam etti.

''Babanın yaptığı şeyler yüzünden mecbur kaldığın şeye bak.'' Ahh baba ah bilmiyorsun ki kızın sinirden Evet dedi.

''Hayır baba öyle söyleme. Lütfen ağlama, belki her şeyin iyisi böyledir.'' O sırada Sevim abla da bana yaklaştı

''Sağ ol Ezgiciğim. Ne kadar bize kötü bir cevap olarak gelse de evimizi kurtardın.''

Kafamı rica ederim dercesine salladım. Dakikalar sonra evin ortamı biraz daha normale dönmüştü. Ben de odama çıktım. Yatarak telefona bakınca vakit öyle çabuk geçmişti ki 2 saat öylece sosyal medyada dolaşmışım. Tam kalkıp aşağı insem mi diye düşünürken odanın kapısı çaldı.

''Girebilir miyim Ezgi?'' Yeşim gelmişti

''Gir.''

Odaya girdikten sonra masum masum bakarak yanıma oturdu.

''Ne diyeceğimi bilmiyorum ama şeyy. Ya şey Ezgi ya özür dilerim. Bugün söylediklerimi benim söylediğime inanamıyorum. Annemin dolduruşuna geldim, baskısına maruz kaldım. İçimden resmen başka bir şey çıktı lütfen affet beni. Sen benim ablam, sırdaşım, arkadaşım, canım, her şeyimsin. Çok üzgünüm. Hatta bugün ki beni unut ve öyle bir Yeşimi görmemiş ol.''

''Yeşim, ben de öyle davrandığında şok oldum. Resmen gözünü şeytan bürümüştü kızım. Böyle bir konuda neden benimle kavga etmeye çalıştın?'' Oflayarak cevap verdi

''Annem çocuğun zengin olduğunu, hem evimizi kurtaracağımızı hem de benim yakışıklı bir mankenle çok güzel bir hayat süreceğimi savundu. Ben de tabii o anlık heyecanla senin yerine geçmek istedim. Çok utanıyorum, o Yeşim ben değilim.''

''Biraz unutmak zor olur ama hadi affedeyim bari.''

Kocaman bir çığlık patlatıp boynuma sarıldı ikimiz de yere düştük. Acı içinde kollarımıza bakarken göz göze gelince kahkaha patlatıverdik. Küçükken de böyleydi Yeşim ağzına geleni sayar sonra ben onu döverdim. Tabii ki sonra barışmaya yine Yeşim gelirdi.

''Bu arada yeni işin için de tebrik ederim canım benim. Hatta bugün güzel kız lazım o çocuğa demiştim ya, asıl sana yakışıklı bir çocuk lazım. Fiziğin çok güzel, kahverengi uzun saçların var, koyu kahverengi gözlüsün, kirpiklerin gür, ellerin...

''Ay çok teşekkür ederim ama dur yeter bu kadar beni şımarttığın. Ayrıca benim artık bir işim vardı dimi hiç aklımda bile yok.''

''Bugün olanlardan sonra aklında olmaması çok normal hadi kalk. Serdar Ortaç açta keyfimiz yerine gelsin.''

Yeşimle ikimiz Serdar Ortaç hayranıydık. Kalkıp bir Serdar Ortaç Poşet açtıktan sonra geceye kadar bilmem kaç şarkı dinleyipte dans ettik. Bugün biraz garip bir gün olsa bile günü güzel kapatmıştık. Bende yeni işim için alarm kurdum. Yeşim de iyi geceler dileyip kocaman öptükten sonra odasına gitti. Ben de hemen uykuya daldım.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Sabah saat 6.00'da alarmın sesiyle uyandım. Yeterince esnedikten sonra tuvalete doğru yola koyuldum. O sırada Yeşim'in odasının kapısının açık olduğunu fark ettim. Odaya girip baktım ama Yeşim odada yoktu. Belki oda tuvalete gitmiştir diye düşündüm ama yatağı topluydu. Yeşim bu saatte yatağını toplamazdı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra salona indim. Birde ne göreyim, hepsi uyanmıştı. Benim ilk iş günüm için muazzam bir kahvaltı hazırlamışlardı. Evlilik konusunu açmadan kahvaltımızı yaptık. Dünden sonra ilaç gibi gelmişti. Yeşimle kahvaltılıkları topladıktan sonra koşarak giyinmeye çıktım. Hiç giymediğim o yeni aldığım en güzel çiçekli elbisemi ve topuklu ayakkabımı giydim. Sonra düz saçımı tarayıp uçlarına maşa yaptım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra saati fark ettim. Saat 7.50 olmuştu bile ve saat 9.00'da iş başıydı. Çantamı aldım ve tam aşağıya inerken az kalsın unutuyordum! En güzel parfümümü sıkmamıştım. Onu da sıktıktan sonra çantamı koluma takıp aşağı indim. Yeşimden bir çığlık yükseldi.

''Oooo Ezgi ne kadar güzel olmuşsun kızım yaa bu ne güzellik.''

Yeşime utanmış gibi yapıp göz kırptıktan sonra Babamla Sevim ablada çok beğendiklerini söylediler. Beni işe babam bırakacaktı. Bende araba sürmeyi biliyordum ama o durumda arabanın bende kalması gerekiyordu. Evdekilere sarılıp kapıyı açtıktan sonra gözlerim kocaman açıldı. Yiğit Kılıç gözlüklerini takmış ve arabaya yaslanmış bir vaziyette bekliyordu

''Günaydınlar Serdarcığım, günaydınlar Ezgiciğim''

Babam oflayarak cevap verdi.

''Senin ne işin var burada sabah sabah?''

''Ne işim olacak Serdar, Ezgiyi işe bırakmak için geldim.'' Ne alaka der gibi baktıktan sonra cevap verdim.

''Siz zahmet etmişsiniz Yiğit Bey ne gerek vardı? Beni babam bırakacak.''

''Olmaz Ezgi. Seni ben bırakacağım.''

''Yiğit abartma istersen. Kızımı ben bırakacağım.''

''Senin kızınsa benim de bugüne bugün gelinim. Ben bırakacağım.''

Gelinim mi dedi o diye gözlerimi daha fazla açmış bakarken bu tartışmanın sona ermeyeceğini düşündüm.

''Baba hadi uzatmayın. Beni bırak işe yoksa geç kalacağım.''

Yiğit Kılıç babamın gözlerine bakıp kaş göz işareti yaptıktan sonra babam söze girdi.

''Neyse tamam sen götür bari.'' Babama ne yapıyorsun sen ya bakışı attıktan sonra Yiğit Kılıç arabasının kapısını açtı. Maalesef başka şansım yoktu. Acaba gizlice Yiğit Kılıcın arabasının anahtarını alıp kaçırsamıydım? Ben bunları düşünürken birden ses geldi.

''Hadi Ezgiciğim binmiyor musun?'' hadi bineyim bari diyip bindim.

Yola çıktık araba da sessizlik hakimdi. Ben de dayanamayıp konuşmaya başladım.

''Yiğit Bey, siz benim bu saatte gideceğimi ayrıca nereye gideceğimi nereden biliyorsunuz?''

''Meslek sırrı diyelim Ezgiciğim. Ben bilirim.'' Soruma gülümseyerek cevap verirken ben öylece kaşlarımı çatmış bakıyordum. Nereden Ezgiciğin oluyorum senin be!

''Yaaa, siz bilirsiniz meslek sırrı öyle mi? Siz benim adımı o gün nereden biliyordunuz peki? Benimle hiç alakanız olmamıştı ki. Ayrıca bu kadar seneden sonra biliyorsanız bile nasıl unutmadınız?''

''Meslek sırrı dedim ya kızım aa'' Gülüyordu ya. Resmen sorularıma cevap verirken eğleniyordu adam.

''Siz beni gizliden falan takip mi ediyorsunuz acaba? Yoksa gizli sapığım falan mısınız? Bakın Eğer öyle birşeyse..''

''Saçmalama Ezgi! Senin gibi kızım var benim lütfen uzatma.''

''Ne bileyim ben. Evimizi elimizden almak isteyen adam belki bunu da yapar.'' Pek dışımdan söyleyeceğim bir cümle değildi. Ama dışımdan söylemiştim.

''Hahaha böyle mi düşünüyorsun gerçekten? Merak etme kızım ben öyle bir insan değilim.''

İlk işim Yiğit Kılıca salladığım işaret parmağımı indirmek oldu. Saate baktım. Daha zamanım vardı ve gelmemizede az kalmıştı.

''Ben bir şey daha soracağım Yiğit Bey.''

''Tabii. Deminki sorun gibi olmayacaksa dinliyorum.''

''Yok yok öyle değil. Siz bu borç işinden dolayı falan beni oğlunuzla evlendireceğinizi söylüyorsunuz. Oğlunuzun bunlardan haberi var mı?''

''Tabii ki var. Hatta hatırlattığın iyi oldu unutmadan söyleyeyim. Hakan bu akşam seni arayacak numaranı verir misin?''

''Bu akşam mı?''

''Evet bu akşam. Bir sorun mu var?''

''Hayır yok. Vereyim numaramı''

Numaramı verdikten sonra moda şirketine gelmiştik. Yiğit Kılıca teşekkür ettikten sonra arabadan indim. Neler yapacağımı öğrendikten sonra bana verilen görevlerin hepsini yaptım. İlk iş günüme rağmen gayet başarılıydım. İlk günden arkadaşım bile olmuştu (Banu). Saat 17.00'de işten çıktım. Taksiye atladım ve eve gittim. Eve gidince hemen pijamalarımı giydim ve yemek masasına geldim. Yemek yerken işimden bahsettim sonra da boş tabakları toplayıp odama çıktım. Akşam Hakan beni arayacaktı. Ne konuşacaktık ne olacaktı bilmiyorum. En azından iyi biri olması bile benim için yeterliydi. Umarım o iyi biridir.

Loading...
0%