@1lpapatya
|
≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Yiğit Kılıcın dediklerine hiçbir şey söyleyemedim. Sadece yazık dercesine kafamı sağa sola salladım. O sırada, Yiğit Kılıç anahtarı Hakana verdi ve sinirli bir şekilde ''Ezgiyi eve bırakıyorsun'' dedi. Ama ben onunla gitmek istemediğim için itiraz ettim. ''Hayır Yiğit Bey gerek yok. Ben eve kendim giderim.'' ''Evet baba ya ben niye bırakıyorum? Kendi gitsin.'' ''Bakın, oğlunuzda istemiyormuş. Gerçekten gerek yok. Hepinize iyi akşamlar. '' Melis hüzünle el salladı. Arkamı dönüp çıkarken Yiğit Kılıç bir şey demiş olmalıydı ki Hakan koşarak peşimden geldi. ''Niye geldin?'' ''Susta yürümeye devam et.'' Olduğum yerde durdum. ''Niyeymiş?'' Koluma girdi. ''Canım öyle istiyor çünkü.'' Beni çekiştirdiği için yürümek zorunda kaldım. ''Yine kurtulamadım senden desene.'' ''Bende sana çok meraklı değilim herhalde. Babam bırakmam için ısrar etti. Mazallah eve falan gidemezsin. Beynin yok ya hani yolu bilmezsin.'' ''Beyinsiz olan sensin Hakan. Hem tamam o zaman sen götürmek istemiyorsan yolun ortasında beni bırak ben taksiyle giderim.'' ''Uzatma çıktık işte senin keyfin için tekrar eve dönemem bin arabaya.'' ''Babamdan korktuğum için eve dönemem demiyorda.'' Göz devirdi ve arabaya bindi. Yarabbim sen bana akıl fikir ver diyerek dua ettikten sonra arabanın arka kapısını açıp bindim. Hakan arabayı çalıştırdı ve konuşmamayı tercih etti. Uzun bir süre sonra, kaşları çatık bir şekilde aynadan bana baktığını fark ettim. Ama umurumda bile değildi. Bende ona kaşlarım çatık bir şekilde bakarak karşılık veriyordum. Çok trafik vardı. Eve ne zaman varacağımız belli bile değildi. ''OFFF'' Ay neydi bu şimdi? Niye bu kadar gürültülü ofladım ki? Hakan sonunda ortaya laf attı. ''Bencede of. Çekilir mi bu trafik ya. Hemde seninle hiç çekilmez!'' Bu çocuk gerizekalıydı galiba. Ses vermedim. Yine laf attı ''Babamda onca kızın arasından benimle kavga edeni, kaşları çatık bir şekilde bana bakanı seçmiş.'' Yine sustum yine laf attı. ''Noluyo ya konuşsana dilini mi yuttun? He anladım. Benim gibi zengin ve yakışıklı çocuğu kaybetmemek için susuyorsun. Okey ama şunu bil ki bu yakışıklı çocuk seninle evlenmek istemiyor.'' Dayanamadım ve sonunda karşılık verdim. ''Ya bir kapasana çeneni! Açlıktan ağzım mı kokuyor lan benim niye sürekli zenginliğini övüyorsun? Nesin sen gerizekalı falan mı? Peh niye soruyorsam gerizekalı işte!'' Bu sefer susan ben değil oydu. Şükürler olsun ki şu gerizekalı insanın sesini birkaç dakika daha duymayacaktım. Hakanın telefonu çaldı. Telefonu arabanın bluetooth'una bağlıydı ve açtı. ''Alo'' ''Alo, Hakancığım nasılsın?'' ''İyiyim Metin ağabey sen nasılsın?'' ''Bende iyiyim. Yarın geliyorsun değil mi bir terslik var mı?'' ''Yok Metin ağabey geliyorum. Kızlar heyecanlı mı bakalım ben geliyorum diye?'' Soruya bak. Allah'ım sen sabır ver! ''Ahahahah kimseye söylemedim senin geleceğini. Sürpriz olacak yani. Yarın tepkilerini sen görürsün. Hem belki tüm kızlar sana ölüp bitmiyordur he ne dersin? Kendini böyle tepkilerede ayarla oğlum ne olur ne olmaz.'' Aynadan bana bakınca yine göz göze geldik. Hemen cama döndüm. ''Öyle bir tepki olacağını pek düşünmüyorum ama yinede ayarlarım. Hadi yarın görüşürüz.'' ''Görüşürüz.'' Kafamda bir anda tüm her şey birleşmiş gibi oldu. Metin ve tasarım... Ayrıca yarın gelecek manken... Of ya of ya sürpriz misafir bu muymuş? Gelecek özel kişi bu muymuş? ≿━━━━༺❀༻━━━━≾ Sonunda bizim villaya geldik. Tek kelime etmeden indim ama camdan seslendi. ''2 saat trafik çektim. İnsan bir teşekkür eder ya!'' '' Beni zorla ve başıma kakarak eve bıraktığın için eyvallah. Hadi iyi akşamlar.'' O kadar sesli şekilde güldü ki camdan sesini duyabilmiştim. Gülmesini duyunca bende gülümsemeden edemedim. Eve girdim. Girdiğim gibi babamın ve Yeşimin sorularına maruz kaldım. Üvey annem görünürlerde yoktu ama ben eve girdiğim gibi koşarak mutfaktan geldi. Bir şey olmadığını aynı meseleler olduğunu söyleyip odama çıktım. Direkt eşofmanlarımı giyip çizim yapmak için masama oturdum. Çizimlere o kadar yoğunlaştım ki olmayanları savuşturduğumdan her yer kağıt olmuştu. En güzel tasarımı ben yapayım ve adım dergilerde çıksın ki o Hakan kim beyinsizmiş görsün bakalım! O kadar saat geçmişti ve aklıma yeni yeni güzel tasarımlar gelmişti ama karnımın gurultusundan daha fazla devam edemiyordum. Hemen mutfağa gittim ve basit bir sandviç hazırlayıp yedim. Tekrar çıkıp çizimlerime yoğunlaştım. Saat 2.30 olmuştu ve bitirdim.Çizimler bittiği gibi bende bittim. Hepsini özenle çizim dosyasına koyduktan sonra yatağıma yattım. O kadar yorucu bir gündü ki hiçbir şey olmamış gibi uykuya daldım. Sabah alarmın sesiyle uyandım ama sanki üstümde bir yük varmış gibiydi. Her şey çok güzeldi. Özellikle de hava... İnanıyordum, bugün güzel olacaktı. Hemen yatağımı toplayıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra evdeki herkes uyuduğu için sadece Yeşimi çağırıp basit bir kahvaltı hazırladım. Yeşimle kahvaltımızı yaptıktan sonra giyinmeye çıktım. Ne oluyordu bana? Her gün bir öncekinden daha güzel görünüyor ve daha güzel giyinmeye çalışıyordum. Yeşim kapıyı tıkladı ve yanıma geldi. Yanıma gelirken ''Vaoooov Ezgi bu ne güzellik kız? Her gün daha farklı güzel oluyorsun. Anlaşılan dün Hakan sana büyü yapmış.'' dedi ve kıkırdadı. Gülerek cevap verdim ''Saçmalama, o benim umurumda bile değil. Ama yine de evleneceğiz. Ne garip değil mi?'' Yeşim derin bir nefes aldı ve meraklı bir şekilde sordu ''Hakan nasıl biri Ezgi? Aynı telefondaki gibi ukala mı?'' 'Hemde nasıl ukala. Şımarıklığın dibine vurmuş bir insan.'' ''Umarım senin için en iyisi olur Ezgi. Senin mutlu olmanı çok istiyorum.'' Makyajımı bitirip parfümümü sıktıktan sonra kocaman bir şekilde Yeşimi öptüm. Dosyalarımı ve çantamı alıp aşağıya indik. Yeşime veda ettikten sonra dışarı çıktım. Ne! Ben şok! Bugün kapının önünde araba yok! Hemen bir taksiye atlayıp yolu tarif ettim. Yarım saat sonra çalıştığım yere gelmiştik. Taksiciye parasını verip indikten sonra içeri girdim. Hayır geçte kalmamıştım ama herkes burada iş için koşturuyordu. Tabi ya! Bugün manken geleceği için yoğun olacaktı. Banuyu sonunda buldum ama herkese bir şey söylüyordu. Sorduğumda da, Metin Beyin 10 dakika sonra herkesi toplantı odasında beklediğini söyledi. Çizimlerimizi sıra sıra teslim edecekmişiz. 10 dakika sonra sıra gibi yavaş yavaş ilerledik ve benim tek düşündüğüm bir şey vardı. Tahminlerim doğru muydu? Hakan şu anda orada mıydı? Lütfen Hakan orada olmasın diye içim içimi yiyordu ama oradaydı! Tam sıra bana gelirken telefonu çaldı ve arkasına dönüp telefonla konuşmaya başladı. Şükürler olsun diyerekten teslim ettim. Herkes teslim ederken çizimlere ufak ufak baktım. İçlerinde en az benimki kadar güzelleri vardı. Teslim ettikten sonra yine günlük işlerimize yoğunlaştık. Kızların, Hakan'ın geldiğine dair konuşmalarını duydum. Hepsi yakışıklılığı hakkında konuşuyordu. Çizimleri teslim ettikten 2 saat sonra Metin Bey herkesi topladı ve tahmin edin ben neredeyim? Tabii ki de en arkaya geçtim ve boynum kopana kadar başımı öne eğdim. Hakanın beni görmesini istemiyordum.Birkaç dakika içinde bir sürü şey düşündüm. Hakan benim burada olduğumu belki de fark etmeyecekti. Belki de çizimimi beğenmeyip adıma bile bakmayacaktı ama hayır ya. Çizimim kötü değildi ki? Ama beğense bile adımı görünce çizimimin seçilmemesini isteyecekti. Peki sadece Ezgi Tunç ben miydim? Dünyada bir sürü Ezgi Tunç olmalıydı değil mi?! Bizi biraz daha beklettiler. Hakan Kılıç ve Metin Bey resimler için teşekkür edip hangi tasarımı seçtiklerini söyleyeceklerdi. ''Öncelikle tüm emekleriniz için teşekkürler arkadaşlar. Çok iyi iş çıkarmışsınız. Biliyorsunuz ki sadee bir kişinin tasarımları seçilecek. Hakan ile birlikte o kişiyi seçtik.'' Seçilecek kişinin ben olmasını istiyordum ama Hakanla karşılaşmak istemiyordum! Nasıl yapacağız ablacığım onu? Hiç beklemediğim bir anda Metin Bey ''Seçilen tasarım Ezgi Tunç'un tasarımı. Onu en öne, yanımıza bekliyorum.'' dedi. İşte şu anda, başımı şaşkın gözlerimle beraber kaldırdım. Hakan da sırıtıyordu. Herkes bana bakarken zor da olsa kendimden emin bir şekilde Metin Beyin yanına geçtim. ''Şimdi, birinci seçilen ve tasarlanacak olan çizimler Ezgi'nin. Ama size güzel bir haberim var. Bugün Hakana bir yardımcı seçmemiz lazım. Hakana gün boyu yardımcılık yapacak ve destek olacak bir kişi seçeceğiz. Tabii bu kişinin Hakanı en güzel şekilde ağırlaması lazım.'' Birçok kız Hakana karşı ''Ben, ben...'' derken onunla göz göze geldik ve yine sırıtıyordu. İçimden tek düşündüğüm şey yardımcısı olarak beni seçmeyecek olmasıydı. Çünkü çok fazla tartışmıştık ve tartışmaya her an devam ediyorduk. Hakan Kılıçta lafa girdi.
Yardımcı olarak ben seçildikten sonra herkes dağıldı. Metin Bey de odasına gittikten sonra Hakanla ikimiz kaldık. Hakan ortaya laf attı. ''Evett yardımcım hatta bir günlük kölem. Senden ilk olarak ne isteyeyim?'' ''Köle derken? Bir tokat isteyebilirsin mesela. Dünden sonra tokatımı özlemişsindir.'' ''Ne demezsin. Gerçekten çok özledim.'' deyip gülümsedi. Gülümseyince gözüme daha tatlı geldi ama hemen o tatlılığını yitirdi. ''İlk olarak seninle beraber benim için ayarlanan odaya gidelim çünkü hala daha görmedim.'' Gözlerimi devirdim ve asansöre binip Hakan için ayarlanan odaya gittik. Daha sonra tekrardan konuşmaya başladı ''Şimdi senden, arabamdaki paketleri getirmeni istiyorum.'' ''Ne paketleri?'' Elime arabanın anahtarlarını verdi. ''Sorma ve getir.'' ''Hangi araba ben nereden bileyim?'' ''Dünkü bindiğin araba.'' Oflayarak Asansöre binip tekrardan aşağı indim. Dün bindiğim arabayı uzun aramalar sonucunda gördüm. Arabada, 4 tane kocaman paket vardı. Hepsini zar zor kucağıma aldım ve arabayı kilitleyip tekrardan Hakan için ayarlanan odaya gittim. Paketleri asansörde yere koymuştum ve tekrar kucağıma alınca dengemi sağlayamamış olmalıydım. Odanın kapısını açarken tüm paketlerle birlikte yere kapaklandım. Hakan'ın yanında bir kız vardı. Kız Hakanla fotoğraf çekildikten sonra teşekkür edip odadan çıktı. Tüm paketler bozulmuştu hatta belki de içindeki şeyler kırılmıştı. Hakan bir anda sinirle bağırmaya başladı. ''Ne yaptın sen ya?! Suç bende işte. Senin gibi beceriksizden neden böyle bir şey istediysem! Ah aptal kafam ah!'' Madem bugün onun yardımcısıydım, sizli bizli konuşmam gerekiyordu değil mi? ''Bilerek düşürmedim herhalde.Bu kadar ağır şeyleri taşıttığınız için tabii ki suç sizde!'' ''Sen bu paketlerin içinde ne kadar pahalı şeyler var biliyor musun Ezgi? Kes sesini ve haklı çıkmaya çalışma!'' Paketleri açtı. Metin Beye, Metin Bey'in karısına ve çocuklarına aldığı hediyeleri çıkardı. Metin Beye aldığı küçük boy teleskobun mercekleri kırılmıştı ve ayağı paramparça olmuştu. Metin Beyin karısına, çerez tabağı takımı almıştı ama onlarda kırılmıştı. Sadece çocukların oyuncaklarına bir şey olmamıştı. ''Bak hepsi ne hale gelmiş.'' İçindeki hediyelerin kırıldığını görünce çok üzüldüm. ''Kusura bakma bilerek yapmak istemedim. Dengemi sağlayamadım ve düştüm.'' Üzüldüğümü görünce çatık kaşlarını indirdi ve cevap verdi ''Neyse artık. Şimdi hatanı telafi et ve kırılan parçaları topla. Odamda dağınıklık istemiyorum.'' Böyle bir hata yaptıktan sonra itiraz etmedim ve nasıl olsa işimi yapıyorum diyerekten süpürgeyi ve küreği elime aldım. Kırılan parçaları topladım. Kürektekileri çöpe döktükten sonra paketi de çöpe atayım diye elime aldım ve paketin içinde cam parçası kalmış olacaktı ki elimi kesti. Elim kanıyordu. Hakan görünce laf attı. ''Beceriksiz ve sakar. Bu kadar da olmaz ki. Nasıl elini kanatmayı becerdin?'' Gözlerimi devirdikten sonra cevap verdim ''Eğer başka isteyeceğiniz bir şey yoksa çıkabilir miyim?'' ''Git git aman. Hemen işinden kaçmaya yer ara.'' En azından izin verir gibi cevap verdiği için odadan çıkıp direkt lavaboya gittim. Elimdeki kanı temizledim. Çok sıcakladığım için saçlarımı tepeden ev topuzu yaptım. Yüzümede makyajım çıkmayacak şekilde su çarptıktan sonra masama doğru yol aldım. ''Tebrik ederim Ezgi. Çizimlerin çok güzeldi.'' Sol taraftan gelen sese baktım. Kenan seslenmişti. ''Teşekkür ederim Kenan. Seninkilerde çok güzeldi. Emeklerimize sağlık.'' Başını teşekkür edercesine salladıktan sonra konuşmaya devam etti. ''Hakan Beyi ağırlamalar nasıl gidiyor?'' ''Şu anlık pek bir şey yok. İyi gidiyor.'' Kenan; uzun boylu, mavi gözlü ve sarı saçlıydı. Aslına bakılırsa çok yakışıklıydı ve buradan da çoğu kızın Kenana aşık olduğunu duysam şaşırmazdım. ''İyi gitmesine sevindim. Eğer yardıma ihtiyacın olursa buradayım.'' ''Teşekkür ederim. Görüşürüz'' Veda ettikten sonra Banu'nun yanına gittim. ''Ezgii nasıl gidiyor bakalımm?'' ''İyi gidiyor Banuuu senin nasıl gidiyor?'' ''Beni bırak şimdi. Adam bildiğin yardımcısı olarak seni istedi ya. Buradaki tüm kızlar ben diye çırpınırken adam seni seçti.'' Ah keşke beni tanıyordu, inadına seçti diyebilsem... ''O kadar güzel çizimleri görünce nasıl yaptığımı merak etmiştir ondan seçmiştir kesin.''
''Aaa benim güzelliğimden adama ne be? Hem o ne güzeller görmüştür ben ne alaka ki?'' ''Olsun. Sen benim gözümdeki en güzel kızsın.'' ''Banuuu sende benim için öylesin. Yerim seni.'' Banu öpücük attıktan sonra telefonum çaldı ''Alo, buyurun Hakan Bey?'' ''Neredesin?'' ''Masamın yanındayım. Bir şey mi oldu?''
''Smoothie mi? Ne alaka ya?'' ''Metin Beye söyleyeyim istersen. Beni hiç iyi ağırlamıyorsun.'' Derin bir nefes aldım. ''Peki Hakan Bey. Hemen yapıp getiriyorum.'' Banu merak edercesine sordu ''Ne oldu?'' ''Smoothie istiyormuş. Yapıp götüreyim ben. Görüşürüz'' Şirkette çalışanlar için ayrı küçük bir mutfak vardı. Orada istediklerimizi yapabiliyorduk. Diğer mutfakta da aşçılar tarafından yemek yapılıyordu. Küçük mutfağa gittim ve tarifi açtım. HAKAN KILIÇ!: Muz, Çilek, Süt, Tarçın, Bal,Buz Not: Tarifte tarçın var ama tarçına alerjim var sakın koyma! Vaay demek tarçına alerjiniz var Hakan Bey. O zaman bana da bu smoothie'yi tarçınla güzelleştirmek düşer. Malzemeleri robota koyup çektikten sonra en son olarak tarçını doldurdum. İçeceği bir bardağa koyup azıcık buzdolabına attım. O sırada da buzları çıkarıyordum. Sanki vermişim bir şey olmuş gibi, içecek daha buzdolabındayken gülmekten nefesim kesiliyordu. Whatsapptaki önemli notu sildikten sonra işimden emin olabilirdim. İçeceği çıkarıp buzları içine attıktan sonra Hakanı aradım. ''Alo Hakan Bey'' ''Çok saygılısın. Bey diyor birde.'' ''Sabrımı sınıyorsunuz Hakan Bey.'' ''Her neyse. Buyur Ezgi'' ''Neredesiniz?'' ''Hayır.'' ''Ney hayır? Size ayarlanan odada mısınız?'' ''Değilim'' ''Metin Beyin odasındasınız o zaman.'' ''Hayır değilim'' ''Hakan Bey neredesiniz o zaman?'' ''Kendi odamdayım'' ''Ama sorduğumda kendi odamda değilim dediniz.'' ''Ee değilim zaten.'' ''Hakan Bey siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?'' ''Hayır'' ''Ee neredesiniz o zaman?'' ''Bilmem değilim'' Bilmem değilim derken sesi o kadar yakın geliyordu ki arkamı dönüp baktım. Baktığımda soluk soluğa yanıma geldiğini gördüm. Telefonu kapattım. ''Bakıyorum da ne kadar çok eğlendiniz Hakan Bey.'' Hafif bir gülümsedi. Sadece ''Çook'' dedi.Sanırım bir kere daha demiştim ama gülünce tatlı görünüyordu. ''İçeceği hazırladın mı?'' ''Evet.'' o sırada yüzüne baktım da herkesin yakışıklı diye ölüp bittiği adam harbi yakışıklıya benziyordu. Ama maalesef ukalalığı yakışıklılığının önüne geçiyordu. O anda Hakan Kılıç tam içeceği ağzına götürürken aklıma tarçınlı olduğu geldi. Hayır,bu kadar gaddar olmamalıydım! İçmemeliydi! ''DUR!'' Diye bağırdım. ''Ne oldu?'' ''Şey Hakan Bey... Ben... Şey, o içecek..'' ''Evett tahmin ettiğim gibi içine tarçın koydun değil mi?'' Masum bir çocuk gibi kafamı önüme eğdim. ''Bilerek tarçına alerjim olduğunu yazdım. Aslında tarifte tarçın yoktu. Bakalım bana zarar vermek istiyor musun diye denedim. Hem de anlamamak mümkün değil çünkü içi tarçın dolu.'' Allah'ım kurnazlığa bak! ''Yine de bana son anda içme dediğin için teşekkürler demek isterdim ama demeyeceğim. Zaten içmezdim.'' dedi ve içeceği bardakla birlikte çöpe atıp gitti. Bilmiyorum kaçıncı söyleyişim ama bu adam ne kadar da ukala! Hakanın peşinden koşarken yanına varınca ikimizinde telefonu titredi. Telefonu açtığımda gördüklerim çok korkunçtu. Yiğit Kılıç ailesinin ve benim ailemin olduğu bir grup kurmuş, nişan tarihi ayarlamıştı! Ekimin 9'unda nişanımız vardı ve toplam 10 gün kalmıştı. Hakanla ikimiz kafamızı kaldırıp birbirimize öyle bir bakmıştık ki. Hayır, hayır... Bu kadar çabuk olamazdı. Bu bir rüyaydı değil mi? Şok içinde kalmıştım. İkimizin de ağzından tek bir kelime çıktı. ''10 gün sonra nişanlanıyormuşuz!''
|
0% |