@1lpapatya
|
≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Salı günü geldiğimiz balayının, bugün son günüydü. Bugün günlerden Cuma. Yarın sabah dönüş için yola çıkmış olacağız. Bol bol gezdiğimiz ve tadını çıkardığımız bir tatil olmuştu. Gayet eğlenceli geçiyordu. Tatilimizin son günü olduğu için erkenden kalktık ve otelin restoranında kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra hazırlanıp dışarı çıktık. Arabaya binip biraz uzaklara, buranın meşhur yerlerine gittik. Bol bol fotoğraf çekip gezdikten sonra öğle yemeği yedik. Yemekten sonra gezmeye devam ettik. Gezerken karşımıza Hakan'ı tanıyanlar çıkıyordu ve her biriyle fotoğraf çekiliyorduk. Bir anda karşımıza magazinciler çıktı ve bizi çekmeye başladılar. ''Merhaba Hakan Bey. Tatiliniz nasıl geçiyor?'' Hakan elimi tuttu ve gülümseyerek cevap verdi. ''Tatil şahane geçiyor.'' Ben sırıtırken diğer kişi sordu. ''Evlenmeniz çok ani oldu Hakan Bey. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?'' ''Birbirimizi sevince boşuna beklemeye gerek olmadığını düşündük.'' Hakan ne kadar rahat konuşuyordu. Aslında rahat konuşması normaldi çünkü küçüklüğünden beri bu işlerin içindeydi. Ben ise kameralardan ve patlayan flaşlardan dolayı, yerin dibine girecek gibiydim. ''Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz Ezgi Hanım?'' Hakan benim yüzüme baktığında hafifçe tebessüm ettim. ''Hakan ile aynı fikirdeyim.'' ''Hakan Beyin eski ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz Ezgi Hanım?'' Bu soruyu mikrofonu tutan kız yöneltmişti. Böyle bir soru sormaları çok saçmaydı. Ne cevap vereceğimi bile bilemiyordum. Hakan tam konuyu değiştirmek için konuşacakken ben, cevap verdim. ''Onlar eskide kaldı değil mi? Şu an evliyiz ve böyle soruların cevabını düşünmeye gerek yok.'' Gerekli cevabı vermiştim. Hakan verdiğim cevaba sırıtıyordu. ''Haklısınız. Demek ki en çok sizi sevmiş ve sizinle evlenmiş.'' Hakan cevap verdi. ''Her neyse arkadaşlar çok teşekkürler. Bugün tatilimizin son günü ve müsaade ederseniz biraz daha gezmek istiyoruz.'' ''Tabii ki biz teşekkür ederiz. Bir poz alabilir miyiz?'' Hakanla beraber poz verdikten sonra magazincilerin yanından uzaklaştık. Hakan sesini incelterek konuştu. ''Şu an evliyiz ve böyle soruların cevabını düşünmeye gerek yok.'' Gözlerimi devirdim. Bu çocuk her şeyi dalga haline getiriyordu. ''Gayet doğru bir cevap verdiğimi düşünüyorum.'' ''Ben sana saçma cevap verdin demedim ki. Onu söylerken sinirlendiğin çok belliydi.'' ''Neye sinirleneyim tam olarak? Önceki ilişkilerin beni ne ilgilendirir.'' ''Doğru tabii. Demek ki en çok seni sevmişim ki seninle evlenmişim.'' Bu sefer soruyu yönelten kişiyi taklit etmişti. ''Bilemem artık en çok kimi sevdin.'' Kıkırdadı. Hala el ele tutuşarak yürüdüğümüzü fark ettim. Hızlıca elimi Hakan'ın elinden çektim. ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Uzun bir süre boyunca gezdikten sonra sinemaya gitmeye karar verdik. Akşam olmuştu ve gezmekten yorulup sinemaya girdik. Hakan ilk defa bir konuda fikrimi sordu. ''Hangi filmi izleyelim istersin?'' Aksiyon filmi önerdim. Hakan onaylarcasına kafasını sallayıp bilet almaya gitti. Biletleri aldıktan sonra yanıma geldi. Filmin başlamasına yaklaşık 15 dakika vardı. O sırada patlamış mısır ve kola aldık. Daha sonra, izleyeceğimiz filmin sinema salonuna girdik. Sinema salonuna girip filmin başlamasını beklerken son bir kere telefonuma baktım. Film başlarken telefonumu sessize aldım ve çantama koydum. Ben aksiyon filmi izleyeceğimizi düşünürken ekranda romantik komedi filmi başladı. Yan koltuğumda oturan Hakan'a doğru yaklaşıp kulağına fısıldadım. ''Yanlış salona girdik sanırım. Aksiyon filmi izlemeyecek miydik?'' ''Aksiyon filmi biletleri bitmişti ya ondan.'' Aksiyon filminin biletini alacağını düşündüğüm için biletlere bakmamıştım. ''Bugün filmin ilk yayım günü, biletlerin bitmesi imkansız. Hem bu konser değil ki sinema. Bilet nasıl ilk günden bitsin? Yine ne işler karıştırıyorsun?'' ''Karı koca beraber oturup romantik komedi filmi izleyelim dedim fena mı? Balayına gelip aksiyon filmi izleyebileceğimizi düşünmüyorum.'' Bu çocuk iyice sabrımı sınıyordu. Romantik komedi filmlerini, aksiyon filmlerinden daha çok seviyordum. Ama Hakan ile oturup romantik komedi filmi izlemek istemiyordum. ''Sırf romantik komedi filmlerini izlemeyi sevdiğim için burada kalacağım. Yoksa, yalan söylediğin için kalkar giderdim. Romantik komedi filmini de tek başına izlerdin.'' Ağzına patlamış mısırları doldurdu ve omuz silkti. Bende sinirli bir şekilde patlamış mısır yemeye koyuldum. Film o kadar güzeldi ki gözlerimi bile ayırmadan izliyordum. Aşık rolündekilerin birbirlerine uzaktan uzaktan bakmaları, sırıtmama neden oluyordu. Filmi izlerken aklıma şahane bir fikir geldi. Madem Hakan sürekli bana aşık gibi davranıp tepkimi ölçüyordu, o zaman bende arada öyle davranabilirdim. Hem bende aynı şekilde tepkisini ölçmüş olurdum. Hakan'ın omzuna kafamı koydum. Ben gülümseyerek filmi izlemeye devam ederken Hakan'ın nefes alışverişi hızlanmıştı. Demek ki böyle oluyordu. O bana öyle davrandığında garip hissetmem gayet normaldi. Ben ilk hamlemi yapmanın mutluluğuyla daha da çok sırıtırken Hakan, saçımı öptü. Yaptığı şeyin sersemliğiyle, omzundan başımı kaldırdım. Ne yaptığını anlamaya çalışırcasına yüzüne baktım. Sırıtmaya başladı. İşaret parmağıyla yanağımı gösterdi. ''Yanakların, kırmızı olmuş.'' Hemen elimi yanaklarıma koydum. Bir yandan da kendimi ''Tuhaf hissedeceğin bir durum yok Ezgi. Sakin ol.'' diye teselli etmeye çalıştım. Tam o sırada film araya girdi. Çantamı alıp hızla lavaboya gittim. Film başlayana kadar aynanın karşısında oyalandım. Filmin başlamasına 1 dakika kala tekrardan sinema salonuna gittim. Hakan'ın yanındaki koltuğa oturdum. "Hoş geldin. Bir an, hiç gelmeyeceksin sandım." "Hoş buldum. Niye gelmeyeyim?" "Bilemem artık." Derin bir nefes aldım. "Neden az önce saçımı öptün?" Benim gibi derin bir nefes aldı. "Neden az önce başını omzuma koydun?" "Filmin etkisiyle koydum ne var bunda? Öpmekle aynı şey mi?" "Filmin etkisiyle öptüm ne var bunda? Başını omzuma koymakla aynı şey mi?" Benim sorularımı bana karşı yöneltiyordu. "Amacın ne Hakan?" "Bir amacım yok. Sanki birazcık abartıyorsun." "Tam olarak neyi abartıyorum? Söyle de bilelim." "Bak Ezgi, biz ne kadar istemeden de olsa evlendik. Ama istemeden evlendik diye de birbirimize kötü davranmamalıyız. Her şeyi sorgulayarak, her şeyi abartarak günlerimizi geçiremeyiz. Sıkılırız. Yeri geldiğinde eğlenmeyi, yeri geldiğinde üzülmeyi bilmeliyiz." İlk defa bu kadar güzel konuşmuştu. Ama sorduğum soruyla alakası yoktu. "Saçımı öpmekle bunun ne alakası var? Sırf birbirimize iyi davranalım diye saçımı mı öpmen lazım?" "Alt tarafı saçını öptüm Ezgi. Hem şakasına öpmüştüm. Neden bu kadar umursadın anlayamadım." "Saçımı falan öpmeni istemiyorum. Bir daha böyle yakınlaşmaya çalışma." "Yakınlaşmakla ne alakası var? İlk önce sen, başını omzuma koydun." Kendi kazdığım kuyunun içine düşmüştüm. Tepkisini ölçeyim derken daha kötü bir duruma düşmüştüm. Film başlamıştı ve biz fısıldaşarak tartışıyorduk. Cevap vermedim ve filmi izlemeye koyuldum. ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Filmin sonunda aşıklar kavuştu. Mutluluktan gözlerim dolmuştu. Keşke her şey böyle mutlu sonla bitseydi diye düşündüm. Benim hayatımda, bitecek mutlu son bile yoktu. Film bittiğinde yavaş yavaş kalktık ve arabaya doğru yol aldık. Ne zaman böyle beğendiğim bir film, dizi veya kitap olsa bitince etkisinde kalıyordum. Arabaya binene kadar Hakanla konuşmadık. Arabaya bindiğimizde ilk konuşan Hakan oldu. ''Filmi beğendin mi?'' ''Evet. Sen beğendin mi?'' ''Ben romantik komedi filmlerini sevmem. Fena sayılmazdı işte.'' ''Madem sevmiyordun ne diye bilet aldın?'' Gözlerini devirdi. ''Yine sorgulama moduna geçiyoruz.'' Ofladım. Sanki kendimi suçluymuşum gibi hissettiriyordu. Ne olsa suçlusu benmişim gibi davranıyordu. Sorgulamam gayet normaldi. Her şeyi yapıyordu ve hiçbir şey sormadan kabul edecek değildim. Elime telefonu aldım ve sosyal medyada dolaşmaya başladım. Saat geç olduğu için otele dönmeye karar verdik. Otelin otoparkına geldiğimizde telefonum çaldı. Ecem görüntülü arıyordu. Hemen açtım. Ecem'in yanında Oğuz vardı. Oğuzla beraber parkta oturuyorlardı. Ecem heyecanlı bir şekilde konuştu. ''İyi akşamlar çifte kumrular. Nasılsınız?'' ''İyiyiz, siz nasılsınız?'' Oğuz, Ecem'in omzuna kolunu attı. Ecem sırıtarak cevap verdi. ''Biz de çok iyiyiz. Akşam saatinde rahatsız etmek istemezdik ama sizi özledik.'' ''Ne rahatsız etmesi canım, iyi ki aradınız.'' Sessizlik oluştu. Birkaç dakika sonra Ecem heyecanla konuştu. ''Ay bak aklıma geldi. Ezgi, sana bomba haberim var.'' Heyecanla yerimde kıpırdandım. ''Ne oldu kız? Çabuk söyle.'' ''Söylüyorum, hazır mısın?'' Kaşlarımı çattım. ''Çatlatma da söyle hadi.'' ''Tamam tamam kızma. Emir vardı ya hani.'' Duraksadı. Tek derdi beni daha fazla heyecana sokmaktı. ''Hangi Emir?'' ''Çocuğu bu kadar çabuk unuttum deme sakın.'' Düşünmeye başladım. Bir süre sonra kafama dank etti. ''Üniversitedeki Emirden bahsediyorsun değil mi?'' ''Evet ondan bahsediyorum. Kaç tane Emir tanıyorsun ki?'' ''Üniversite bittikten yaklaşık birkaç ay sonra evlendiğim için aklıma yeni gelmesi gayet normal. Ne olmuş Emir'e?'' Sırıttı. ''Yurt dışından gelmeyeceğini söylemişti ama gelmiş!'' Ağzım kocaman açıldı. ''Ciddi misin?'' Oğuz ve Hakan, pür dikkat bizi dinliyorlardı. ''Evet ciddiyim. Uzun zaman sonra mesajlaştık. Geldiğine dair bana haber verdi.'' Sırıtıyordum. ''Ay çok sevindim.'' ''Bir zahmet sevin. Çünkü gittiğinde de bir o kadar ağlamıştın.'' Tam cevap verecektim ki Hakan araya girdi. ''Kim bu Emir?'' Ecem hızla cevap verdi. ''Ezgi'nin üniversite yılları boyunca aşık olduğu çocuk.'' Sırıttım. Karşılıksız aşka dahil olduğum zamanlardı. Hakan kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Ne düşündüğü umurumda bile değildi. ''Görüntülü konuşmamız bitince Emir'e bir mesaj atayım.'' ''Bence de at. Mesajlaştık dedim ya hani, bana seni sordu.'' Ağzımdan ''Ne!'' diye ufak bir çığlık çıktı. ''Sen ne dedin?'' ''Ne diyeceğim, evlendi dedim. Zaten attığımız gönderilerden görmüş.'' Yüzümdeki gülümseme soldu. Bir anlığına da olsa evli olduğumu unutmuştum. ''Hmm.'' Tek verebildiğim cevap buydu. ''Ama bir gün buluşacak olursanız ve o da sana aşık olursa... İşte o zaman, isteyerek evlenmediğini anlatırsın.'' Tekrardan sırıttım. Tam cevap verecektim ki yine Hakan araya girdi. ''Olmaz. Bu durumu kimseye anlatamayız.'' Hakan'a baktım. ''Sevdiğimiz biri olursa anlatabiliriz.'' Gözlerini devirdi. ''Hayır anlatamayız.'' ''Kim koydu bu kuralı?'' ''Ben koydum.'' ''Senin koyduğun kural umurumda bile değil.'' Telefondan Oğuz seslendi. ''Durun ya kavga etmeyin sakın. Ecem, biz onlar birbirlerini gerçekten sevsin diye uğraşmıyor muyduk?'' ''Evet aşkım.'' ''Sen ne diye Emir konusunu açtın ki şimdi? Keşke onlara söylemeden önce, bu konuyu bana anlatsaydın.'' ''Aşkım, onların öyle bir niyeti varsa Emir olsa ne olacak? Aralarına Emir değil, dağlar bile girse ayrılmazlar.'' ''Orası öyle ama...'' Bu sefer seslenen Hakan oldu. ''Neyse biz şimdi arabadayız. Otel odasına geçelim yorulduk.'' Oğuz güldü. ''Uzatmayın telefonu kapatın diyorsun yani.'' Hakan sırıttı. ''Öyle demedim. Sen nasıl anlamak istersen.'' Vedalaştık ve telefonu kapattım. Arabadan indiğimizde Hakan hızla yürümeye başladı. Beni beklemiyordu bile. ''Hakan, biraz yavaş olsana!'' Ben arkasından koştururken o, çoktan otelin kapısından içeri girmişti bile. Koşmayı bıraktım ve yavaş adımlarla yürümeye başladım. Otelin içine girdim ve asansörlerin olduğu tarafa yürüdüm. Hakanı da asansör beklerken gördüm. Yanına dikildim ve asansörü beklerken sordum. ''Neyin var senin?'' ''Bir şeyim yok. Niye sordun?'' ''Bir şeyin olmasa sormam herhalde. Garip davranıyorsun.'' ''Nasıl garip davranıyorum?'' Soruma soruyla cevap veriyordu. ''İçeri girerken beni beklemedin bile.'' ''Beklemem mi lazım?'' Göz devirdim. ''Seni gerçekten anlayamıyorum.'' Asansör geldi ve bindik. Hiç beklemediğim bir anda konuştu. ''Emir'in soyadı ne?'' ''Anlamadım?'' ''Belki tanıyorumdur diye sorayım dedim.'' ''Daha öncesinden beni tanımıyordun. Herkesi tanıyacaksın diye bir kural yok.'' Güldü. ''Emir'in yurt dışından geldiğini duyunca gözlerinin içi güldü. Çok mu seviyordunuz birbirinizi?'' ''Ben Emir'i seviyordum ama o beni sevmiyordu. Üniversite yıllarında genelde Ecem, ben ve Emir, birlikte takılıyorduk. Hiç açılamadım. Büyük bir ihtimalle beni arkadaşı olarak görüyordu.'' ''Platonik aşıktın yani.'' Hafifçe gülümsedim. ''Aynen.'' Asansör durdu ve ineceğimiz kata geldik. Asansörden inip odaya ilerlerken Hakan, tekrardan sordu. ''Hala aşık mısın peki?'' ''Hayır aşık değilim. Unuttum bile.'' ''Onu gördüğünde nasıl davranırsın?'' ''Bilmiyorum. Emir'i görmeyeli aylar oldu. Unutmuştum ama tekrardan gelmesi...'' ''Demek ki unutmamışsın. Hala ona aşıksın.'' ''Aşık değilim dedim ya. Hem, Emir beni arkadaşı olarak görüyor.'' ''Duygular değişebilir.'' Odanın kapısını açtı ve içeri girdik. ''Evli bir kadına karşı duyguları değişmez.'' ''Gerçekleri söylemeyi düşünüyorsun.'' ''Hayır o sadece bir düşünceydi. Çok aşık olduğum günler üniversite yıllarında kaldı.'' ''Ama Emir...'' Lafını böldüm. ''Emir'i neden bu kadar taktın anlayamadım.'' ''Takmadım. Sadece kim olduğunu öğrenmek istedim.'' Onaylarcasına başımı salladım ve pijamalarımı alıp lavaboya gittim. Üstümü değiştirip pijamalarımı giydikten sonra makyajımı sildim. Yattığımda elime telefonu aldım ve mesaj geldiğini gördüm. Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti. 05** *** ** **: Merhaba Ezgi. Çevrim içi olduğunu gördüm, yazayım dedim. Ben Emir. Numaranı Ecemden aldım. Nasılsın? Yatağa oturdum ve ekrana bakıp gülümsedim. Hazır cevap vermeyeyim diye başka bir cevap yazdım. Ben: Hangi Emir? 05** *** ** **: Üniversiteden Emir. Tanıyamadım deme sakın. Ben: Aa tanıdım tanıdım. Kusura bakma ya. Hiç yazmadığın için sen olduğunu tahmin edemedim. 05** *** ** **: Haklısın, hayırsız bir arkadaşım sanırım. Nasılsın? Ben: İyiyim sen nasılsın? 05** *** ** **: Bende iyiyim. 05** *** ** **: Evlenmişsin. Evleneceğini hiç düşünmemiştim. Erken yaşlarda evlenmeye karşıydın diye hatırlıyorum. Ben: Evet karşıydım ama oldu işte. 05** *** ** **: Üniversitedeyken erkek arkadaşın yok sanıyordum. Numarayla kalmasın diye rehbere kaydettim. Yalan söylemem gerekiyordu çünkü gerçekten üniversitede erkek arkadaşım yoktu. Ben: Yoktu. Okulun bitmesine çok az kala tanıştım. Size söylemedim. Emir: Sadece birkaç ay içinde evlenecek kadar mı çok sevdin? Tabi tanıştığın kişi Hakan Kılıç olunca sana da hak veriyorum. Yakışıklı çocuk. Ben: Hakan Kılıç olduğu için değil, iyi biri olduğu için sevdim. Sen neler yapıyorsun? Emir: Ne yapayım işte biliyorsun yurt dışına gittim. Tamamen orada kalmaya karar vermiştim ama kararım değişti. Tekrardan geri geldim. Ben: Yurt dışında bayağı eğlenmiş olduğunu umuyorum. Emir: Evet çok güzeldi. Emir başka bir cevap vermiyordu. Görüldü atmakta istemiyordum. Pür dikkat mesajları tekrardan okumaya başladım. Mesajları, Emir'in sesini duyarak okumaya çalıştım. Mesajları okurken bir yandan da sırıtıyordum. ''Kime gülümsüyorsun bakalım öyle?'' Hakan'ın yanıma geldiğini fark etmemiştim bile. ''Emir'in mesajlarına gülümsüyorum.'' Gülümseyen suratından eser kalmamıştı. ''Emir'in fotoğrafı var mı sende?'' Olumsuz anlamda kafamı salladım. Aklıma whatsapp profil fotoğrafı olduğu geldi ve açtım. Fotoğrafa uzun uzun baktıktan sonra Hakan'a gösterdim. ''Çok çirkin bir çocuk bence.'' Kaşlarımı çattım. ''Neresi çirkin ya? Gayette yakışıklı.'' ''Evli olduğun adama bak, birde platonik olduğun adama bak.'' ''Bence çok yakışıklı.'' ''Sen yakışıklılıktan anlasaydın, bana çoktan aşık olmuş olurdun.'' Gözlerimi devirdim. ''Aşk sadece yakışıklılıkla olmuyor. Hem asıl sen güzellikten anlasaydın, bana çoktan aşık olurdun.'' Yataktan kalktı. Karşımda dikilirken omuz silkti. ''Benim sana aşık olmadığımı kim söyledi?'' Tepkisizce Hakan'a baktım. Sırıttı ve terasa gitti. Hakan'ın gidişini izlerken telefonumdan bildirim sesi geldi. Emir: Yarın müsaitsen buluşalım diyorum. Ne dersin? Ben: Şu anda Hakan ile Muğla'dayız. Başka zaman ayarlayabiliriz. Emir: Anladım. O zaman ben, senin tatilinden daha fazla zaman çalmayayım. İyi geceler. Ben: Hayır zamanımı çalmadın. Aksine eski günler aklıma gelmiş oldu. İyi geceler :) Tüm mesajların ekran görüntüsünü alıp Ecem'e attım. Telefonun ekranını kapattım ve Hakan'ın yanına terasa gittim. Gözleri kapalı bir şekilde şezlongda yatıyordu. Bu kadar kısa bir sürede uyumuş olduğuna inanmadım. Sehpanın üstünden bardağı alıp havuzun suyuyla doldurdum. Yavaş adımlarla yanına gidip kafasından aşağı döktüm. Su hiç soğuk değildi. Keşke birazcık soğuk olsaydı diye düşündüm. Hakan suyun etkisiyle sıçradı. ''Ezgi, sen bittin.'' Hakan, şezlongdan kalkarken ben koşarak odaya girdim. Odaya girdiğim gibi terasın kapısını kapattım. Hakan bir taraftan ben bir taraftan kapıyı zorluyorduk. Kapının açılmaması için tüm gücümü harcadıktan sonra yoruldum ve bir saniyeliğine kapı kolunu bıraktım. Bıraktığım sırada Hakan, kapıyı açtı. Korkuyla odada koşturmaya başladım. Odanın içinde aynı çocuk gibi koşturuyorduk. Koşarken yatağa çıktığım sırada Hakan da koşarak yatağa çıktı. İkimizde koşarak yatağın üstüne çıktığımız için yatak yere çakıldı. Korkuyla Hakana baktım. ''H-Hakan yatak...'' Yere indi ve gülerek cevap verdi. ''Aman bir şey olmaz.'' Aklıma gelen düşüncelerle gözlerimi kocaman açtım. ''Ya yanlış anlaşılırsa.'' ''Ne gibi anlaşılabilir mesela?'' Omzuna vurdum. ''Sen benden daha iyi bilirsin.'' ''Anlaşılsın ne olacak?'' ''Saçmalama ya anlaşılmasın!'' Sırıttı. ''Ben en iyisi gidip görevliye haber vereyim.'' Kapının önüne gitti ve oda görevlisini çağırma tuşuna bastı. Bende telefonumu alıp terasa kaçtım ve şezlongların birine oturdum. Yaklaşık 42 mesaj gelmişti ve tüm mesajları Ecem yazmıştı. Emirle konuşmalarımızı ekran görüntüsü alıp attığım için bu kadar çok mesaj atmıştı. Size mesajlardan sadece birkaçını yazmak istiyorum. Bacımsu🌼: Konuşmayı başlatan Emir olması şaka mı? Bacımsu🌼: Ay oha bunun başına taş mı düşmüş Bacımsu🌼: Çocuk sana üniversitede bile çok nadir mesaj atıyordu ve şu an mesaj atmış ben şok Bacımsu🌼: Evlenmişsin demiş birde Bacımsu🌼: Bak bak üniversitede erkek arkadaşının olmadığını da unutmamış Bacımsu🌼: Hakan'ın yakışıklı olduğunu da kabul etmiş aferin Bacımsu🌼: Yani bana bile yazmıyordu uzun zamandır güya arkadaşız. Tabii hayırsız arkadaşsın Emir Bacımsu🌼: Lan buluşalım demiş birde yuh! Bana hiç demedi öyle bir şey Bacımsu🌼: Seninle niye buluşmak istiyor bu Bacımsu🌼: Ezgi nereye gittin kızım mesajlarımı niye görmüyon Bacımsu🌼: Ezgiiiiiii Bacımsu🌼: Huuuuuuu Bu 12 mesajın devamı da aynı bu şekilde ilerliyordu. Tüm mesajlara baktıktan sonra cevap verdim Ben: Kızım işsiz misin 42 mesaj atmışsın. Bacımsu🌼: Mesajlarımı gör diye attım. Hele şükür gördün. Seninle buluşmak istemiş ya inanamıyorum. Ben: Önceden arkadaştık farkındaysan Ecem Bacımsu🌼: Bende arkadaşıyım ama sadece senin telefon numaranı almak için yazdı. Bana buluşalım falan demedi. Ben: Şu anda buluşamayacağım için düşünmeye de gerek yok. Bacımsu🌼: Oğuz'un annesi ve babası yoldaymış geliyormuş. Ben: Çiçeği kapan sendin ama bu kadar çabuk gelin olacağını düşünmüyordum Bacımsu🌼: Ne gelini ya bir dur kızım saçmalama Bacımsu🌼: İnşallah beni severler Ben: Seninle ne zaman tanışacaklarmış? Bacımsu🌼: Yarın Bacımsu🌼: Pazar günüde sizin evinize geleceklermiş. Ben: Nerede buluşup tanışacaksınız acaba Bacımsu🌼: Akşam yemeğine Oğuz'un evine gideceğim. Ben: Ne? O zaman ben yarın senin yanında olamayacak mıyım? Bacımsu🌼: Galiba olamayacaksın :( Gerginlikten öleceğim sanırım Ben: Neyse ben seni hazırlarım merak etme Bacımsu🌼: Seviyom seni. Yarın sabah yola çıktığınızda haber ver Ben: Tamam veririm Bacımsu🌼: 😘 Ben: ❤ Ecem'e son mesajı attıktan sonra telefonu kapattım. Hayatı sorgularcasına havuza bakarken Hakan geldi. ''Odayı değiştiriyoruz.'' ''Niye?'' ''Yatak olmayınca nerede yatacağız Ezgi?'' ''Bence hiç gerek yok. Bu oda çok güzel. Hem zaten yarın sabah yola çıkacağız. Şezlongda uyusak ne olur?'' ''Bir şeye de itiraz etmesen şaşarım.'' ''Ama haklıyım. Tüm eşyaları toplayıp neden başka odaya geçelim ki?'' Biraz bekledikten sonra ''Peki, bu seferlik senin istediğin olsun.'' deyip gitti. Koşturarak kulaklığımı almaya gittim. Kulaklığımı alınca mutlulukla terasa koşup şezlonga uzandım. Şarkı açtıktan sonra gökyüzüne bakarak hayaller kurmaya başladım. O güzel hayallerin etkisiyle bedenim kendini uykuya bıraktı. ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Omzum tutulmuş bir şekilde uyandım. Üstümde yorgan vardı. Şezlongda uyumak pek iyi bir fikir değildi ama kötü de sayılmazdı. Sol tarafa baktığımda, diğer şezlongda uyuyan Hakan'ı gördüm. Hem benim üstüme hem de kendi üstüne yorgan örtmüştü. Telefonu ve kulağımdaki kulaklıkları da çıkartıp sehpanın üstüne koymuştu. Şezlongların ortasındaki sehpaya uzandım ve telefonumdan saate baktım. Saat 6.00'dı. Yeterince gerindikten sonra şezlongdan kalktım ve elimi yüzümü yıkamak üzere lavaboya gittim. Yüzüme iyice su çarptıktan sonra kurutmadan odaya girdim. Dolaptaki eşyalarımı katlayarak valize koydum. Hakan'a kıyak olsun diye onun eşyalarını da toplayıp diğer valize koydum. Tüm eşyalarımızı topladıktan sonra Hakan'ı uyandırmaya gittim. Bugün iyi tarafımdan kalkmıştım ve onu nazikçe uyandıracaktım. Yanına dikildim ve güzel bir ses tonuyla. ''Hakan, uyan hadi sabah oldu.'' dedim. Tabii ki de takmadı ve uyumaya devam ediyordu. Belki uykuda olduğu için duymamıştır diye sesimi yükselterek aynı cümleyi söyledim. Uyanmıyordu. Saçları dağılmıştı ve bu onu çok sevimli gösteriyordu. Nedense saçlarına dokunmak istedim. Uyuduğunu düşünerek elimi Hakan'ın saçlarına götürdüm. Elimi saçlarının arasında yavaş bir şekilde gezdirmeye başladım. Resmen şu an Hakan'ın saçlarıyla oynuyordum. Ben saçlarıyla oynamaya devam ederken Hakan ile göz göze geldim. Gözlerini açmış bana bakıyordu. Elimi hızla saçından çektim. Uykulu sesiyle konuştu. ''Ezgi, ben saçlarımla oynanmasını çok severim. Sana kızmayacağım yani merak etme.'' Uykulu sesini ilk defa böyle duymuştum. Saçlarıyla oynadığım için resmen mutlu olmuştu. Hafifçe kıkırdadım. ''Yola çıkacağız ya, seni uyandırayım dedim. Malum daha eşyalarını toplayacaksın.'' Gerindi ve yavaş bir şekilde şezlongdan kalktı. Esneyerek odaya gitti. Valizleri hazır, dolapları boş bir şekilde görünce bana baktı. ''Hepsini toplamışsın.'' Sırıttım. ''Sana bir katkım olsun dedim.'' Saçlarını kaşıyarak ''Teşekkür ederim.'' dedi. ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ 6 saatin sonunda İstanbul'a geldik. 1 saat trafik çektikten sonra da eve vardık. Kılıç ailesi, bizi evin önünde çok güzel karşıladı. Bu kadar güler yüzle karşılandıktan sonra tüm yol yorgunluğunu atmış gibi hissettim. Eve girdik ve salona geçtik. Evde çalışanlar, valizlerimizi aldı ve odaya, eşyaları yerleştirmeye gittiler. Hakanla koltuğa oturduk. Oturduğumuz gibi bizi soru yağmuruna tuttular. ''Nasıl geçti?'' Gülümseyerek cevap verdim. ''Çok güzel geçti.'' Ve daha bir sürü soru... Soru yağmuru bittikten sonra Hakan ve ben yemek yedik. Kılıç ailesinin diğer üyeleri, bizden önce yemek yediği için sadece ikimiz yemek yedik. Yemek yedikten sonra Ecem geldi ve ikimiz odaya geçtik. Heyecandan yerinde duramıyordu. Gerçekten çok gergindi ve bunu çok net bir şekilde belli ediyordu. ''Ecem, gergin olduğunu bu kadar belli etmesen mi canım?'' ''Ay nasıl azaltacağım bu gerginliği? Gerçekten çok mu belli ediyorum?'' ''Belli etmesen anlamazdım değil mi?'' ''Daha ilk tanışmamızda benden soğumasınlar sakın.'' ''Gergin olman gayet normal ama bu kadar gergin olmasan daha güzel olur.'' Derin derin nefes aldı ve gerginliğinin azalması için sohbet ettik. Sohbet ederken bir yandan da saçlarını düzleştirdim. Makyajını da yaptıktan sonra dolabımdan elbise seçtik. Bedenimiz ve ayak numaramız aynı olduğu için bu konuda sıkıntı çekmiyorduk. Elbisenin altına da güzel bir topuklu seçtikten sonra Ecem hazır hale geldi. Yanımıza Melis geldi ve Oğuz'un ailesi hakkında fikir verdi. Oğuz ve Hakan'ın ailesi de daha öncesinden beri arkadaş olduğu için bir çok bilgi kapmıştık. ''Oğuz'un ailesi çok iyidir. Onların yanında nazik ve güler yüzlü olman yeterli olur. Oğuz'un annesi orkide çok sever. Giderken bir orkide alman sana artı puan kazandırır. Yapmacık davranmamaya çalış. Normalde nasılsan, orada da öyle davran. Sırf onların sevgisini kazanmak için bilmediğin bir şeye biliyorum deme. Bu tarz şeyler aslında sadece Oğuz'un ailesi için geçerli değil. Bak mesela, Ezgi gayet kibar davranıyordu ama hiçbir zaman kendi fikirlerini söylememezlik yapmadı. Böyle şeyler ailelerin daha çok hoşuna gider.'' Ecem, Melis'e sıkı sıkı sarıldı ve teşekkür etti. Ecem hazır olduğu için sadece Oğuz'un gelmesini beklemek kaldı. Oturduk ve kız kıza sohbet etmeye başladık. Ecem'in stresi de bu sayede azalmıştı. Melis heyecanlı bir ses tonuyla konuştu. ''Ezgi, ağabeyimin doğum günü 2 Kasımda.'' ''Nasıl yani, 3 gün sonra mı?'' ''Evet.'' Ecem şaşırmış bir şekilde bana baktı. ''Sen bilmiyor muydun?'' ''Hayır bilmiyordum. Sen biliyor muydun?'' ''Oğuz sayesinde biliyordum tabii.'' ''Neden bana söylemedin?'' ''Ne bileyim, biliyorsundur sandım.'' Sesli bir şekilde nefes aldım ve geri verdikten sonra sordum. ''Parti yapacak mısınız?'' Melis gülümseyerek cevap verdi. ''Evet. Çok büyük değil ama güzel bir parti planımız var.'' ''Ve benim bu plandan da haberim yok. Alacağınız olsun.'' Ecem kolumu dürttü. ''Hakan'ın doğum gününü bu kadar önemseyeceğini düşünmüyordum.'' ''Çok önemsemiyorum zaten ama tabii ki önemsiz de değil.'' ''Senin doğum günün ne zaman Ezgi?'' Ecemle aynı anda cevap verdik. ''15 Ocak.'' Melis'in cevap vermek yerine gülümsemekle yetindiği sırada, Ecem'in telefonu çaldı. Oğuz arıyordu. ''Efendim aşkım?'' Melisle beraber Ecem'i dinlemeye koyulduk. ''Tamam hemen aşağıya iniyorum.'' Oğuz gelmişti. Ecem telefonu kapattıktan sonra tekrardan aynaya koştu. Kendini hazır hissettiğinde aşağıya indi. Melis ve ben de uğurlamak için aşağıya indik. Ecem'in yanağına öpücük kondurdum ve ''Akşam yemeğinin çok güzel geçeceğine inanıyorum.'' dedim. Sıkı sıkı sarıldıktan sonra gitti. Oğuz'a el salladıktan sonra gitmelerini izledim. Kapıyı kapattım ve salona doğru yürürken Hakan'a ne hediye alsam diye düşündüm. Hediye almak yerine, hediyeyi kendim hazırlamak istediğime karar verdim. Salondaki koltuklardan birine oturdum. Hazır Hakan ortalarda odada yokken Esra ablaya sordum. ''Esra abla, Hakan'a nasıl parti yapacaksınız?'' ''Genelde partileri teknede, restoranda veya büyük bir alanda yapıyorduk. Ama bu sene evde yapmayı düşünüyoruz. Evi güzelce süsledikten sonra, Hakan'ın tanıdıklarıyla beraber sürpriz bir doğum günü kutlaması yapacağız.'' ''Ne hediye alacaksınız peki? Belli mi?'' ''Hakan'ın istediği her şey elinde ve ne alacağımızı inan ki bilmiyoruz. Sen ne alacaksın?'' ''Benimde kesin bir kararım yok.'' ''Çok güzel bir doğum günü kutlaması olacak. Oğlum için en iyisini istiyorum.'' ''Haklısınız. Bende çok güzel bir doğum günü partisi olacağına inanıyorum.'' Konuşmamız bittikten sonra müsaade isteyip odaya çıktım. Nasıl bir hediye hazırlayacağımı düşünmeye başladım. En sonunda, Hakan ile olan komik fotoğraflarımızı çıkarttırmaya karar verdim. En güzel olan fotoğrafımızı da büyük boyutta çıkarttırıp çerçeveye yerleştirecektim. Vereceğim hediyeyi ve nasıl vereceğimi planlamıştım. Artık tek gereken şey, planladığım düşünceleri gerçekleştirmekti. |
0% |