Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@1lpapatya

 

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Gece 3.00'te anca uyumuştum. Sabah saat 7.00'de Hakan'ın beni aramasıyla uyandım. Ben ne kadar meşgule atsamda o aramaya devam etti. En sonunda Eceminde telefon sesine uyanmaması için sinirle telefonu açtım.

''Ne var ya sabahın köründe ne arıyorsun? Daha dün akşam beraberdik çok mu özledin beni?'' Benim uykulu sesimin aksine o çok enerjikti ve gülerek cevapladı.

''Aynen özlemimden ölüyorum resmen. Kızım saçmalama bugün çekimler var. Hadi kalk kapıdayım seni almaya geldim.''

''Ne çekimleri ya?''

''Metin Bey'in mesajlarını görmedin mi yoksa?'' Telefonu akşamdan beri hiç elime almadığım için hemen mesajlara baktım. Saat 9.00'da dağ evinde olmam gerektiği yazıyordu. Banu da orada olacağı için o da bir sürü mesaj atmıştı. Oflayarak telefonu kulağıma koydum ve omzumda bir el hissettim. Korkarak arkama döndüm.

''Ne oluyor lan!'' Ecem uykulu uykulu bakarken Hakan cevap verdi.

''Lan mı? Ne oluyor be?''

''Sana demedim Hakan azıcık sus ya.''

''Ya Ezgi kapındayım bekliyorum diyorum. Hadi hazırlan ve gel.'' Koşarak cama baktım. Beni görünce aşağı gel işareti yaptı. Yanında yakışıklı bir çocuk daha vardı.

''Peki madem çok ısrar ettin giyinip geleyim.''

''Ne ısrarı Ez-'' derken cümlesini tamamlamasına izin vermeyerek telefonu yüzüne kapattım. Arkamı döndüğümde gördüklerime şaşırdım. Ecem kıyafetini değiştiriyordu.

''Anlaşılan sözlün seni çok özlemiş.'' Ben söylediklerine göz devirirken lafı değiştirdim.

''Dağ evinde olacak çekimler bugünmüş. O da beni almaya gelmiş. Sen niye hazırlanıyorsun?''

''Sözlün beni de evime bırakıversin bir zahmet. 2 gündür burada kalıyorum ya hani.'' Kafamı tamam dercesine salladım. Üstüme direkt mavi bir tulum giydim ve saçımı da tepeden ev topuzu yapıp perçemlerimi öne saldım. Sonra hafif bir makyaj yaptım. Ecem de benimle beraber makyaj yaptı. Tüm işimi 30 dakikada hallettikten sonra beyaz sporlarımı giydim ve beyaz zincirli çantamı taktım. Ecem de çantasıyla beraber tanışma ve sözde giydiği elbiselerin poşetlerini alınca dışarı çıktık.

Hakan dua edercesine elini yüzüne sürdü ve konuştu

''Hele şükür Ezgi saat 7.30 oldu. Ben seni 7.00'de aradım.''

''Sabahın köründe bu kadar hızlı hazırlandığıma dua et sen.'' Hakan dalga geçercesine kafasını sallayarak lafı değiştirdi.

''Sende mi bizimle geleceksin Ecem?'' Ecem kafasını salladı ve cevapladı.

''Hazır gidiyorken beni de bırakabilirsiniz diye düşündüm.'' Hakan nazik bir şekilde kafasını salladı ve bagaja Ecemin poşetlerini koydu. Yanındaki çocuk öylece bakıyordu

''Yanındaki arkadaşınla bizi tanıştırmayacak mısın Hakan?''

''Tabii ki tanıştırayım. Kendisi en yakın arkadaşım Oğuz. Metin Beyle o da çok samimi olduğu için gelmek istedi. Hemde sözlümle tanışmak istedi.'' Oğuz o sırada elini uzattı.

''Memnun oldum Ezgi.'' Hakan sözlüm deyince tereddüt edercesine bende elimi uzatıp ''Memnun oldum.'' dedim. Hakan bakış atmamla gülümsedi. O sırada Oğuz, Ecemle de tanışıp elini uzatıyordu.

''Merak etme her şeyi biliyor. Nasıl Ecem en yakın arkadaşın ve gerçekleri biliyor Oğuzda bilmeli.'' Gülümsedim ve sordum.

''Peki neden söze katılmadın Oğuz?''

''Şehir dışındaydım. Akşam 9'da anca eve geldim. O yorgunlukla da katılamazdım.'' Anladım dercesine kafamı salladım. Oğuzla Hakan arabaya doğru ilerleyip öne bindiler. Ecemde arkaya binmeye hazırlanırken durdurdum ve şoför kapısını açtım.

''Arabayı ben süreceğim. İner misin aşağı?''

''Ne demek iner misin aşağı? Kendi arabamı kendim süreceğim.''

''Madem sözlendik artık senin araban benim de arabam sayılır. Hadi in aşağı. Mümkünse Oğuz da insin ve arkaya binin. Ecemin yanımda oturmasını istiyorum.''

Hakan ''Ezgi bak-'' derken konuşmasına izin vermeyip ısrarla gözlerine kilitlendim. En sonunda dayanamayıp arabanın anahtarını verdi ve Oğuzla beraber inip arkaya bindiler. Ecemle birbirimize sırıtırken ön koltuklara yerleştik. Şakasına konuşmaya başladım.

''Sağdaki mı gazdı soldaki mi? Ortadaki neydi ya? Neyse artık hangisi ilerletirse o gazdır.'' Hakanla Oğuz korkuyla birbirlerine bakarken Ecemle gülmeye başladık. Hakan korkulu gözlerle sordu.

''Bir dakika. Senin ehliyetin yok mu yoksa?''

''Tabii ki de var. Hatta arabayı senden iyi sürüyorum.'' Hakan sırıtırken cevapladı.

''Görelim bakalım nasıl sürüyorsun.'' Güzelce bir kalkış yapıp orta hızda sürerken bile araba adeta uçuyordu. Hakan konuştu.

''Ezgi, Ecemi bırakmadan önce kahvaltı yapmaya gidelim. Oğuzla biz gelmeden önce yaptık ama siz kahvaltınızı ederken bizde kahve içeriz.'' Benim konuşmama fırsat vermeden Ecem cevapladı.

''Benim evimin orada çok güzel bir pastane var. Eğer sizde isterseniz oraya gidelim.'' Hemen mutlulukla cevapladım

''Papatya Pastanesine miii? Yaa orada ne anılarımız geçti.''

''Evet oraya gidelim. Tabii eğer Hakanla Oğuz da isterse.'' Hakanla Oğuz da onaylayınca radyodan müzik açtım ve sadece müzik sesiyle yolu bitirdik.

Pastaneye geldiğimizde saat daha 7.50'di. Görüyorsunuz anlatmaya gerek yok! O kadar güzel sürmüşüm ki 15 dakikada gelmişiz. Oğuzla Ecem önden ilerlerken Hakan bana yaklaştı.

''Aferin kız güzel sürdün. Biliyorsun, ben herkese iltifat etmem ama iyi iş çıkardın. Bundan sonra üşenirsem sana sürdürürüm.'' Gülerek cevapladım

''Anlaştık.''

''Baksana Oğuzla Ecem ne kadar yakışıyorlar. Oğuzun mavi gözleri her şeye yetiyor zaten. Bence sevgili olsunlar.''

''Buda nereden çıktı şimdi?''

''Enerjileri çok uydu gibi hissettim.'' Biraz inceledim. İkisi de utangaç utangaç yürüyorlardı. Çok tatlılardı. Cevap verdim.

''Madem biz birbirimizi sevemedik onlar sevsin.'' Hakan hüzünlü hüzünlü bakarken pastanenin üst katına çıktık ve cam kenarına oturduk. Oğuz konuştu.

''Mekan çok tatlıymış. Adında olduğu gibi her yer papatya dolu. Baksana duvarda bile papatya desenleri var.'' Ecemde onayladı ve ikisi sohbet etmeye başladılar. Hakanla biz yine boş boş etrafa bakıyorduk. Pastanenin sabihi Neriman abla masamıza geldi.

''Ooo hoş geldiniz kızlarım nerelerdeydiniz yüzünüzü gören cennetlik. Ama aferin bu sefer yakışıklı oğlanları kapıp öyle gelmişsiniz.'' Hakanla Oğuz kıkırdarken Ecemin de benim gibi utandığını hissedebiliyordum. Ama ortamın yumuşaklığını bozmamak için cevapladım.

''Hoş bulduk Neriman ablacım.'' Neriman abla hiçbir lafını esirgemiyordu ama bari şimdi biraz esirgeseydi.

''Ezgi'nin yanındaki çocuğum, adın ne bakalım?''

''Adım Hakan ablacım.''

''Çok yakışıklıymışsın ama sanki biraz çapkın gibi duruyorsun. Ezginin yanında başka kızlara baktığını duyarsam gözlerini oyarım. Ezgiylede çok yakışıyorsunuz Maşallah.'' Biz Ecemle gülerken Hakan istemsizce gerildi. Ecem kurnazca cevapladı.

''Sakin ol Neriman ablacım. Hakan Ezgiye çok aşık. Hayatta onun yanında başka kızlara bakmaz.'' Neriman abla uyarırcasına kafasını sallarken bu sefer Oğuza sataştı.

''Senin adın ne bakalım çocuğum?''

''Oğuz.''

''Sen çok tatlı birine benziyorsun. Ecemle de çok yakışıyorsunuz ama Ecemi üzdüğünü duyarsam senin de o saçlarını yolarım.'' Oğuz gülerken Ecem araya girdi.

''Hayır Neriman ablacım biz sevgili değiliz ama Hakanla Ezgi sözlendi.'' Neriman abla gözlerini kocaman açıp bakarken bizde Hakanla yüzüklerimizi gösterip gülümsedik.

''Yaa öylemi çok sevindim. Allah mutluluğunuzu daim etsin yavrularım. Oğuz ve Hakan şaka yapıyorum sakın alınmayın olur mu? Sizin işiniz vardır daha fazla tutmayayım ne alırdınız?'' Hakan ve Oğuz orta şekerli kahve istediler. Bizde Ecemle börek ve çay istedik. Neriman abla siparişleri getirmek için aşağıya inerken Hakan kurnazca konuştu.

''Ecem Oğuzla ne kadar yakışıyorsunuz canım.'' Oğuzla Ecem utanırcasına gülümserken gerçekten çok yakıştıklarını fark ettim. Oğuzda Hakana cevap verdi.

''Ulan Hakan, kadın bile çapkın olduğunu anladı ya daha ne diyeyim.'' Sırıtarak cevapladı.

''İşte kardeşim içimiz dışımız bir.'' Hakanla Oğuz karşılıklı sırıtırken araya girdim.

''Ya birde utanmadan çapkın olmanı mı övüyorsun?''

''Tabii kızım ne sandın. Benim her huyum övülecek türden.'' Ben gözlerimi devirirken Hakanla Oğuz gülüyorlardı.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾


Sonunda siparişlerimiz geldi. Biz Ecemle kahvaltımızı yapıp çaylarımızı bitirince Hakanla Oğuz da kahvelerini bitirmişlerdi. Masada genellikle Ecemle Oğuz sohbet etmişti. Birbirlerini tanımamalarına rağmen çok çabuk kaynaşmışlardı. Biz Hakanla onları izliyorduk. Onlar birbirine gülümseyince birbirimizi dürtüklüyor sırıtıyorduk.

Hakan hesabı ödemek için ne kadar diretsede Neriman abla söz hediyesi olarak para almayacağını söyledi. Nazik bir şekilde teşekkür edip Neriman ablayla vedalaştıktan sonra arabanın anahtarını Hakana verdim.

''Ne oldu sen sürmeyecek misin?''

''Dağ evinin nerede olduğunu o kadar ayrıntılı bilmiyorum. Sen bildiğin için senin götürmen daha mantıklı olur.'' Hakan onaylayınca Oğuzun, Ecemin telefon numarasını aldığını gördük. Hakanla birbirimize sanki büyük bir iş yapmışız gibi sırıtıyorduk. Ecemin evi yakın olduğu için arabaya binmedi ve bizimle vedalaşıp yürümek istedi. Hakan ve Oğuz öne ben arkaya binince dağ evine gitmek için yola koyulduk. Yol boyunca Hakanla Oğuz işler hakkında sohbet ettiler. Bende camdan dışarıyı izledim.

Dağ evine yaklaştığımızda Hakana durmasını söyleyip direkt arabadan fırladım ve mis gibi orman kokusunu içime çektim. Oğuzda o sırada benim fotoğrafımı çekti. O kadar tatlı çıkmıştım ki hemen sosyal medyada paylaştım. Daha sonra arabaya bindim ve çekimler biraz daha ileride olacağı için ilerledik. Çekim alanına vardığımızda Hakan arabayı park etti ve arabadan indik. Çekim alanını ayarlanmış görünce büyük bir ihtimalle benim çizdiğim tasarımlar da dağ evinin içindedir diye düşündüm. Bizi Metin Bey ve elinde ajanda olan Banu karşıladı. Metin Bey mutlulukla Hakanla bana sarıldı.

''Hoş geldiniz çifte kumrular. Hakanın o gün Ezgiyi yardımcısı olarak istemesini anlamalıydım. Tanıyordunuz birbirinizi değil mi? Ah bu kadar yakıştığınızı nasıl daha önce fark etmedim.'' Metin Bey ikimizede gülümsedi Daha sonra Oğuz ve Metin Bey de sohbete başladı. Banu bana yaklaştı ve sordu

''Arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm. Neden böyle bir şeyi bana haber vermedin ki? Hemde dün Kenanla seni aramamıza rağmen söylemedin. Şu an, özellikle de Kenan için üzülüyorum. Çocuk senden hoşlanıyordu.'' Kenanın bana aşık olduğunu duyunca ne kadar garip hissedip konuşmak istemesem de Banunun sorusunu cevapladım.

''Zaten arkadaşız Banu bunu düşünmen bile hata. Sadece her şey aceleye geldi ve Hakanla daha önceden tanıştığımızı söyleyemedim. Kimsenin haberi yoktu, Metin Beyin bile. Mesela kimse bana tasarımların torpille seçildi diyemez.'' Biraz duraksadı ve daha sonra cevap verdi.

''Seni bir şartla affederim.''

''Ne şartıymış bakalım?''

''Şirketteki kimseyi yarın dinlemeyeceksin ve üzülmeyeceksin tamam mı? İlla ki herkes öğrenecek ve hepsi bir şey diyecek.''

''Sen yanımda ol yeter. Herkesi dinlesem de üzülmem.'' Banuya sarılıp kendimi affettirdikten sonra Metin Bey, Oğuz, Hakan, Banu ve ben dağ evine girdik.

Çizimlerimi dikilmiş ve giyilir bir halde görünce adeta gözlerimin içi güldü. Çizimlerim dikilince, en az kağıttaki kadar güzel görünüyorlardı. Mesela kahverengi palto, beyaz kazak ve kahverengi bir pantolonun güzel bir siyah ama kahverengi detayda barındıran kemerle kombinleşmesi çok güzel olmuştu. Tabii ki bunlar direkt kahverengi palto, kahverengi pantolon değildi. İçerisinde ufak farklı detaylarda barındırıyordu. Çünkü farklı bir tasarım için böyle detaylar gerekliydi.

Hakan ilk kombini giymek için odaya girerken bizde dışarıda son kontrolleri yaptık. Çekim alanı o kadar kalabalıktı ki... Mesela dışarıda çekilmesine rağmen eğer hoşumuza gitmezse diye yapay ışıkları bile 4 kişi halledecekti. Her şey için en az 3 kişi ayarlanmıştı.

Hakan giyinip geldiğinde o tasarımları onun üstünde görmek beni daha da garip hissettirdi. Saçları fönlenmiş, yüzüne de hafif pudra sürülmüştü. Benim tasarımlarım mı Hakanı daha yakışıklı gösteriyordu yoksa Hakan mı benim tasarımlarımı güzel yansıtıyordu bilemedim.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

Saat 10.00 gibi çekimlere başladık. Her şey güzel ilerliyordu. Her kombin için birsürü fotoğraf çekiliyordu. Her çekimden sonra diğer kombini giymesi üzerine Hakan tekrardan dağ evine gönderiliyordu. Toplam 7 tane kombin vardı ve çekimlerin kısa süreceğini düşünmüştüm. Fakat sadece 3 tane giyipte çekilmesine rağmen molalarla 3 saatimizi almıştı. 3 saatin sonunda 20 dakikalık mola verdiler.

Çekimleri yapan herkes kahvesini alıp ayrı bir köşeye çekildi. Hakan, Oğuz, Banu ve ben de kahvemizi alıp yere küçük bir örtü serdik ve örtünün üstüne oturduk. Çevremiz o kadar güzeldi ki...Her yer yeşillikle kaplıydı ve etraf mis gibi kokuyordu. Ben sadece kuş cıvıltılarını dinlerken Hakan konuştu

''Hayatım, tasarımların bana yakışmış mı?'' İşte böyle olacaktı. Kimse gerçekleri bilmediği için Hakanla birbirimize aşık rolü oynayacaktık.

''Hemde nasıl yakıştı. Sen zaten yakışıklısın canım benim.'' Banu mutlulukla bakarken ben kahvemi yudumluyordum. Banu hemen elimi desteklercesine tuttu.

''Ne kadar bana söylememiş olsan da senin adına çok mutlu oldum. Umarım ikinizde çok mutlu olursunuz.'' Teşekkür ettikten sonra hepimiz kahvelerimizi içip bitirdik. Biraz sohbet ettikten sonra 20 dakikalık mola bitti ve tekrardan kıyafetini değiştirmesi üzerine Hakanı dağ evine gönderdik.

4 . ve 5. kıyafetleri giydiği çekimler halledildi ve Hakanı 7. kıyafeti değiştirmesi için yine giyinmeye gönderdik. O sırada Metin Bey yanıma geldi.

''Ezgi, şimdi Hakan 7. kıyafeti giyecek ve sözlüsü olduğun için bu çekimlerde sende yanında olacaksın. Gündeme bomba gibi düşeriz.'' Ne alaka ya?

''Pardon ama bu çekimler için sadece Hakana kıyafet tasarladık. Ben ne giyeceğim ki?''

''Hakandan bir tane tane kıyafet çizmesini istemiştim onlarda dikildi. Yani sende fotoğraflarda Hakana destek olacaksın.''

''Hakan mı çizdi?''

''Hakanın manken olduğuna bakma o da en az senin kadar güzel çizimler yapıyor. Hatta ona ait olan tasarımlar bile var.'' Şaşkınlıkla dinliyordum. Gözlerini kısarak tekrardan konuştu.

''Bilmiyor muydun yoksa?''

''Yok. Çizim yaptığını biliyorum tabii ki. Bugünki çekimler için olan çizimini bilmiyordum. Bana sürpriz yapmak istedi herhalde.'' Metin Bey gülümseyerek kafa salladı. Bu sefer kıyafet değiştirmek üzere dağ evine ben girdim.

Arkasında küçük bir papatya deseni olan, çok tatlı siyah örme uzun kollu elbise... Beline ince bir kemer, üstüne siyah düğmeleri değişik bir şekilde yerleştirilmiş ceket ve altına uzun siyah topuklu bir bot giydim. Daha sonra saçımı düzleştirdiler ve üstüne siyah zincir detayı olan kasket şapka taktım. Makyajım da silindi ve tekrardan koyu tonlarda bir makyaj yapıldı.

Dışarı çıktığımda, Hakanında hazırlandığını ve çekim alanında kameralara tatlı tatlı gülümsediğini gördüm. O da aynı benim gibi siyahlara bürünmüştü ve gerçekten çok uyumluyduk. Benim çizdiklerimi Hakan üzerinde taşıyor, Hakanın çizdiklerini de ben üzerimde taşıyordum. Hakanın yanına gelip boynuna sarıldım ve herkes bizi tatlı tatlı konuşuyor sanarken ben sadece soru sordum.

''Bu üstümdekileri senin çizdiğini duydum. Öyle mi gerçekten?'' Sarılmama karşılık verdi ve oda kulağıma fısıldadı.

''Evet ben çizdim. Ama senin giyeceğini tahmin etmemiştim.'' Gülerek geri çekilirken bir an önce çekimlerin bitmesini diliyordum. Ben bu tarz işlerde nasıl poz vereceğimi bile bilmiyordum ki.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

İlk olarak Hakanın boynuna elimi doladığım ve Hakan sağ tarafa bakarken benimde gözlerimi kapatıp göğsüne yaslandığım bir poz verdik. Daha sonra Hakan elimi tutup beni döndürdü ve o sırada birkaç fotoğraf daha çekildi. Hakanla birbirimize bakıp gülümserken de fotoğraflarımız çekildi.

Bir sürü poz verip fotoğraf çekildik. En beğendiğim fotoğraf, ben kameraya bakarken Hakanın bana bir demet dolusu papatya vermek için arkama geçip hazır bir şekilde beklediği fotoğraf oldu. Bu kıyafetlerle işimiz bitince yine kıyafetlerimizi değiştirdik. Çekimler bittiğinde saat 18.00 olmuştu. Sabahtan beri bir şey yemediğimiz için çekim sonunda, dağ evinde aşçılar tarafından hazırlanmış yemekleri yedik. Masada yemek yediğimiz süre boyunca herkes Hakanla ne kadar uyumlu olduğumuzdan bahsediyordu. Hatta benim de artık mankenlik yapıp dergi kapaklarına çıkmam için tavsiye bile verildi. Hakan bile çok iyi iş çıkardığımı söyledi.

Yemeklerimizi yedikten sonra Oğuz, Hakan ve ben herkesle vedalaşıp dağ evinden ayrıldık. Oğuz ve Hakan arabada çekimler hakkında bolca sohbet ederken bende telefonumla ilgilendim. Dağ evinin yakınlarında Oğuzun beni çektiği fotoğraflara yorumlar ve beğeniler gelmişti. Yeşim, Melis, Kenan, Banu ve Ecem yorum atanların en başında geliyorlardı.

Eve geldiğimizde Oğuz ve Hakanla vedalaşıp arabadan indim. Arabanın sıcaklığına alışmışken hava serinlediği için bir anda üşüdüm ve koşarak eve girdim. Yeşim, Sevim abla ve babamla oturup sohbet ettikten sonra televizyon açık olduğu için bazı kanallarda kendimi gördüm. Hakanla bizim isteme anımızı ve söz anımızı gördüm. Bilmeyen herkesin şu an öğrenecek olmasıyla gerilirken Ecemden mesaj geldi.

Bacımsu: Kız Ezgi tüm haber kanallarında biz varız. Baksana ne güzel çıkmışız öyle.

Ben stresten terlerken Eceme sadece görüldü attım ve Hakana mesaj attım.

Ben: Kanallarda biz varız :(

Kanalları değiştirip akşam yayınlanan magazin programını gördüm. Benim Hakana yakışıp yakışmadığım hakkında dedikodu yapıyorlardı. Hakandan mesaj geldi.

HAKAN KILIÇ!: Ne kadar magazinlerde olmaya alışık olsamda böyle bir haberle çıkınca ne yalan söyleyeyim bende gerildim.

Görüldü atmayı hiç sevmeyen biri olarak Hakanada Eceme yaptığım gibi görüldü attım. Ve bir anda instagram hesabıma takip istekleri yağmaya başladı. Telefonumu sessize alıp cebime koydum. Evdeki herkes hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı ama ben nedense kendimi çok kötü hissetmeye başladım. Magazinlerde ve kanallarda yayınlanacağımızı bilsem de istemeyerek olan bir şeyin herkes tarafından konuşmasına bir anlık katlanamadım. Koşarak yukarı çıktım. Telefonuma bir anlık baktım ve her yerden mesaj geliyordu. Youtubedeki magazin videolarında ben vardım ve yorumlarda kızlar Hakanı güya ellerinden aldığım için bana sövüyordu. Birkaç yorumu inceledim.

''Oha ya yakışıklı adamı kapmış.''

''Oğlan yakışıklı kız çirkin nasıl beğenmiş Hakan Kılıç bunu'' Ona yanıt olarak gelen bir mesajı gördüm

''Bence gayet yakışıyorlar kızda gayet güzel lütfen kıskanmayın. İnşallah çok mutlu olurlar.'' Ekranı aşağı kaydırırken diğer yorumlara da baktım

''Ya bu Hakan Kılıçta her ay magazinde farklı bir kızla yayınlanıyor. Acaba bu kızla neden evlenmeye karar verdi?'' Yanıt olarak verilmiş mesaja baktım.

''Ne kadar Hakan Kılıcı çok sevsemde bence bu kızı net aldatır. Kız çok masum birine benziyor. Bence Hakanla çok uyumsuzlar.''

''Kız bence Hakan Kılıçla zenginliği için evleniyordur. Yazık Hakana. Kız duygularıyla oynamasa bari.''

''Belki de düğünleri bile olmadan Hakan Kılıcın bu kızı üzdüğünü göreceğiz. Demedi demeyin.''

''Hakan Kılıç aşırı tatlı, kız aşırı güzel ama Hakan Kılıç benim olmalıydııı.''

Her dakika yorumlar daha da artıyordu ve beni destekleyen olduğu gibi kıskanıp kötüleyen de vardı. Sosyal medya ne garip şeydi. Hiç tanımadığım ve nasıl biri olduğumu bilmeyen insanlar beni yargılıyor, bazıları da beni övüyordu. Whatsapp'a girdim. Şirkettekilerden ve tüm tanıdıklarımdan onlarca mesaj gelmişti. Hiçbirine bakmayıp sadece Hakana mesaj attım.

Ben: Kendimi çok kötü hissediyorum.

HAKAN KILIÇ!: Neden? Magazincilerin eve geldiğini biliyorsun.

Ben: Yorumlara baktım.

HAKAN KILIÇ!: Görev 1: Sakın yorumlara ve söylenilenlere aldırış etme.

Ben: Telefonuma onlarca mesaj geliyor ne yapacağım? Magazinciler benim hakkımda bildiğin dedikodu yapıyorlar. Hele youtubede ki o yorumlar? Gerçekten kendimi çok kötü hissediyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum.

HAKAN KILIÇ!: Dediğim gibi hiçbirine aldırış etme.

Gerçekten çok açıklayıcı oldu. İnsan bir teselli eder.

Direkt görüldü atıp telefonumu kapattım ve pijamalarımı giyip hemen yatağa yattım. Yatak bile diken gibi batıyordu. Ne kadar uyumaya çalışsam da bir türlü uyuyamadım. Bu iş böyle olmayacaktı. Madem Hakan hiç üzülmüyor ve söylenilenlere aldırış etmiyorsa bende suçsuz olduğum için kendimi suçlu hissetmemem gerekiyordu. Moralimi bir an önce düzeltsem çok iyi olacaktı. Özgüvenli olmayıda ihmal etmemeliydim çünkü yarın şirketteki tüm kızların bana laf atacağını çok iyi biliyordum. Ama Banu'nun dediği gibi şirketteki hiç kimseyi takmayacaktım. Peki ya Kenan ne olacaktı? Kesin böyle bir şeyin haberini benden değilde başkalarından duyunca çok üzülmüş olmalıydı. O kadar çok düşündüğüm için yatakta saatler boyunca bir sağ tarafa bir sol tarafa dönüp durdum. Tam uykuya dalacağım sırada telefonumun ekranının parladığını gördüm. Sessize aldığım için sadece ekran parlıyordu ve gelen mesajın Kenandan olduğunu gördüm.

Kenan: Yine ve yine sevdiğim kızı Hakan elimden aldı ama olsun yinede söylemiş olayım. Ben Seni seviyordum Ezgi Tunç.

Gözlerim dolu bir şekilde ekrana bakarken bir arkadaşımı kaybettiğimin farkındaydım. Kenanın bana aşık olduğunu ne kadar diğerlerinden öğrensem de o söylemediği sürece ona arkadaş gibi davranabilirdim. Ama maalesef artık öyle olamayacaktı. Belkide Kenan artık bana yabancı gibi davranacaktı.

Loading...
0%