Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@aytengul

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Güneşin ışıltıları, odamın perdesinin arasından süzülüp içeriye dolarken, beni zorla uyandırmıştı. Bir hafta önce isteme töreni olmuştu; çeyizler, yüzükler ve düğün kıyafetleri büyük bir titizlikle seçilmişti. Bugün düğün günüydü ve hazırlanmam gerekiyordu. Ama içimde en ufak bir heyecan dahi yoktu. Kezban Hanım ne derse desin, umrumda bile değildi.

 

Üzerimde siyah ve altın işlemeli, zarif bir uzun elbise vardı. Elbisenin siyah kumaşı, altın ipliklerle işlenmiş karmaşık desenlerle süslenmişti, bu da ona asil ve gösterişli bir hava katıyordu. Elbisenin etekleri, yere kadar uzanıyor ve yürüdükçe zarif bir şekilde dalgalanıyordu. Omuzlardan aşağı doğru inen dantel detayları, elbiseye romantik bir dokunuş katmıştı.

 

Saçlarım, doğal dalgalar halinde omuzlarıma dökülüyordu ve parlaklığıyla dikkat çekiyordu. Açık saçlarım, elbisenin zarafetini tamamlıyor ve yüzümün etrafında yumuşak bir çerçeve oluşturuyordu.

 

Kollarımda, pırlanta ve değerli taşlarla süslenmiş birkaç pahalı bilezik vardı. Bilezikler, her hareket ettiğimde ışığı yansıtarak göz alıcı bir parlaklık yayıyordu.

 

Ayaklarımda ise çok az topuğu olan şık bir çift topuklu ayakkabı vardı. Ayakkabılar, hem rahat hem de şık olmalarıyla dikkat çekiyordu, böylece gece boyunca rahatça dans edebiliyordum.

 

Dün gece kocam, Kezban Hanım'a hak ettiği dersi vermişti. O kibirli tavrından sonra, artık ondan nefret ediyordum. Bundan sonra benden çekeceği vardı. Buraya geleli yedi, sekiz ay olmuştu. Doğum günüme sadece üç gün kalmıştı, ama şu an bu düğün işleri yüzünden kutlamayı düşünemiyordum bile.

 

Kenan büyük ihtimalle doğum günümü hatırlamayacaktı. Neyse, şimdi bu düşünceleri bir kenara bırakıp güzel bir duş alarak hazırlanmalıydım. Bugünkü düğünde çok güzel olacaktım. Kezban Hanım, kendi canavarını yaratmıştı; şimdi sonuçlarını görsün bakalım. Benim adım Semra ise, bunun bedelini ona ödetmeyi bilirdim. Hem kocam da arkamdaydı, bana ne yapabilirdi ki?

 

Hızlı bir duşun ardından, bir havluyu belime, diğerini ise saçıma dolayarak giysi odasına doğru ilerledim. Bugünkü düğünde, Kenan’ın benim için aldığı siyah ve altın işlemeli elbiseyi giyecektim. Saçlarımı açık bırakıp, Kenan’ın aldığı bilezikleri kollarıma takacaktım. Hazırlıklarımı tamamlarken, içimde biriken öfke ve kararlılık her geçen saniye artıyordu. Kezban Hanım’ın düğünde beni görmesiyle başlayacak bu yeni dönemin adımlarını atıyordum.

 

Adımlarım sert ve kararlıydı. Kezban Hanım’ın karşısına çıktığımda, onun gözlerinde belirecek şaşkınlığı görmek için sabırsızlanıyordum. Bugün sadece bir düğün günü değil, aynı zamanda benim zafer günüm olacaktı. Bekle Kezban Hanım, bekle ve gör; ben Semra'yım ve senin için bir kâbus olacağım.

 

 

 

Bugün çok ama çok güzel bir gün olacaktı, çünkü zevkli kocam sayesinde her şeyin en iyisiyle karşılanacaktım.

 

Ben, Semra Azadoğlu, Kenan Azadoğlu'nun biricik karısı olarak onun sevgisi ve ilgisiyle her an kendimi özel hissediyorum.16 yaşıma girmeme sadece 3 gün kalmıştı ve bu yaşımda Kenan sayesinde eğitimime devam edebiliyor ve gelecekte istediğim mesleği yapma hayalime bir adım daha yaklaşabiliyordum. Kocamın desteğiyle, hayallerime ulaşmak için gerekli olan her şeyi elde edebilecektim.

 

Bu düşüncelerden uzaklaşıp son kez aynada kendime baktım. Kocam Kenan banyoda olduğu için elbiselerini hazırlamaya başladım. Her bir parça özenle seçilmiş, ütülenmiş ve yerleştirilmişti. Kenan’ın şıklığına her zaman önem verirdim; onun yanındayken gururla parlamasını isterdim

 

.Kenan banyodan çıktıktan sonra ona sevgi dolu bir gülümsemeyle baktım. Gözlerimiz buluştuğunda hissettiğim sıcaklık ve mutluluk, günün ne kadar güzel geçeceğinin habercisiydi. Kenan’ın bana olan bakışları, ona olan sevgimi daha da pekiştiriyordu. Elbiselerini ona uzatırken, “İyi ki varsın Kenan,” dedim

 

Kenan, üzerinde sıkı bir tankim elbise vardı. Elbise, vücuduna tam oturuyor ve kaslarını belirgin hale getiriyordu. Koyu renkli kumaşı, mat bir dokuya sahipti ve hafif parlamasıyla dikkat çekiyordu. Elbisenin omuz kısmı, sağlam dikişlerle güçlendirilmişti ve göğüs kısmında küçük bir arma bulunuyordu. Bu arma, metalik bir renkte olup, elbiseye zarif bir detay katıyordu. Tankim elbisenin yan taraflarında, Kenan'ın hareket kabiliyetini artıran esnek paneller yer alıyordu. Ayak bileklerine kadar uzanan bu elbise, modern ve şık bir görünüm sunuyordu. Ayrıca, bilek kısımlarında fermuar detayları bulunuyordu, bu da elbisenin giyilip çıkarılmasını kolaylaştırıyordu.

 

 

Kenan, takım elbisesini giymiş olarak banyodan çıktıktan sonra giysi odasında kendini hazırlayarak hızla dışarı çıkmayı planlıyordu. Odaya girdiğinde, onun bu haliyle ne kadar şık olduğunu düşündüm ve hemen dikkatle inceledim.

 

"Çok beklettim mi?" diye sordu Kenan, başını eğip gülümseyerek.

 

Kendisine bakışlarımı kestirmeden, "Küçüğüm, yalnız bu kadar bakmasan mı sence?" dedim.

 

"Niye bakmayayım ki?" dedi Kenan, şaşkın bir ifadeyle.

 

"Ben öyle mi dedim, küçüğüm? Hem nasıl olmuşum?" diye devam etti.

 

"Çok yakışmış," dedim. "Karım diye demiyorum amma harikulade olmuşsun."

 

"Düğünde seni kıskanmadan yapacağım bilmiyorum," dedi Kenan, şaka yollu.

 

"Yalnız efsanesin tatlım," diye ekledim. Kenan'ın bu sözlerine gülerek bakıyordum.

 

"Hadi bakalım, asahiya inelim. Karı koca millet asalet görsün," dedi Kenan ve elimi tutarak odadan çıkmamı sağladı. Merdivenleri yavaşça inip oturma odasına doğru ilerledik.

 

Oturma odasında büyükler sohbet ediyorlardı ve etraf kalabalıktı. Kenan'la içeri girdiğimizde, Kezban hanım bizi görünce söze girdi.

 

"Sonunda teşrif buyurdunuz. O kadar iş var, siz şimdi geliyorsunuz gelin hanım," dedi Kezban.

 

Bu defa söze ben girdim: "Konağın işini yapmak için onca görevlimiz varken bana ihtiyaç yok diye düşündüm, Kezban hanımcım. Hem sizin gelininiz Nazgül abla da yok, o kuaföre gitmişti değil mi?"

 

Kezban'ın sinirli bakışlarına aldırmadan sözümü bitirdim. "Hadsiz," dedi Kezban, sinirli bir şekilde.

 

"Kusura bakmayın amma bakarsanız da olur. Size diyeceğim bu kadar! Kenan, dışarı çıkalım mı?"

 

"Tamam tatlım, hadi çıkalım," dedi Kenan, hiç istifini bozmadan.

 

Dışarıya çıkar çıkmaz, Kenan bana, "Bakıyorum da cevap verir olmuşsun," dedi.

 

"O, onu sana kuma almak istemeden önce düşünecekti!" dedim.

 

"Sen beni kıskanır mıydın?"

 

"Oy oy, küçüğüm, beni mi kıskanır mıymış? Oy oy," dedi Kenan, şaka yaparak.

 

"Ya Kenan, yaa!" diyerek ona vurmaya başladım.

 

"Tamam, tamam, sakin ol. Sen haklısın," dedi Kenan, ellerini yukarıya kaldırarak teslim oldu.

 

Kenan’la dışarıda biraz sohbet ettikten sonra o, kuzenleriyle konuşmaya başladı. Ben de içeri geçtim ve kadınların oturduğu köşeye oturdum. Kadınlardan biri, "Maşallah, Kenan Ağa'nın karşısında yaşı küçük olmasına rağmen çok güzel ve alımlı maşallah," dedi.

 

Baktığımda anem ve Yaren’i görünce ayağa kalkmaya dahi tenezzül etmedim.

 

"Hoş bulduk, gelin hanım. Nasılsınız?" diyerek karnı şişmiş Yaren, yanımıza yaklaştı.

 

"İyilik, Yarencim," dedim, hoşnutsuz bir şekilde.

 

"Abim iyi bakıyordur sana."

 

"N’oldu, şekerim? Kıskandın mı?"

 

"Ne kıskanacağım? Bulmuşum aslan gibi kocamı!"

 

"O ayıyı adam edebildin mi diye soracağım da, ikimiz de aynıyız," dedi Yaren.

 

"Sen benim kocama!"

 

"Sesini yükseltmeye kalkma, burası senin evin değil, benim evim, kocamın evi."

 

Kezban da devreye girdi. "O, bu evin kızı, her zaman onun evi çünkü…" derken,

 

"Yalnız sizin kızınız sizi bir adam için atmadı mı, yoksa ben mi yanlış anlıyorum?" dedim.

 

Dediklerimden sonra ağızlarını açmamışlardı. Oh olsun, bana az çektirmemişlerdi.

 

"Kızım, sizin niye bebeğiniz yok?"

 

"Kızın yüzüne vurma, kocasının çocuğu olmaz," dedi Kezban.

 

"Kocam hakkında doğru konuşun. Bizim ailemiz sizi ilgilendirmiyor. Kocamla ilgili tek bir kelime dahi duymayacağım, yoksa sizin için kötü olur!" diyip ortalığı karıştırdım.

 

Kocam da kocam,

 

Paşam da paşam,

 

Evimin direği,

 

Gözümün bebeği.

 

Biraz sonra düğün alayı gelmişti. Biz de gelin evine gitmek üzere arabalara ilerledik ve hemen Kenan’ın arabasına bindim. Ön koltukta kendime yer edindim.

 

"Amma küçüğüm, senin 18 yaşın yok," dedi Kenan, gülümseyerek.

 

"Kenan, nolursun," diyerek yavru köpek bakışları attım. Sonra yola koyulduk.

 

Düğün bahçede yapılacaktı. Kenan her şeyin en güzeli olsun diye elinden geleni yapmıştı. Gelinin kuşağı bağlanmıştı ve herkes egenceye koyulmuştu. Kenan’ın yanına ilerleyecektim ki, orada erkeklerin olduğunu görünce nenenin yanına oturdum.

 

Uzaktan baktığımda baba demeğe dilim varmayan varlığı ve abi bozuntusunu gördüm. Hemen kafamı neneye çevirdim.

 

"Bu gün senle gurur duydum kızım. Kezban’ın ve o kadınlara çok güzel cevaplar verdin, kocanı korudun. Aferin sana. Her zaman böyle eşinin yanında ol, tamam mı? Güzel kızım, sana bu yakışır. Bu gün öyle konuşunca Kenan’ın anasını hatırladım," dedi nenem ve burnunu çekti.

 

Biraz sonra, bu atmosferden çıkıp şenleniyorlardı. Kenan’la etrafındakileri kıskandıracak şekilde dans etmeye başladık. Adeta bütün gözler bizim üzerimizdeydi. Oh, canıma deysin, çatlasınlar patlasınlar, umurumda dahi değildi.

 

Dans bitince, takı töreni başladı. Kenan, bizim adımızdan altın kemer verdi geline. Bahçe havuzluydu ve kenarda çocuğun balonunu almak isteyip de ulaşamayan birini gördüm. Yanına yaklaşıp balonu almak istedim, ama bir anda havuza gömüldüm. Yüzme bilmiyordum ve çabalamama rağmen başarılı olamıyordum.

 

Gözlerim kapanmaya başladığında, havuza biri kendisini atıp beni hemen havuzun kenarına çıkardı. Öksürmeye başladım. Kenan hemen yerdeki ceketini alıp üzerime örtü.

 

"N’oldu Semra?" diye sordu Kenan.

 

"Çocuğun balonunu alırken biri beni itti," dedim.

 

"Kim yaptı ulan bunu, benim karıma hangimiz yaptı?" diye bağırdı Kenan.

 

"Müdür, hemen buraya gelip bana kamera kayıtlarını göstereceksin."

 

"Hemen."

 

"Efendim, kameralar kapatılmış."

 

"Ne demek oğlum kapatılmış?"

 

"Kenan, donuyorum."

 

"Hemen bir tanem," diyerek beni kucağına alıp arabaya doğru götürdü. "Arabayı açın ulan!" diyerek bağırdı.

 

Arabaya bindirip, arabayı hızla sürdü.

 

"Hemen eve gideceğiz, bir tanem," dedi. Üşümem azalmıştı. Kenan telefonu çıkarıp hemen benim için sıcak çorba ve çay kaynatmalarını söyledi.

 

15 dakika sonra eve gelince beni hemen banyoya soktu. Sıcak su iyi gelmişti. Ardından kalın elbiseler giydirdi ve sıcak çorba içirdim.

 

Bunu kimin yaptığını elbet bulacakt

ı, emindim.

 

Evet, canlarım, aldığım kararla artık bölümler daha uzun ve heyecanlı olacak. Sizleri seviyorum.

Güzel bölüm oldu bol bol yorum istiyorum

 

25 oy 25 yorum gelmediği müddetçe size bölüm falan yok !

Biraz insaf ya o kadar emek verip yazıyorum.

Biraz yorum okumak benim de hakkım .

 

​​​​​​

 

 

Loading...
0%