@aytengul
|
Kenan, Semra ve Kezban Hanım'ın bağırışlarını duyunca, kaşları çatıldı. İçini bir huzursuzluk kapladı. Ne olup bittiğini anlamak için aceleyle toprak rengi trabzanlara tutunarak merdivenleri çıktı. Kalbi, yükselen seslerle aynı ritimde atıyordu. Merdivenin sonuna geldiğinde, Semra'nın odasının kapısının önünde durduğunu gördü. Semra'nın gözleri kararlılıkla parlıyordu. Dik duruyor, Kezban Hanım'a karşı geri adım atmıyordu. Kezban Hanım ise odadan dışarı doğru öfkeyle bağırıyordu.
"Senin gibi bir gelini hiç görmedim! Beni delirteceksin!" diye haykırıyordu Kezban Hanım, sesi yankılanarak evin duvarlarına çarpıyordu. Elleri havada tehditler savuruyor, yüzü kıpkırmızı kesilmişti.
Semra, kendinden emin bir şekilde, "Ne yapmamı istiyorsun? Sadece eğitimime devam etmek istiyorum," dedi, sesi kararlı ve netti. Her kelimesi, iradesinin gücünü yansıtıyordu.
Kenan, bu sahneyi izlerken, içindeki öfke kabarıyordu. Semra'nın kararlılığı ve Kezban Hanım'ın zalimliği arasındaki bu karşıtlık, onu harekete geçmeye zorladı. Derin bir nefes alarak, adımlarını hızlandırdı ve yanlarına yaklaştı.
"Kezban Hanım, yeter!" dedi Kenan, sesi kararlı ve güçlüydü. "Bu şekilde devam edemezsiniz. Semra'nın da hakları var ve onun eğitimine devam etmesi gerekiyor."
Kezban Hanım, Kenan'a döndü ve gözleri öfkeyle parladı. "Bu mesele seni ilgilendirmez, Kenan! Bu bizim aile içi meselemiz."
Kenan, geri adım atmadı. "Bu, adalet meselesi. Semra'nın geleceğini mahvetmenize izin veremem."
Semra, Kenan'ın yanında durduğunu hissedince daha da güçlendi. "Kenan haklı," dedi, Kezban Hanım'a gözlerini dikerek. "Benim de haklarım var ve bunlardan vazgeçmeyeceğim."
Kezban Hanım, karşısındaki bu birlik ve kararlılıktan afallamıştı. Ama içindeki öfke, hâlâ dinmemişti. "Siz ikiniz... Göreceksiniz," diye tısladı.
Evin içinde yükselen gerilim, havayı keskin bir bıçak gibi doldurmuştu. Kenan, bu kavgayı kazanmak zorunda olduğunu biliyordu, çünkü bu sadece Semra'nın geleceği değil, aynı zamanda onun insanlık onurunun mücadelesiydi.
Kenan, sinirlerini zor dizginleyerek, sert bir adım attı ve Kezban Hanım’ın karşısında durdu. Gözleri öfkeyle parlıyordu. "Sakın!" diye gürledi. "Sakın bir daha karıma sesini dahi yükseltmeye kalkma, Kezban Hanım. Sakın dedim!"
Kezban Hanım, bu beklenmedik çıkış karşısında bir an için duraksadı. Kenan'ın kararlılığı ve öfkesi, havada yoğun bir gerilim yarattı. Herkes nefesini tutmuş, olacakları bekliyordu. Kezban Hanım'ın yüzündeki ifade değişti, ama henüz pes etmiş gibi görünmüyordu. Gözlerindeki öfke ve şaşkınlık karışımı, içindeki çatışmayı dışa vuruyordu.
Semra, Kenan’ın yanında dimdik duruyordu. Onun bu güçlü duruşu, kendisine olan güvenini daha da artırmıştı. Gözlerini Kezban Hanım’dan ayırmadan, Kenan’ın yanında bir kaya gibi sağlam durdu. Bu anın, geleceği şekillendirecek bir dönüm noktası olduğunu biliyordu.
"Siz... Siz ikiniz..." diye mırıldandı Kezban Hanım, sesi artık eskisi kadar gür değildi ama hala tehditkardı. "Göreceksiniz..."
Kenan, karısının elini tutarak, ona destek vermek için sıkıca sıktı. "Hayır, Kezban Hanım. Görecek olan sizsiniz. Semra'nın haklarını çiğnemenize izin vermeyeceğim."
Bu sözler, evin içinde yankılanırken, herkesin zihninde derin bir iz bıraktı. Gerilim, bir süre daha havada asılı kaldı. Sonra, yavaşça dağıldı, ama bıraktığı etki uzun süre unutulmayacaktı.
Kenan, Kezban Hanım'ın gözlerinin içine bakarak, "Şimdi," dedi, sesi soğuk ve kararlı. "Hemen odamdan çık. Yoksa senin için kötü olur."
Kezban Hanım, hışımla karşılık verdi. "Burası benim evim!"
Kenan, kaşlarını çatarak bir adım daha ileri gitti. "Unutmayın, Kezban Hanım," dedi, her kelimeyi vurgulayarak. "Bu ev ve bu şirketlerin yüzde 92'si benim. Bu durumu unutmayın ve ona göre davranın."
Kezban Hanım'ın yüzü bir an için kaskatı kesildi. İçindeki öfke ve hiddet, kontrol edilemez bir hale geliyordu. Ama Kenan’ın sözleri, bir tokat gibi çarptı ona. Gözlerinde bir an için beliren tereddüt, bu savaşı kazanmanın düşündüğünden daha zor olacağını gösteriyordu.
Kenan, bakışlarını bir an bile kaçırmadan, Kezban Hanım’ın tepkisini izledi. "Bu evde herkesin haklarına saygı gösterilecektir. Özellikle Semra'nın. Bunu aklınızdan çıkarmayın."
Kezban Hanım, içindeki öfkeyi yutkunarak bastırmaya çalıştı. Gözlerindeki tehditkâr bakış hâlâ yerindeydi, ama Kenan’ın kararlılığı karşısında sessiz kalmak zorunda kaldı. Sonunda, tek bir kelime etmeden arkasını dönüp odadan çıktı.
Semra, derin bir nefes aldı ve Kenan'a minnetle baktı. Bu kararlılık ve destek, onun için çok şey ifade ediyordu. Kenan, karısının elini tekrar tutarak, "Artık bu evde kimse sana haksızlık yapamayacak," dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı.
Evin içinde yükselen bu gerilim, bir süre daha hafifçe hissedildi. Ama Kenan ve Semra için bu, bir zaferin işaretiydi. Kenan’ın kararlılığı ve Semra’nın iradesi, bu evde adaletin ve hakkın galip geleceğini gösteriyordu.
Kenan, Semra'nın gözlerine şefkatle bakarak, "Semra," dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı. "Gel, hadi. Daha fazla ayakta kalma. Daha yeni hastaneden çıktın. Sağlığına önem ver, lütfen."
Semra, Kenan'ın endişeli bakışlarına karşılık verdi. İçinde hala bir savaşçı ruhu taşıyordu, ama Kenan'ın onun sağlığını düşündüğünü görmek ona güç verdi. "Tamam," dedi, hafifçe gülümseyerek. "Senin için dinleneceğim."
Kenan, Semra'nın elini nazikçe tutarak ona yol gösterdi. Beraberce odalarına doğru yürüdüler. Kenan, Semra'nın yanında güçlü ve destekleyici bir varlık olarak duruyordu. Semra, Kenan'ın bu koruyucu tavrından güç alarak, yaşadıkları zorlukları birlikte aşabileceklerine inanıyordu.
Odaya vardıklarında, Kenan, Semra'nın yatağına oturmasına yardımcı oldu. "Sana iyi bakmak benim görevim," dedi, hafif bir gülümsemeyle. "Senin sağlığın her şeyden önemli."
Semra, Kenan'a minnetle baktı. "Sen yanımdayken, her şeyin üstesinden gelebilirim," dedi. Kenan'ın ona olan sevgisi ve desteği, içindeki gücü yeniden canlandırmıştı. Bu zor zamanları birlikte atlatacaklarını biliyordu.
Kenan, Semra'nın elini nazikçe tutarak, "Şimdi Semra, sen uzan," dedi. "Sana yemek getireceğim."
Semra, Kenan'ın bu ilgisinden memnun, başını sallayarak yatağa uzandı. Kenan, onun üstünü örtüp rahat ettiğinden emin olduktan sonra, mutfağa doğru yöneldi. Semra'nın iyileşmesi için gerekli olan her şeyi yapmaya kararlıydı.
Mutfağa giderken aklında tek bir düşünce vardı: Semra'nın sağlığı ve mutluluğu. Bu evdeki her türlü zorluğa karşı, onun yanında duracak ve onu koruyacaktı.
Kenan, mutfakta Semra için en sevdiği yemekleri hazırlarken, içindeki sevgi ve bağlılık, her hareketine yansıyordu. Semra'nın iyileşmesi, onun için her şeyden önemliydi ve bu kararlılık, onları her türlü zorluktan koruyacaktı.
Kenan mutfağa gelip Semra için yemek hazırlamaya başladı. Çalışanların fısıldaşarak konuştuklarını duyuyordu, ama onların dediklerini kale almadan işine odaklandı.
Tezgahın üzerinde malzemeleri dikkatlice hazırlarken, aklında sadece Semra'nın sağlığı ve mutluluğu vardı. Kesme tahtasına sebzeleri doğradı, tencereye su koydu, ve Semra'nın en sevdiği çorbayı yapmaya başladı. Çalışanlar bir yandan kendi işlerini yaparken bir yandan da aralarında mırıldanıyorlardı, ama Kenan onların konuşmalarını duymazdan geldi.
Bir süre sonra, çorbanın kokusu mutfağı doldurdu. Kenan, yemeğin hazır olduğundan emin olduktan sonra, dikkatlice bir tepsiye yerleştirdi. Semra'nın yatağına kadar götürdü, ve ona nazikçe uzanmasını hatırlatarak tepsiyi önüne koydu.
"İşte, Semra," dedi, sıcak bir gülümsemeyle. "Senin için en sevdiğin çorbayı yaptım. Sağlığına dikkat etmen çok önemli."
Semra, Kenan'ın getirdiği çorbayı görünce minnetle gülümsedi. "Teşekkür ederim, Kenan. Senin bu kadar düşünceli olman, beni çok mutlu ediyor."
Kenan, Semra'nın yanında oturarak ona destek olmaya devam etti. Bu zor zamanlarda birbirlerine olan bağlılıkları, her türlü engeli aşmalarını sağlayacaktı.
Kenan, Semra'ya yemeğini yedirirken, konuşmasına devam etti. "Ama Kezban ne mor oldu, gördün mü?" dedi Kenan, hafif bir gülümsemeyle.
Semra, kaşığını yavaşça ağzına götürürken durakladı ve şaşkınlıkla Kenan’a baktı. "O şirketlerin yüzde 92'sinin senin olduğunu bilmiyordum," dedi.
Kenan, göz kırparak gülümsedi. "Ee, artık bilmiş oldun. Kocan zengin bir adam, Semra Azadoğlu."
Semra, bu yeni bilgi karşısında hem şaşkın hem de mutlu bir ifadeyle Kenan’a baktı. "Senin bu kadar güçlü olduğunu bilmek bana güven veriyor," dedi. "Ama bu servet, sana olan sevgimi değiştirmeyecek."
Kenan, Semra'nın elini nazikçe sıkarak, "Benim için en değerli şey sensin," dedi. "Senin yanında olmak ve seni mutlu görmek, her şeyden önemli."
Bu an, aralarındaki bağı daha da güçlendirdi. Her türlü zorluğun üstesinden gelebileceklerine dair inançları, bu güven ve sevgi dolu konuşmalarla perçinlendi.
Kenan, Semra'nın boşalan çorba kasesine bakarak, "Hadi," dedi nazikçe. "Yemeğini de bitirdin. Şimdi uyuyalım, çok yorgun görünüyorsun."
Semra, hafifçe gülümseyerek başını salladı. "Tamam, Kenan. Senin yanında dinlenmek iyi gelecek."
Kenan, Semra'nın rahat etmesini sağlamak için onu dikkatlice yatağa yatırdı. Battaniyesini üzerine örtüp ona rahat bir pozisyon bulduktan sonra yanına uzandı.
"Rahat mısın?" diye sordu Kenan, Semra'nın yüzüne sevgi dolu bir bakış atarak.
Semra, gözlerini kapatırken Kenan'ın elini tuttu. "Evet, seninle her şey daha iyi," dedi. "İyi geceler, Kenan."
"İyi geceler, Semra," diye fısıldadı Kenan, onun elini sıkıca tutara k. Bu anın huzuru ve güveni içinde, ikisi de yavaşça uykuya daldı. Yeni bölüm geldi hadi yorumlar gelsin
|
0% |