@aytengul
|
Bilemem kaçıncı kitabım biliyorum ancak içimde kalsa kötü olurdum. Yorum lutefn canlarım
Ayten Güleroğlu, Diyarbakır'ın bilinen Ayten Ağası olarak anılır; İstanbul'da ise ona Madmazel derler. Kendi topraklarında fırtınalar estiren, zeki ve cesur bir kadındır. Onun sertliği, memleketinin kültürü kadar yerleşiktir, ama nerede olursa olsun, asaletinden asla ödün vermeyen bir duruş sergiler. Henüz beş yaşındayken, kaderini çizmişti; cesur, kararlı, ve idealleri olan bir kadındı. Babası, aşiretin sıkı kurallarına bağlı bir kadıydı, ancak o kurallara rağmen Ayten, eğitim almayı başardı. Diplomasını gururla eline aldığında, bir kadının neler yapabileceğini herkese göstermişti.
Ayten’in hayatı, babasının ölümünden sonra bir kez daha değişti. Ağalığı devralmak, erkeklerin dünyasında pek de hoş karşılanan bir şey değildi. Özellikle ağabeyleri tarafından... Onlar, Ayten’in bu rolü üstlenemeyeceğini düşündüler. Ama Ayten, onlara yanıldıklarını kanıtladı. Kendi hakkını kimseye vermeyecek kadar güçlüydü. "Yapamazsınız," dedikleri an, o bir adım öne çıktı ve ağalığın tüm yükünü omuzladı.
Güzelliği, adı gibi dillere destandı. Kahverengi gözleri, onun bakışlarına derin bir anlam katardı. Kaşları mükemmel bir yay gibi durur, belirgin elmacık kemikleri ve dolgun dudakları yüzüne başka bir zarafet katardı. Boynu ince ve zarifti, ve hafif gamzeleri, kıvırcık saçlarıyla güzelliği adeta taçlanırdı. Ona "ince" diyenler de vardı, ama Ayten Güleroğlu, zarafetin ve inceliğin bedende değil, insanın taşıdığı kalitede olduğunu bilirdi.
Hayatı kadar düzenliydi. Dışarıdan soğuk ve uzak görülebilirdi; dramatikti belki de. Ama içten içe duygularla dolu bir kadındı. Onun bu düzeni, disiplinli ve profesyonel yapısıyla birleşince, Ayten Güleroğlu, yalnızca bir kadın değil, bir lider, bir güç, ve kendi kaderini elleriyle şekillendiren bir efsane olmuştu. Kıvırcık saçları, Ayten Güleroğlu'nun en belirgin özelliklerinden biriydi. Birçok kişi, bu doğal dalgaların kontrolsüz olduğunu, düz saçların daha estetik görüneceğini düşünürdü. Ama Ayten, saçlarının omuzlarına düşen kıvırcık halini asla değiştirmezdi. Onun için kıvırcıklık, sadece bir stil değil, adeta bir tutkuydu; bir aşk, bir sevgiydi. Ne kadar öneri alsa da, saçlarını düzleştirmekten hoşlanmazdı. Hatta ne zaman birisi ona “Saçlarını neden düzleştirmiyorsun?” dese, o inadına daha da belirginleştirirdi buklelerini. Çünkü Ayten, başkalarının değil, yalnızca kendisinin nasıl sevdiğinin önemli olduğunu bilirdi. Onun bu inadı ve özgünlüğü, birçoklarına ilham olur, uğruna şiirler yazılırdı.
İşte Ayten için yazılan o şiirlerden biri:
Kıvırcık Kadın
Kıvırcık saçlarında tutkulu bir rüzgâr, Her buklesinde bir sır, bir yangın var. Düzlük değil senin kaderin, asla, Kendini severken, dünyayı sar.
İnatla dalgalarına sarıldığın her an, Gözlerinde parlıyor özgürlükte bir yan. Kıvırcıkların, kimine inat bir asi, Ama senin için bir sevda, bir nişan.
Kendi yolunda yürüyen o kadına, Kimse söz geçiremez, ne dersen de ona. Bukle bukle örer kaderini, Saçlarında saklar cesur yüreğini.
Her bir kıvrım, bir hatıra taşır, Her bir dalga, yüreğine yaklaşır. Kıvırcıklarında hayat bulan aşk, Bir şiirolur, hep sana yazılır.
|
0% |