Ezgi, ne olursa olsun umudunu hiç kaybetmeyen kendi küçük dünyasına sığdırdığı onca insanla yaşamayı acısıyla tatlısıyla seven ve aynı zamanda işini aşkla yapan genç bir öğretmen.
Ölmeden önce yapılacaklar listesinde bir madde daha eksiltmek isteyen Ezgi, ara tatil iznini ilk defa yurtdışına çıkarak geçirmeye karar verir. Hiç hesapta olmayan şeyler yaşanırken bulunduğu özel uçağın arızalanmasıyla kendini bir anda paraşütle atlarken bulur. Gözlerini açtığında yabancı bir ülkededir ve yanında ne telefonu ne de kimliği vardır.
Kaderin ona çizdiği bu yolda; belki de asla yapamam dediği şeyleri yapacak, hiç olmadığı kadar çaresiz ve yalnız hissedecek ve aynı zamanda kalbinde çiçekler açtırtacaktı.
Belki bize başka bir dünyanın kapılarını aralayacaktı.
Baharat kokan bir dünyanın...
Dilini, yemeklerini, geleneklerini dahi bilmediği bu ülkede daha başına ne gelebilirdi ki?
Kim bilir?
*Kapak resmi Pinterest Somkidlekkc hesabından alınmıştır.