Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.bölüm

@avinmirza12

Bakın tek gecede bile kaç kez uğraştım düzenleyip paylaşmak adına.

 

Not: lütfen oy ve yorum yaparmısınız kuzular.😗

 

 

İstgram adresi:avin.elif/penumbra36

 

🦋 İYİ OKUMALAR KUZULAR🦋

 

En son karısını bıraktığında üzgün gibi olduğundan işlerinin önemli kısmını halledip erkenden eve gelmişti lakin geldiği gibi eşinin neden üzgün olduğunu gördükten sonra anlamıştı.

 

"Ne hakla ona vurmaya kalkarsın sen Xece hanım ilk önce onun hesabını ver "

 

Xece hanım karşısında karısı için ona hesap soran oğluyla öfkesi dahada harlanmış küçük kıza dahada bilenmişti.

 

"Bu yarım akıllı bitli kız için mi karşıma dikiliyorsun sen unuttun herhalde bu beslemeyi almamak için konağı inlettiğin günleri"

 

Doğruydu istemiyordu kıyamıyordu kırlangıça ama mecburdu onunla evlenmeye yoksa o uçkuru düşük beş para etmez kuzenine meze olacaktı bakmaya dokunmaya kıyamadığına cehenemi yaşatacaktı hiç değilse burda gözün önündeydi onu koruya bilirdi ama orada elinden hiç birşey gelmiyordu.

 

Mahrem adı altında nice kadın can çekişerek kimi toprak yüzü görüp ölüyordu kimi yaşarken ölümün soğuk hissiyatını tadıyordu.

 

Genç adam yıllardır olduğu gibi başı dik bir şekilde geçti annesinin karşısına ona yakışan bir tutumla karısının küçük ellerini kendi ellerinin arasına

Alıp sıkıca sarmaladı.

 

"Ben onun uğruna gururumdan vazgeçmişim kalkıp sana ezdirecek kadar şerefsiz değilim beni hiç bir zaman kocanla karıştırma Xece hanım çünkü ne o adamım nede ona benzemeye niyetliyim"

 

Kurduğu her bir kelime ok misali yüreğini delip geçmişti Xece hanımın.

 

İşaret parmağını oğluna salladı ilk sonra göğüsüne vurdu iki kez.

 

"Haklısın ama bende Xece hanımım unutma bu topraklar boynumu bükmedi bir sümüklü için mi bükücem"

 

Anlamıyordu anlamak içinde hiç çaba sarf etmiyordu annesi.

 

"Hiç bir zaman o gözünü kör eden kazanma hırsının arkasına bakma gereği görmedin biraz sevgi ya çokmu şu koca bedende yılların içinde hiç mi bir avuç sevgi barınmadı içinde .Sana ne yaptıklarına takılıp kalmaktansa dönde

bir etrafına bak ben onlara ne yapıyorum diye"

 

Sözlerini bitirdikten sonra

karısının elini tutuğu gibi odalarına çıkardı biraz daha kalsaydı iş çığrından çıkacak dönülmez bir hal alacaktı.

 

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

(Yusuf ağa Konağı)

 

Elif tüm işleri bitirmiş sonunda sadece kıyafetleri yıkamak kalmıştı.

 

Artık belli tutmaz olmuştu eğer ki arkanda seni koruyan bir ailen yok ise hep ezilensindir değil gelin olmak kapıya paspas olmak bile çok gelir kimine tıpkı Elif'in durumu gibi o öyle düşüncelere dalmıştı ki.

 

Eteğinin nasıl yukarı sıyrıldığından veya bütün bacaklarının meydana çıktığından bir haberdi hep eski bol kıyafetler giyerdi sırf kocası radarına girmemek.

 

Yusuf Ağa'nın ilgisini çekecek her durumdan uzak durmaya çalışırdı ama herşeye rağmen çok güzel bir kadındı zeytin karası saçları okka biçimli burnu dudağının sağ tarafında ona güzellik katan buğday tenli bir kadındı kendine has berak bir güzelliği vardı.

 

Ne kadar kendini sakınsada üst terasa çıkarken Aralık kapıdan çamaşır yıkayan karısını fark etmiş onu açılan bacaklarına sonra terden parlayan gerdanına seyretmişti.

 

Yusuf ağa belirli bir süre sonra kapıyı bile kapatmaya gerek duymadan içeriye girip karısına doğru ilerledi dalıp giden kadın ayağının dibinde beliren

Ayakları gördüğünde ancak daldığı düşüncelerden sıyrılmış gerçek dünyaya dönmüştü ama o an içini bir korku kapladı.

 

Korkuyla yerinden sıçradığı gibi üstünü başını düzeltip korkuyla .

 

"Birşey mi istedin ağam"

 

Adam bir kaç adım daha ilerledi kadına .

 

"Yıllardır pek bi güzelleştin o körpe kızdan eser kalmamış bir ahu olmuşun"

 

Kadın titriyordu korkudan kalbi maraton koşusuna çıkmış bir sporcu gibi atıyor elleri ayakları onu ayakta zor tutuyordu her bir sözü tiksindirme barındırıyordu.

 

"Ağam eyer bir şey istemiyorsan mutfakta işim var gideyim"

 

Kurtulmak adına tam adamın yanından geçecekti ki adam kollarından tutup karısını kendine çekti histerik bir gülüşle.

 

"Boşver mutfağı şimdi daha bizim daha önemli işlerimiz var"

 

Adamın ne demek istediğini anlamıştı acı bir yutkunma hissi bağrındı boğazından aşağı .

 

Hiç acıması yoktu adamın sadece kendi zevkinin derdine düşerdi karşısındakinin canı zehre umrunda değildi hiç bir zaman .

 

Adam onu duvarla arasına kıstırmış

Hoyratça öpüyor dokunuyordu kadının tek düşündüğü tiksinme duygusuydu insan kendi evinde kendi odasında tecavüze uğrar mıydı uğrardı çünkü istek dışı her ilişki tecavüzle iş değerdi mekan durum fark etmeksizin bir çok kadın sapkın düşüncelerle bile tecavüze uğrar.

 

"Yapma ağam yalvarırım bırak"

 

O ettikçe adam daha hıslanıyordu genç kadını daha çok hırpalıyordu.

 

En son başını boynundan çıkarıp bir eliyle kırarmış gibi Elif'in çenesini sıktı.

 

"Başlayacağım bırakına lan karım değil misin? mecbursun ister altıma yatar ister kapıma paspas olursun "

 

Bir sıkım canı kalmıştı artık gına gelmiş canına tak etmişti.

 

"Değilim ben senin karın değilim anladın mı hiç bir şeyin değilim"

 

Cesaretle konuşan kadının saçını tuttuğu gibi çekiştirdi.

 

"Nerden geliyor bu cesaret lan yoksa altına yatacak birini mi buldun da ona mı güvenirsin"

 

Bu gün o olmaktan çıkmıştı Elif bıçak kemiğe dayanmıştı artık.

 

"Benim namusum senin diline yakışmıyor ağam ağazına alıp kirletme"

 

Adam hırsla kadının saçından tutup sürükleyip avlunun ortasına attı .

 

Seslere bütün konakta kim varsa avluya birikti .

 

Yerde yatan kadının saçından tutup ayağa kaldırdı .

 

"Söyle bakayım ha ne yapayım sana geberteyim mi seni kim alacak o zaman seni elimden"

 

Fikret ağa oğlunun elinde can çekişen gelinini görünce çılgına döndü gidip oğlunun elinden tutup yüzüne vurduğu gibi yere düşürdü .

 

"Sen kim köpeksin ki benim olduğum konakta böyle yargara çıkarıyorsun"

 

Evet bozuk saat misali bazı zalimlerin yüreğinde de arada merhamet kırıntıları düşe bilirdi.

 

"Karım değilmi döverim de söverim de kime ne"

 

Adam hırsla oğlunun yakasını tuttu .

 

"Lan her yaptığına göz yumduk diye kendini adamdan sayar mı oldun "

 

Yusuf ağa nefretle yerdeki kadına bakıp üzerine doğru yürüdü.

 

"Lan o..u hep senin yüzünden"

 

Adam gelinin üstüne yürüyen oğlunun yakasından tutuğu gibi korumaların önüne attı .

 

"Siktir git lan yetti gayrı yaptıkların adam olmadan gelme bir daha biraz

emmi oğlundan ders al utanıyorum senin yaptığın pislikler yüzünden insan içine çıkmaya yüzümüz kalmadı"

 

Yusuf basının ona ettiği onca sözden sadece onu kuzeniyle kıyaslamasına sinirlenmişti çünkü oda aslında nasıl bir pislik olduğunu biliyordu zehre kadarda yaptıklarından utanmıyor umursamıyordu .

 

" Beni o Aziz'le kıyaslıyacağına sen biraz uğraşsaydında ağa sen olsaydın abinin etekleri altında yaşayacağımıza onlar bizim eteklerimizin altında yaşasaydı koca Fikret ağa"

 

Oğluna parmağını sallayıp.

 

"O zaman sen adam olsaydın da yapsaydın ama nerde ancak onun bunun ırzına geçer sabah akşam meyhane köşelerinde sızarsın"

 

Yusuf ağa babasını es geçip Elif'e bakıp kin barındıran bir tonda.

 

"Bu burda bitmedi Elif hanım ben bilirim sana yapacağımı "

 

"Siktir lan şeref yoksunu it"

 

Hala kin kusan oğluna bağırıp onu kapı dışarı attı .

 

Elif yerden kalkıp yıllar sonra ona ilk kez onu koruyan kayınpederinin ellerine uzanıp öptü.

 

"Allah razı olsun baba Allah ne muradın varsa versin"

 

"Yıllardır susuyoruz diye görmedik sanma gelin hanım şimdi git elini yüzünü temizle sonra hazırlan baban gillere gideceksin hadee"

 

Kadın duyduklarından sonra acısını unutup unutup duyduklarını teyit etmek için adama baktı.

 

"Baba yanlış duymadım değilmi "

 

Yıllar olmuştu gitmeyeli kardeşleri bile artık onu tanımaz olmuştu.

 

" Ben kararımdan dönmeden git hade."

Kadın duyduğu sevinçten dolayı bir kez daha adamın elini öpüp hazırlanmak için yukarı koşturdu.

 

Fikret ağa gelininden sonra derin bir nefes alıp.

 

"Bir çok günah yüktür sırtıma vesselam ama bu sabinin yükü kadar ağır değildir."

 

Neyseki konakta ne Filiz hanım vardı nede Sevda .

 

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

 

Aziz karısıyla odasına çıktıktan sonra karısının iyi olduğuna emin olduktan sonra çalışma odasına geçip düşünmeye başladı gün geçtikçe anası küçük karısının üstüne daha çok gelmeye başlamıştı.

 

Artık düşünüp bir karara varmanın vaktiydi zira.

 

Çalışa masasının çekmecesini açıp

İçinden sevdiği kadının tokasını çıkardı dokunamıyordu ama aldığı kokuya şükür ediyordu.

 

" Adem'le ,Havva'nın cenneten kovumasına sebep olan meyve kadar insanı günaha teşvik eden kokun var kırlangıç bir günah neden bu kadar cezbedicidir bilinmez"

 

Usulca okşadı tıpkı tokanın sevdiğinin koyu kumral saçlarını okşadığı gibi narince.

 

Saatlerce odada oturup düşündü çok alışmıştı o gidince amansız bir yalnızlık çökücekti biliyordu.Artık saatler gece yarısını bulunca odasına geçti yatakta uyuyan karısının karşısında ki koltuğa oturup sabaha kadar seyre durdu aralarına koyacağı mesafeleri dindirmek adına.

 

Şafak vakti içeriyi aydınlatmıştı lakin

Aziz'in içi hala zifiri karanlıktı .

 

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

 

Herkez sofrada sessizliğini korurken

Aziz söyleyeceği sözleri ilk kafasında tartı sonra derin nefes alıp sözlerine başladı .

 

"Yarın Ayşe İstanbul'a gidecek bir süre orada kalacak tedavi için "

 

Ama bunu söylemek ne kadar acı olsada dile getirdi ne Xece hanım,ne babası umrundaydı bakışları yan tarafındaki karısına çevirdi yüzünde donuk bir hüzün kaplıydı ama mecburdu karısının hem o tedaviye hemde burdan uzaklaşmaya hayatı için önemli karar almaya vakti zamanı gelmişti.

 

"Hiç bir ayrılık vazgeçiş demek değildir" der Mahzuni Şerif .

 

Kadın onca yıldan sonra birkez daha kimsesizlikle sınanıyordu.

 

Hep ilk vazgeçilendi doğduğundan bu güne ne demişti Xece hanım bir keresinde "zaten kıymetin olsaydı ananda ,babanda olurdu "

 

O zamanlar anlayamamıştı ama bu gün çok net anlamıştı.

 

O asla sevilmeyen uğursuz kız çocuklardandı yöre ,ırk ,din fark etmeksizin ilk vazgeçiş hep kadınlardan yanaydı.

 

Oysaki acıların klimini nakşetmişlerdi yüreklerinde.

 

Ağlamamak için direndi Ayşe ağlarsa kocası yine acırdı vazgeçerdi göndermekten bir kez daha omuzlarına yük olmamak adına direndi göz yaşlarını dışına, değil içine akıttı.

 

Sofradan kalkıp başı dik ama omuzlarında acının enkazını taşıyan bir yükle.

 

"Peki ben gidip valizi hazırlayayım"

 

O ardına bakmadan çekip giderken .

 

"Bu ne demek millet gebe haberi bekler bizimki bu paspalı tahtile yollar"

 

Annesi hiç bir zaman duracağı yeri bilmiyordu yıllardır olduğu gibi.

 

Aziz umursamadan karşısında oturan anasına parmağını sallayıp.

 

"Birincisi o paspal dediğin kız benim karım ve değil yanımda başımın üstünde yeri var,ikincisi tahtile değil tedaviye gidecek ha onun tedavisi batmışsa gözünüze bırakırım herşeyi gider karımın yanında olurum "

 

Aldığı cevapla suspus olan Xece hanım rahatsızca yerinden kıpırdandı.

 

"İiii"

 

Ali ağa konuşmaya cesaret edememişti biliyordu oğlunu karısını

Alıp çekip giderdi onun aksine mert bir adamdı hamurundan değil adından asaletini almıştı.

 

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

 

Ayşe kendini odaya zor atmıştı kendini güçsüz bitkin hissediyordu.çok ağır gelmişti bu vazgeçişin yıkımı onca acıya bağışıklık kazanmış bedeni bu vazgeçilişin yıkımı altında eziliyor iflasa sürükleniyordu.

 

Dayanamadı da zor bela kendini yatağın üstüne bıraktı .

 

Gözyaşları bir gülün dikeni misali göz bebeklerine batar olmuş yuvasından dışarı atmıştı kendini.

 

Odasına doğru yaklaşan adımları duyunca hemen toparlanıp banyoya attı kendini son kez böyle aciz gözükmek istemiyordu.

 

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

 

Aziz yukarıya çıkıp odasına doğru gitti ama sanki görünmez eller ayaklarını sarmalamış eşikten içeri girmesine izin vermiyor gibiydi.

 

Zira bu eşikten ileri mahşerdi onlar için .

 

Ellerini kaldırıp kapı kulpuna getirdi lakin indirip kapıyı açıcak gücü yok idi.

 

Durdu.

Bekledi.

Sabır diledi .

Feryat etti.

Ama açıcak güç bulamadı başını kapıya dayayıp bekledi sol gözünden usulca bir yaş süzüldü .

 

Derler ki mutluluğun yaşı ilk sağdan acının yaşı soldan akar adam acı çekiyordu en büyük ispatı boynuna doğru yol almış göz yaşıydı.

 

Bu sefer başını kapıdan çekip sırtını dayadı geçemiyordu bu kapının ardına biliyordu onca yük saklıydı omuzları korkar olmuştu çektiği yüklerden.

 

Mahşer olan bir oda sırat olan iki kapı eşiği aşkın ızdırabıyla kavrulan iki yürek.

 

 

" Vazgeçmek nedene bu denli ağır Allah'ım kapıyı açmaya yüzüm yokken karşısında durmaya nasıl yüzüm olsun"

 

Yeni bölümde öyle bir sahne varki bu memleket adaletiyle bilinen bir şahsı konuk edicez öyle bir ders verecek ki akıllara mühür niteliğinde olacak

 

Loading...
0%