Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@1lpapatya

 

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

 

Öylece donup kaldım. Hakan da aynı şekilde donup kalmıştı. İkide bir nişan tarihine bakıp duruyorduk. Korkulu gözlerle yine nişan tarihine baktığımız sırada, ortamın sessizliğini telefonum bozdu. Babam arıyordu. Gruptakileri görmüş olduğunu düşünerek kocaman bir nefes aldım ve telefonu açtım.

''Efendim baba?''

''Ezgi ne oluyor kızım ne bu acele? Bu grup ne? Maşallah nişan tarihi bile alınmış ama neden bizim fikrimiz alınmıyor?'' Sanki senin fikrini önemseyecek biri var babacığım.

''Haklısın baba ama merak etme. Nişanlanacak kişi ben olduğum halde, benim de senin gibi şu an haberim oldu.''

''Nasıl yani? Senin fikrini nasıl almazlar? Bu kadar da olamaz.'' Babamın söyledikleri karşısında susup kalmıştım. Telefonda sessizliği bozan yine babam oldu

''Bende, siz tarihi aldınız bizim fikrimiz alınmıyor sandım. Senin bu kadar acele bir şekilde nişanı kabul ettiğini sandım. Kusura bakma.''

İçimden evet babacığım kızın evlenmeye ve Hakana çok meraklı. Meraklı olduğu için bir an önce nişanlanmak istedi diye düşünürken babama sadece

''Sorun değil. Şu an işim var daha sonra konuşuruz'' dedim ve telefonu kapattım. Telefonu kapatınca Hakanın da babasıyla telefonda konuştuğunu duydum. O hala babasına itiraz ederken ben, konuşmasının bitmesini bekliyordum. Sonunda oda telefonu kapatınca direkt konuşmaya başladı.

''Ben seninle evlenmek İS-TE-Mİ-YO-RUM!'' Bir tek, çocuk gibi ağlaması eksikti. O da olsa tam olacaktı

''Ay sanki ben seni çok istiyorum!''

''İyi o zaman söyle babana .Cumartesi günü seni istemeye geldiğimizde vermesin.'' Gözlerim kocaman açıldı.

''NE! Cumartesi mi? Ulan bugün zaten Çarşamba değil mi? Ne bu acele?''

''10 gün sonra ki nişanımız acele değil, bu Cuma tanışma olması Cumartesi de isteme ve söz olması mı acele sence?''

''Ne? Söz ve istemede mi aynı gün!?'' Hakan gözlerini devirdi

''İstemeyle söz aynı şey değil mi zaten ya? Neyine bu kadar şaşırdın?'' dedi ve oradan uzaklaştı. Bugün Hakanı ağırladığımı düşündükleri için şirkette rahattım. Öylece boş boş bile durabiliyordum. Yine şirketteki masamın başına döndüğümde, çizimlerimin dikim evine yollandığını öğrendim. İşler yolunda gidiyor diye mutlu olamıyordum. Üzgün olmamı gerektirecek daha büyük şeyler vardı.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Hakan'ın şirkette bana çok ağır işler vereceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Nişan tarihini gördükten sonra durgunlaşmıştı ve sadece birkaç şey istemişti. Bugün işten 18.00'de çıktık ve Banu'nun erkek arkadaşını görünce vedalaştık. Bende taksi çağırmak için telefonumu elime almışken arkamdan biri seslendi.

''Ezgii bekle!'' Seslenen Kenandı ve bana doğru koşuyordu.

''Ne oluyor Kenan? Bir şey mi oldu? Niye koşuyorsun?'' Soluk soluğa cevap verdi.

''Sana yetişeyim diye koştum. Farklı bir şey yok. Şey diyecektim, istersen bugün seni evine ben bırakayım mı?'' Hafifçe gülümsedim

''Çok teşekkür ederim ama gerek yok. Ben giderim.'' Üzgün bir ifade takınıp

''Ama..'' derken arkadan gelen ses lafını böldü

'Ezgi''

''Efendim Hakan Bey?'' Kenana bir bakış attı ve konuşmaya başladı

''Bugün beni o kadar ağırladın. Seni evine bırakarak teşekkür edebilir miyim?'' Oha ne oluyor herkes beni evime bırakmak istiyor diye düşünürken cevap vermeyi unutmuştum. Aklıma gelen düşünceyle sırıttım.

''Ben Kenanla birlikte gideceğim Hakan bey. Nazikliğiniz için teşekkürler.'' Kenana baktım. Resmen gözlerinin içi parlamıştı. Hakan tek kaşını kaldırıp cevap verdi.

''Öyle mi?''

''Aynen.'' Hakan bana yaklaştı.

''Çizimlerin hakkında da biraz sohbet ederiz. Hadi kırma beni.'' Cümlesini bastıra bastıra söylediği için anladım ki farklı şeyler hakkında konuşacaktık. Ama ben biraz daha eğlenmek istiyordum. Benim cevap vermeme gerek kalmadı. Kenan araya girdi.

''Ezgi benimle gelmek istiyor. Sana gerek yok.''

''Sana mı gerek var yani?''

''Aynen öyle. Şimdi çekil de gidelim.''

''Çekilmezsem ne olur?''

''Ne olacağını hala anlamadın mı? Küçükken az dayak yemedin benden.'' NE? Hakan Kenanı tanıyor muydu?

''Karşında küçük Kenan yok.''

''Yine mi kavga edelim istiyorsun?''

''Bence sen istiyorsun. Bu kadar istiyorsan seni kıramam.'' Kavga edeceklerdi. Konu benim eve bırakılmamdan nerelere gelmişti. Hemen araya girdim.

''Hakan Bey benim çizimlerim hakkında konuşacaktık değil mi? Gidelim isterseniz.'' Kenana döndüm. Beni niye reddettin der gibi bakıyordu. Hakan sırıttı.

''Bak Kenan, beni hiçbir kız geri çeviremiyor.'' Ne diyordu bu?

''Pardon?''

''Hadi arabaya gidelim Ezgi.''

''Seni hiçbir kız geri çeviremiyor öyle mi?''

''Burada bunu mu konuşacağız?''

''Kelimelerine dikkat et o zaman. Konuşmak zorunda bırakma. Seninle de gelmiyorum.'' Yürümeye başladığım sırada kolumu tuttu. Tam bir şey söyleyecekti ki Kenan arkadan seslendi.

''Bıraksana kızın kolunu.'' Kolumu bırakıp Kenan'ın üzerine yürüdü. Gözlerim kocaman açılmıştı.

''Sana ne oluyor lan? Çekil git şuradan asabımı bozma.'' İkiside burunlarından soluyordu. İkisinden birinin yumruk yemesi an meselesiydi. Hakanı daha çok görmem gerekeceği için onunla gitmem gerekiyormuş gibi hissettim. İkisinin arasına girdim.

''Artık kavga etmeseniz mi diyorum? Hakan Bey, hadi gidelim.'' İkiside şaşkın suratla bana baktı. Daha sonra Hakan'ın dudağı yukarı kıvrıldı. Ona bu fırsatı vermeyi hiç istemezdim.

''Nazikliğin için çok teşekkür ederim Kenan. Bir gün de sen bırakırsın. Olmaz mı?'' Kafasını salladı ve arabasına bindi. O sırada bende Hakan'ın arabasına bindim ama bugün öne oturdum. Hakan arkaya oturacağımı düşündüğü için kafasını eğdi ve kaşlarını çattı. Tepkisizce kaşları çatık bir şekilde durduğu için sessizliği bozan ben oldum.

''Ne oldu ya? Rahatsız olduysan arkaya oturayım.''

''Konuşmazsan hiç rahatsız olmam.'' Derin bir iç çektim ve kafamı koltuğa yasladım. Hakanda radyodan şarkı açtı. Ezhel-Bul Beni çalıyordu. Şarkı tam Hakana göreydi sanki. Tatlı kızlar dört yanımda. Hepsi hoş da belli olmaz diyordu. O kadar çok kız görmüştür ki bugüne kadar diye tatlı kızlar dört yanımda lafını duyduğum an aklıma tabii ki de Hakan geldi. Şarkının devamında Kim beni benim için sevebilecek acep tüm yüreğiyle diyordu. Belki de Hakanla sevgili olmak isteyenlerin hepsi parası ve yakışıklılığı için sevgili olmuştur diye düşündüm. Niye böyle bir şarkıda Hakan aklıma geldi de bu kadar düşündüm diye sorgulamaya başladım. Bana konuşma diyen Hakan Beyciğim konuşmaya başladı.

''Yarın, söz ve isteme için kıyafet almaya çıkacağız. Söz için evi bir güzel temizlersiniz diye düşünüyorum. Vereceğiniz ikramlıklar zengin usulü olmalı. Kısacası her şey mükemmel olmalı.''

''Alt tarafı bir isteme ve söz bu kadar abartma istersen. Ayrıca evlenmek istemeyen iki kişi neden istekli görünsün ki?''

''İstemiyor olabiliriz ama işler ciddi. Ayrıca Cumartesi günü çekim yapacaklar. Gazeteciler ve bazı magazinciler gelebilir. İtibarımızı düşürmek istemem. Babamın en zengin iş adamlarından olduğunu, benimde çok ünlü bir manken olduğumu unutma.''

''Oha! Söz gününde çekim de ne alaka! Ben gazetelerde magazinlerde adımın çıkmasını istemem ki!'' Arabanın içinde o yüksek sesle bağırdım. Bu bağırmaya rağmen Hakan tepkisizce yüzüme bakıyordu

''Eninde sonunda, ünlü manken Hakan Kılıcın karısı diye çıkacaksın. Boşuna uğraşma bence.'' Hakan Kılıcın karısı deyince bir an garipsedim.

''Of ya ne desem boş yani. Eh peki madem öyle olsun. Ama ben işe gideceğim. Nasıl kıyafet bakmaya gideceğiz?''

''Hahaha kızım sen bunu mu dert ediyorsun? O işi ben çoktan hallettim bile. Yarın senin off günün. Yani işe gitmeyeceksin.''

''Nasıl hallettin?''

''Meslek sırrı diyelim.'' Direkt olarak babasının da meslek sırrı diye geçiştirdiği konuşmalarımız aklıma geldi

''Aman sende aynı baban gibisin. Bir şey soruyoruz adam akıllı cevap versene. Meslek sırrı ne yahu?'' Kocaman bir kahkaha patlattı

''Ee Babam yani bir zahmet benzeyeyim.''

''Daha ilk iş günlerimde işten alıkoyuluyorum.''

''Hayırlı bir için alıkoyuluyorsun.''

''Sende baya hazırsın bu duruma.''

''Ben mi?''

''Evet.''

''Saçmalama.'' Biraz durdum. Daha sonra sormak istediğim soruyu sordum.

''Kenanı nereden tanıyorsun?''

''Niye sordun? Sevgilin mi yoksa?''

''Ne alaka?''

''Seni niye eve bırakmak istedi o zaman?''

''Aynı işte çalışıyoruz ya hani.''

''Seni iş arkadaşı olarak görmüyor Ezgi. Kenan senden hoşlanıyor.''

''Saçmalıyorsun.''

''Hiçte bile. Biz erkekler öyle insanlar değiliz. Birbirimizin gözünden anlarız. Hoşlanınca nasıl anlamıyorsunuz?''

''Ya yok öyle bir şey. Aklımı kurcalama.''

''Göreceksin. Ben demiştim diyeceğim.'' İçim tuhaf oldu. Daha birkaç gün gördüğü kişiye nasıl aşık olabilirdi ki? Hakan ve saçmalıkları işte... Yinede Hakanla birazcık uğraşmak istedim. Onun gibi davrandım.

''Hem aşık olmuşsa da gayet normal bir şey. Gayet güzel bir kızım.''

''Sen mi güzelsin?''

''Aynen öyle. Kenanda çok yakışıklı bir erkek. Sevgili olsak fena mı?''

''Kızım sen bana düşman mısın?''

''Ne alaka be? Doğruları söyledim diye düşman mı olduk?''

''Kenanla sevgili olamazsın.''

''Sana ne oluyor?''

''Evleneceğiz farkındaysan.''

''Oyun evliliği diyecektin herhalde.''

''Tamam. Git Kenanla sevgili ol.'' Yüzüne baktım. Resmen sinirlenmişti. Daha çok üstüne gitmek istemedim.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Yol boyunca yarı kavgalı yarı normal sohbet ettik. Sonunda evime gelmiştik. Direkt gözlerime baktı. Beni eve bıraktığı için adeta teşekkür bekliyordu ukala!

''Ay tamam bakma öyle. Eve bıraktığın için teşekkür ederim. Oldu mu?''

''Aferin kız. Oldu olduu çok güzel oldu.'' Gülüşüne karşılık verdim ve arabadan inip eve doğru yol aldım. Eve varıp zili çaldığımda beni karşılayan Sevim abla olmuştu

''Hoş geldin Ezgi.''

Sevim abla, Yeşimi benim yerime geçmesi için ikna etmeye çalıştığından beri eskisi kadar samimi gelmiyordu. Direkt ''Hoş buldum.'' deyip içeri girdim. Yeşim, arkadaşının doğum gününe gittiği için evde yoktu. Odama çıkarken babam seslendi.

''Ezgi kızım otur da biraz konuşalım.'' Yanına oturdum

''Evet baba dinliyorum.''

''Yiğit aradı. Cuma günü tanışmaya geliyorlarmış. Bundan haberin var mı?''

''Evet var .Aslında benimde yeni haberim oldu.'' Öfkeli bakışlarıyla cevap verdi.

''Şuna bak ya! Kızım bir borç uğruna hiç tanımadığı bir adamla evlenecek. Ezgi, kızım bak çok geç olmadan, yol yakınken dön şu evlilik işlerinden. Köyde otururuz hem ne olacak ki?'' Sevim abla sohbetimizi böldü.

''Ne köyü Serdar ya saçmalama! Hem zengin biriyle evlenecek mutlu da olur. Başı da bağlanmış olur. O kabul etmeseydi, ben Yeşimi onun yerine koyardım.'' Babam benim cevap vermeme fırsat vermeden bağırmaya başladı.

''Sevim bu konuyu daha önce de konuştuk. Yeşim Ezginin yerine geçmeyecek. Ayrıca para mutluluk mu getirecek de zengin diye evlensin? Bu kadar para gözlü olduğunu belli etme bari.''

''Aman be tamam hep siz haklısınız. Zaten doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış.'' Sevim abla samimiyetsizlik yapmaya devam ediyordu ve odadakiler de aklıma gelince dayanamadım.

''Sevim abla ben evlenip evlenmeyeceğimi sana soracak değilim. Babamla olan sohbetimize girmen de çok saçma. Gerçek annem olmayan birinin fikirlerini bu kadar önemseyeceğimi düşünmemişsindir umarım.'' Çok saygısızca bir tavır sergilediğimin farkındaydım ama o da hak ediyordu.

''Ne diyor bu kızın Serdar! Ben senin iyiliğini düşündüm terbiyesiz! Meleğin kızı işte ne beklersin.'' Ayağa kalkmıştık ve ben Sevim ablanın üzerine yürürken babam Kolumu tuttu.

''Sevim laflarına dikkat et.''

''Ne dikkat edecekmişim Serdar? O dikkat etsin laflarına o!'' Bu sefer cevap veren ben oldum

''Annemin adını o kirli ağzına alma. Üvey kızın olduğum için hep beni kıskandığının, özellikle de bu günlerde ki kıskançlığının farkındayım. Babam olmasa beni bu evde bile oturtmazsın.'' Babam şok içinde kalmıştı. Çok tepki vereceğini düşünmüştüm ama sanki Sevim ablanın bir şey demesinden korkar gibiydi.

''Sen benim kızımı mı kıskanıyorsun Sevim?''

''Ne kıskanması ya? İyice bir şey sandı bu da kendini. Neyini kıskanayım ki şu yetimin.'' Sevim abla gerçek yüzünü iyice göstermişti. Babam da aynı benim gibi çok sinirliydi. Ben Sevim ablanın gerçek yüzünü göstermesine gülüyordum. Sevim ablaya cevap veren ise babam oluyordu.

''Sevim tekrardan uyarıyorum laflarına dikkat et!'' Sevim abla bağırarak odasına çıktı. Bende o sinirle mutfağa gidip yiyecek bir şeyler aldım ve odama gittim. Pijamalarımı giyip mutfaktan aldığım yiyecekleri yedikten sonra laptoptan film açtım. Film izlerken Yeşim genelde yanımda olduğu için eksikliğini hissetmiştim. Film bittikten sonra epeyce geç olmuştu. Belki gelmiştir diye odasına gittim ve tam kapısını açarken arkamdan seslendi.

''Ablam beni mi özlemiş yoksa?'' Çok nadiren abla dediği için abla deyince nedensizce mutlu oluyordum. O odasına üstünü değiştirmeye gittikten sonra telefonum çaldı. En yakın arkadaşım arıyordu. Sesini duymaya çok ihtiyacım vardı.

''Alo Ecemimm'' Ecem üniversite arkadaşımdı. İstanbulda yaşıyordu ama 2 aylığına tatil köyüne gitmişti. Ve buradayken 2 günde bir görüşen biz, o gideli haftada en az 3 kere telefonda konuşup neler olduğunu anlatıyorduk. Ve ben 1 haftadır onu aramamıştım.

''Yaa Ecemin şimdi mi geldi aklına? En son ben aradım hala aramıyorsun. Ama yarın dönüyorum. Geldiğimde hesaplaşacağız.''

''Ahh kankam ah ...1 aydır burada neler olduğunu bir bilsen.''

''Ne oldu lan?''

''Ne olmadı diye sorman lazım aşkom. Evleniyorum lan'' Birkaç saniye sessizlikten sonra konuşmaya başladı.

''NE? Ne demek evleniyorsun ulan? 1 ayda manita yapıp evlenmeye mi karar verdin?''

''Hayır ya çok uzun hikaye. Telefonda anlatamam. Yarın kaçta geleceksin?''

''3 gibi İstanbula varmış olurum.''

''Heh çok iyi. O zaman akşam bize geliyorsun. Her şeyi anlatırım. Cuma da tanışmaya geldikleri için bizde kalırsın.''

'Ezgi, senin şaka yaptığını düşündüm ama baya ciddisin lan.''

''Keşke şaka olsa ama nerdeee?''

Biraz daha sohbet ettikten sonra yarın konuşmak ümidiyle telefonu kapattık. Telefonu da kapatınca günün yorgunluğuyla direkt yatağıma yatıp uyudum.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

30 Eylül Perşembe

Sabah Yeşimin çağırmasıyla gözlerimi açtım. Tüm perdeleri açtığı için güneş direkt gözüme geliyordu. Esneyip kendime geldiğim gibi saate baktım ve saat 11.45'ti. ''Eyvah işe geç kaldım!'' diye bağırdım ve koşuşturarak dolabımı açarken Yeşim kapıda gülüyordu.

''Ezgiciğim bugün işe gitmiyorsun. Hani eniştemlerle kıyafet bakmaya gideceğiz ya unuttun mu?'' Dediklerini algılamaya çalışıp hatırladım. Enişte demesine şaşırmalı mıydım?

''Ne eniştesi be? Acaba kim kim gidiyoruz?''

''Melis,sen,ben,eniştem ve Yiğit Bey ile gidiyormuşuz. Aslında Esra Kılıçla Volkanda gelecekmiş ama işleri çıkmış. Ayrıca ne eniştesi derken ne alaka be? Eniştem o benim. Evleniyorsunuz sonuçta.''

''Sana kim haber verdi?''

''Melis ve Volkanla konuşuyoruz ya kızım onlar haber verdi.''

''Vay vay sen ne zamandır konuşuyorsun onlarla?''

''Konuşuyoruz işte 2 gündür falan. Hem bak sayende yeni arkadaşlarım olduu.''

''Hakanla tanıştın mı?''

''Hayır daha eniştemle tanışmadım. Neyse beni soru yağmuruna tutma ve giyin.''

Karnımı ovuşturdum ve ''Kahvaltı?'' diye sordum

''Kahvaltıyı onlarla yapacağız. Birazdan bizi alıp kahvaltıya götürecekler.''

''NE! Hemen giyiniyorum o zaman.''

Koşturarak tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra hemen dolabımın önüne koştum. Siyah yüksek bel bir pantolonu askılı beyaz bir bluzla kombinleyip üstüne siyah bir ceket giydim. Yüzüme de neredeyse belli olmayacak bir makyaj yapıp beyaz çantamı aldım. Ben hazırlanırken Yeşim de giyinmiş yanımda dikiliyordu ve geldiklerini söyledi. Bende parfümümü sıktıktan sonra aşağı indik. Babamla Sevim abla hiç sormadığı için Yeşime bakış attım. O da, bildiklerini ve daha sonra benimle konuşacağını söyledi.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Melis, ben ve Yeşim arkaya binmiştik. Hakan arabayı sürüyordu. Yiğit Kılıçta ön koltukta oturuyordu.

''Hoş geldiniz kızlar. Nasılsınız?'' Yeşimle ikimizde Yiğit Kılıca hoş bulduk deyip hal hatır sorduk. Daha sonra Melisle sohbete daldık. Sohbet ede ede yol bitmişti ve lüks bir restorana gelmiştik. Girdik ve özenle hazırlanmış masamıza oturduk. Garsonlar çok ilgili davranıyorlardı. Hakan yol boyuda şimdi de hiç ağzını açmamıştı. Tabii ki Melisle Yeşim yan yana, Yiğit Bey başa, Hakanla bizde Melislerin karşısına yan yana oturmuştuk. Hakan ve Yiğit Kılıç keyifsizdi. Sanki tartışmış gibiydiler. Çok merak ettiğim için yanımda oturan Hakana sordum.

''Hakan bir şey mi oldu? Çok keyifsiz görünüyorsun.'' Kulağıma doğru yanaştı

''Evet oldu. Olmaya da devam ediyor. Her şey senin yüzünden oluyor. Onun için konuşma.'' Ne alaka ya bakışı attıktan sonra cevap verdim

''İnsan gibi sorduk. Ne yapmışım da her şey benim yüzümden olmuş?''

''Ezgi konuşupta canımı daha fazla sıkma. Lütfen sus.'' Hep ukalaca tavırları vardı ama bugün fazladan sinirliydi. Bende kavga etmek yerine kahvaltımı etmeye devam ettim. Hakanla fısır fısır konuşuyormuş gibi gözükmüş olmalıyız ki Yeşimle Melis birbirlerini dürtüyor, gülüyorlardı. Ah kızlar bilmiyorsunuz ki biz hep tartışıyoruz.

Kahvaltıdan sonra çok lüks olan bir mağazaya geldik. Mağaza restorana yakın olduğu için araba park ediliydi ve yürüyerek geldik. Bu mağaza 4 katlıydı ve içerisi çok büyüktü. Özel günler için olan elbise ve takımlarla doluydu. Yeşim kulağıma fısıldadı.

''Ohaa Ezgi şuna bak. En kötü elbise bile 6000 lira. Biz şu an nasıl ödeyeceğiz?''

''Ne kadar pahalı olsa da yapacak bir şey yok. Onlara ödetecek değiliz.'' Yiğit Kılıca yaklaştım ve sordum.

''Yiğit Bey elbiselerin parasını ben ödeyeceğim değil mi?'' Tepkisizce cevap verdi

''Hayır Ezgi, biz ödeyeceğiz.''

''Ama..'' En sonunda Hakan konuştu

''Ezgi babamın ödeyeceğini bildiğin halde neden konuşuyorsun? Şov yapıp iyi kızı oynamaya çalışma.'' Keyfi olmadığı için kavga etmek yerine nazikçe sordum..

''Hakan sinirli olduğunun farkındayım ama sinirini neden benden çıkarıyorsun? Tekrardan soruyorum iyi misin?''

''Hayır hiç iyi değilim ve iyide olamıyorum. Sen hayatımıza geldin geleli mutlu olamıyorum. Hepinizden bıktım artık. Nereden girdin hayatımıza sen ya nereden geldin? Ben seninle nişanlanmak falan istemiyorum. Neden hayır deyip köye yerleşmedin ki? Senin yüzünden hayatım mahvoluyor.'' Kendimi o kadar suçlu hissettirmişti ki gözlerimin yandığını hissediyordum

''Hakan, evde bu işi hallettiğimizi düşünüyordum. Tekrardan başlama. Ayrıca kızı suçlama. Mağazada da boş boş bağırma.''

''Hayır baba halletmedik ve bu iş böyle giderse hiç hallolmayacak. İstemediğim bir şeyi nasıl onaylayabilirim?'' Hakan mağazada isyan ederken mağazada çalışan bir kız yanımıza geldi

''Hoş geldiniz Yiğit Bey. Sizlerde hoş geldiniz.''

''Hoş bulduk.''

Mağaza çalışanı bizi çok şık abiye ve elbiselerin olduğu 2. kata çıkardı. Benim için elbise bakıyorduk. Hem tanışma hem de söz ve isteme için elbiseler baktık. Tanışma için deneyeceğim sadece bir elbise seçtik. Söz ve isteme içinde birkaç elbise seçtikten sonra kabine doğru yol aldım. Çalışan kızda elbiselerle beraber arkamdan geliyordu. Kabin için yapılmış odanın dışında koltuklar vardı. Hepsi topluca oraya oturmuş, jüri gibi beni bekliyorlardı. Tanışma için seçtiğim elbise; ince ip askılı dizlerimde biten, sade düz bir bordo elbiseydi. Aynaya bakınca çok yakıştığını fark ettim. Üstüme tam oldu ve bende kabinden çıktım. Yeşim ve Melis ne kadar abartıp övsede Hakan telefondan kafasını bile kaldırmamıştı. Zaten Yeşim ve Melisin amacı belliydi. Hakanla birbirimize aşık olmamızı istiyorlardı. Ama bu imkansızdı boşuna çabalıyorlardı çünkü biz çok uyumsuzduk. Tanışmada bu bordo elbiseyi giyecektim. Söz ve isteme için seçtiğimiz elbiseleri denemek üzere tekrar kabine girdim. Mağazada da dün arabada çalan Ezhel-Bul Beni çalıyordu.

Şimdi sıra abiyeleri denemekteydi. Hepsi uzun olduğu için biraz zor giyiyordum çalışan kızda arkadan fermuarı çekiyordu. Mor bir abiye giydim ve çıktığımda hiçbiri beğenmedi. Hakan telefonu bırakmış öylece bakıyordu. Bende pek beğenmediğim için 2. seçtiğimiz abiyeyi denedim ve yine beğenilmedi. 3. abiyeyi denedim yine beğenmediler. 4. seçtiğimiz abiye de beğenilmedi. 5. 6. ve 7. abiyeyi de ne ben ne onlar beğendi. Abiyeler kötü değildi ama sanki benim üstümde çok güzel durmuyordu. Biri fazla abartı, diğeri fazla sade kaçıyordu. Abiye değiştirmekten o kadar yorulmuştum ki 8. abiyeyi de umutsuzca denedim ama aynaya baktığımda çok yakıştığını düşündüm. Balon kollu, kare yaka , yırtmaç detaylı, belinde de siyah kemeri olan uzun siyah bir abiyeydi. O kadar beğenmiştim ki kabinden çıkmadan ''Hazır mısınız?'' diye seslendim. Hazır olduklarını söylediler. Melis, Yeşim ve Yiğit Kılıç o kadar beğenmişti ki düşündüğümden bile fazla abartıldım. Hakan öylece bakıyordu. Melis seslendi

''Abi baksana çok güzel olmamış mı? Sen beğenmedin mi?''

''Elbise güzelmiş evet.'' Yeşim sürekli ''Belki de sendin zaten tüm beklediğim.'' diyor Melisle gülüşüyorlardı

''Sadece elbise mi güzel abi?'' Melisin sorusundan sonra Hakan hariç hepimiz gülmüştük. Hepsinden abiye için onay alınca bordo elbiseyi ve siyah abiyeyi kasaya koyulması üzere çalışana teslim ettik. Söz ve isteme aynı gün olacağı için bir elbise almıştık. Yeşim tanışma için lila, dizlerinde biten bir elbise aldı. Söz ve isteme için de koyu yeşil uzun bir abiye aldı. Meliste tanışma için toz pembe mini bir elbise, söz ve isteme için de lacivert dizinde biten bir elbise aldı. Kızlar için elbise alma işi bitince Yiğit Kılıç ve Hakan için 4. kata çıktık. Yiğit Kılıç tanışmaya bebe mavisi ve siyahlı bir takım aldı. Söz ve isteme içinde bordo ve siyahlı bir takım aldı. En son Hakan tanışma için bordo ceketli beyaz gömlekli bordo pantolonlu bir takım aldı. Söz ve istemede giyeceği takımla kabinden çıkınca bir oha oldum. Simsiyah bir takımdı ve aşırı yakışmıştı. Tanışmada benim gibi bordo, söz ve istemede de yine benim gibi siyah giyecekti. Hakanla takım olacaktık.

Yine hepsi Hakanı övdü ve Melis bu sefer bana sordu

''Eee Ezgi baksana çok yakışıklı olmamış mı?'' Ne kadar yakışmış olsa da Hakan gibi cevap verdim.

''Güzel takımmış evet.'' Ben bunu söyleyince Hakanın dudağı yana kıvrıldı ve kızlar göz devirdi. Melis konuşmaya başladı

''Şuna bak ya. Nişanınızdan 2 hafta sonra düğününüz var ve hala birbirinize nefret eder gibi bakıyorsunuz.''

Biz düğün gününü öğrenmenin şokuyla Yiğit Kılıca bakarken o da kızı Melise kaşlarını çatmış bakıyordu. Melis ''hihh'' diye ağzını kapatırken Hakanla ağzımızdan dökülen tek cümle

''Ne? 3 hafta sonra düğünümüz mü var?'' oldu.

Loading...
0%