@aytengul
|
Çok eğlenceli bir bölüm kahkahalarla yazdım.
Umarım sizde beğenirsiniz
Semra, yemeğini yerken Kenan'a dönüp tatlı bir sitemle, "Yedim yemeği, yaa, beni boğacaksın!" dedi. Sözlerindeki yalancı alınganlık, dudaklarındaki hafif bir gülümsemeyle birleşince, Kenan bu duruma sadece gülümsemekle yetindi. Semra'nın bu nazlı çıkışı, Kenan için sadece bir oyundu; aralarındaki sevgi dolu şakalaşmalar, birbirlerine olan bağlılıklarının bir yansımasıydı. Kenan, Semra'nın bu sahte kızgınlığına karşılık olarak ona daha da yakınlaştı, sevgi dolu gözlerle bakarak, "Senin her halini seviyorum," diye mırıldandı.
Kenan, Semra'nın tatlı şikayetine muzipçe bir gülümsemeyle karşılık vererek, "Ağıza buruna bak," dedi. Semra, Kenan’ın bu esprisine hafifçe kaşlarını çatarak cevap verdi, ama gözlerinde sevgiden başka bir şey yoktu.
Kenan uyandığında, hissettiği mutluluk ve rahatlama tarif edilemezdi. İçi içine sığmıyor, derin bir nefes alarak gözyaşlarına yenik düşüyordu. Semra’nın titreyen sesiyle "Kenan," dediğini duyduğunda, gözleri doldu. Semra’nın endişeyle, "Çok korktum," dediği an, Kenan kalbinin daha hızlı attığını hissetti.
“Ben de korktum,” diye karşılık verdi Kenan, sesi hala biraz titrek. "Sen daha yeni yeni konuşmaya başlarken, her şeyin bir anda bitmesini hiç istemiyordum. Seni kaybetmekten korktum, Semra." Kenan, Semra'nın elini sıkıca tuttu, sanki bir daha asla bırakmak istemiyormuş gibi. Bu an, ikisinin de ne kadar derin bir bağlılıkla birbirlerine kenetlendiğini bir kez daha gösteriyordu.
Kenan, hasta yatağında oturmuş, gözlerini tavana dikmiş düşünceli bir haldeydi. Semra, odadan içeri girdiğinde Kenan’ın neyin peşinde olduğunu hemen anladı.
"Ne düşünüyorsun yine, Kenan?" dedi Semra, gülümseyerek.
Kenan, gözlerini tavandan çekmeden, "Bugün hastane menüsünden hangisini seçsem? Yoğurt çorbası mı, haşlanmış sebze mi?" diye ciddi bir sesle sordu.
Semra, onun bu haline gülerek, "Bence ikisini de seçme. İkisi de pek senlik değil," dedi.
Kenan, başını hafifçe yana çevirip Semra’ya muzipçe göz kırptı. "Evet, haklısın. Zaten hastane yemeğiyle daha fazla eziyet çekmeyeceğim. Ama senin şu meşhur köftelerinden bir tabak olsa, bütün ağrılarım geçer."
Semra gülümseyerek, "Kenan, doktorlar sana hafif şeyler yemen gerektiğini söylediler. Köfte fazla olur."
Kenan inatla, "Ama benim tek şifam senin köftelerin! Ne de olsa hasta insanım, isteklerim öncelikli olmalı," diye savundu kendini.
Semra başını iki yana sallayarak, "Sen hasta falan değilsin, Kenan. Resmen bana mızmızlanıyorsun," dedi ve göz kırptı.
Kenan, gözlerini kısarak, "Tamam, tamam, belki biraz naz yapıyorum ama bu kadar tatlı bir hemşireye kim naz yapmaz ki?" dedi, gözlerinde yaramaz bir ışıltı vardı.
Semra kahkaha atarak, "Kenan, şunu bilmelisin ki, bu tatlı hemşire seni köfte değil, haşlanmış sebzeyle besleyecek!" dedi.
Kenan dramatik bir şekilde iç çekerek, "Eyvah, en sevmediğim şey! Ama biliyor musun, Semra? Sen haşlanmış sebzeleri bile leziz yaparsın," diye mırıldandı.
Semra, Kenan’ın yanına yaklaşıp elini tuttu. "Merak etme, yakında seni evde mis gibi yemeklerle besleyeceğim. Ama şimdi, doktorların dediklerine uyalım, olur mu?"
Kenan, pes etmiş gibi yaparak, "Peki, sen kazandın. Ama unutma, evdeki ilk yemeği sen yapıyorsun!"
Semra gülerek, "Anlaştık! Ama o zamana kadar haşlanmış sebzelerle idare edeceksin," dedi.
Kenan ise sahte bir hüzünle, "Ah, zavallı ben!" dedi. "Haşlanmış sebzelerle baş başa kaldım..."
Semra bu söze kahkahalarla karşılık verdi. "Merak etme, Kenan. Haşlanmış sebzeleri de seversin sen, yeter ki onları ben yapayım," dedi.
Kenan, hafif bir gülümsemeyle, "Sen ne yaparsan, onu severim Semra," diye ekledi.
Kenan, Semra'nın sorusuyla yüzünde muzip bir gülümsemeyle döndü. "Evet, evet, tatlı hemşire dedim," dedi hafif bir alayla.
Semra kollarını kavuşturup başını yana eğerek ona baktı. "Tatlı hemşire ha? Yani şu an hastanedeyim diye mi böyle konuşuyorsun? Yoksa gerçekten mi?"
Kenan, bu soru karşısında gözlerini hafifçe kısarak, "Şu an hastanedeyim diye mi? Yoksa her zaman böyle düşünmüş olamam mı?" diye karşılık verdi.
Semra bir kaşını kaldırarak, "Tatlı hemşire, ha? Demek öyle..." dedi, hafif bir gülümseme dudaklarının kenarına yerleşirken.
Kenan yastığa yaslanarak, "Tabii ki, tatlım. Ama bilmelisin ki, bu tatlı hemşirenin yemek yapma konusunda biraz yardıma ihtiyacı olabilir. Sonuçta hasta yatağındayım, nazım geçer," dedi.
Semra bu durumu fırsat bilerek, "Tatlı hemşire de sana haşlanmış sebzelerle naz yapmaya devam edecek," diye cevap verdi.
Kenan gözlerini devirerek, "Yine haşlanmış sebze mi? Pes doğrusu," dedi.
Semra, gülerek Kenan'ın elini tuttu. "Evet, haşlanmış sebze. Ama yanında bir de tatlı hemşirenin gülümsemesi var. Belki bu kadar kötü olmaz?"
Kenan gülümseyerek, "O zaman bu anlaşmayı kabul ediyorum. Tatlı hemşirenin gülümsemesiyle her şey daha lezzetli olur," dedi.
Semra, bu kez ciddiyetle, "Kenan, sen gerçekten ne yapıyorsun böyle?" diye sordu.
Kenan, sevimli bir şekilde göz kırparak, "Ne yapıyorum biliyor musun, Semra? Sadece seni daha çok seviyorum," diye mırıldandı.
Semra, bu sözlerle daha fazla direnemeyerek Kenan’ın yanına eğildi ve tatlı bir şekilde gülümsedi. "Sen de tatlı hemşirenin sabrını zorluyorsun, biliyorsun değil mi?"
Kenan gülerek, "Ama bu tatlı hemşireye naz yapmak çok eğlenceli," ded Kenan, Semra’nın gözlerine bakarak, "Benim hemşirem sensin," dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Semra bu sözler karşısında bir an duraksadı, sonra gülümseyerek, "O zaman ben de sana elimden gelen en iyi bakımı yapacağım," diye karşılık verdi.
Kenan, hafifçe gülümseyip, "Bunu dört gözle bekliyorum," dedi. "Ama bir şartla: Tedavimin sonunda bir tabak köfte istiyorum!"
Semra, gülümsemesini saklamaya çalışarak, "Anlaştık! Ama köftelerin yanında haşlanmış sebze de olacak," dedi.
Kenan, gözlerini devirdikten sonra, "Ah, Semra, seninle pazarlık yapmak gerçekten zor," diye şaka yollu söylendi.
Semra gülerek, "Seninle uğraşmak da kolay değil, Kenan. Ama her anı değerli," dedi.
Kenan, bu sözler karşısında yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, "O zaman senin hemşiren olmaktan mutluyum," dedi.
Semra başını sallayarak, "Ben de senin hemşiren olmaktan mutluyum, Kenan. Ama unutma, iyileştiğinde pazarlıklar bitiyor!" diye ekledi.
Kenan gülerek, "İyileştiğimde pazarlıklar başlar, tatlım," dedi.
Kenan, kendine güvenen bir tavırla gülümsedi ve "Ben yakışıklı bir adamım, bana karşı koymak zor, tatlım," dedi.
Semra, ona alaycı bir bakış attı, ardından dudaklarını büzerek, "Ah, gerçekten mi? Demek o kadar çekicisin ki karşı koyamıyorum, öyle mi?" diye karşılık verdi.
Kenan göz kırparak, "Kesinlikle! Hem de bu kadar yakışıklı bir kocan varken, başka bir seçeneğin olabilir mi?" diye ekledi.
Semra, gülümsemesini zor tutarak, "Belki de seni fazla şımartıyorum," dedi.
Kenan, gülerek, "Şımartılmayı hak ediyorum, kabul et," diye yanıtladı.
Semra, sonunda gülümseyerek, "Tamam, tamam. Şımartılmayı hak ediyorsun. Ama sadece yakışıklı olduğun için değil, aynı zamanda benim tatlı ve inatçı kocam olduğun için," dedi.
Kenan, bu sözler karşısında hafifçe başını eğerek, "İşte şimdi doğruyu buldun," dedi. "Hem yakışıklıyım, hem de seninim."
Semra, kıkırdayarak, "Evet, doğru. Ama yakışıklılık sadece bir bonus. Asıl olan, seni olduğun gibi sevmek," dedi.
Kenan, gülümseyerek, "O zaman, bana karşı koymak zor olsa da, bu kadar sevildiğim için şanslıyım," dedi.
Semra, Kenan’ın elini tutarak, "Sadece şanslı değil, aynı zamanda çok seviliyorsun, Kenan. Ve bu da her şeye değer," diye ekledi.
Kenan, Semra’nın gülüşünü gördüğünde muzip bir ifadeyle ona bakarak, "Bu gülüşle beni baştan mı çıkarmaya çalışıyorsun?" diye takılmaya başladı.
Semra, gülümsemeye devam ederek, "Bu benim doğal halim, Kenan. Bu senin için yeni mi?" diye karşılık verdi.
Kenan, kahkaha atarak, "Doğru söylüyorsun, tatlılık senin doğanda var. Ama bu kadar da etkileyici olmana alışmak zor," dedi.
Semra, ona alaycı bir bakış fırlatarak, "Eğer bu kadar etkilendiysen, belki de biraz daha gülümsemeliyim," diye şaka yaptı.
Kenan, başını hafifçe sallayarak, "Evet, kesinlikle! Ama lütfen beni daha fazla kıskandırma, yoksa senin yüzünden rakipler çıkar ortaya!" dedi.
Semra gülerek, "Kenan, seni bu kadar kolay kıskandırabileceğimi bilseydim, daha önce yapardım," dedi.
Kenan, şaka yollu bir şekilde derin bir nefes alarak, "Ah, o zaman bundan sonra hep dikkatli olmalıyım," dedi. "Çünkü benim tatlı karım, bir bakışıyla bile insanı baştan çıkarabilir."
Semra, hafifçe Kenan’ın kolunu dürterek, "Tamam, Kenan. Bu kadar iltifat yeter. Yoksa gerçekten tatlı birine dönüşeceğim," dedi.
Kenan, ona göz kırparak, "Zaten tatlısın, Semra. Ama bu tatlılık her zaman bende saklı kalsın," diye ekledi. |
0% |