Demirhan Türkmen, Antep'in en saygın ailelerinden birinin oğluydu. Düğün günü, şehrin tarihi dokusu içinde ihtişamla süslenmiş bir otelde kutlanıyordu. Antep'in dar sokakları boyunca arabalar sıralanmış, tüm şehir bu düğünü konuşuyordu. Antep’in ağır törelerine uygun olarak, aileler arasında her şey en ince ayrıntısına kadar planlanmıştı. Geleneksel kıyafetler, bolca altın ve şehrin en iyi yemekleri masaları süslüyordu. Bu düğün, yılın olayıydı.
Demirhan, sabahın erken saatlerinde hazırlanmış, geleneklere uygun bir şekilde babasının elini öperek yola çıkmıştı. Şehirdeki herkes düğün hakkında konuşuyor, düğüne katılmak bir prestij meselesi sayılıyordu. Ancak içeride, gösterişli davetlilerin gülüşleri ve kahkahaları arasında, kimsenin fark etmediği bir fırtına kopmak üzereydi.
Gelin, zarif gelinliği içinde, odasında sessizce oturuyordu. Gözleri boş bir noktaya takılı kalmıştı. Herkes onun en mutlu günü olduğunu düşünürken, içi karmakarışıktı. O, kalbini başka birine kaptırmıştı. Fakat ailesi, törelerin gereği olarak Demirhan’la evlenmesi için baskı yapmıştı. Bu evlilik, iki güçlü ailenin birleşmesi demekti. Ama bu birleşme, onun için bir aşk değil, hapis anlamına geliyordu. Kalbi bir başkasına aitti, fakat bu şehirde böyle bir ihaneti kaldırmak imkansızdı.
Saat yaklaştıkça nefes almakta zorlanmaya başladı. Onu bekleyen sevdiği adam, şehir dışındaki bir benzin istasyonunda kaçmaya hazırdı. Gelinliği, sanki bir ağırlık gibi üzerindeydi. Başını pencereden dışarıya çevirip Antep’in sıcak, tozlu havasını iç çekerek izledi. Bu şehirde bir gelin, düğünden kaçarsa bunun bedeli ağır olurdu, ama daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Telefonuna gelen mesaj, kararını kesinleştirdi: “Hazırım. Seni bekliyorum.”
Son bir defa aynaya baktı, derin bir nefes aldı ve kapıyı sessizce açarak dışarı süzüldü. Koridorda ona yardım eden kuzeniyle göz göze geldi. Kuzeni de onun sırdaşı olmuştu. Sırtındaki gelinlik kuyruğu zarifçe yere sürünürken sessiz adımlarla arka kapıya doğru ilerledi. Misafirler dans edip gülüyor, gelinin ortadan kaybolduğunu fark etmiyorlardı. Otelin arka çıkışına vardığında onu bekleyen siyah bir araba vardı. Arabaya binerken içi ürpertiyle doldu, ama özgürlüğün tadı bu riski almaya değerdi.
Demirhan, bu sırada otelin önünde misafirleri karşılıyordu. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Dışarıdan bakıldığında her şey mükemmel görünüyordu. Onun düğünü, herkesin kıskanacağı bir düğün olacaktı. Ancak içindeki huzursuzluk her geçen dakika artıyordu. Gelin uzun süredir ortada yoktu. Önce gelinin kuzenine sordu, kuzeninin verdiği kaçamak cevaplar ise şüphelerini artırdı. İçeriden bir telaş haberi geldi: Gelin kaybolmuştu!
Demirhan’ın dünyası bir anda başına yıkıldı. Damarlarındaki kan çekildi, yüzü bembeyaz oldu. “Nasıl yani? Kayboldu mu?” Sorduğunda cevap alamadı. Kalbi deli gibi çarpıyordu. “Töre... Bu nasıl olur?” diye mırıldandı. Şehre, ailesine, kendisine ne olacaktı? Onuru, şerefi, her şey bu düğünün devam etmesine bağlıydı. Aile büyükleri bunu öğrenirse, namus davası çıkar, kan dökülür, büyük bir rezalet olurdu. Törelerin keskin kuralları vardı: Bir gelin, düğünden kaçmazdı. Eğer kaçarsa, bunun cezası sadece aileye değil, tüm sülaleye olurdu.
Misafirler arasında yavaş yavaş bir kargaşa başladı. Gelinin kaybolduğu haberi kulaktan kulağa yayılıyordu. Aile büyükleri öfkelenmiş, ne yapılacağını tartışıyorlardı. Demirhan, dışarıda kalabalıktan uzaklaşarak bir köşeye çekildi. Gözleri buğulandı. Kendi düğününde terk edilmek... Şehrin her köşesinde bunu konuşacaklardı. Bir Türkmen erkeğinin düğününde terk edilmesi, kimliğiyle özdeşleşmiş tüm gücün yıkılması demekti. Bu, hem ailesi hem de kendi onuru için bir felaket olurdu.
Dışarıda otelin önünde misafirlerin toplanmaya başladığı an, gelinin kaçtığı ortaya çıktı. Araba, çoktan şehir dışına doğru yol almıştı. Demirhan, sessizce oturup etrafındaki hayatın parçalanışını izliyordu. Bu düğün onun sonunu getirmişti. Töreler, bir kere çiğnendiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı.
|
Bunları da beğenebilirsiniz
|
EŞARBINI YAN BAĞLAMA / YARI TEXTİNG
545*******: Siz kimsiniz?
Siz: AY SONUNDA
Siz: Ay bi sakin olim öhm (Gönderilmedi)
Siz: AY NE DİCEM Kİ (Gönderilmedi)
Siz: Ne dicem bilmiom nası başlim?? (Gönderilmedi)
Siz: Eşarbını yan bağlama
Siz: Eşarbını yan bağlamağğ
Siz: B... |
|
KARADEMİR
"Gözümden sakındıklarımı korumak için gözden çıkardıklarım vicdanımı sızlatmaz." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı ama kendinden emindi. "Bunun için bir katil olabilirim, hayal edemeyeceğin kadar kötü olabilirim."
"Ve vicdanın sız... |
|
AŞİRET AİLEM
Mizah,kaos,eğlence istiyorsan doğru yerdesin
dostum.Bu hikaye tam sana göre.
Gel seninle Aylança`nın hayatına birlikte tanık olalım.
Asla yerinde durmayan ,tek yaptığı iş evde kıç büyütmekten başka bir şey olmayan,ama nasıl bir ... |
|
Mankurt Şaman Avcısı +13 ☑️
500 sayfa,110 bin kelime,6 Hanlık, 2 harita,4 Irk,50 üstü karakterden meydana geliyor.Ben Muhammed Mustafa Selçuk, 18 yaşında Türk Mitolojisini araştırıp 23 yaşında kitabımı 9 ay da tamamladım. 5 yıl boyunca Türk mitilojisi ile ilgili tü... |
|
Kayıp Hisler
Duymamam gereken bir sır ve yapmamam gereken bir anlaşma ile daha ne yaptığımı sorgulamayadan ona, asla benim olmayacak bir gün ışığına kapılmıştım ve bunu kabullenmek ise istediğim son şeydi.
•
•
`Onunla olmak, gece yağmurunda b... |
|
Geçmişten gelen aşk
Özet
Elif çocukluk yıllarının masum aşkını kalbinin derinliklerinde saklayan bir kadındır yıllar sonra kader onu yeniden çocukluk aşkı emre ile karşılaştırır ancak bu sefer ikisinde geçmişin yükleri ve bu günün gerçekleriyle yüz... |
|
Obaya Dönüş / Zamansız Ruh
Mehpare`nin küçük yaşta yanlışlıkla geçitten geçip günümüze gelmesi ile bugün ki dünyada geçer. Yıllar sonra farkında olmadan tekrar geçidi kullanarak obasına, ailesine döner.... |
|