Yeni Üyelik
7.
Bölüm

5.BÖLÜM -Kafesin Yanışı-

@betulpalabiyik

5.BÖLÜM -Kafesin Yanışı-

 

BÖLÜM ŞARKISI ZAYDE WOLF - WALK THROUGH THE FIRE (feat. Ruelle) - (AUDIO) :: Megan Leavey Trailer

 

Aslında fark ettim ki istediğim kaos değilmiş. Ben kaosta doğmuştum zaten. Bu sarayın duvarları ne kadar çığlık duymuştu? Bu saray kafesliyordu tüm çığlıkları, sessizlik çöktüğünde hepsini azat ediyordu. Sessizce boyun eğmek bana göre değildi ve düşünmekten korktuğum için yapmıştım bunları. Bu gerçekti ama can yakıyordu. Eğer sessizlikte kalırsam duyacaktım zihnimin anlattıklarını.

Şimdi her şey sönmüştü. Bir şekilde revire gönderilmişlerdi ve ortalık sakinleşmişti. Karanlık koridorda ayak seslerim dışında bir ses yoktu. Burası tanıdık hislerle kaplıyordu beni. Çok kez geçmiştim buradan ama ilk defa böyle hissettiriyordu. Meşalelerdeki ateş bir yerden gelen hava akımıyla dansını daha tehlikeli şekilde devam ettiriyordu. Ah burası benim kalbimdi! Karanlık… Umut ışığı bu meşaleler gibi yetersizdi.

Sarayda ayaktaki tek kişiydim sanırım. Uyumak ve düşünmemek istiyordum ama kabus görmek istemiyordum. Bu gün nasıl bu kadar uzun olabilirdi? Evleniyordum! Yorgunlukla odama sürüdüm ayaklarımı. İçeri girdiğimde gördüğüm manzara ile kapı önünde kalakaldım.

 

(Okumanızı bölmek istemiyordum ama sormalıyım. Sizce gördüğümüz şey ne? Geçen bölüm Zade’in bir şeyler planladığını düşünüyordunuz. Sizce o katil şüpelisi mi? O değilse kim olabilir tahminde bulunup yorum yazın ve onun katil çıkmasını ister miydiniz? Birde bundan sonrası karanlık düşünceler ve başka şeyler içeriyor dikkat!)

 

 

 

 

 

Yatağımın üzerine bırakılmış beyaz güller yanarken odayı kaplamaya başlamıştı yangın. Yavaşça bir zehrin bedene yayılması gibi duvarlara sıçramıştı. İstemsizce odanın ortasına yürüdüm tüm bu yangına sebep olan güllere baktım. Güller yanarak siyahlaşıyor ve bozuluyordu. Sanki bir köstebektim ve insanlar sığınağımı yakmışlardı. Bu oda benim kafesimdi ama ben kafesimde güvendeydim. Burada çok ağlamıştım ama burası saraydaki en güvenli yerdi ve her şeyim gibi yok oluyordu.

 

Aldığım her nefes zehirliyordu ve ciğerlerim bunun acıdan mı yoksa yangından mı olduğunu bilemeyecek kadar telaşlıydı. Bacaklarım bir mum gibi eridiğinde yere çöktüm. Tüm bu yıkımı izlemekle yetindim. Ağlamıyordum çünkü bazen gözyaşları anlatamazdım yaralarımın ne kadar acıdığını. Çığlık atacak sesim yoktu, gözyaşı dökecek halim ya da kaçacak ayaklarımda güç yoktu. Zaten kurtarılmak isteyende yoktu…

Nefes alamıyordum artık. Her nefes beni ölüme daha çok yaklaştırıyordu. Gözlerim dumandan görmüyor ve yaşarıyordu. Boğuluyordum hem de kızıl ölümün çıkardığı yangının dumanında. İntikam almak istiyordum ama bunun için çok korkaktım.

İstediğim ablamla tekrar mutlu olmaktı. Peki ya ölürsem bu olabilir miydi? Tek bildiğim artık bir ölü gibi hissiz olmaktı. Yüreğim bir zamanlar çok sevdiğim güllerin dikenleriyle sarılmıştı. Bu batma hissini durdurmanın tek yolu bu korku ve acı diye çığlık atan kalbimin durmasıydı.

Yangının en odak noktasında ateşi izlerken ablamla tekrar birlikte mutlu olabilme düşüncesi beni gülümsetti. Bu lanet olası insanlardan uzakta… Merak ediyordum kim arkamdan ağlardı? Sanırım sadece Pearl. Bu güzeldi değil mi? Biri arkamdan ağlardı en azından.

Alevlerin önünde bir beden durdu. Karanlıkta ve dumanların arasında bana doğru koşuyordu. Ölüm geçte olsa gelmişti. Bu kurtuluşun ayak sesleriydi sanırım.

‘’Seni çok bekledim’’diye bağırdım ve kahkaha attım. Bu beni güçlü bir öksürük dalgasına sürükledi. Önümde eğildi ve beni kucakladı. ‘’Beni ablama götüreceksin değil mi? Cennete gitmesem de olur. Sadece beni ona götür. Çok yorgunum… Lütfen beni annemin kollarına bırak. Kokusunu çok özledim…’’dedim artık fısıltıya ulaşmış seslerimle.

‘’Seni çok istiyorsan ölümün kollarıyla buluşturabilirim prenses. Ayrıca ölüm meleğine benzetilmem konusunu sonra konuşacağız senle. Ah cidden! Evleneceğim kadın ölüm meleğine nasıl benzetebilir beni?! ‘’dedi gizlemeye çalıştığı telaş ve endişe dolu sesiyle, nefes nefese dışarı çıkarırken beni. Bir dakika! Bir dakika! Ölüm meleği zannettiğim adam Zade miydi?!

Ona cevap vermek istedim ama artık gözlerim kapanıyordu. Ölüm elbet bir gün beni bir cehennem gecesi daha yaşamadan gelecekti. Peki neden beni uzun süren ve hızlıca fark edilebilecek kadar büyük bir yangından kurtarmaya sadece o gelmişti? Ölmek istiyordum ama beni kimsenin kurtarmayacağı kadar kötü müydüm?

 

 

-Bölüm nasıldı ve ne hissettiniz? Ben zırıldayarak yazdım.

-Kitabın ismini değiştireceğimi söylemiştim. Fırtınaların Hükümdarı nasıl? Soruyorum gibi gözükse de kitabın artık isminin değişeceğini söylemeye çalışıyorum. Bu demek oluyor ki iş çıktı bana.

-Yorgunlukla okuldan gelince kısıtlı zamanımın yarısını kullanarak hazırladım bölümü. Normalde biraz daha uzun olmalıydı ama birazcık kısa olmuş olabilir… Kıymetimi bilin! Sizi seviyorum ve bu şartlarda bölüm atmamın 2. sebebi sizsiniz. 1. Sebebi yazar olma hayalim tabiki.

-Birde seriyi detaylandırdım ve diğer kitapların adını belirledim. Planlarım dahilinde ilerlersek 4 kitap ve fazlası bir seri olacak.

-Bazen en ışık dolu karakterler içlerinde büyük karanlıklar saklar. Bu alıntımı bir sizinle paylaşayım dedim. Güneş ışığının değmediği kısımlar vardır. Biz insanlar buna gölge diyoruz. Bu sözlerim aklınızda bir yerlerde dursun.Yapabilirimde yapmayabilirimde…

-Diğer bölüm biri ölecek diyen kardeşimin fikirlerini öldürdüm buradan sanada selam.

Loading...
0%