Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@_ozgennur_

 

 

 

❛Geri Dönülmez Hatalar❜

 

Ayşin Soykır

 

Saat gece üçü geçerken ben hâlâ bahçeye bakan pencerenin önünde duruyordum. İçimde nedensizce bir huzursuzluk vardı. Hazar beni geri kazanacağına dair yemin ettikten sonra onunla doğru dürüst konuşmamıştık. Bugün beraber dışarı çıkacaktık Aslan’ı hazırlamış ardından ben hazırlanmıştım ama Hazar gelmemişti. Aramama rağmen telefonu yüzüme kapatmıştı, yeniden bana kilometrelerce uzaklaşmıştı...

 

Artık gelmeyeceğine emin oldum. Hazar buydu, değişmezdi. Eski Hazar, sadece bir efsane olarak kalmıştı. Şimdi; acımasız, düşüncesiz biri gelmişti onun yerine.

 

Hayal kırıklığı andıran gözlerim giydiğim kıyafetlere kaydı usulca. Üzerime büyük bir hevesle giyinmiştim. İnce askılardan oluşan, göğüs kısmında kalp deseninde bir dekolte vardı. Dizlerimin birkaç karış yukarısında uzunluğu olan bordo renkte mini bir elbiseydi. Elbiseme uyumlu kalp desenli kolye ve künyeden oluşan gümüş takılarımı takmıştım. Saçlarımı atkuyruğu yapmış ve sade bir makyaj ile bitirmiştim.

 

Tüm her şey bittikten sonra Hazar’a hazır olduğumuza dair bir mesaj atmıştım ama o bakmamıştı bile. Bütün hevesimi tuzla buz etmişti. Üzerimi değiştirmek için dolaba doğru birkaç adım atmıştım ki birden bire odanın kapısı sertçe açıldı ve aynı sertlikle geri kapandı. Hazar görüş açıma girince kalbim korkuyla atmaya başladı. Üzerindeki beyaz gömlek kanla kaplıydı. “Hazar!” Adının dudaklarımın arasından çıkması ile bakışları ışık hızıyla bana döndü. Gözlerindeki şaşkınlıkla karşı karşıya kalınca adının beş yıldır ağzımdan hiç çıkmadığını hatırladım...

 

“Ne... Bu hâlin ne?” Gözlerini sertçe yumdu ve derin bir nefes aldı. Üzerindeki gömleğin düğmelerini hızlıca açarak bir kenara savurdu. “Cevap ver bana!” Ona bağırışımla birden bire hızla bana doğru geldi ve beni kolumdan tuttuğu gibi sertçe kendine çekti.

 

“Sesini kes, duydun mu beni?” Gözlerindeki nefreti yeniden bu kadar diri görmek içimde tekrar yeşermeye yüz tutan umudu yerle yeksan etti. “Her gün, her gece... Bu eve, bu cehenneme geliyorum ve senin bu şımarık kız çocuğu hallerine maruz kalıyorum.” Başını iki yana salladı. “Ben sana katlanmaya mecbur muyum?” İçim paramparça oldu. Sanki bundan beş yıl önce bana vermiş olduğu mutluluğu nefretini kusarak geri alıyordu.

 

“Değilsin.” dedim diri bir sesle. Yüzüme içten geldiğine inandığım sahte bir tebessüm yerleştirdim. “Değilsin, ama ben bitti sanmıştım... Belki, belki bu beş yıldır dönüşmüş olduğun o karanlık tarafından kurtulmuşsundur.” Acı bir tebessüm oldu dudaklarımda.

 

Ve o bunu fark etti.

 

Yemin ederim ki fark etti.

 

“Kurtulmam, daha da dibe çökeceğim, Ayşin.” Kalbime küçük ama canımı yakacak bir sızı bıraktığından habersizdi. “Sense yoluma çıkmaya çalışma, eğer yapacak olursan canını yakarım.” Bana sırtını dönüp banyoya doğru ilerledi.

 

“Hazar,” adı ikinci kez dudaklarımdan çıkarken bu onu durdurdu. Bana dönmedi ama durdu. “Kurtul Hazar... Çünkü geç olacak, olmasın. Zaman kimseyi beklemiyor, herkes ikinci bir şans daha alacak kadar şanslı olmuyor.” Dudaklarımı hafifçe ıslattım.

 

“Hazar... İnsan elindekinin değerini onu kaybetmeden, bilemiyor.” Kaskatı kesildi sırtı. “Kaybetme, Hazar. Kaybedersen geri kazanmak imkânsız olabilir.” Bana dönmedi. Öylece orada durdu.

 

Belki de bizim için yazılmış olan kader buraya kadardı.

 

 

2 Gün Sonra

 

Annem ben beş yaşıma yeni girmiş olduğum gün bana; “Tüm mutluluklar sana uğrasın, her yeni yaşın bir dileğini gerçekleştirsin.” demişti. Ama söylediklerini dikkate almadım, çünkü her yaşımda nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde dilediğim dilek gerçekleşiyordu.

 

Altıncı yaş günümde annem, babam, abim ve ben. Ailemizle beraber denize gitmek istemiştim. Büyüdükçe anladım ki insanlar doğum gününde daha tuhaf dilekler diliyordu. Hatta bazıları hiç dilemiyor, bazıları doğum gününü kutlamıyor, kutlayamıyordu. Annem ve babam yeniden benim istediğim o küçücük dileği gerçekleştirmişti.

 

Ama altı yaşından sonra dilediğim hiçbir dilek gerçekleşmedi.

 

yedi, sekiz, dokuz, on, on bir, on iki... Ve yirmi iki. Yani bugünüm. Yarın yirmi üç yaşına girecektim, yine ve yine aynı dileği dileyecek ama gerçekleşmediğini görecektim.

Ben yaşamayı altı yaşına kadar seviyordum. Ondan sonraki on yıl yaşamaktan nefret ettim, ölmek istedim. Ama o, on yılın ardından altı yıl daha yaşamayı sevdim, yaşamak için bir neden, bir güç buldum. Ama şimdi tekrardan ölüm kapımı çalıyordu. Bu beş yılda tek sevinç sebebim Aslan olmuştu.

 

O olmasaydı bu kadar yaşayabilir miydim, bilmiyorum.

 

“Anne!” Aslan’ın sesini duyunca eskiye dalmış olan zihnim berraklaştı. “Bakar mısın, ne kadar güzel...” Elinde tuttuğu küçük, sarı civcivi gözüme sokarcasına yüzüme yanaştırması içten

içe gülmeme sebep oldu.

 

İki gün önce tüm ev halkı toplanmış çiftliğe

gelmiştik. İki-üç hafta boyunca burada kalacağımızı söylemişti Nazan anne. Ama beni asıl üzen şey Hazar’ın gelmemiş olmasaydı. Bana birkaç haftalık tatil için işini bırakmayacağını söylemişti. Bunu söyleyince ise tek kelime etmemiştim.

 

“Evet, anneciğim. Gerçekten çok güzel,” civcivin küçücük başını hafifçe okşadım ve gülümsedim. Aslan yanımdan uzaklaşınca arkasından gülümseyerek baktım. Aslan civcivle oynamaya devam ederken telefonumun zil sesi doldurdu sessiz ortamı. Bahçede tek başıma oturuyordum ve etrafta kimse yoktu.

 

Telefonu cebimden çıkarıp arayana baktım. Hazar arıyordu. Geldiğimiz günden beri aramamıştı sadece Nazan anne ile konuşmuş ve bir daha kimseyle iletişime geçmemişti. “Efendim?” Telefonu açtım.

 

“Nasılsın, Ayşin?” Sesindeki yorgunluk, bitkinlik anlaşılıyordu. Derin bir nefes aldı.

 

“İyiyim.” dedim. Ona nasıl olduğunu sormayı çok istesem bile kalbimi kırdığını unutamıyordum. Defalarca kırmıştı, paramparça etmişti beni. Ama yine de ona ait olan kalbim unutuyordu.

 

“Aslanım nerede?” Bakışlarım bahçede oynayan Aslan’a kaydı. “Oyun oynuyor, konuşacak mısın?” sadece beni değil, Aslan’ı da arayıp konuşmak istememişti.

 

Ama Hazar Aslan’ı bir dakika görmese özlerdi.

 

“Evet.” dediğinde Aslan’a seslendim.

 

“Aslan, gel anneciğim. Baban aradı, seninle konuşacak!” Aslan baba kelimesini duyar duymaz koşarak buraya doğru geldi.

 

“Baba!” Hasretle telefona sarıldı. Sanki Hazar’a temas edebilirmiş gibi. “Baba, çok özledim seni. Neden bizimle gelmedin?” Hazar’ı dinledi. “Baba burada civcivler var! Çok güzeller.” dedi heyecanla.

 

Telefonumu sıkıca sarmalayıp civcivlerin yanına gitti yeniden birkaç dakika boyunca Hazar ile konuştu en sonunda telefonu bana geri getirince belki Hazar benimle de konuşur diye sevindim.

 

“Ayşin,” adımı söyleyiş tarzında acı bir şey vardı. “Ben kapatayım, görüşürüz.” dediğinde tüm hevesim kursağımda kaldı.

 

“Ama biraz konuşalı...” Ben cümlemi tamamlayamadan arkadan duyduğum bir kadın sesiyle kanım dondu.

 

“Hazar, hadi vakit geçiyor.”

 

Kaskatı kesildim. Kalbime bıçak saplayıp orada gezdirmiş gibiydi. “Ben... Tamam, görüşürüz Hazar...” Adı dudaklarımdan çıkarken kinle, nefretle çıkmıştı. Bunu ben yapmamıştım, ben nasıl bir ikilemdeydim...

 

Telefonu kapattım. Ona; “Başka biri mi var?” diye sormaya çok korkardım. Alacağım cevaptan çok korkar, sormaya gücüm yetmezdi. Ama bugün yıllardır sormaya korktuğum sorunun cevabını almıştım.

 

Hazar’ın işi falan yoktu. Bana yalan söylemişti.

 

Hazar yıllardır benden soğumuş, yerimi bir

başka kadınla doldurmuştu.

 

Hazar beni paramparça etmişti.

 

Hazar bizi mahvetmişti...

 

 

Bazı davranışlar sonu görülmez hatalara neden olurdu. Bir insan durmadan, üst üste hata yapınca gözden düşerdi.

 

“Anne,” Aslan göğsüme koymuş olduğu başını hafifçe kaldırdı ve gözlerime baktı. “Babamla konuştuğum zaman çok tuhaf davrandı. Sanki bizimle bir daha konuşmayacakmış gibi...”

 

“Ne söyledi baban sana?” Aslan başını tekrar

göğsüme yerleştirdi. Parmaklarımı saçlarının arasından geçirdim ve onun rahat hissetmesi için saçlarını okşadım.

 

“Bana “eğer bir daha görüşmezsek annene iyi bak” dedi. Konuştuğumuz şeyleri sana söylememi istemedi ama ben dayanamadım, anne.” Aslan sessizleşince derin bir nefes aldım.

 

Hazar ne yapmaya çalışıyordu hiçbir fikrim yoktu. Dakikalar geçerken Aslan göğsümde uyuya kaldı. Onu yavaşça yatağa uzattım ve yataktan çıkıp telefonumu alarak balkona geçtim. Saat geç olsa bile kafamdaki sorulara bir cevap bulamadan rahat hissetmezdim.

Kalbim duyacaklarımdan dolayı hızla atmaya başladı. Ama yine de onu aradım.

 

“Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.”

 

Telefonu kapalıydı. Neden?

 

Birkaç kez aramama rağmen yine kapalı çıkmıştı. Son çare mesaj göndermekti. Ne yazabileceğimi düşündüm ama hiçbir şekilde kafamı toplayıp yazacak bir şey bulamadım. Telefonumu açmış olsa ne diyecektim ona?

 

Parmaklarım klavye üzerinde gezinmeye başladığında farkında olmadan beş yılın acısını çıkardım...

 

AYŞİN:

 

Bu saate aradığım için kafayı yediğimi düşünüyor olabilirsin. Ama düşünme, çünkü eski Hazar düşünmezdi. Saat kaç olursa olsun o telefonu bana açardı. Sen benim tanıdığım, aşık olduğum, sığındığım Hazar değilsin. (02:22)

 

Her gece, her saniye, her saat düşünüyorum. Hazar, neden böyle olduk? Biz neden bu kadar dağıldık? Farkında mısın, toparlanamayacak hâle geldik. (02:24)

 

Bazen kendime kızıyorum. Senin yüzünden, onca yıl dayandı sana, Ayşin. Artık sıkıldı senden, neden sevsin seni? Ama bir yanım buna inanmak istemiyor, Hazar. Bu yanım senin kendi aşkınla, saf sevginle içimde büyüttüğün, var ettiğin yer. (02:26)

 

Hazar... Ben yoruldum, bitkinim. Artık devam edecek gücü bulamıyor, hissedemiyorum. Özür dilerim, senin beni sevdiğin kadar seni sevemediğim için. (02:27)

 

Sen bana hayatından altı yıl verdin. Ben sana beş yıl. (02:27)

 

Beni bu eksik hâlimle sevip, kendinden bir parça saydığın için teşekkür ederim. Yarın boşanma evrakları eline ulaşır. Onları imzala, anlaşalım ve bu bilinmezliğe son verelim. (02:29)

 

Ve özür dilerim. Seni eski sana çevirmekte başarısız olduğum için. (02:30)

 

Bu numarayı engellediniz. Yeni bir mesaj yazmak ve almak için engeli açın.

 

Bu kadardı. Bitmişti, ben kendi içimde bitirmiştim.

 

 

Bu bölüm kısa oldu, kusura bakmayınız bebeklerr.

 

Wattpad'e bir sorun var ne yapsam giremedim. Sürekli bir sorun çıkarıp durdu önüme anlamadım gitti.

 

Neyse bölüm hakkında yorumlarınızı eksiltmeyinnn ve teoriler varsa alayım lütfen.

 

Sorulara gelelim şimdi.

 

•Sizce Hazar boşanmayı kabul edecek mi?

 

•Araları neden böylesine kö

tü?

 

•Hazar neden işim var dedi ama yalan söyledi?

 

Şimdilik bu kadarrr öpüyorum çokkkkk ❤️‍🔥💞

 

Gelecek bölüme kadar Wattpad düzelir inşallah.

 

Loading...
0%