@ben1deniz
|
Gerçek şu ki, insan bazen kaçmaya çalıştığı her şeyin tam ortasında bulur kendini. Ne kadar uzağa gitse de, yaşanmışlıklar, hayaller, korkular bir gölge gibi peşini bırakmaz. Zamanla yüzleşmekten başka bir çarenin kalmadığını anlar insan; çünkü kaçış, yalnızca bir yanılgıdır.
Kendinden kaçamazsın. Duygularını, acılarını, eksikliklerini geride bırakamazsın. Ne kadar derine gömmeye çalışsan da, onlar yerin altında nefes almaya devam eder. Bir gün, en beklemediğin anda tekrar su yüzüne çıkarlar, ve işte o an, asıl cesaretin sınandığı andır.
Belki de kabullenmek gerek, yaşanan her şeyin seni sen yapan birer parça olduğunu. Belki de, kabullenmek gerek; yaraların, izlerin, kırık dökük anıların hepsinin bir anlamı olduğunu. Her acı, her yara insanın ruhuna işlenmiş gizli bir harf gibi aslında. Bu harfler bir araya geldikçe insan kendini, kendi hikayesini okumaya başlar.
Gerçek şu ki, hiçbir şey tesadüf değil. Yaşadığın her an, karşılaştığın her insan, hissettiğin her duygu sana bir şey öğretmek için var. Belki seni güçlendirmek, belki de daha derinlerde sakladığın bir yarayı iyileştirmek için…
Ama en çok da kendinle barışmak için. Çünkü insan, ancak kendiyle barıştığında özgürleşir. Kaçmak yerine, olduğu gibi kabullenmeye başladığında içindeki fırtınalar diner, sessizlik hâkim olur. Ve işte o an, geçmişi geçmişte bırakıp, kendine yeniden bir hayat kurmak için ilk adımı atarsın.
|
0% |