Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@aytengul

Merhaba gene geldim çok güzel bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz

Semra soğuk zeminden kalktığında, bedenindeki her yerin acı içinde olduğunu hissetti. Bugün aldığı darbeler onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak çökertmişti. Zorlukla nefes alıyordu; aldığı her nefes boğazında düğümleniyor, sanki bir bıçak saplanmış gibi acı veriyordu.

 

Başındaki yaradan akan kan, alnından süzülüp gözlerine iniyordu. Gözleri dolu dolu olmuştu, ama ağlayacak gücü bile yoktu. Elleri titreyerek yüzündeki kanı silmeye çalıştı, ama sadece yüzünü daha da kirletti. Vücudu sanki kendi ağırlığını taşıyamıyormuş gibi, her adımında dengesini kaybediyordu.

 

Şu an tek istediği, Kenan'ın yanına gidip olan biteni ona anlatmaktı. Kenan'ın sıcaklığına, onun güven veren kollarına ihtiyacı vardı. Kenan’ın gözlerinde hep bir anlayış bulurdu; onu sadece o anlardı. Kendi kendine, "Bir tek Kenan beni anlayabilir," diye fısıldadı.

 

Yaralı ve bitkin halde, evin soğuk koridorunda ilerlemeye başladı. Her adımda, yüreği biraz daha sıkışıyor, kafasında dönen düşüncelerle mücadele ediyordu. Kenan’a ulaşmak, şu anda hayatta kalması için tek umudu gibiydi.

 

Koridorun sonundaki kapıya ulaştığında, içeri girmeden önce derin bir nefes aldı. Kalbi deli gibi atıyordu, ama bir yandan da içindeki korku onu ele geçiriyordu. Kapıyı yavaşça araladı ve odanın loş ışığında Kenan'ı gördüğünü sandı.

 

Ancak sarsılamayacak kadar net bir şekilde, Kenan'ın orada olmadığı apaçık ortadaydı. Semra, ağrıyan kafasına rağmen başını kaldırdığında, karşısında tiksinti dolu bir yüzle ona bakan adamı gördü. Adam, sakalları ve altmışlı yaşlarına yakın görünümüyle oldukça ürkütücüydü.

 

"Ne oldu Semra Azadoğlu? Kenan bulamadı mı seni?" dedi adam, alaycı bir sesle. Semra, adama dik dik bakarak karşılık verdi.

 

"Kenan burada olsaydı, senin gibi birine fırsat vermezdi." Adam, Semra’nın sözlerine gülerek yaklaştı. "Kenan seni koruyamaz, Semra. Bu işlerin böyle yürümediğini biliyorsun. Tek başınasın ve bunu kabul etmek zorundasın."

 

Bu sözler, Semra'nın içindeki korkuyu daha da derinleştirirken, Kenan’ın onu bulma umudunu daha da güçlendirdi. Kenan'ın, Semra'yı bulmak için her şeyi yapacağını biliyordu. Öfke ve umutsuzluk arasında gidip gelen düşüncelerle, Kenan’ın onu bulacağına ve bu cehennemden kurtaracağına inandı. Ama şimdi, karşısındaki adama karşı güçlü durmak zorundaydı.

 

"Seninle tek başıma mücadele etmekten korkmuyorum," dedi Semra, sesi titreyerek ama kararlılıkla. Adamın yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Öyle mi? Göreceğiz."

 

Semra'nın içindeki öfke ve umutsuzluk, onu hayatta tutan tek şeydi. Kenan'ı düşünerek, her şeye rağmen savaşmaya kararlıydı. Kenan’ın onu bulması uzun sürmeyecekti, ve o zaman bu kabus sona erecekti.

 

Kenan’ın öfkesinin, bu adamların üzerine nasıl bir fırtına gibi çökeceğini hayal ederek, Semra gücünü toplamaya çalıştı. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, içindeki direnci güçlendiren tek şey, Kenan'ın sevgisiydi. Bu sevgi, her türlü acıya ve korkuya karşı onu ayakta tutacaktı.

 

 

Kenan Azadoğlu, Semra'nın ortadan kaybolduğu haberini alır almaz harekete geçti. Kalbinde korku ve öfke bir arada çarpıyordu. Semra'nın başına ne geldiğini bilmiyordu ama onu bulup kurtarmaya kararlıydı. İlk iş olarak, Semra'nın en son görüldüğü yeri ve kimlerin onu tehdit edebileceğini araştırmaya başladı.

 

Gece boyunca uyumadan çalıştı, bağlantılarını kullanarak izleri takip etti. Sonunda, Semra'yı kaçıran adamın kimliğini ve yerini öğrendi. Adam, eski bir suçlu olan Salih Kaya'ydı ve kenar mahallelerden birinde saklanıyordu. Kenan, elindeki bilgilerle hızla harekete geçti.

 

Gece yarısı, Salih'in saklandığı binanın önüne geldiğinde, içindeki öfke kabına sığmaz hale gelmişti. Sessizce binaya girip katları teker teker kontrol etmeye başladı. En üst kata ulaştığında, loş bir ışık ve içeriden gelen hafif bir ses duydu. Kapıyı yavaşça açtığında, Semra'yı yerde yatan halde gördü.

 

Salih, Semra'nın başında dikilmiş, alaycı bir şekilde konuşuyordu. Kenan, daha fazla beklemeden içeri daldı ve Salih'in üzerine atladı. Salih neye uğradığını şaşırdı, ama Kenan'ın öfkesi karşısında şansı yoktu. Kenan, onu yere yatırıp elleriyle boğazını sıktı.

 

"Semra'ya ne yaptın, seni pislik!" diye bağırdı Kenan, öfkesini kontrol edemeyerek. Salih, çaresizce Kenan'ın ellerinden kurtulmaya çalıştı ama nafileydi. Kenan, Salih'in yüzüne sert bir yumruk atarak onun direncini kırdı.

 

"Senin gibiler yüzünden masum insanlar acı çekiyor," dedi Kenan, dişlerinin arasından. "Ama bu sefer yanıldın. Semra'yı asla yalnız bırakmayacağım."

 

Salih, acı içinde kıvranırken, Kenan onu bir kez daha sıkıca tuttu. "Bir daha asla bir kadına zarar vermeyeceksin," dedi ve Salih'i son bir darbe ile yere serdi. Salih, hareketsiz kaldı.

 

Kenan, hızla Semra'ya doğru koştu. Onu yerden kaldırıp sıkıca sarıldı. "Artık güvendesin, Semra," dedi Kenan, gözlerinde yaşlarla. "Seni asla bırakmayacağım."

 

Semra, Kenan'ın kollarında huzur buldu. Bu kabusun sona erdiğini ve Kenan'ın onu her zaman koruyacağını biliyordu. Kenan, Semra'yı kucaklayarak dışarı çıktı ve karanlık gecenin içinde kaybolup gitmeden önce bir kez daha Salih'e baktı. Bu cehennemden Semra'yı kurtarmıştı ve şimdi onu sonsuza dek koruyacaktı.

 

 

Kenan, Semra'yı kucağına aldı ve hızla arabasına doğru koştu. Semra, Kenan'ın kollarında kendini güvende hissetti. Kenan, arabanın arka koltuğuna dikkatlice Semra'yı yerleştirdi ve hızla hastaneye doğru yola çıktı.

 

Hastaneye vardıklarında, Kenan Semra'yı kucağında acil servise taşıdı. Doktorlar ve hemşireler hemen Semra'yı alıp tedaviye başladılar. Kenan, koridorda endişeyle beklerken, birkaç saat sonra doktor yanına gelip Semra'nın durumunun stabil olduğunu ve yakında odasına taşınacağını söyledi.

 

Semra'nın hastane odasında geçen saatler boyunca Kenan, onun başucunda bekledi. Bir süre sonra, Semra'nın üvey annesi, babası ve üvey kaynanası hastaneye geldiler. Üvey kaynanası, odaya girer girmez Semra'ya küçümseyici bir bakış attı.

 

"Semra, yine ne yaptın? Yine mi başımıza bela açtın?" dedi sert bir sesle.

 

Annesi ve babası da Semra'ya hayal kırıklığıyla bakarak eklediler, "Yüzümüzü yine kara çıkardın, Semra. Ne zaman akıllanacaksın?"

 

Kenan, bu sözlere daha fazla dayanamadı ve ayağa kalkarak onlara döndü.

 

 

 

 

Kenan, Semra'nın ailesinin sözlerine daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı. Gözlerinde öfke parlıyordu. "Yeter artık!" diye bağırdı, sesi koridorlarda yankılandı. "Semra burada acı çekerken, siz hâlâ onu suçluyorsunuz. Bu nasıl bir vicdan? Bu nasıl bir aile?"

 

Üvey kaynanası, Kenan'ın öfkesi karşısında geri adım atmadı. "Onun okumaya gitmesi baştan beri saçmalıktı," dedi alaycı bir tonla. "Bunu en başından beri söylüyorum. Eğer evde kalsa, başımıza bunlar gelmezdi."

 

Kenan, adımlarını hızla üvey kaynanasına doğru attı. "Okumak mı saçmalık? Semra'nın eğitim alması mı saçmalık? Senin gibi düşünenler yüzünden bu dünyada hâlâ adaletsizlik var," dedi, sesi titreyen bir öfkeyle. "Semra'nın bu hale gelmesinin sorumlusu o değil, onu bu durumda bırakıp destek vermeyen sizsiniz!"

 

Semra'nın annesi ve babası, Kenan'ın kararlılığı karşısında şaşkınlıkla geri çekildiler. Annesi, "Ama Kenan, biz sadece onun iyiliğini istiyoruz," dedi, sesi zayıf ve savunmasız.

 

Kenan, gözlerini annesine dikti. "İyiliğini mi istiyorsunuz? Ona bu şekilde davranarak mı? Kızınızın başına gelenler ortada ve siz hâlâ ona destek olmuyorsunuz. Eğer bir kere olsun onun yanında olsaydınız, belki bugün burada olmazdık," dedi.

 

"Semra'nın yanında olacağım. Onu koruyacağım ve hiçbirinizin ona bu şekilde davranmasına izin vermeyeceğim," diye ekledi, kararlılıkla. Üvey kaynanasına tekrar döndü. "Ve sen," dedi, parmağıyla onu işaret ederek, "Bir daha Semra'nın eğitimini ya da kararlarını küçümseyecek olursan, karşında beni bulacaksın."

 

Üvey kaynanası, Kenan'ın sert bakışları karşısında geri çekildi ve sessizce odadan çıktı. Annesi ve babası da peşinden gitmeye karar verdiler, ama Kenan'ın söylediklerini unutacak gibi görünmüyorlardı.

 

Kenan, tekrar Semra'nın yanına oturdu ve onun elini sıkıca tuttu. "Artık kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim," dedi, sesi daha sakin ama kararlı. "Senin yanındayım, Semra. Her zaman."

 

Semra, Kenan'ın sözleriyle gözyaşlarına boğuldu. Kenan, başını Semra'nın yastığına yasladı ve elini tutarak uykuya daldı. Semra, Kenan'ın sıcaklığı ve güveniyle huzur buldu ve ikisi de bir süre sonra derin bir uykuya daldılar.

 

Bu zor günlerin ardından, Kenan ve Semra birlikte güçlü bir şekilde karşı duracak ve birbirlerine destek olarak her türlü zorluğun üstesinden geleceklerdi.

 

 

Bölüm nasıldı?

 

Kenan'a aşığım abi ya çok jön adam sizce peki ?

Yorum yazında okuyam

 

Loading...
0%