Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. ❛Zamanın Gerisinde❜

@_ozgennur_

 

 

❛Benim ellerim sen tuttuğun için güzel olabilirdi. Ama benim ellerim bir başkası tuttu diye çirkinleşti.❜

***

 

"Murat."

Nasıl olurda bir isim, bir insanı bu denli korkuturdu?

"Siktiğimin herifi!" Barlas sinirle bir ileri bir geri yürüyordu ve bu benim daha fazla korkmama neden oluyordu. "Kolaysa gelsin alsın. Götü yiyorsa gelsin ona dünya kaç bucak göstereyim." Yutkundum. Benim yüzümden, benim yaşadıklarım yüzünden bir başkasının canı yansın istemiyordum.

"Ben... ben gideceğim." Üç çift göz bana döndü. Füsun anne bana üzüntü ve korkuyla bakıyordu. Gülse yaşadığım şeyi anlıyormuş ve yanındayım dercesine bakıyordu. Son olarak ona baktım. Benim hayatımı kurtaran, bana güvenen ve ailesinin içine bırakan adama. Benim hayatım yüzünden ona ve ailesine bir zarar gelmesini asla istemezdim.

"Sabrımı sınamayın, Asena Hanım." Gözlerinden ateş saçarak yüzüme bakıyordu. Söylediğim şey onu daha fazla sinirlendirmek dışında bir şey yapmamıştı. "O puşt hiçbir şey yapamaz."

"Benim yüzümden kimseye bir şey olsun istemiyorum. Lütfen beni geri götürün." Ayağa kalktım ve karşısında durdum. Bana kılını kıpırdatmadan baktı ve iç çekti.

"Benim yanımda güvendesiniz. Hiç kimsenin gücü yetmez benim evime girmeye." Gözlerimin içine baktı. "Ve hiç kimse cesaret edip beni ailem ile sınayamaz."

"Am—"

"Ne diyorsam o." diyerek sözümü kesti. "Ben şimdi karargâha gidiyorum. Onun hakkından işimin başındayken geleceğim." Hiçbirimize söz hakkı tanımadan bir hışımla evden çıktı gitti. Korkuyordum. Benim yaşadığım şeyin sorumluluğunu bir başkasının çekmesinden, benim yüzümden bir başkasının zarar görmesinden.

Ve en çok bana yardımcı olmaya çalışan insanlara bir şey olmasından korkuyorum.

"Yavrum benim," Füsun abla bana sıkıca sarıldı. Onun sarılması içimdeki mekanizmayı çalıştırdı ve kendime hâkim olamadan hıçkırarak ağlamaya başladım. "Ağla, ağla ki rahata var."

Bir anne göğsünde saatlerce ağladım. Hayatıma, benliğime, beni sevmeyen insanlara, her şeye ağladım.

 ***

Bazen bir insanın sığınmak istediği limanı olurdu. Benim bir limanım yoktu, benim bir evim yoktu. Benim hiçbir şeyim yoktu. Ben bile benim değildim. Bir başkası tarafından yaratılmıştım. Sevdiğim veya sevmediğim şeyleri bile bilmiyordum. Anne ve babamın zoruyla çoğu şeyi zorla kabul ederdim.

"Kuzum, bir şey ye hadi. Hiçbir şey sokmadın ağzına." Füsun abla elindeki çorba tabağıyla bana doğru geldi. "Böyle aç aç olmaz." dedi hafif sitemle.

"Füsun abla, ben gideyim. Barlas yüzbaşı gelmeden gidersem sizin başınıza açtığım bu olaydan kurtulursunuz." Gitmem gerekiyordu. Gitmem ve bu insanları kendimden uzak tutmam gerekiyordu.

"O ne biçim laf kızım? Asla izin vermem gitmene. Barlas seni getirdi bana emanet etti. Onu geçtim hadi, seni o şerefsiz adamın eline mı bırakacağım?" Tabağı masanın üzerine bıraktı ve birden bire beni kollarının arasına alarak sımsıkı sarıldı. Başım göğsüne yaslandı.

"Teşekkür ederim, Füsun abla. Sende, Barlas yüzbaşıda bana çok yardımcı oldunuz." Sessizce saçlarımı okşadı.

"Sana bir şey söyleyebilir miyim, kızım?" diye sordu çekinerek.

"Tabii ki," dedim tebessüm ederek. Füsun anne saçlarımı okşayarak konuşmaya başladı.

"Barlas 7-8 yaşlarındayken bir gün bir kızla karşılaşmış. Onun adıda senin gibi Asena olduğu için bir an o küçük kızla karşılaşmış olduğunu düşünmüştüm." Merakla dinledim onu. "O kızı ağzından hiç düşürmezdi. Sürekli olarak ondan bahsedip duruyordu."

"Çok tatlıymış." dedim gülümseyerek.

"Öyle."

Dış kapı gürültüyle çalmaya başladığında korkarak geriye çekildim. "Murat mı? O mu geldi, buldu mu beni?" Kalbim korkuyla kasıldı. Bakışlarım Füsun ablaya döndü. "Abla açma kapıyı, lütfen."

"Anne," duyduğum tanıdık sesle içime su serpildi. Rahatlayarak koltuğa oturdum ve derin bir nefes aldım. "Korkma, kızım." Füsun abla saçlarımı okşadı ve Barlas yüzbaşına kapıyı açmak için gitti. Evde sadece biz vardık. Gülse okula gitmek zorunda kalmıştı.

"Asena," Barlas yüzünde dehşet bir ifadeyle bana doğru geldi. Sessizce yüzüme bakıyordu. "Murat buldu beni değil mi?" Korkum tüm bedenimi sarmıştı.

"Sen..." Oturduğum koltuğun önüne diz çökünce şaşkınlıkla ona baktım. "Elini verir misin?" Ne yapacağımı bilemeden elimi ona doğru uzattım. Barlas bileğimden tutarak kendine doğru çekti ve kazağın kolunu yukarıya sıyırdı. Bileğimi saran hafif morluğu görünce derin bir nefes aldı. "Diğerini ver." Diğer elimi uzattım. Kazağın kolunu tekrar yukarı sıyırdı ve gözleri bileğime takılı kaldı. Bileğimde çiftlerin taktığı bilekliğin bir teki vardı.

"iyi misiniz?" diye sordum dehşetle bileğime baktığını fark edince.

"Asena..." Adımı herhangi bir ek eklemeden söyleyince yutkundum. Biraz öncede söyledi. "Allah'ım." Gülümsedi ve bileğimdeki bilekliğe bakarak, "bunu kim aldı?" diye sordu. Hatırlamaya çalıştım. Ailemde kimse bana bir hediye almazdı. Bu bileklik...

"Bir çocuk. Benim için almamıştı, ama bana verdi." dedim tebessümle.

*

22 YIL ÖNCE

Küçük çocuklar her zaman daha çok ilgi, şefkat ve sevgi isterdi. Buna ihtiyacı vardı onların, sevilmeye, ilgi gösterilmesine. Çünkü büyüyeceklerdi ve birisi ona sorduğunda; benim ailem çok severdi beni, bana sürekli heyediler alırdı. Hiçbir zaman sevilmediğimi hissetirmezdi desin.

Asena ilk doğduğu an bile annesi tarafından sevilmemişti. Annesi onu doğurduğu zaman bir çöpmüş gibi bir başkasına vermişti. Hiç acımadan, hiç üzülmeden. Öz annesi bile bunu yapıyorken bir başkası neden kendi kanından olmayan birini sevip, saysın ki?

Asena'nın babası, annesine veda ettikten sonra uzun süreli bir göreve gitmişti ve bir süre sonrasında evlerine şehit haberi gelmişti.

Şehit Binbaşı Yusuf Karakuş, vatanı uğruna canını vermişti.

Asena'nın annesi, bu haber üzerine iyice kaybetmişti kendini.

Yusuf göreve gittikten bir hafta sonra hamile olduğunu öğrenmişti. Bu haberi ona vermek için çok heyecanlıydı ama eşinin şehit olmasının üzerine hiçbir şey onu mutlu etmemişti. Asena'yı evlatlık verdikten sonra ise bir başkasıyla evlenmiş kendine mutlu bir hayat kurmuştu.

Yusuf'un ona bıraktığı son şeye bile iyi bakmamıştı.

*

Asena elindeki tebeşirle asfalta bir şeyler çizerken hava iyice soğumaya başlamıştı. Evlatlık verildiği anne ve babası hâlâ gelmemişti. Ablasının doğum günüydü bugün ve anne babası, ablasının doğum gününü kutlamak için gitmişti. Asena bu soğuk havada kendince oyalanmaya çalışıyordu.

"Merhaba," Asena duyduğu erkek sesiyle mavi gözlerini sesin sahibine çevirdi. Ona yabancılarla konuşma diyen bir ailesi dâhi yoktu. "iyi misin? Hava soğuk senin üzerin çok ince." Asena kendinden birkaç yaş büyük olan erkek çocuğuna hayranlıkla baktı. Çok güzel diye geçirdi içinden.

"İyiyim," dedi soğuktan titreyen sesiyle. "Annemler evde değil. Onları bekliyorum." dedi saygıyla.

"Üşüyorsun değil mi?" Asena hızlıca başını salladı. "Bekle." dedi çocuk. Asena merakla onu izlerken, çocuk üzerindeki bordo şişme montunu çıkardı ve zaman kaybetmeden Asena'nın küçücük bedenine sardı. "Bu ısıtır seni, içi pamuklu." dedi çocuk en sevdiği montunu hiç düşünmeden kıza verdikten sonra.

"Teşekkür ederim," dedi Asena minnetle. "Sen üşümez misin?" diye sordu.

"Hayır, benim üzerim kalın." Gülümsedi ve Asena'nın yanına çömeldi. "Annem ve babam yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmemizi söyler hep."

"Çok güzel bir ailen var." dedi Asena. "Benim ailem hiç öyle şeyler söylemez."

"Olsun." dedi çocuk hiçbir şey bilmeden.

Asena, çocuğun gözlerine bakarak hangi renk olduğunu düşündü ama bir türlü anlamadı. Kendi gözleri maviydi ve bu çok kolaydı. Çocuk gülümsedi ve Asena'nın soğuktan kızarmış elini tutarak kendi sıcak eliyle ısıtmaya çalıştı. "Buz tutmuşsun." dedi.

Asena'nın gözleri çocuğun kazağından görünen bileğine kaydı. Bileğini saran bilekliğe içi giderek baktı. "Çok güzel." dedi gülümseyerek.

Çocuk bileğindeki bilekliğe baktı. Her zaman askerliğe ilgisi vardı bu kıyafetlerinden, takılara kadar aynıydı. Kıyafetlerinin çoğu nedensizce bordo, taktığı bileklik, kolye ise her zaman yıldız ve ay desenleriyle kaplıydı. Küçük kardeşi, Gülse abisiyle aynı desenli bileklik takmak için bir yaygara koparmıştı ve en sonunda kabul ettirmişti.

Kardeşi için birçok şey alabilirdi ama bir daha bu kızı göremezdi. Bileğine takılı olan ay ve yıldız desenli bilekliğin diğer tekini cebinden çıkardı ve hediye paketini açarak bilekliği avuç içine aldı. "Getir, bileğini." dediğinde Asena heyecanla uzattı ve çocuk buna gülümsedi. Bilekliği taktı ve gözlerini mavi gözlere çevirdi. "Çok yakıştı." dedi.

"Teşekkür ederim," dedi aynı şekilde çocuğun gözlerine bakarak. "Gözlerin hangi renk?" diye sordu Asena merakla.

"Ela." dedi.

"Çok güzeller." dedi hayranlıkla. Çocuk çömeldiği yerden kalkınca Asena hiç gitmesin istedi.

"Teşekkür ederim." dedi çocuk. "Gitmeliyim." dediğinde Asena sessizce başını salladı.

Çocuk arkasını dönerek ilerlediği sırada birden bire duraksadı ve kıza döndü. Kızın üzerindeki bordo monta, bileğindeki ay ve yıldız bilekliğe baktı. Nasıl olurda hiç düşünmeden en sevdiği şeyi tanımadığı birine vermişti.

"Adın ne?" diye sordu düşündüklerinin aksine.

"Asena," dedi kız gülümseyerek. Çocuk gülümsedi ve ismini içinden tekrar etti. "Senin ne?" diye sordu Asena.

"Barlas." dedi çocuk aynı gülümsemeyle. Ardından arkasını döndü ve ailesinin yanına gitti.

Farkında değildiler ama kaderin ilk düğümü ikisinide sarmıştı. Daha küçükken hem de.

***

ŞİMDİ


​​​​​​"Barlas..." dedim yaşadığım aydınlanmayla. Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken onun yüzünde içten bir gülüş belirdi. Kendime engel olmadım ve bileğini saran üniformanın kolunu yukarı sıyırdım. Gözlerimin önünde duran bilekliğe baktım.

"Bunun sende ne işi var?" Elimdeki bilekliğin diğer yarısı şimdi Yüzbaşının elinde duruyordu.

"Diğer yarısı sende. Bu yarısı ise bende." Sıcacık gülümseme kapladı yüzünü. "Asena... seni bir daha hiç göremeyeceğim, sanmıştım." Belime sarılan kollar sımsıkı ben burdayım der gibi sarıyordu bedenimi. "Tamamen kaybettim seni, sanmıştım."

Oydu. Gerçekten oydu ve aradan yıllar geçtikten sonra tekrar bir aradaydık.

"Sen... inanamıyorum." Her şey bir anda oldu. Kollarımı sıkıca boynuna sardığım zaman çok geçmeden onun kollarının bana sarıldığı hissetim ve uzun zaman sonra gözlerim huzurla kapandı.

***

 

• Evet, bitti. Sizce bölüm nasıldı?

• Asena ve Barlas'ın karşılaşması güzel miydi?

• Bölüm ve kitap hakkında sohbet edebiliriz.♾

 

 

Loading...
0%