@aytengul
|
Sık bölüm atıp kitabı tamamlamak istiyorum açıkçası...
Yorumlar gələ bilir.
"Meğer hayat arkadaşı ne kadar önemliymiş bir insan için. Bunu yıllar sonra, Kenan’la geçirdiğim onca zamanın ardından çok daha derin bir şekilde anlıyorum. Kenan, hayatıma sadece bir eş, bir sevgili olarak girmedi; aynı zamanda bana yaşamın gerçek anlamını öğreten, beni ben yapan kişi oldu. Onunla tanıştığım gün, farkında olmadan hayatımda eksik olan parçayı bulduğumu hissettim. O, sadece yanımda duran biri değildi. Her zaman bana yol gösteren, en karanlık anlarımda bile ışığıyla bana umut veren, düşerken elimden tutup beni ayağa kaldıran kişiydi. Eğer bugün Semra Azadoğlu isem, bunu ona borçluyum. Onun sevgisi, desteği ve varlığı, beni büyüttü, güçlendirdi, içimdeki potansiyeli ortaya çıkardı.
Hayatın zorlukları karşısında pes etmediğim her an, Kenan’ın bana verdiği güvenin ve sevginin bir yansımasıdır. Onunla geçirdiğim her an, hayatımın en değerli hazinesi oldu. Sabahları onunla uyanmak, günün her anında onunla olmanın huzuru, bana yaşadığımı hissettirdi. Beraber kurduğumuz düzen, inşa ettiğimiz hayat, sadece bir evden ibaret değildi; o, benim sığınağım, en güvende hissettiğim yerdi. Kenan, bana sadece bir eş değil, bir dost, bir sırdaş, hayatın en güzel yanlarını keşfetmemi sağlayan bir yol arkadaşı oldu.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, onun hayatımda olmasının bana kattığı değerleri daha iyi anlıyorum. Zamanla her şeyin değişebileceğini, dünyanın zorluklarla dolu olduğunu biliyordum, ama Kenan’ın varlığı bana hep bir güvenceydi. O, benim dayanağım, hayata tutunma sebebimdi. Beni kendimden daha iyi tanıyordu, hayallerimi, korkularımı, zayıf noktalarımı biliyordu. Ama beni hiçbir zaman yargılamadı; aksine, beni olduğum gibi kabul etti ve her zaman daha iyisi için cesaretlendirdi.
Kenan, sadece sevdiğim adam değil, aynı zamanda hayatıma anlam katan, beni tamamlayan ruhumun diğer yarısıydı. Onun sayesinde gerçek mutluluğu, huzuru ve tamamlanmışlığı tattım. O, benim her şeyimdi. Hayatımın en büyük hediyesiydi. Onsuz bir yaşamın nasıl olacağını düşünmek bile istemezdim. Çünkü o, bana hayatı öğreten, beni Semra Azadoğlu yapan, en derin anlamıyla bir hayat arkadaşıydı."
O gün, sade ama kalbimde derin izler bırakan bir törendi. Kenan ve ben nikah dairesine girdiğimizde içimde tarifsiz bir heyecan vardı. Üzerimde hafif, beyaz elbisem, saçlarımda Kenan'ın özenle yaptığı incili taç, ayaklarımda spor ayakkabılar... Her şey tam da istediğim gibiydi. Bu sade görünüm bile o anı unutulmaz kılmaya yetiyordu. Gözlerimiz buluştuğunda, birbirimize hiçbir kelime etmeden o anın ne kadar özel olduğunu biliyorduk.
Nikah memuru kürsüdeki yerini aldı. Oda sessizleşti. Sade birkaç sandalye ve etrafımızda az sayıda tanıdık yüz. İçimden derin bir nefes aldım, Kenan'ın elini sımsıkı tuttum. Memur, derin ve sakin bir sesle konuşmaya başladı:
Nikah Memuru: "Sayın Kenan Azizoğlu, iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, her koşulda Semra Azadoğlu’nu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Kenan’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Gözleri her zamanki gibi bana güven veriyordu. Hiç tereddüt etmeden cevap verdi:
Kenan: "Evet, kabul ediyorum."
O an gözlerimin dolduğunu hissettim. O üç küçük kelimenin ağırlığı, kalbimi sıcacık sarıp sarmaladı. Ardından sıra bana geldi. Nikah memuru, bana dönüp aynı soruyu sordu:
Nikah Memuru: "Sayın Semra Azadoğlu, iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, her koşulda Kenan Azizoğlu’nu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
O anda, babamın beni zorla evlendirmeye çalıştığı o eski günler aklımdan geçti. Ama şimdi, karşımdaki adam tüm hayatımı değiştirmiş, bana bir cennet sunmuştu. Onu seve seve kabul edeceğimi, ömrümün geri kalanını onunla geçirmek istediğimi hissettim. Gözlerimi Kenan’a dikip kararlılıkla cevap verdim:
Ben: "Evet, kabul ediyorum."
Memur, iki kelimeyle nikahı ilan etti:
Nikah Memuru: "O halde sizi karı koca ilan ediyorum."
Kenan’ın elini sımsıkı tutmaya devam ettim. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Hafif bir esinti odanın içindeki havayı tazeliyordu. Kimse aşırı bir coşkuyla kutlamadı, ama içimizde hissettiğimiz mutluluk her şeye bedeldi. Ben, Kenan Azizoğlu'nun karısıydım. Dünya üzerindeki en sade ama en anlamlı töreni yaşamıştık. O gün, hayatımın en güzel günüydü; sadece bir nikah değil,yeni bir başlangıçtı. O gün bilgisayarın başında oturmuş, büyük bir heyecanla sonuçların açıklanmasını bekliyordum. Kalbim göğsümde deli gibi çarpıyordu, parmaklarım klavyede titriyordu. Kenan ise yanımda, her zamanki gibi sakin bir şekilde duruyor, beni yatıştırmaya çalışıyordu.
Kenan: "Sakin ol, Semra. Eminim başaracaksın. O kadar emek verdin, karşılığını alacaksın."
Ben ise adeta yerimde duramıyordum, bir türlü sakinleşemiyordum.
Ben: "Ya Kenan, ya kazanamadıysam? Ya sonuçlar kötü gelirse? Ya o kadar çaba boşuna gittiyse?"
Kenan gözlerime bakarak güvenle gülümsedi. O an, onun bu kadar emin olması bana biraz olsun rahatlık verdi.
Kenan: "Boşuna endişeleniyorsun. Sen bu işin üstesinden geldin, göreceksin."
Derken, bilgisayardan gelen bir bildirim sesiyle irkildim. Gelen mesaj, beklediğim sonuçlardı. Ellerim titreyerek ekranı açtım ve... orada yazıyordu: Hukuk Üniversitesi'ne kabul edilmiştim!
Bir an için ne yapacağımı bilemedim. Gözlerimi Kenan'a çevirdim, o da ekrana bakıp anında sevinçle bağırdı:
Kenan: "Başardın! Semra, başardın!"
Çığlıklarla yerimden fırladım, Kenan da bana katıldı. Bir anda beni kucağına aldı ve etrafımızda dönmeye başladı. İkimiz de kahkahalarla doluyduk, sanki dünya sadece bize aitmiş gibi hissediyorduk. O an, her şey çok gerçek dışıydı; yıllardır verdiğim tüm emek, döktüğüm ter, yaşadığım zorluklar, hepsi bu an içinmiş gibiydi.
Ben: "Kenan, inanamıyorum! Gerçekten oldu! Hukuk Üniversitesi! Hayalim gerçek oldu!"
Kenan beni bırakmadan daha hızlı dönmeye başladı, ikimizin kahkahaları odada yankılanıyordu. Beni yere indirdiğinde gözlerinde yaşlarla gülümsüyordu.
Kenan: "Sana söyledim. Senin gücünle, azminle bu sonucu alacağından hiç şüphem yoktu. Sen buna çoktan layıktın."
Kenan'ın boynuna sarıldım, gözlerim dolmuştu. O an sadece kabul edilmiş olmanın sevincini değil, Kenan’ın hep yanımda oluşunun, bana olan inancının da mutluluğunu hissediyordum.
Ben: "Bu, sadece benim başarım değil. Sen olmasaydın, ben bu noktaya gelemezdim. Her zor anımda yanımda oldun, beni asla yalnız bırakmadın. Senin desteğin olmasa bunu başaramazdım."
Kenan başını eğip nazikçe alnıma bir öpücük kondurdu.
Kenan: "Bu senin başarın Semra, senin azmin ve çalışkanlığın. Ama her zaman yanında olmaya devam edeceğim, çünkü bu sadece bir başlangıç."
İkimiz de o anda dünyanın en mutlu insanlarıydık. Hayatımın en büyük hayalini gerçekleştirmiştim ve Kenan, o anı benimle paylaşıyordu. Bugün aslında ne kadar çok şey öğrendiğimi ve ne kadar çok şey başardığımı düşündükçe, hayatımda bana sunulan özgürlüğün ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anladım. Bu topraklarda, bir kadının okuyabilmesi, hele de evlenmiş bir kadının kendi hayallerinin peşinden koşabilmesi her zaman kolay değildir. Çoğu kadın, evliliği bir sınır olarak görür; toplum, evlendikten sonra kadının hayatını tamamen evine ve ailesine adamasını bekler. Ama Kenan Azizoğlu, diğer erkekler gibi olmadı. O, bana sadece bir eş değil, aynı zamanda bir özgürlük kapısı sundu.
Kenan bana hiç kimsenin sunmadığı bir şey verdi: Seçenekler. Beni kendi kalıplarına sığdırmaya çalışmadı, beni kendi istekleriyle şekillendirmedi. Aksine, bana kendi yolumu seçme özgürlüğü tanıdı. Hayatımı nasıl yaşamak istediğimi hep bana sordu. Kendi hayallerim, hedeflerim ve isteklerim doğrultusunda kararlar alabilmem için beni hep cesaretlendirdi.
Bu toplumda, birçok kadın daha çocuk yaşta evlilik baskısıyla karşı karşıya kalır, eğitimine devam etmesi bir lüks olarak görülür. Ben de küçük yaşta evlendirildim, ama Kenan bana hayatın başka bir yüzünü gösterdi. Evliliğimiz, benim için bir kısıtlama değil, özgürlük oldu. Birçok insan belki de evlendikten sonra hayallerinden vazgeçmemi beklerdi. Ama Kenan, bana bambaşka bir yol sundu. Okumam, çalışmam, kendimi geliştirmem için elinden gelen her şeyi yaptı. Bana hiçbir zaman "yapamazsın" demedi. Aksine, her zaman "sen bunu başarabilirsin" diyerek beni destekledi.
Kenan sayesinde, evliliğin sadece bir birliktelik değil, aynı zamanda bir güç ve özgürlük kaynağı olduğunu gördüm. Birçok kadın, evlendikten sonra hayallerinden vazgeçmek zorunda kalırken, ben Kenan'ın desteğiyle daha da ileri gittim. Hukuk okumaya karar verdiğimde bile Kenan’ın bana olan inancı, içimdeki tüm korkuları ve şüpheleri silip süpürdü. Çalışırken yorulduğumda, pes etmeyi düşündüğümde, onun sakin bakışları ve güven dolu sözleri hep bana güç verdi.
Bu topraklarda bir kadının okuyup meslek sahibi olması hala zor görülebilir, ama ben Kenan sayesinde bu zorlukların üstesinden geldim. Çünkü bana sadece destek olmakla kalmadı, beni özgür bıraktı. Kendi yolumu çizmeme, kendi hayatımı istediğim gibi yaşamama izin verdi. Kenan, her zaman benim yanımdaydı, ama asla beni bir kalıba sokmaya çalışmadı. Bana, kendi istediği gibi değil, benim istediğim gibi yaşama özgürlüğü verdi.
Bugün geriye dönüp baktığımda, öğrendiğim en önemli şeylerden biri de buydu: Sevgi, ancak özgürlükle birlikte anlam kazanır. Kenan, bana sadece sevgi vermedi; o sevginin yanında bana özgürlüğümü de sundu. Ve bu, hayatımda sahip olduğum en büyük değerlerden biri oldu.
|
0% |