@aytengul
|
Bugün düğün alışverişine çıkacağımız günü sabırsızlıkla bekleyen bir atmosfer vardı, ama içimde kopan fırtına, bu heyecanı gölgede bırakıyordu. Dışarıdaki gürültü ve telaşın aksine, içimde büyük bir endişe ve korku vardı. Sebebi çok açıktı; henüz on beş yaşındaydım ve evliliği kaldıramayacak kadar küçüktüm. Evlilik kavramı bana ağır bir yük gibi geliyordu. Kenan, nişanlım, bana her zaman nazik ve dikkatli davranıyordu. Ancak içimdeki huzursuzluk bir türlü geçmiyordu. Evlendikten sonra değişir ve bana kötü davranır mıydı? Bu düşünce, kafamda sürekli bir yankı gibi çınlıyordu.Kayınvalidem, kayınpederim ve diğer akrabalarla nasıl anlaşacaktım? Onlar da babam gibi zalim olursa, ne yapacaktım? Babamın bana uyguladığı şiddetin, bana çektirdiklerinin aynısını yeni ailem de mi yapacaktı? Bu düşünceler, kafamda bir labirent gibi dönüp duruyordu ve her biri başka bir korkunun kapısını aralıyordu. Ne yapacağımı, nasıl başa çıkacağımı bilemeden, içimdeki karanlık düşüncelerle boğuluyordum. Tek bildiğim, bu evde sevilmediğim gibi yeni evimde de sevilmeyebilirdim. Bu düşünce içimi daha da karartıyordu.İlk geceye dair korkularım, derin ve karanlık bir kuyu gibi içimi çekiyordu. Kenan’ın bana dokunması, bana zarar vermesi düşüncesi, her geçen an daha da büyüyen bir korku haline gelmişti. Gözlerimin önünde beliren kabuslar, her biri daha korkunç ve gerilim dolu senaryolar yaratıyordu. Bu senaryolar, içimdeki huzuru tamamen yok ediyordu. Düşüncelerimle savaşırken, annemin hafifçe omzuma dokunmasıyla kendime geldim.
Annem, sinirle sesini yükseltti, "Kocanın evinde de mi böyle dalıp dalıp gideceksin, ha? Orada başımızı yere mi eğdireceksin?" Kolumu sıkıca çimdiklediğinde, babamın uyguladığı şiddetle açılmış olan yara yeniden acı vermeye başladı. Küçük bir inleme ağzımdan çıktı, acının keskinliği gözlerimi doldurdu.
Tam o sırada, Kenan’ın sesi araya girdi. Sesi, karanlık bir geceyi aydınlatan yıldız gibi, net ve keskin bir tonda yankılandı. "Siz ne hakla benim müstakbel nişanlıma sesinizi yükseltiyorsunuz?" dedi. Cümlesi, hem annemin hem de çevredeki diğerlerinin dikkatini çekmişti. "Nişanlım olduğunu geçtim, bu sizin kızınız. Semra sizin kızınız. Ona böyle davranabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz."
Kenan’ın sesi, kendinden emin ve kararlıydı. Her kelimesi, hava içinde bir kılıç gibi keskin ve etkileyiciydi. Annemin şaşkın bakışları, bu ani ve güçlü çıkış karşısında hiçbir şey anlamadığını gösteriyordu. Kenan’ın bakışları, derin ve soğukkanlı bir kararlılıkla doluydu. "Ne yazık ki, şimdiye kadar onu ezebilmişsiniz ama bundan sonra Semra’ya dokunmanıza asla izin vermem, anlıyor musunuz?" dedi.
Annem, Kenan’ın bu güçlü çıkışını ve sert bakışlarını karşısında şaşkınlık içinde kalmıştı. **Kenan’ın sesindeki otorite, bulunduğumuz ortamda bir sessizlik yarattı.** Annemin gözleri, bu ani değişim karşısında donmuştu. Kenan’ın sözleri, hem annemin hem de çevredeki diğerlerinin üzerinde bir baskı oluşturdu. **Kenan’ın kararlı duruşu ve güçlü ses tonu, ortamdaki tüm gerilimi bir anda üstü kapalı bir tehdit havasına dönüştürdü.**
Gözlerim, Kenan’ın bu cesur ve koruyucu tavrını izlerken, içimdeki korkuların biraz olsun yatıştığını fark ettim. Kenan’ın bu çıkışı, annemin ve diğerlerinin üzerindeki baskıyı artırmış, bir nebze olsun üzerimdeki yükü hafifletmişti. **Kenan’ın gücü ve kararlılığı, bir anda çevremdeki güç dengelerini değiştirmişti.** Kenan’ın duruşu, her şeyin artık eski düzeninde devam etmeyeceğini, yeni bir dönemin başladığını hissettiriyordu.
Arka taraftan kaynanamın soğuk ve alaycı sesi yükseldi: “Oğul, anasıdır. Neyi nasıl yapacağını ve koca evinde nasıl davranacağını öğretiyor. Üzerine gitme.” Kenan’ın siniri daha da kabardı. Ses tonu keskin ve kararlıydı. “Nasıl gitmeyeyim, sen söyle! Bacım ve abisi yüzünden Semra ve benim hayatımı kararttınız! Bu ateşte iki masum insanın hayatını mahvettiniz, şimdi de susmamı mı istiyorsunuz? Bunu bilin ki ne Semra’yı ne de kendimi asla ezdirmem. Ve şunu son kez söylüyorum: Bir daha kimse ona herhangi bir kötü hareket yaparsa onu mahvederim.”
Kenan’ın sesi, tehditkâr ve kararlı bir tonla yankılanıyordu. Sözlerinin ağırlığı, havayı yoğun bir şekilde doldurmuştu. **Kenan, bileğimi nazikçe tutarak beni kendi arabasına doğru yönlendirdi.** Arkamızda annem ve kaynanam, ağzı açık şekilde bizi izliyordu. **Abim ve Yaren, Kenan’ın sert tavrı karşısında kıkırdamayı kesmişti.** Abim, Kenan’ın bileğimi tuttuğunu görünce bir adım öne çıktı ve kaşlarını çattı. Kenan, abimi elinin tersiyle durdurdu.
“Bu kadar uzun boylu değilsiniz, tamam mı!” dedi Kenan, sesinde bir tınısı bulunan öfkeyle. “Sizin yüzünüzden benim ve Semra’nın hayatı mahvoldu. Sakın ha, bundan sonra bu kıza herhangi bir kötü söz veya şiddet uygularsanız hepinizi mahvederim, anladınız mı? Benim sabrımı taşırmayın, tepemin tasını attırmayın.”
Kenan’ın duruşu, çevresindekilerin dikkatini çekmişti. **Ellerini beline koymuş, gözleri alev alev yanıyordu.** O an, kendini koruma içgüdüsüyle kenara çekilen abim ve kaynanam, Kenan’ın tehdidinin ciddiyetini fark etmişti. **Kenan’ın kararlılığı, etrafındaki gerilimi artırmış, korku ve tedirginlik havası oluşturmuştu.**
**Kenan’ın gözleri, tehdit dolu bir ateşle parlıyordu; her kelimesi, bir uyarı gibi çevresindekileri etkiliyordu.** Arkamızda bıraktığımız kaos, Kenan’ın haklı öfkesinin yansımasıydı. **Kenan’ın desteğiyle kendimi biraz daha güvende hissetsem de, içimdeki endişeler ve korkuların gölgesi hala üzerimdeydi.**
Kenan, arabanın kapısını açarak beni nazikçe içeri aldı. Kapıyı kapattıktan sonra emniyet kemerimi takmaya çalıştı. **Bir anda irkildim ve ellerimi koruyucu bir şekilde vücuduma sardım.** Korku ve endişe içinde titriyordum. Kenan, bana bakarken yüzünde endişeli bir ifade belirdi. “Aman Allah’ım, bu kıza ne yapmışlar böyle?” dedi, sesi hüzünle karışmış bir öfkeyle. “Ani bir hareketle korkuyor. Kim bilir neler yaşamış. Pislikler…”
Kenan, sesini yumuşatıp, nazik bir tonla konuştu: “Semra, bana bak. Sana zarar vermeyeceğim. Ben sana onlar gibi davranmayacağım. Benden korkma, tamam mı?” **Kenan’ın gözleri, güven vermek isteyen bir sıcaklıkla parlıyordu.**
“Tamam,” dedim, titrek bir sesle. Kenan emniyet kemerini dikkatlice taktıktan sonra arabayı sürmeye başladı.
“Kaç yaşındasın?” diye sordu, dikkati bana vermişti. “15,” dedim.
“Ben 26 yaşındayım. Okuyor musun?” diye devam etti.
“Liseye gidiyordum ama babam aldı, sonra hiç gidemedim,” dedim, sesimde bir hüzün vardı.
“Peki, okumak ister misin?” diye sordu Kenan, ilgisi belli bir şekilde.
“Evet,” dedim. Kenan’ın nazik tavrı, kendimi daha rahat hissetmemi sağlıyordu. “Tabii ki isterim. Babam kitapların hepsini gözümün önünde yakmıştı. Onun için kızlar okuyamaz, ev işlerini yaparlardı.”
Kenan, başını sallayarak onayladı. “Tamam öyleyse,” dedi ve mağazanın kapısında durdu.
İçeri girdiğimizde, alışverişe başladık. **Yatak odası için siyah ve beyaz renklerin hakim olduğu şık eşyalar seçtik.** Kaynanamın zaman zaman müdahale etmeye çalışmasına rağmen, Kenan hemen benim beğendiğim eşyaları seçti ve tercihlerime uygun düzenlemeler yaptı. **Kenan’ın bu tutumu, bana kendimi değerli ve önemli hissettirdi.**
Sonra gelinlik seçimine geçtik. **Gelinlik mağazasında, Kenan’ın nazik ve dikkatli tavrı, alışverişin bu kısmında da rahatlamama yardımcı oldu.** Kenan, her seçeneği dikkatle değerlendirdi, ama sonunda benim beğendiğim modeli seçmemde yardımcı oldu. Bu, Kenan’ın bana duyduğu saygıyı ve anlayışı gösteriyordu.
**Mağazadan ayrıldığımızda, Kenan’ın yumuşak ve destekleyici tavrı, içimdeki korkuları bir nebze de olsa hafifletmişti. Ancak yeni bir hayatın eşiğinde dururken, içimdeki belirsizlik ve kaygı hala tam olarak yok olmamıştı.**
Alışveriş bitince yemek yedik ve eve gittik. Yolda Kerem'le daha çok konuşmaya başladık. Eve geldiğimde çok yorulmuştum, iki gün sonra düğünüm vardı.Yatağıma uzandım, gözlerimi kapatmadan önce tüm gün yaşadıklarımızı düşündüm. Hayatımın en önemli günlerinden biri olacaktı ve Kenan'ın desteğiyle her şey yolundaydı. İki gün sonra, hayatımın en mutlu gününü yaşayacaktım.Kenan'ın sözleri ve davranışları beni rahatlatmıştı ama hala içimde bir korku vardı. Geleceğin ne getireceğini bilmiyordum ve bu belirsizlik beni tedirgin ediyordu. Ancak, Kenan'ın bana olan sevgisi ve koruyucu tavrı, umutlarımı canlı tutuyordu. Kendi kendime, belki de gerçekten mutlu olabilirim, diye düşündüm ve derin bir nefes alarak uykuya daldım. |
0% |