@aytengul
|
Eda ve Cengiz, geniş oturma odasında sessizce oynuyorlardı. Eda elindeki oyuncak bebeği Cengiz’e göstererek “Bak, bebeğim bugün doktora gidiyor, sen de ona doktor ol,” dedi. Cengiz, kardeşinin oyunlarına her zamanki gibi katılmaktan hoşnut bir şekilde gülümsedi, ardından oyuncak stetoskopunu alıp, "Peki doktor beyim, nasıl yardımcı olabilirim?" diye şakacı bir tavırla cevap verdi.
Bu sırada, anneleri Semra Azadoğlu yatak odasında aynanın karşısında son hazırlıklarını yapıyordu. Üzerindeki şık elbiseye göz gezdirip saçlarını düzeltti, bir yandan da derin bir nefes aldı. Birazdan katılacağı canlı televizyon programı onun için çok önemliydi. İçten içe biraz heyecanlı olsa da, bu tür programlara katılmak Semra için artık bir rutin haline gelmişti. Kendi kendine mırıldandı, "Her şey yolunda olacak, sen bu işin ustasısın."
Koridordan gelen ayak sesleriyle Kenan Azadoğlu göründü. Yavaşça eşinin yanına gelip omzuna dokundu. "Hazır mısın, sevgilim?" diye sordu, gözlerinde sakin ve güven verici bir ifade vardı. Semra başını sallayarak, "Hazırım, ama her seferinde biraz heyecanlanmadan edemiyorum," dedi. Kenan hafifçe gülümseyerek, "Heyecanlanman normal. Sen her defasında harikalar yaratıyorsun. Hem bu programı izleyen herkes seni beğeniyor, hatırlatırım." Semra kocasıyla kısa bir an bakıştı, bu kısa destek anı ona güç verdi.
İkisi birlikte oturma odasına doğru yürüdüler. Eda ve Cengiz hâlâ oyunlarına dalmıştı, ama Kenan ikizlerin dikkatini çekmek için, "Hey, bakalım bugün televizyonda kim olacak?" dedi. Cengiz hemen başını kaldırarak heyecanla "Anne mi?!" diye sordu. Eda ise gözlerini büyüterek, "Anne, televizyona çıkacak mısın?" dedi. Semra gülümsedi, "Evet tatlım, birazdan önemli bir konuşma yapacağım. Siz de izlersiniz, değil mi?"
Kenan çocuklara doğru eğilerek, “Hadi bakalım, anneniz bugün çok önemli bir şeyler söyleyecek. Onu izlerken uslu duracaksınız, tamam mı?” dedi. Eda ve Cengiz başlarını hızlıca sallayarak kabul ettiler.
Televizyon açıldı, kanal hazırlandı ve Semra, çocuklarına bir öpücük verip stüdyoya doğru yola çıktı. Kenan, koltuğa oturup ikizleri kucağına aldı. "Bakalım anneniz neler söyleyecek," diye mırıldandı, gülümseyerek televizyonu izlemeye koyuldu. Yaklaşık iki saat sonra, televizyon ekranında Semra Azadoğlu’nun programı başlamıştı. Stüdyonun atmosferi sakin ama bir o kadar da ciddi bir havadaydı. Semra, ışıkların altında derin bir nefes alarak konuşmasına başladı. İlk başta kendinden emin bir tavırla hayatındaki dönüm noktalarına değindi, başarılarının ardındaki mücadeleleri anlattı. Birkaç an sonra, ses tonu yavaşça değişti; daha yumuşak, daha duygusal bir hale büründü.
"Hayatım boyunca birçok zorlukla karşılaştım," dedi Semra, gözlerinde derin bir anlam taşıyan bakışlarla kameraya doğru bakarak. "Ama her zaman yanımda olan, bana güç veren birisi vardı. Eşim, Kenan Azadoğlu."
Sesi hafifçe titredi. “Kenan, sadece bir eş değil, aynı zamanda benim en büyük destekçim, en iyi dostum ve hayatımın en güvenli limanı oldu. Yalnızca başarılarımda değil, en zor anlarımda da hep yanımda durdu. Karanlık günlerim olduğunda bile bana ışık oldu.” Sözleriyle birlikte gözlerinde beliren yaşları kontrol etmek için hafifçe durakladı.
Stüdyoda herkes pür dikkat onu dinliyordu. Semra, derin bir nefes alarak devam etti: "Bazen insanlar dışarıdan bakınca her şeyin mükemmel olduğunu düşünür. Başarılar, mutluluklar, güçlü duruşlar… Ama arka planda neler yaşandığını, ne fedakârlıklar yapıldığını kimse görmez. Kenan, bu yolculukta sadece sevgiyle değil, anlayış ve sabırla da hep yanımda oldu. Onun varlığı bana her zaman güven verdi.”
Ekran başında izleyen Kenan, bu sözleri duyar duymaz gözlerinde hafif bir buğu hissetti. Çocuklar ona bakıyordu; ne hissettiğini anlamaya çalışır gibi. Kenan, derin bir nefes alıp çocuklarına gülümseyerek, "Anneniz doğru söylüyor," diye fısıldadı. "Bu yolda her şeyi birlikte başardık."
Semra, konuşmasına devam ederken sesi daha da yoğunlaştı, içinde biriken duygular şimdi tüm samimiyetiyle dışarı vuruluyordu: "Kenan, seninle geçirdiğimiz her an, bana yeniden güç verdi. Seninle her adımda omuz omuza yürümekten ve senin eşin olmaktan gurur duyuyorum. İyi ki varsın, Kenan. Hayatımda olduğun için her gün şükrediyorum.”
Bir anlık sessizlik stüdyoyu doldurdu. Semra, gözyaşlarını silerek gülümsedi. O an sadece kendisi ve Kenan varmış gibi konuşmaya devam etti: "Beni tanıyanlar bilir, ben güçlü bir kadınım. Ama bu gücün kaynağını, arkamda bana hep destek olan kişiden aldım. Eşim Kenan olmadan bu yolculuk çok daha zor olurdu."
Stüdyoda sessizlikle yankılanan bu sözler, ekranda izleyen herkesi derinden etkilemişti. Kenan’ın yüzündeki ifade ise derin bir sevgi ve minnettarlık taşıyordu. Eda ve Cengiz, babalarına bakarak, "Baba, anne seni çok seviyor!" diye heyecanla fısıldadılar. Kenan, çocuklarını sımsıkı kucaklayarak, "Evet, ben de annenizi çok seviyorum," dedi.
O an Kenan, Semra'nın sadece eş değil, aynı zamanda en yakın sırdaşı, hayat arkadaşı olduğunu bir kez daha derinden hissetti. Bir tanelerim, hayatımın bu yaratıcı yolculuğunda bana eşlik ettiğiniz, her adımda yanımda olduğunuz için ne kadar minnettar olduğumu anlatmak zor. Bu kitabın finaline geldiğim an, sadece bir son değil, sizinle birlikte kat ettiğim uzun bir yolun zirvesi gibi hissettirdi. Sizlerle bu yolda birlikte yürümek, her zorlukta yanımda olduğunuzu bilmek, bu süreci daha da anlamlı hale getirdi. İyi ki varsınız. Sizi seviyorum ve desteğinizi asla unutmayacağım.
Bu kitabın hikayesi burada sona erse de, yazma tutkum bitmiyor. Diğer kitaplarımda da sizlerle buluşacağımız günleri heyecanla bekliyorum. Her yeni sayfada, her yeni macerada yine birlikte olacağız. Siz olmadan bu yolculuk eksik olurdu, iyi ki varsınız! |
0% |