Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. ❛YÜZBAŞI BARLAS DEMİRKAN❜

@_ozgennur_

Korkuyorum, lütfen duy beni.

Kurtarabilir misin beni bu cehhenemden?

Yardımına ihtiyacım var, yüzbaşı.

Asena Soykırım

Bazı zamanlar çığlık atmak istersin ama cesaret edemezsin. Bazı zamanlar ise cesaret edip çığlık atmana rağmen kimse senin sesini duymaz ve sen cesaret etmiş olmana rağmen kendini özgüvensiz hisseder, yapabilecek durumda olsan dâhi cesaret edemezsin bir daha.

Günlerdir gözyaşlarım durmuyor, sesim susmuyordu. Ama kimse benim gözyaşlarımı görmüyor, sesimi duymuyordu. Kendimi görünmez biri gibi hissediyordum. Değersiz bir çöp gibi kenara atılmış...

"Asena," bileğimi bir kelepçe gibi sıkan el tüm benliğimi hapsetmişti. "Bak bana, birazdan bu lanet şehirden sonunda kurtulacağız. Tadını çıkar son dakikalarının bir daha gün yüzü göremeyeceksin." Sessiz kaldım. Hiç kimse sesimi duymuyor, beni görmüyordu. "Canın acıyor mu?" diye soran adamın yüzüne baktım.

Bugün ona zorluk çıkardığım için yanağımda beş parmağının izi çıkmıştı ve hâlâ acıyor mu diye sormaya yüzü vardı.

"Geçecektir, korkma."

Vücudumda bıraktığı morluklar geçerdi elbette ama ruhuma bıraktıkları kabuk tutsa dâhi iz bırakacaktı. Bundan emindim. Saniyeler geçerken vücudumda hissetiğim acı yüzünden yavaştan gözlerim kapanıyordu ama tam olarak bilincim gitmiyordu. "Siktir, siktir, siktir!" Hemen yanımda oturan adamın aniden bağırarak küfür etmesi yüzünden irkildim. "Senin yapacağın işi sikeyim, Hüseyin! Lan hani çevirme olmayacaktı bu yolda!"

Ne? 

Gözlerimi açtım ve arabanın camından dışarı baktım. Hemen ileride çevirme vardı! Arabanın yan aynalarından gördüğüm kadarıyla arkamızdan gelen askeri araç orada durdu ve biz tam olarak arada sıkışıp kaldık. "Söyle Murat abi." Hüseyin'in sesini duyunca yanımdaki adama döndüm.

"Lan senin amına koyayım ben! Hani yolda çevirme olmayacaktı?!" Murat sinirden köpürürken kardeşi Hüseyin'e ağzına geleni söylüyordu. Gözlerimi ileriye çevirdim önümüzde iki veya üç araba vardı sonra biz geçecektik.

İleride gördüğüm kadarıyla birkaç asker arabalardan herkesi indiriyor üzerlerini, ardından arabanın içini arıyordular. "Kapat, bir sike yaramazsın sen!" Murat telefonunu sertçe arkaya attı. Önümüzde tek bir araç kalınca Murat hemen aradaki mesafeyi kapattı.

"Aşağı inin." Açık camdan sesini duyduğum asker ile yutkundum. Kurtulmam için bir şans olabilirdi. Avuç içimde arabaya bindiğimden beri tuttuğum kağıdı daha çok sıktım ve Murat'a döndüm. Biz arabadan inerken önümüzdeki arabayı kontrol eden askerlerden biri, "komutanım, temiz!" diye bilgilendirme yapmıştı.

Yanımda duran adam, "izin ver." dedikten sonra bakışları refleks olarak bana döndü. Yüzüme dikkatle bakınca kaşlarını çattı ve ela gözlerini gözlerime çevirdi.

"Bebeğim yanıma gel," arabanın diğer tarafında duran Murat'ın sert sesiyle derin bir nefes aldım. Avuç içimde sıktığım kağıdı askerin yanından geçtiğim sırada eline tutuşturdum ve şimdilik hiçbir tepki vermemesi için dua ettim. Murat'ın yanına geçtiğim an kolumdan sertçe tutulmam ile yüzüm buruştu. "Sesini çıkarma." diye tehdit etti.

Gözlerimi askere çevirdiğim an onun bakışlarını zaten üzerimde görmem ile içimde küçücük bir umut yeşerdi. Ne olur yardım et...

Asker bakışlarını Murat'a çevirdi ve sert sesiyle bir başka askere seslendi. "Ozan!" Çağırdığı asker birkaç saniye içinde yanında bitmişti. "Arabayı ve beyefendinin üzerini ara." Ozan dediği asker başını salladı ardından ekledi.

"Hanımefendi peki, komutanım?" Bakışları bana döndü. "Kalsın." Yürümeye başladı ve biraz ileride duran askeri araca bindi. Sonrasında gözden kayboldu. Kalbim ağzımda atarken bu herifin elinden kurtulmak için dualar ediyordum.

Ozan asker, Murat'ın üzerini aramakla başladı. Murat'ın üzerini aradıktan birkaç dakika sonra bakışları bana dokundu ve kaşları çatıldı. "Hanımefendi, yanağınıza ne oldu?" Yutkundum.

"Alerji." Murat'ın uydurduğu yalana çocuk bile inanmazdı. Ozan kaşlarını çatarak Murat'ın yüzüne bakmaya devam ettiği sırada bakışlarım tekrar komutanın gittiği araca kaydı ve o saniye onun bu tarafa doğru geldiğini fark ettim.

"Ozan, bir şey var mı?" diye sordu.

"Arabaya hâlâ bakmadım, komutanım." Ozan arabayı kontrol etmeye başladığı sırada komutan kısa bir an bana bakmış ardından Murat'a dönmüştü ve arabayı aramak için benim oturduğum kısıma geçti.

Dakikalar sonrasında komutanın elinde tuttuğu tabanca ile karşımıza dikilmesiyle nefesimi tuttum. Allah'ım lütfen kurtar beni. "Murat Yaban?" Sert bakışları Murat'ın yüzünde dolaştı.

"Silah iznim var, komutanım." diyen Murat ile kalakaldım. Tamamen yalan söylüyordu. O silahı beni tehdit etmek ve korkutmak için kullanıyordu.

"Belgeyi göster, Murat Yaban." İsmi ve soyismine yaptığı baskı yanımda duran adamın titremesine neden olmuştu.

"Belge yanımda değil. Evden aceleyle çıktık eşimle, komutanım." Murat bana döndü. Yalan söylemek konusunda neden böyle kötüydü bilmiyorum ama kesinlikle çok işe yarıyordu.

"Kimliklerinizi verin." Murat yutkundu. Cebinden çıkardığı kimliklerimizi komutanın avucuna bıraktı. "Murat Yaban," Murat'ın yüzüne sertçe baktı. "Ve Asena Soykırım." Yüzünde alaydan uzak soğuk bir gülüş oluştu.

"Şeyden o kom—" Murat'ın konuşmasına dâhi izin vermeden ensesinden tuttuğu gibi başını yere eğdi. Bileklerini arkadan bel boşluğunda sabitledi ve Murat'ı sertçe arabanın kaputuna yasladı.

"Kes lan sesini!" Kalbim korkuyla kasıldı. Geriye doğru bir adım attım. "Haysiyetsiz! Kadına el kaldırmaya utanmıyor musun sen?" Ağzından yanlış bir şey çıkmaması için kendini zor tuttuğu her şekilde belliydi. Belinden çıkardığı kelepçeleri Murat'ın bileğine geçirdi.

"İyi misiniz?" Ozan askerin bana uzattığı su şişesini titreyen ellerimle tuttum ve birkaç yudum aldım. "İyiyim, teşekkür ederim." Bana ufak bir tebessüm etti ardından komutanın yanına gitti ve Murat'ı sertçe geriye çekip yürütmeye başladı.

Murat bana doğru döndü. "Kurtuluşun yok lan senin! Eninde sonunda bana geleceksin, bırakmayacağım seni." Ozan Murat'ı sertçe itti ve yürütmeye devam etti.

Bitmeyecekti! Hiçbir zaman bırakmayacaklardı peşimi.

"Hanımefendi, iyi misiniz?" Komutan hemen önümde durdu. "Sakin olun, güvendesiniz."

"Değilim! Bırakmayacak beni, rahat vermiyorlar!" Hıçkırıklarımı yutmaya çalıştım. Titreyen ellerimi sertçe yüzüme kapattım.

"Ağlamayın lütfen." Tereddüt ederek yüzüme kapattığım elimi tuttu ve indirdi. "Korkmayın neler olduğunu anlatın bana."

"Ben..." Nefes aldım. "Ben nasıl anlatacağım bilmiyorum. Çok şey oldu ve ben çok yoruldum. Bugün karşıma çıkmayacak olsaydınız hayatım tamamen mahvolacaktı."

"Bana güvenebilirsiniz. Yüzbaşı Barlas Demirkan." Kendini tanıtınca bende tanıtmak için ağzımı açmıştım ki zaten kimlikte öğrendiğini hatırlayınca sustum.

"Siz tanıyorsunuz beni, zaten." Derin bir nefes aldı.

"Biraz sakinleşin sonra her şeyi anlatırsınız." Bakışları arkama doğru kaydı. "Sadık!" Çağırdığı kişi kısa sürede geldi.

"Buyurun komutanım."

"Sadık, Asena Hanımı araca götür ve başında dur. Herhangi bir şey olursa beni çağır." Bakışları bana döndü. "Yirmi dakika kadar bir işimiz var ardından gidebiliriz." Başımı salladım ve sarsak adımlarla yürümeye başladım. Sadık denen asker yürümekte zorluk çektiğimi fark edince fazla temas etmeden destek olmuştu bana ve araca kadar gitmiştik.

Sanırım kurtuldum.

Teşekkür ederim, Allah'ım...

🕊️

Birkaç Saat Önce

Gökyüzünü kaplamış olan kara bulutlar, yağmurun habercisiydi. Esen sert ayazda öyle.

Asena, aşığıdan gelen konuşmaları boğuk bir şekilde işitirken kaçmak için herhangi bir yol arıyordu ama hiçbir çıkış yoktu. Biraz sonra hayatını karartacak olan adam onu ailesinin evinden zorla götürecekti ve kimse bir şey demeyecekti.

Son çare olarak hızlıca küçük bir kağıda bir şeyler yazdı ve kağıdı avuç içine aldı.

Bu kağıdı bulan her kimse lütfen bana yardım et. Polisi ara, ailem beni şiddet bağımlısı bir adamla evlendirmek için zorluyor. İsmim Asena Soykır evleneceğim adam Murat Yaban beni yurtdışına kaçırmayı planlıyor.

Bulduğu ilk fırsatta bu kağıdı camdan fırlatacaktı ve kaderinde yazılan her neyse onu yaşayacaktı.

🕊️

Yüzbaşı Barlas geri dönünceye kadar yanımda durması için görevlendirdiği asker bir saniye beni yalnız bırakmamıştı. "Komutanım," Sadık'ın sesiyle daldığım yerden gözlerimi çektim ve gelen kişiye çevirdim. Yüzbaşı araca bindi ve Sadık'a doğru döndü.

"Herkesi toparla, Sadık. Gidiyoruz." Sadık araçtan indikten sonra tamamen bana verdi odağını.

"Beni onlara vermeyin lütfen. Ailem yine verecektir beni, Murat'a." Titreyen bedenimi kontrol altına almak için kendimi sıktım.

"O p—" duraksadı. "Parmaklıkların ardından çıkamayacak bir süre." Karşımda, az önce Sadık'ın oturmuş olduğu yere oturdu. "Bana neler olduğunu anlaınt. Neden sizi zorla evlendirmek istiyor aileniz?"

Ailem. Aile demek için bin şahit gerek. Annem babam ne derse, neyi Uygun görürse onu kabul ederdi. Babamın verdiği karar onun için tamamdır. Ablam sanki ben onun kardeşi değilde düşmanıymışım gibi davranırdı bana. Asla sevmez, benimsemezdi.

Açıkçası anne ve babam için ablam melek ben ise bir şeytandım.

"Asena Hanım?"

"Üzgünüm," farkında olmadan akıtmış olduğum gözyaşlarını sildim. "Ben bilmiyorum. Onlara defalarca sordum ama neden beni evlendirmek istediklerini bilmiyorum. Benden üç yaş büyük bir ablam var ve benden önce onun evlenmesi gerekirken önceliği bana verdiler. Üstelik şiddet bağımlısı, tanımadığım bir adam." Yutkundum. "O yani Murat sürekli olarak beni tehdit ediyordu. Arabasında bulduğunuz silah..." Dudaklarımı dişledim. Ona karnımda olan yarayı göstermem gerekir miydi?

"Evet? Ne olmuş silaha?"

"Ben..." Derin bir nefes aldım ve üzerimdeki bordo renk kazağın eteklerini hafifçe yukarı sıyırdım. "Birkaç gün önce ondan kaçmaya çalıştım ve beni bulduğu zaman ona zorluk çıkardığım için silahla vurdu." İçime titrek bir nefes çektim. Yüzbaşı oturduğu yerden kalktı ve hemen önümde bir dizinin üzerine çöktü.

"Dokunabilir miyim?" Kararsızlıkla başımı salladım. Sonraki saniye elinin hissini tenimde hissetim. Yarayı gizleyen sargı bezine dokundu ve derin bir nefes aldı. "Hastaneye götürülmedin mi?" Hayır. Götürmemişlerdi.

"Hayır. Ben bayılmışım, kendime geldiğim zaman üstün körü bir şekilde sarılmıştı yara." Sert bir soluk bıraktı ve doğruldu.

"Pansuman yapılması gerekiyor."

"Hayır, buna gerek yok."

"Var."

İç çektim. "Ben ne yapacağım? Evime gidemem ama başka bir yere gidersem bulurlar mı beni?" Yüzbaşı bir şey diyemeden araca doğru gelen askerlerin sesini duydum.

"Bir çaresine bakacağım." dedikten sonra telsizini çıkarmıştı ve benden uzaklaşmıştı. Bakışlarım araca binen askerlere kaydı. Sadık ve Ozan ilk önce binerek bana selam verdiler.

"İyi misiniz?" diye soran Ozan'a yalnızca başımı salladım.

"Hanımefendi kim?" diye soran yabancı bir sesle oraya döndüm. Yeşil gözlerini üzerime dikmiş bana –yanağımdaki morluğa– bakıyordu.

"Sikik herifin biri zorla götürmeye çalışıyordu." diyen Sadık ile birkaç saniye içinde arkasından gelen boğaz temizleme sesiyle bakışlarım oraya döndü. Yüzbaşının uyarısıyla Sadık bana döndü. "Kusura bakmayın, bir an öyle şey yaptım." Utançla ensesini kaşıdı.

"Önemli değil." dedim. Çünkü değildi ailem ve çevrem sürekli olarak küfür ediyordu. Artık normal bir şey gibi geliyordu.

"Siz iyi misiniz?" Az önce yanağıma bakan yeşil gözlü askerdi soruyu soran. "Yanağınız morarmış." Bakışları yüzbaşına döndü. Birkaç saniye kurdukları göz teması sonrası derin bir nefes almıştı.

"Özkan, karnında pansuman yapman gereken bir yara var." Başıyla beni işaret edince dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Hayır. Buna gerek yok, gerçekten. İyiyim ben." Yüzbaşının ters bakışlarını yüzümde hissedince yutkundum. Pekâlâ, sanırım vardı.

"Hadi, yola koyulalım." Yüzbaşının söylediğinden sonra iki kişi araçtan indi ve ön kısıma doğru ilerledi. Diğerleri ise karşıma oturarak sohbet etmeye başladılar.

"Komutanım, Asena Hanımı nereye bırakacaksınız?" Sadık'ın sorduğu soruyla merakla yüzbaşıya döndüm. O da kısa bir süre bana baktı ve önüne döndü.

"Bir süreliğine askeriyede olacak."

"Ne?" Ben dâhi birkaç kişinin ağzından aynı nida döküldü. Yüzbaşı ise bize cevap vermeye tenezzül etmedi. "Oraya gelmem şart mı?" diye sordum.

"Anladığım kadarıyla evine gidemezsin. Başka bir yere gidebileceğini hiç sanmıyorum. Ama güvendiğin birileri varsa söyle oraya bırakırız." Siz demeyi bıraktığına ve sert sesi yeteri kadar sinirli olduğunu gösteriyordu.

"Yok."

"Bende öyle düşünüyordum."

Ve konu kapandı. Arkama yaslanıp akıp giden yolu izledim. Birkaç dakika sonra yanıma oturan yüzbaşıyla derin bir nefes aldım. Beni kurtarmıştı ve güvenli bir yere götürüyordu.

Yüzbaşı Barlas Demirkan

Hayatımı kurtarmıştı.

🕊️

→ Daha çok bir geçiş bölümü gibi oldu. O yüzden kısa tuttum, ballar. Bölümler artık daha uzun olacak, birçok olay olacak elbette.

Yeni kurgu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Asena ve Barlas ikisilisi nasıl bir araya gelecekler?

Gelecek bölüme kadar kendinize cici bakmayı unutmayın.

Instagram; _ozgennur_

Tiktok; _ozgennur_

Son olarak WhatsApp kanalımız için Instagram'dan ulaşabilirsiniz. Öpüldünüz ♾️

 

Loading...
0%