Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Sessizliğe çalan melodi

@ben1deniz

Hiç razı değilim senden;

Affetmeyi bekleme benden, diyordu şarkıda. İki atan kalp ve iki birbirinden habersiz aynı şarkının sözlerinde boğulan ruh. Kadın ruhunda tuttuğu çığlığı dışarı bıraktı, rüzgara karıştı. Adam içinde tuttuğu çığlığı kaburgalarının altına; kalbine sakladı, canı yandı. Bir yumru oturdu boğazına adamın. Gidermeye çalıştı, gideremedi. Anılar şimşek misali akıllarına düştü, gözler yaşlarla doldu. Yarım kalan anılar, yarım kalan ruhlar. "Baba dur!" Diye inledi çocuk. Annesinin gözlerine baktı, nereden bilecekti ki son bakış olacağını. "kız olursa seni öldürürüm demedim mi sana!" Yerdeki kadına uyguladığı şiddeti duvara uygulasaydı çoktan tuzla buz olmuştu. Yeni doğum yapan kadının karnına attığı tekmelerin haddi hesabı yoktu. Kendini düşünmüyor sadece bu görüntüyü izlemek zorunda kalan oğluna bakıyor, onun için üzülüyordu. Kümse ona üzülmez iken, 10 yaşındaki oğluna git der gibi bakıyordu. Doğar doğmaz sırf cinsiyeti kız olduğu için bir kenara çöp gibi atılan bir bebek çığlık ata ata ağlamaya başlamıştı. Gözü dönmüş adamın kulaklarına ilişen ses, gözünün dönmesine yeterdi. "Babaanne bırak! Annem ölüyor!" Babaannesinin sıkı sıkıya tuttuğu çocuk babasına nefretini kusar gibi haykırmaya, babasına yalvarmaya devam ediyordu. Yaşlı kadını bir hışımla itip annesinin yanına koşmuştu ancak babasının sert hamlesiyle kendini yerde acıyla inlerken bulmuştu. "Tutun lan şunu!" Babaannenin tektar etkisi altına aldığı çocuk inatla haykırıyor ve annesine ulaşmaya çalışıyordu. Kadın öleceğini anladığı an çocuğuna gülümseyerek baktı, onca acısına rağmen kuruluğunu kanla ıslattığı dudakları masumca yukarı doğru kıvrıldı. "Anne!" Gözlerini usulca yumdu kadın. "Anne, ölme anne!" Babasına yalvarmaya devam ediyordu ancak adamın durmaya niyeti yoktu. "Anne!" Ağlayan bebeğin sesine ses katıldı, odada yankılanan iki ses vardı. Biri annesinin ölümüne şahit olan çocuğun haykırışları, diğeri ise sırf cinsiyetinden dolayı ölüme terk edilen yeni doğan bir bebeğin haykırışıydı. Adam sinirli solukları altında bulunduğu odayı terk ettiğinde annesi peşi sıra onu takip etti. Çocuk olduğu yerde canhıraş bir halde dizlerinin üzerine çöküp annesinin bedenine sarıldı. "Ne yaptılar annem sana, nasıl kıydılar annem sana..." Omuzları sarsıla sarsıla ağlayan çocuğu teselli edecek biri bile yoktu. "ölme anne, ne olur anne. Öldün mü yoksa?" Saçlarına bıraktığı öpücükleri göz yaşları ıslatıyordu. "Sonkez oğlum desen ya bana? Kız kardeşime baksaydın, sevseydin biraz daha," dudakları teni soğumaya başlayan kadının yanaklarında durdu. "Yapamam anne, sensiz yapamam," gözleri yerde henüz üstündeki kanı bile silinmemiş bebeğe kaydı. "Yapamaz, yapamayız sensiz." Sıcak nefesini annesinin yüzüne üfledi. "Tenin soğuyor anne, ısıtmamız lazım seni." Odada bulunan battaniyeyi bir hışımla kaldırıp annesinin üzerini örttü. "İsınırsın şimdi, lütfen ölme anne. Bak burda daha yapacağımız işler bitmedi. Daha bana duş aldıracaktın. Çok kirlendim, çok kirlendim ve yıkanmam lazım. Sende çok kirlendin, hadi kalk. Duş alalım. Saçlarını tararım ben anne," tir tir titreyen parmakları karanın en koyu tonu olan saçları bulduğunda, "Anne!" Diye haykırmaktan kendini alamadı. "Kalk anne kalk!" Kalkmadı kadın, sustu bebek. Odaya babaanne geldi tekrar. "Baban çağırıyor, çık artık bu odadan!" Çocuk sustu. Islak kirpikleri altında baktığı kadının canını almak ister gibi baktı, "size bunun hesabını soracağım!" Dişlerinin arasından tıslayarak söylediği sözle kadın irkildi. Bunu belli etmemeye çalışarak çocuğun üstüne yürüdü ve kolunu sıkıca tutup odanın çıkışına doğru çekiştirmeye başladı. "Bırak! Bırak beni katil!" Babaannesinin kolundan kurtulmayı başaran çocuk hızla odadan kaçıp koşmaya başladı. "Koşma çocuk buraya gel! Agîr, Şerwan! Tutun şunu!" Çocuk koca konağın kapısından hızla çıkıp koşmaya başladı. Arkasına takılan amcaları ona yetişmeye çalıştıkça hızlanıyordu çocuk. "Dur ulan, dur dedim sana!" Mardin'in dar ve yokuşlu sokaklarından adeta rüzgar gibi hızlıca koşan çocuk ardına bile bakmadan yorgunluğunu dahi umursamadan koşuyordu. Amcalarının ikazlarını duymadan koştuğu yolda sonunda gözüne kestirdiği karakola hızla girdi ve çarpıştığı polisle nefes nefese kısa bir bakışma yaşadı. "Hayırdır oğlum? Kimden kaçıyorsun böyle, ne oluyor?" Aldığı derin nefesi bırakarak "annem-" dediğinde konuşmakta zorlandı. "Ne oldu annene?" Polis kaşları çatık bir şekilde çocuğa baktı. "Babam annemi öldürdü!" Çocuğun göz yaşları tekrar akmaya başlarken ondan sonrası çok hızlı oldu. Polislerin eşliğinde tekrar konağa dönen çocuk annesinin kanını yerde bırakmayacağına yemin etmişti. Evdeki herkes tutuklanıp götürülürken anne siyah bir ceset torbasına konulup ambulansa taşındı. Evden çıkan tek bir torba değildi. Görevlinin elinde avuçlarının içini bile dolduramayan minicik bir kız bebeği vardı. Gözlerinin rengini bile görememişti çocuk, ne yarardı ki bundan sonra zaten? Solunum yetmezliğinden ölen bir bebek, bir cani tarafından soluğu kesilen bir kadın. Bir daha asla bu yaşadıklarını unutamayacak olan bir çocuk. Sorgu odasına alındı çocuk, yaşadıkları gözlerinin önünden bir dakika dahi olsun gitmezken diline dökemediğini fark etti. Yemin etti. Annesinin ve kız kardeşinin intikamını almayana kadar konuşmayacağına yemin etti ve yeminine sadık kaldı. Önüne bir kağıt kalem geldi. "Gördüklerini yazabilir misin?" Eline aldığı kalem değildi, silahtı. Yazdığı sözler yazı değildi kurşundu. Bir silah patladı, bir kalp daha durdu. Tetik tekrar çekildi, ama sıkılmadı. Zamanı değildi. Ama zamanı er yada geç gelecekti. Aldı silahı eline, kapattı emniyetini. "Sırası gelecek." Dedi içinden, "herkesin sırası tek tek gelcek." Son sözler oldu. Tekrar yeminini hatırladı. Kapattı ağzını, yuttu dilini, Yumdu gözünü, sarıldı kuru toprağa. "Annem," dedi içinden artık dışa vurmak yoktu. "Sen bu kirliliğin içinde en masum olanıydın zaten, burası sana fazlaydı. Geleceğim yanına, az kaldı. Bir ömür kadar çok, bir nefes kadar az kaldı annem." Uzaklarda çalan bir melodi vardı. Sessizliğe çalınan bir melodiydi. Kulak verdi adam, devam etti kadın. Elinde ki kemanı ustalıkla çalan kadın, seslendirdiği aletten çıkan melodi adeta ruhu okşuyordu."Rüzgâr okşar yüzünü

Ama sen rüzgâra dokunamazsın

Güneş değer tenine

Ama sen güneşe uzanamazsın." Boğazına oturan yumru nefesini kesti. "Bu şarkı senin şarkın

Ama sen susturamazsın

Her yolcu gitmek ister

Ne yapsan durduramazsın." Durduramadı, ne zamanı, ne de babasını... "Elveda, elveda

Kırık kalbim, kesik bileğim

Elveda, elveda

Eğik yüzüm, soğuk ellerim." Şarkı kendisine yazılmış gibi kederlendi. Elveda dedi içinden, elveda yarım kalan hikayem. Devam etti sanatçı; "Elveda, elveda

Kısık sesim, soluk benizim

Elveda, elveda

Bir yalanın içinde kaybolup durunca," kalktı ayağa, çıktı yola. Başı yerde, elleri ceplerinde... Sonbaharın rüzgarı eserken, savurdu nefesini hoyratça. "Kimse durduramıyor

Yağmurları yağdırınca bulutları

Neden susturamıyor?

İçindeki delik deşik umutları" diyerek devam etti sessizce kıpırdattığı dudakları. "Düştüm, kalkarım yine

Ellerini uzatınca bana Tanrı

Tanrı, bu son istediğim

Sevsin bütün kayıp çocuklarını." Sesin geldiği balkonun karşısında ki banka sırtını dönerek oturdu. Şarkıyı Sonuna kadar dinlemek istiyordu. "Elveda, elveda

Kırık kalbim, kesik bileğim

Elveda, elveda

Eğik yüzüm, soğuk ellerim," balkondan izlediği manzaraya kemanıyla eşlik eden kadın adamı gördü. Kendisini dinlediğini anladı, bitirmedi şarkıyı. Devam etti melodi... "(Elveda) Elveda

(Elveda) Elveda

Elveda, aşk.'' melodi durdu. Adam daldığı yerde, kadın kaldığı yerde durdu. İkisi de birbirinden habersiz, birbirinin gölgesinde kaldı. Benim adım 'Dewran adar Saraçoğlu' dedi adam, 'intikam için nefes alıyorum.' diye cümlesini bitirdi. 'benim adım Vera Feris Hilde," dedi kadın. 'sadece mesleğime odaklanıp geçmişi unutmak istiyorum." Diye cümlesini bitirdi. Kadere inanır mıydınız? Artık inanın. Çünkü hayat sadece ve sadece kaderde olanı size yaşatırdı.

 

Kadere kurban giden bir kadın, kaderine razı gelen bir kadın.... Kadere baş kaldıran bir adam.

 

- söylesene Adar, kaç geceyi sabaha karıştırdın?

 

Sustu adam, hep yaptığı gibi

... Ve hep yapacağı gibi.

 

 

 

Loading...
0%