Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.bölüm

@avinmirza12

Yazım yanlışları için özür dilerim

 

 

🍂🍁🍂İYİ OKUMALAR 🍂🍁🍂

 

Bir kapı mahşerdi sevdaya yok oluşun sembolüydü belkide açılacak kapı sonun başlangıcıydı .

 

Kaç dakikadır kapının önünde cesaretini toplamayı bekliyordu

ama sevmek vazgeçmekten kolaydı.

 

"Güç ver Allah'ım "

 

Ellirine taş zemine basıp ayağa kalktı Aziz artık vakit şer vakti idi.

 

Ellerini kapı kulpuna getirip aşağı indirdi açılan kapıyla içeri

girdi gözleri etrafı aradığında kırlangıcı.

 

Etrafta yoktu bir kaç saniye sonra içeriden gelen su sesiyle baynoda olduğunu anladı yatağın dibine düşen şalı görünce eğilip alıp burnuna getirdi.

 

"Şimdiden hasretlik kokuyor kadın "

 

Kapanan su sesiyle karısının çıkacağını anladığında şalı katlayıp cebime sıkıştırdı.

 

Biraz sonra saçında havluyla çıkan kızı gördüğünde.

 

"Gel saçını kurutalım kırlangıç başın gene tutar yoksa"

 

Kadının adamları durdu adam konuştuktan sonra.

 

"Bırak alışsın ağam yoksa merhamet ister "

 

Kırgınlık kadının sesine nakşedilmişti.

 

"Peki "diye bildi sadece adam .

 

Sanki ortamı ölüm sesizliği sarmış gibi ikiside çok sessizdi.

 

Ne adam konuştu ne kadın konuşmamak adına yeminler verilmiş gibiydi.

 

En sonunda kadın saçlarını tarayıp dolaba doğru yöneldi.

 

Eli ilk küçük valize gitsede bir gerçek vardı ki buraya dönmemek üzere gönderiliyordu.

 

Bu sefer büyük valizi çıkarıp yatağa bıraktı ve kıyafetleri içindeki fırtınaya tezat sakinlikle doldurmaya başladı.

 

"İlaçlarını almayı unutma "

 

"Tamam"

 

"Çekmeceye para koydum onuda almayı unutma"

 

Başını usulca salladı Ayşe .

 

"Peki"

 

Kadının kırgınlığı sesinede yansımıştı .

 

Çatallı ve pürüzlü idi.

 

"Böylemi gideceksin kırlangıç"

 

Başını kaldırım çaresizce ona bakan adama baktı .

 

"Nasıl "

 

"Kırgın ve en önemlisi tükenmiş"

 

Valizi bırakıp Aziz'e doğru döndü.

 

"Haklısın Aziz ağam böyle yapmaya hakkım yok sözdü seninkisi zaman geldi dediğin gibi göç vakti kapıya dayandı kırgın olmak kanatlarıma yük olmaktan başka birşey değil"

 

" Sen verilmiş en güzel sözsün kırlangıç kırgın olma özgür ol tükenme yolun yeni başlıyor ama

Unutma bu Aziz'in canı bu yol uğruna veda"

 

Yapamadı kadın değil yüreği bedini dermasızdı firar etti incileri göz pınarlarından .

 

Yüreğine dolu yanarken iki damla akmış çok muydu.

 

"Ağlama kadın kurban olayım ağlama "

 

Derler ya gidene mi? zor kalana mı? .

 

Gidenler için onlara ,kalanlara görede onlar içindi zor olan .

 

Kalamadı adam attı kendini odanın dışına nefesi yetmiyordu canına her bir damla yaş kurşun misali vuruyordu yüreğine.

 

Kerim merdivenlerde tırmandığında arkadaşının perişan halini gördüğü gibi korkmuştu koşarak kardeşinin yanına vardı.

 

"Ne oluyor lan ne bu halin Ayşe'ye bir şeymi oldu."

 

Aziz ağa kızarmış nemli gözlerini

arkadaşına çevirdi.

 

Elleriyle kalbini sıkıp yardım dilenir gibi fısıldadı.

 

"Yanıyor kardeşim sevda ne zormuş"

 

Kerim çaresizce arkadaşına bakıyordu tek bir gün gelmemişti

Onuda Arkadaşını bu hâlde görmeyi beklemiyordu.

 

"Tamam kardeşim sakin ol söyle nedir bu halin kafayı mı yedin "

 

O sıralarda arkada ki kapı açılmış elinde valizle Ayşe çıkmıştı gözleri kan çanağına dönmüş bitkin gözüküyordu sonra arkadaşına baktı ikisinin hali hal değildi lakin buna sebep olan neydi.

 

"Ben hazırım Aziz ağam gitmeden önce iznin olursa aşağıdakilerle vedalaşmak istiyorum."

 

Yüzünü dönmeden başını salladı adam biliyordu döner ise bu gidişin hiç bir anlamı kalmazdı.

 

Ayşe elindeki valizi bırakıp aşağı kata indi .

 

Kerim hiç birşey anlamamıştı hep tedaviye giderlerdi ama bu bir başka duruyordu bir filmin son perdesi gibi .

 

O an anladı dostunun halinden Ayşe'nin bitkin halinden bu film son sahnesini oynamaya hazırlanıyorlardı acı gerçekle arkadaşına döndü.

 

"Sakın lan aklıma geleni yapacağını söyleme sakın dostum demem bak".

 

Aziz ağa arkadaşına yitik bir bakış atıp terası gösterdi.

 

"Yürü terasta konuşalım burası yeri değil ."

 

🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁

 

Bunu yapmak zorunda mısın "

 

Diye sordu can dostu son kez şansını denemek için .

 

Aziz yüzünde kederli bir gülüş bahşedip dostundan yana döndü .

 

"Zümrüdüanka misali küllerinden yeniden doğsan ne fayda sen kül olduktan sonra o yangın kordur o yakmaya sen yanıp kül olmaya mecbursundur"

 

Anlayamıyordu arkadaşını bir türlü vazgeçmek veya terketmek arasında ki farkı çünkü bilakis İkiside aynı kapıya çıkıyordu onun düşüncelerine göre.

 

"Rahat mı bırakacaklar sanıyorsun ha iki gün içinde elinde bir kadınla çıka gelecek Xece hanım al bu senin yeni karın diye o zaman ne yapacaksın"

 

Haddinden yüksek çıkmıştı Kerim'in sesi ama umursamadı.

 

Aziz'in içi zaten kırlangıcının yokluğuyla daralıyor kimsesiz hisseder olmuştu birde arkadaşı her saniye üstüne gelişi hal almaz bir yola sürükleniyordu dayanamadı da eliyle tuttuğu terasın parmaklıklarına hiddetle vurup arkadaşının yakasına yapıştı.

 

"Kolay mı sanarsın mecburum lan o okusun kendi ayakları üstünde dursun diye ben yokluğuna razı gelmişim Xece hanım üstüme gelse

ne fayda"

 

Kerim yakalarını hiddetle tutan arkadaşına attığı kafa darbesiyle itekledi .

 

Aziz zamansız gelen darbesiyle

geriye doğru savruldu.

 

Durmadan devam etti Kerim sözlerine.

 

"Lan kız giderken gözünün içine baktı bırak ma diye,kal de diye sen ne diyorsun "

 

Aziz yüzüne gelen darbenin acısından değil içindeki boşluğun acısından.

 

"Bazen kazanmak için vazgeçmek gerek canın kan ağlaya ,ağlaya hemde"

 

Kerim çılgına dönmüştü arkadaşı kendi halinin farkında değildi in önemlisi Ayşe'nin halini gördümüyor muydu.?

 

Parmağını arkaşına sallayıp.

 

"Seni cesaretli biri sanırdım ama sen korkak herifin tekiymisin."

 

Arkadaşını arkada perişan bir halde bırakıp aşağı indi.

 

Konaktan dışarı çıkmış köşeyi dönüyordu ki sevdiği kadınla kardeş bildiği kızı konuşurken gördü.

 

" Bıkmış benden belli ki abla oda haklı omuzlarına yük olmaktan başka bir işe yaramıyorum"

 

Elif'le ,Ayşe yıllardır abla kardeş olmuşlardı kimseye belli etmeden dostluklarını devam ediyordu bir kuşun iki yaralı kanadıydı onlar dermanları sevgiydi ama ikiside onları sevenlerden bir haber birinin sevdası yasaklı bir diğerin yeminliydi.

 

"Yapma kuzum ben bilirim Aziz abiyi gönderiyorsa vardır bir bildiği "

 

Hıçkırıkların arasında zor konuşuyordu küçük kadın dili lal olmuş yüreği kora dönmüştü bir hece için bin nefes gerekti.

 

"O da haklı ben gibi yarım akılıyı ne yapsın "

 

Bu söz Elif'i kızdırmıştı kendini görmüyormuydu en önemlisi Aziz'i tanımıyorum muydu .

 

"Ne diyorsun sen Ayşe nasıl böyle birşey dersin kendin için heleki ilk sen kendine bunu yakıştırırsan başkası neler demez anlamadın değil mi hala Seni neden göndermek istemediğini "

 

Yarı kızgın yarı uyarır nitelik ablasının sözlerinden neyi anlayacaktı ki.

 

"Neyi abla"

 

Elif abla şefkatiyle kızın saçlarını okşamış anlatmaya başlamıştı Aziz'in gerçek niyetini.

 

"Aslında seni korumak için herkesten belkide kendinden"

 

"Nasıl yani"

 

"Herkes üstüne geliyor kuma için sen gördükçe üzülüyorsun diye uzaklaştırıyor aslında özgür bırakıyor sen kendi kararlarını ver diye o istedi diye değil sen iste diye git kuzum git bir düşün O senin için anlamını"

 

Ayşe bu cümleyi düşündü belkide ablası haklıydı ama o Aziz olmadan yapamazdı düşerdi .

 

Düşmekten korkmazdı önceden çünkü Aziz'in kolları ruhu sesi şifaydı ona.

 

"Tamam "

 

"Hadi git kimse fark etmeden konağa gireyim yoksa söylenirler yine"

 

Ayşe kendi derdini bırakmış ablası için üzülmeye başlamıştı.

 

"Abla Yusuf ağa daha gelmedi değilmi ?"

 

Katilinin ismini duyduğu gibi korku kapladı bedenini.

 

"Yok ama korkuyorum kuzu onun son bakışı ölüm fermanım niteliğindeydi."

 

Ayşe ablasına sıkıca sarıldı cesaretlendirmek adına gözlerindeki korkuyu göre biliyordu.

 

"Biliyorum abla hisediyorum kurtulacaksın o adamdan"

 

Çaresizlik, kimsesizlikle eş değerdi.

 

"Benim kurtuluşum anca kefene kavuşmamla olur ama onada hakkım yok benim gönderdiğim iki kuruşa muhtaç bir ailem var"

 

Kardeşinin tedavi parası uğruna feda edilmiş bir kızdı kardeşi yaşarken ölmeyi seçenlerdendi

kesilen nefesleri kardeşine nefesti.

 

Ama başka bir gerçek vardı ki tüm bunları duyan bir Kerim vardı yasaklı sevdasının üzülmesine katlanamazdı bulup yardım eli uzatacaktı sevdiği rahat etsin diye .

 

O bu düşüncelerdeyken iki kadın ayrılmış kendi konaklarına gitmişlerdi.

 

 

🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁

 

Aziz en üst terasa çıkmış kafeste ki kuşu görünce mazi canlandı gözünde.

 

Aylar önce elinde küçük bir kırlangıç yavrusuyla gelmişti Ayşe gözü yaşlı.

 

"Yardım et ölmesin ne olur ölmesin yakmışlar benim gibi yaralamışlar beni iyileştirdiğin gibi iyileştir"

 

Küçük yaralı bir kırlangıçtı o zaman tıpkı sevdiği kadın gibi

almış bir çocuk gibi yaralarına ilaç sürüp kendi elleriyle beslemişlerdi şimdi özgüğe kanat çırpıyordu aylardan Eylül mevsim göç vaktiydi.

 

Kuşun kafesini tutup aşağı indi adam.

 

Kapıda sevdiği kadın bekliyordu elinde valiziyle.

 

"Hazır mısın?"

 

Başını salladı velakim konuşmaya mecali yoktu.

 

🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂

 

Araba Mardin'in virajlarını es geçip düz yollarına saptı ikiside suskundu.

 

Sonra radyoda çalan şarkının gıçırtısı böldü ortadaki sessizliği

 

"Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca

Akar can özümden sel gizli gizli

Bir tenhada can cananı bulunca

Sinemi yaralar (yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy)

Dil gizli gizli

Dil gizli gizli

Sinemi yaralar (yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy)

Dil gizli gizli

Dil gizli gizli"

 

Farkında değildi ama adamın gözlerinden usulca bir yaş aktı

çalan şarkıyla beraber ikiside eşlik etti acılarının dili sevdalarının notalarıydı.

 

Dost elinden gel olmazsa varılmaz

Rızasız bahçenin gülü derilmez

Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez

Gönülden gönüle gider (yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy)

Yol gizli gizli

Yol gizli gizli

Gönülden gönüle gider (yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy)

Yol gizli gizli

Yol gizli gizli

 

Ayşe adamın akan yaşını görünce ellerini uzatıp parmaklarıyla sildi onlar sevipte ayrılanların en güzeliydi ne ihanet gizliydi ne vazgeçiş adam korumak için ateşe attı yüreğini kadın yük olmamak için bıraktı sevdiğini son nakaratına gelince ikiside bir birlerine dikti gözlerini onlar değil şarkıyı söyleyen sevdalarıydı şarkıyı dillendiren.

 

"Seher vakti garip garip bülbül öterken

Kirpiklerin oku yar yar cana batarken

Cümle alem uykusunda yatarken

Kimseler görmeden (yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy)

Gel gizli gizli

Gel gizli gizli

Hoyratlar görmeden (yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy yaroy)

Gel gizli gizli

Gel gizli gizli"

 

Araba durdu yol kenarında ikisinin yapması gereken son bir görevi vardı.

 

Ayşe inerken Aziz arka taraftan kafeste ki kuşu aldı.

 

İki aşık yan yana durup.

 

"Vakit geldi kırlangıç göç zamanı"

 

Ayşe gözü yaşlı başını salladı usulca.

 

Adam kafesi kaldırıp kadına doğru uzattı .

 

Ayşe kafesin kapağını açıp içindeki kırlangıcı çıkardı minik elleriyle kuş özgürlüğü hissedermiş gibi sevinçten kanat çırptı.

 

Ateş elindeki kafesi yere bıraktı kadının ellerini tutup gözlerine baktı son vedası için .

 

Başını sallayıp aynı anda kuşu tutup kanat çırpması için havalandırdılar.

 

Kuş uçarken Aziz sevdiği kadına baktı .

 

"Özgürsün kırlangıç git kanatlarını keşfet hayatını yaşa "

 

Adım adım ondan uzaklaştı.

 

"Kendine iyi bak "

 

Ayşe başını iki yana salladı yeni yürümeyi öğrenen bir bebeğin ürkekliği üstündeydi insan ilk düştüğünde anne ,babası tutardı elinden oysaki onu ilk düşüren onlardı.

 

"Korkuyorum Çok "

 

Adam ona tebessümle bakıp .

 

"Korkma senin ne bana ne başkasına ihtiyacın var elinde diplomayla çıkıcaksın o zalimlerin karşısına Aziz'in Ağa'nın karısı değil sadece Ayşe olarak bilineceksin sen

ayakta dur diye yüreğim feda unutma sen benden bile güçlüsün"

 

Başka bir araba durdu yanlarında.

 

Şoför inip bekledi.

 

"Hadi kırlangıç git bazı hikayeler başlamadan bitmeye mahkumdur bizim hikayemiz yeni başlıyor seni sana emanet ediyorum hoşçakal"

 

Aziz arkasını dönüp ordan uzaklaştı .

 

Adam gitti ,kadın bitti!

 

Loading...
0%