@aytengul
|
Eve dönüşümüz bir bayram havasında geçiyordu. Kenan’la beraber arabada oturmuş, yolu izlerken kalbimde tarifsiz bir heyecan ve özlem vardı. Uzun süredir evde olamamanın verdiği bir eksiklik hissi, beni her geçen dakika biraz daha sabırsızlandırıyordu. Kenan’ın elini tuttum, sıcaklığını hissetmek bile bana bir nebze huzur verdi.
Tekerlekli sandalyede geçirdiğim günler artık sabrımı zorlamaya başlamıştı. Hareket kabiliyetimin kısıtlanması, her gün biraz daha içimdeki enerjiyi tüketiyordu. Ancak, bu zorlu sürecin sonuna yaklaştığımı bilmek bana dayanma gücü veriyordu. Eve dönmek ve eski yaşantıma kavuşmak için sabırsızlanıyordum.
Kenan, her zaman olduğu gibi yanımdaydı, bana destek olmaktan hiç vazgeçmemişti. Arabamız evimize doğru ilerlerken, yol kenarındaki ağaçlar, tanıdık sokaklar ve geçmişte yürüdüğümüz yollar gözlerimin önünden geçiyordu. İçimde tarifsiz bir özlem ve heyecan vardı. Artık evimize dönmenin zamanı gelmişti.
Evin kapısına vardığımızda, Kenan tekerlekli sandalyemi iterek beni içeri taşıdı. O tanıdık kokuyu, evimizin havasını derin derin içime çektim. Her detayını özlemiştim; salondaki koltuklarımız, duvarlardaki aile fotoğraflarımız, mutfağın sıcak ve davetkar atmosferi... Her şey, evimizde olduğumu hatırlatıyordu.
Kenan, beni dikkatlice koltuğa yerleştirdi. "Az kaldı," dedi gözlerime bakarak. "Biraz daha sabret, sonra her şey eski düzenine dönecek." Onun bu sözleri, bana moral veriyor ve geleceğe dair umutlarımı tazeliyordu.
Eve dönmenin verdiği huzur ve mutlulukla doluydum. Kenan’ın yanımda olması, bana güç ve cesaret veriyordu. Bu zorlu sürecin sonuna yaklaştığımızı bilmek, içimdeki umut ışığını parlatıyordu. Yakında tekerlekli sandalyeden kurtulacak ve evimizde, kendi ayaklarımın üzerinde durarak dolaşmanın tadını çıkaracaktım.
Evimizin kapısına vardığımızda, anahtarı çevirdiğim anda çocuk gibi sevindim. Kapıyı açtığımda içeri dolan tanıdık kokuyu derin derin içime çektim. Evimizin her köşesini, her detayını özlemiştim. Salonun ahşap zeminindeki her çizik, duvarlardaki fotoğraflar, mutfaktan gelen baharat kokuları, hepsi sanki bana "Hoş geldin" diyordu.
Kenan da benimle aynı duyguları paylaşıyordu, gözlerindeki parıltıdan bunu anlayabiliyordum. Onunla evimizde olmanın güveni ve huzuru bambaşkaydı. Ev, sadece dört duvardan ibaret değildi; içinde yaşadığımız anılar, paylaştığımız kahkahalar ve gözyaşları ile doluydu.
Koltuğa oturup etrafı izlerken, Kenan yanımda bana sarıldı. "Evimiz" dedi sessizce, "gerçekten özlemişiz." Gözlerim doldu, ama bu sefer mutluluk gözyaşlarıydı. Eve dönmenin verdiği o tarifsiz huzur, içimdeki tüm yorgunluğu silip süpürdü.
O gece evimizde, Kenan'la beraber, geçmişi ve geleceği konuşarak, özlediğimiz her şeyi yaşayarak yeniden birbirimize ve evimize kavuşmanın tadını çıkardık. Evimiz, bizim güvenli limanımız, mutluluk kaynağımızdı. Ve orada olmak, her şeyin yolunda olduğunu hissettiriyordu.
Güzel ve rahat evimdeydim. Her karşıdan insanlardan daha huzur verici bir yerdi burası. Dış dünyada yaşadığım tüm stres ve sıkıntılar, evime adım attığım anda kayboluyordu. Evin sıcaklığı, güven veren duvarları, tanıdık kokusu beni hemen sarmalayıp rahatlatıyordu.
Kenan, yanımda her zamanki gibi güler yüzüyle oturmuş, bana destek oluyordu. Onun varlığı, evimizi daha da huzurlu kılıyordu. Tekerlekli sandalyeden kurtulacağım günü sabırsızlıkla beklerken, bu evde olmanın huzurunu sonuna kadar yaşıyordum. Kenan, bana bir fincan çay getirirken, "Her şey daha iyi olacak," diye fısıldadı. Onun bu sözü, içimdeki umut ışığını daha da parlatıyordu.
Evin her köşesinde anılarımız vardı; birlikte gülüp ağladığımız, hayatın her anını paylaştığımız. Salondaki koltukta otururken, mutfaktan gelen taze pişmiş ekmek kokusunu içime çektim. Bu koku, evin sıcaklığını ve samimiyetini daha da artırıyordu.
Bu evde olmak, bana her şeyin yoluna gireceğine dair bir güven veriyordu. Tekerlekli sandalyede geçirdiğim zorlu günler geride kalacaktı ve ben, evimde, kendi ayaklarımın üzerinde durarak yeniden hayata karışacaktım. Kenan’ın sevgi dolu bakışları, evimizin sıcaklığı ve huzuru, bu zorlu sürecin üstesinden gelmemi sağlıyordu. Evet, evim, benim sığınağım ve huzur kaynağım olmuştu.
Kenan: "Ama Semra, Kezban'ı öyle bir çıldırttın ki kumru gibi ortalıkta dolaşıyor!"
Semra (gülerek): "Az bir şey yaptım ya, halı kilim yıkattım sadece.
"Kenan (şaşkınlıkla): "Sadece mi? Onlara bir de yemekleri beş defa tekrardan yaptırdın!
"Semra (gururla): "Onlara iyi yaptım. İlk dört denemeleri berbattı, beşincide başardılar.
"Kenan (kahkaha atarak): "Sen var ya, sen çok güzel bir şeysin!"
Semra (alaycı bir şekilde): "Biliyorum, biliyorum. Ama itiraf et, ev biraz daha eğlenceli oldu, değil mi?
"Kenan (başını sallayarak): "Kesinlikle! Ama bu hızla devam edersek Kezban Hanım bizi...
"Semra: "O zaman daha az uğraştırırım. Ama sadece birazcık!"
Kenan (göz kırparak): "Anlaştık! Ama birazcık."
Semra: (gülümseyerek) Sen adama niyet bozdurursun, Kenan. Daha önce böyle tatlı tatlı konuşmazdın.
Kenan: (şaşkın) Niyet bozdurmak mı? İyi niyetimle birlikte haksız yere suçlanacak mıyım şimdi?
Semra: (şakacı bir şekilde) Yok, canım. Sadece bu kadar tatlı konuşmanı hiç görmemiştim. Bir şeyler mi oldu? Şeker mi yedin?
Kenan: (gülerek) Belki de şekerden değil, seninle konuşmaktan tatlılaşıyorum. (göz kırpar)
Aralarında ki bu güzel anlar her dakika katlanıyordu
Semra: (gülerek) Ah, Kenan, seni böyle görmek güzel. Ama şunu bil ki, tatlılık işimizi yapmaz. Gerçekten neşelenmek istiyorsan, bana çikolata al.
Kenan: (neşeyle) O zaman çikolata, tatlı ve ilginç bir sohbetin garantisi. Hem seni mutlu etmek, hem de tatlı bir sonuç almak istiyorum.
Semra: (mükemmel bir sırıtışla) O zaman, çikolata siparişi veriyorum. Tatlı dilli kocamı kaybetmemek için en iyisi bu!
Kenan: "Allah'ım, bu kızın tatlılığına bak! Sen i semoşsun, bal gibi oldun. Yani seni yerim, Semra!"
Semra: "Kenan, bu kadar abartmana gerek yok. Sadece kendi işimi yapıyorum."Kenan: "Abartma değil, Semra. Gerçekten çok tatlısın. Her zaman öyle kal, tamam mı?"
Semra: "Teşekkür ederim. Sen de hep böyle düşün, olur mu?"Kenan: "Tabii ki, sevgilim. Seninle olmak bana her gün mutluluk veriyor." |
0% |