@aytengul
|
Merhaba yeni bir bölüm dahaaa. .
Yoeumlar gelsin
Laçin Arslan, Cihangir’in dar ve karmaşık sokaklarında ilerlerken, yorgun şehir hayatının sessizliğiyle sarmalanmıştı. Gecenin karanlığı, olayı daha da soğuk hale getiriyordu. Zengin bir evin parlak ışıkları, dışarıda bekleyen polis araçlarının mavi-kırmızı yansımalarıyla birleşiyordu. Laçin, elindeki dosyaya baktı; işaretler açıkça bir soygunu gösteriyordu. Fakat kan lekeleri... Onlar başka bir şeyin habercisiydi.
Ev, görenin gözlerini kamaştıran bir ihtişama sahipti. Mermer döşemeler, devasa tablolar, kristal avizeler... Ancak tüm bu lüksün ortasında, yerdeki kan izleri, her şeyin gerçek dışı bir kabusa dönüştüğünü haykırıyordu. Laçin, etrafta incelemeler yapan olay yeri inceleme ekibine göz ucuyla baktı, sonra derin bir nefes aldı. Zihninde karmaşık düşünceler dönmeye başladı.
"Soygun... Ama kimse yaralanmamış. Peki bu kan kime ait?" Kendini sorguladı, zihni sorularla boğuluyordu. Laçin’in en sevmediği durumlardan biri buydu: Her şeyin mükemmel göründüğü ama gerçeğin gizlenmiş olduğu anlar.
İleri doğru birkaç adım attı ve kan izlerine yaklaştı. Lekeler düzensizdi, sanki bir mücadele ya da aceleyle yapılmış bir hareketin sonucuydu. Ama ev sahipleri bu durumdan bihaberdi, hiç kimse bir saldırıya uğramamıştı. Gözleri yerden kalktığında, duvarda titreyen gölgeler dikkati çekti. Loş ışık, bu yerin görkemini silip götürürken, geriye sadece tedirgin edici bir atmosfer bırakıyordu.
"Bu işin içinde başka bir şey var... Soygunun ötesinde." Düşündü Laçin. İçinden bir ses, ona sezgilerinin peşinden gitmesini söylüyordu. Bir tür oyun oynanıyordu burada, ama iplerin kimde olduğu hala belirsizdi. Evin sessizliği, hafif bir uğultu gibi kulaklarında çınlarken, dış dünyadan kopmuş gibiydi.
Laçin, olaya farklı bir gözle bakmaya çalıştı. Kanın sahibi kim olursa olsun, bu durum rastlantısal değildi. Birileri korku salmak istiyor, belki de daha büyük bir mesaj veriyordu. Ama bu mesajın ne olduğunu çözmek zaman alacaktı.
Yavaşça olay yeri inceleme ekibinin başındaki kişiye yaklaştı. "Bu kanın kime ait olduğunu öğrenmeliyim. Bize ipucu verebilir." dedi, sesi ciddi ve keskin. Her an, daha büyük bir sırrın ortaya çıkabileceğini biliyordu.
Ancak kafasının bir köşesinde hala yankılanan sorular vardı. "Bu kan kime ait? Neden kimse zarar görmemiş? Eğer bu bir mesajsa, ne anlatılmak isteniyor?"
Bu düşüncelerle, Laçin Arslan geceyi daha da karanlık hale getiren bir sırrın peşine düşmeye hazırdı. Laçin, bu düşünceleriyle baş başa kalırken, zihninde içsel bir karmaşa yaşadığını hissetti. "Yanımsama mı? Zaman kazanmak mı? Bu gerçekten aklımı karıştırıyor." Düşünceleri, her geçen an daha da karmaşık hale geliyordu.
Kan izleri ve soygun olayının arasındaki bu garip ilişki, Laçin’in kafasında bir bulmacanın parçaları gibi dağılmıştı. "Bu kan lekeleri, olayı basit bir soygundan öte bir şeye dönüştürüyor." diye düşündü. "Belki de bu, bir yanıltma, bir oyun... Zaman kazanmak için mi yapıldı?"
Zaman kazanma fikri, Laçin’in aklında sürekli dönüyordu. Soygunun ardında daha büyük bir plan olabilir miydi? Soyguncular, dikkatleri dağıtmak veya güvenlik önlemlerini geçici olarak etkisiz hale getirmek için mi böyle bir yol seçmişti? Kan izleri, belki de bir tür kışkırtma ya da kafa karışıklığı yaratma amacı taşıyordu.
Bu düşünceler Laçin’i endişelendirdi. Her şeyin, her detayın daha dikkatlice incelenmesi gerektiğini fark etti. "Eğer bu bir yanılsama ise, gerçeği ortaya çıkarmak için daha dikkatli olmalıyım." Kafasındaki düşüncelerle, çözülmesi gereken bulmacanın her parçasını dikkatlice yerleştirmeye çalıştı.
Laçin, olay yerinde ilerlerken, etrafındaki her şeyi daha dikkatli inceledi. Her bir detay, her bir ipucu, bu karmaşanın anahtarını verebilir miydi? Sadece kanın kime ait olduğu değil, bu karmaşanın arkasındaki gerçek motivasyon da ortaya çıkmalıydı. Laçin, zamanla yarışırken, gözleri etraftaki her ayrıntıyı tarıyor, içindeki sezgilerin ona ne söyleyeceğini bekliyordu. Telefon Laçin’in cebinde titreşirken, ekranda Ataberk’in ismini gördü. Aramayı kabul edip, “Merhaba Ataberk,” dedi.
“Ataberk burada, Laçin,” dedi Ataberk’in sesi telefonda. “Ceyda da burada benimle birlikte. İkinci bir bilgin var mı, merak ettik.”
“Laçin, merhaba,” dedi Ceyda, konuşmaya katılarak. “Ataberk bana seninle konuştuğunu söyledi. Bu konuşmanın sebebini tam anlayamadım, ama buradayım.”
Laçin gülümsedi. “Merhaba Ceyda, nasılsın? Ataberk ve seninle konuştuğuma memnun oldum. Aslında konuştuğumuz konular işin gerçeğiyle ilgili değil, sadece uzun zamandır görüşmediğimiz için biraz sohbet etmek istedim.”
Ceyda biraz rahatladı. “Bu harika. Uzun zamandır görüşemedik. Seninle en kısa zamanda bir araya gelmek isteriz. Şu anki durum nasıl, her şey yolunda mı?”
Laçin derin bir nefes aldı. “Her şey yolunda, yoğun bir dönem geçiyorum ama iyiyim. Sizlerle görüşmek bana moral oldu. Yakında bir buluşma yapabiliriz.”
“Ataberk ve ben bunu dört gözle bekliyoruz,” dedi Ceyda, sesinde bir umut vardı. “Bu süreçte moral çok önemli. Kafayı dinlemek ve eski dostlarla sohbet etmek kesinlikle iyi gelir.”
“Laçin, gerçekten çok iyi oldu konuşmak,” dedi Ataberk. “Görüşmek üzere, kendine iyi bak.”
“Sen de öyle,” dedi Laçin, telefonu kapatırken. “Görüşmek üzere.”
Laçin, emniyete doğru yola çıkarken kafasında birçok soru vardı. Gözleri, derin düşüncelere dalmıştı. Araştırmaları hızla ilerlemeliydi ve arkadaşlarıyla yapacağı görüşmeler bu konuda ona yardımcı olacaktı.
Emniyete vardığında, ilk olarak Çakır’ı görmek üzere yöneldi. Çakır, gözlüleriyle dikkat çeken ve işinin ehli bir komiserdi. Son zamanlarda tatile çıkmıştı, ama şimdi dönüş yaptı ve işlere yeniden odaklanmıştı. Laçin, Çakır’ın odasına girdiğinde, onun masa başında çalıştığını gördü.
“Çakır, merhaba. Tatil nasıl geçti?” diye sordu Laçin, dostça bir şekilde.
Çakır, Laçin’i görünce gülümsedi. “Merhaba Laçin. Tatil iyiydi, iyi dinlendik. Sen nasılsın? İşler nasıl gidiyor?”
“Yoğun,” dedi Laçin, “Ama her şey yolunda. Sana bazı detaylardan bahsetmek istiyorum. Önemli bir vaka üzerinde çalışıyorum ve senin yardımını almak istiyorum.”
Çakır, ciddi bir şekilde başını salladı. “Tabii ki. Detayları paylaş.”
Laçin, Çakır’a vakayla ilgili bilgileri verdi. Çakır, notlar alarak dikkatle dinledi. Görüşmeleri bitirdikten sonra, Laçin Aymirah’ı görmek üzere hareket etti. Aymirah da tatilden dönmüştü ve işinin en iyilerinden biriydi. Laçin, Aymirah’ın ofisine girdiğinde, onu bilgisayarının başında, işlerine geri dönmüş buldu.
“Aymirah, merhaba! Tatil nasıldı?” diye sordu Laçin, bir yandan da Aymirah’ın yanına yaklaştı.
Aymirah, Laçin’i görünce gülümsedi. “Merhaba Laçin. Tatil harikaydı, yeniden iş başı yapmak güzel. Ne hakkında konuşmak istiyorsun?”
Laçin, Aymirah’a da vaka hakkında bilgi verdi. Aymirah, Laçin’in anlattıklarını dikkatle dinleyip, analiz ederek sorular sordu. Görüşmeler sonunda, Laçin arkadaşlarının desteğiyle yeni ipuçlarını değerlendirmeye ve araştırmayı derinleştirmeye karar verdi.
Laçin, genellikle tatil yapmayan biri olarak işine her zaman odaklandığını biliyordu. Ama bu sefer, Çakır ve Aymirah’ın tatile dönüşüyle, güçlenmiş bir ekip olarak ilerlemeyi umut ediyordu. İşin en önemli parçalarını bir araya getirerek, gizemi çözmeye bir adım daha yaklaşacaklardı.
Laçin, Çakır ve Aymirah’la detayları paylaştıktan sonra, toplantının daha derin bir tartışmaya dönmesini sağladı. Odanın havası ciddileşti ve Laçin, dikkatle konuşmaya başladı.
“Şimdi, bu vakayla ilgili bazı ciddi şüphelerim var,” dedi Laçin. “Beni düşündüren şeylerden biri, bu olayın bir yanıltma veya aldatmaca olabileceği. Kan lekeleri ve soygun arasındaki bağlantıyı çözemiyorum. Her şey bu kadar garip ve karmaşık görünüyor ki, sanki bir oyun oynanıyor gibi.”
Çakır, notlarını kapatıp Laçin’e odaklandı. “Yanıltma mı? Yani bu, soygunla ilgili bir şeyleri saklamak mı? Belki de soyguncular bu kan lekelerini dikkat dağıtmak için mi bıraktılar?”
Laçin, başını sallayarak yanıtladı. “Aynen öyle. Bu kadar kan lekesi ve soygun birleşince, olayın arkasında büyük bir plan olabilir. Belki de soyguncular, aileyi ya da araştırmayı yanıltmak için bunu yapmış olabilirler.”
Aymirah, Laçin’in söylediklerini düşündü ve söz aldı. “Bunu göz önünde bulundurursak, olayın geçmişine dair daha fazla bilgi toplamalıyız. Evin eski sahipleri ya da geçmişte yaşanan olaylar bu şüpheleri doğrulayan bir şeyler sunabilir mi?”
Laçin, Aymirah’ın önerisini dikkate alarak cevapladı. “Evet, bu da bir seçenek. Ayrıca, bu evin çevresindeki diğer olaylarla ilgili bilgiler de önemli olabilir. Bunu araştırmamız gerekiyor. Soygun ve kan arasındaki bu garip ilişkiyi çözmek için her ipucunu değerlendirmeliyiz.”
Çakır, düşünceli bir şekilde başını salladı. “Anladım. Şu anki bilgilerle, olayın arkasındaki gerçekleri bulmak zor olabilir. Belki de daha fazla tanık ifadesi ve olay yeri incelemesi gerekecek.”
Laçin, arkadaşlarının fikirlerine katıldığını belirtti. “Kesinlikle. Bizim için her bilgi kıymetli. Olayı çözmek için tüm parçaları birleştirmemiz gerekiyor. Şimdi, bu teoriyi daha da derinleştirmek ve gerçekleri bulmak için çalışmalıyız.”
Toplantının sonunda, Laçin, Çakır ve Aymirah, olayla ilgili daha fazla bilgi toplamak ve şüpheleri doğrulamak için plan yaparak ayrıldılar. Laçin, ekibinin desteğiyle, olayı çözme yolunda ilerlemeye kararlıydı.
|
0% |