Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@byzloey

''Akşama bir iş randevumuz daha var. Malum Türkiye'ye sürekli gelemiyoruz'' Ateş dibimize kadar girmiş Carlosun gerilemesine sebep olmuştu. Açıkçası beni inanılmaz bir anda kurtarmıştı. Carlos bozuntuya vermeden gülümseyerek içeri geçti. Ateş de daha fazla yaklaşarak onun az önce ki yerini aldı.
''Yapışmasına izin verme'' Ardından cevap vermemi beklemeden içeri geçti ve beni lavabonun kapısında şaşkınca bıraktı.
''Bade, gel artık dikkat çekeceksin'' Yamanın sesiyle kendime gelip içeri gittim. Yaman ayakta masadan biraz uzakta balkon kısmında. Sigara içiyordu. Gidip Ateşin yanına oturdum. Yüzüme bile bakmadan sohbet ediyordu. Yaman da sigarasını bitirir bİtirmez yanıma oturdu.

''Büyükelçi bu işi daha da büyütmek istiyor. Bu daha ilk işlerinden biri. Eğer başarıyla bunu da geçirirse bir dahakine bu ekibin yanında bir bu kadar daha insan gelecek.'' Tyler gayet odaklı ve ciddi şekilde konuşurken yanlışlıkla tokamı düşürdüm. Hızlıca eğilip alırken Izabelin ayağının Tylerinkine sürttüğünü fark etttim. Telefonu elime alıp masanın altından Yaman ve Ateşe durumu kullanabileceğimizi bildirirken ikisinin de cevabı ilişkilerini açıklamanın yedek planımız olduğunu söylemişlerdi. Cevaplarından sonra telefonu masaya bırakıp tamamen Carlos ve Tyler'ın konuşmasına odaklandım.

''Eğer işi büyütürsek yani isviçre, Norveç hatta Mısır ve Arap ülkeleri de katılırsa kazancımız tam 4 katına çıkabilir ve ticaret daha çok kolaylaşır. Her ülkenin ticaret kapsamı farklı. Ülkelerin yatkınlığına göre iş paylaşımı ile hayal edemeyeceğimiz kadar işi genişletebiliriz'' Carlosun bir kaç dosyayı yanlarında ki diğer iş ortaklarına uzattığını görür görmez bir tanesini de ben kaptım. Katılmayı düşünen ülkeler ve kişilerin isimleri vardı. Bizimkilerle göz attıktan sonra Carlos gizlilik dolayısıyla dosyaları geri toplamaya başlamıştı. Bu dosyada herkes isim tutamazdı. Bu dosyayı almamız bize çok avantaj sağlardı. Bilerek sakarlık yapıp meyve suyumu dosyaya döktüm. ''Aa inanmıyorum. Sakarlığım tuttu çok afedersiniz.'' Benimle beraber refleks olarak bir kaç kişi daha ayaklanıyordu ki geri oturdular. Dosyayı baya bir kıvırıp büzdüm ve Carlosa döndüm ''Daha iş görmez ben bunu atıp geleyim'' İçeri gidip çöpe atar gibi yapıp çöpün kenarına attım. Ateş ve Yaman memnun bakışlarıyla bana bakarken pot kırmadan geri oturdum.

Umarım kimse çöpün kenarında görüp çöpün içine atmazdı. Carlos dosyayı büzüp kıvırdığım için işe yaramaz dediğime inanmış ve bir şey söylememişti. Bu işimize yararken gözü daha fazla benim üzerime takılmıştı. Tekrar telefonumu alsam dikkat çekerdim ama dosyayı ben alırsam daha fazla dikkat çekerdim. Yamanı alttan dürtükledim. Bana bakar bakmaz bakışlarımı çöpe doğru çevirip hemen masaya döndüm. Carlos Ateşle konuşurken yapmam şüphe çekmemi engellemişti. Yaman da anlamış arabaya gitmesi gerektiğini söyleyerek kalkmıştı. ''Çok iyi işti Sarışın'' Kulağıma gelen Yamanın sesi gülümsememek için beni çok zor duruma sokmuştu ama yine de kendimi kontrol edebilmiştim. Biraz daha iş konuşmasından sonra kalkmaya karar vermiştik ki kalkar kalkmaz Izabel önüme geçmiş geçerken ayağıma basmıştı. Ben ona ne oluyor gibi bir bakış atarken yüzüme doğru eğilip ''Dikkat et güzelim. Kardeşim reddedilmeyi sevmez'' fısıldar fısıldamaz hızla mekandan çıktı. İçimde öfke kıvılcımları artarken bir şey dememe bile izin vermeden gitmesi tüm sinir hücrelerimi. Hareketlendiriyordu.

''Bir sorun mu var?'' Ateşin sesini ensemde hissetmemle sakinleşip bende dışarı çıktım. Izabel arabasına binerken bana piç gibi bir gülümseme atıyordu ve ben gidip ağzını kırmamak için zor duruyordum. Nedensiz bir nefret kaplamıştı içimi. ''Bade'' Yamanın sesiyle kendime gelirken arabaya bindim. Ateşte peşimizden binmiş ve direk arabayı çalıştırmıştı. ''Dosya?'' Aynadan bakışlarını Yamana çevirdi. Yaman da azıcık düzelttiği dosyayı kaldırıp görmemizi sağladı. ''Leş gibi kokuyor ama iş görür.'' Ateş Yamanı onaylayıp bana döndü. ''Ne dedi sana?'' Izabeli soruyordu. ''Erkek kardeşinin reddedilmeyi sevmediğini'' Bunu duyunca yüzü biraz katılaştı. ''Kim?'' Yaman arkadan meraklı sesiyle olaydan habersiz görünüyordu. ''Carlos beni yemeğe davet etti. Ateş de kurtardı beni başka randevumuz var diye. Izabel de bana öyle dedi'' Yamanın da yüzü katılaşmıştı. ''Çok bekler'' Yamanın fısıltısını duyunca güldüm.

''Gülme. Bunlar tekin tipler değil. Ne yapacakları belli olmaz'' Ateşin sert ses tonu anında beni de ciddileştirmişti. Yol boyu bir daha konuşmamıştık ki Karakola gelince kimin yanına geldiğimizi anladım. Arabayı park eder etmez Ateşlerin peşine takıldım. Mertin yanına geldiğimizde yüzü gülüyordu.
''Hoş geldiniz. Nasıl geçti topantınız'' Etrafa göz atıp bize arkamızda ki odayı işaret edince boş odaya girdik. Burası onun odası olmalıydı. Peşimizden kapıyı kapatıp koltuğa oturdu.

''Ne yaptınız?'' Yaman elinde ki dosyayı Mert'in önüne attı. ''Bir daha ki işe gerek kalmadı. Bir daha ki işte katmayı düşündükleri kişilerin listesi.'' Mert şaşkınlıkla bize bakıyordu. ''Nasıl lan'' bu tepkisi sırıtmama sebep oldu.
''Bugün Carlos getirip anlattı. Bade de dosyayı geri alamasın diye meyve suyu döktü'' Mertin bakışları hayretle bana döndü. ''Çaylak. Peki bu kadarla dosyayı bırakmazlar nasıl aldınız'' Yaman tekrar sorusuna cevap verdi.
''Meyve suyu dökünce dosyayı büzüp kıvırdı ve işe yaramaz diyip çöpe atmış gibi yaptı'' Mertte Ateş ve Yaman gibi memnun ifadeyle beni süzdü. ''Ben kesin patlarsın diyordum ama risk alarak büyük iş başarmışsın çaylak. Sana bir ara tatlı ısmarlıyayım'' Tatlı kelimesini duyar duymaz yüzümde açılan gülleri tahmin bile edemezsiniz.

Yaptığım büyük bir şey değildi. Bir daha ki iş için beklemeden işlerini bitirebilirdik ve bu çok iyi bir şeydi. O yüzden bu yaptığım hem zamandan hem de tehlikeden bizi kurtarmıştı. Mert Ateşe günü detaylıca anlatırken Yaman da fotokopi makinesinden dosyanın fotokopisini çekiyordu. Ben de oturmuş bize getirdikleri çayı içiyordum. Olabilecek tüm olumsuzluklara hazırlanmıştım ki aksine hiç aksi bir durum olmamıştı.

Bir hafta kendime boşuna acele acele eziyet etmiştim. Mertle Ateşin konuşmaları sürüyordu ki Yaman işini bitirip yanıma gelmişti. ''Izabel canını mı sıktı'' Yüzümü ona anlamsızca döndüm. O yelloz kim ki demek istedim ama haklıydı canımı sıkmıştı. ''Biz işimize bakalım. Şu an onlarla karşı karşıya gelmek akıllıca değil. Ayrıca onlar biraz takıntılı takınca baya bir süre bırakmıyorlar. Ben seni korumak için söylüyorum. Sinirine hakim ol. Biz işimizi yapıp bir daha onları görmeyeceğiz'' Yamanın bu konuşması ne kadar mantığıma yatıp içimi rahatlatsa da yine de öfkemi dindirememişti. Neden bu kadar öfkelenmiştim bende anlamıyordum ama içimde dindiremediğim bir nefret vardı. ''Izabeli bizzat kendim kelepçelemek istiyorum'' o kadar kesin ve emin bir şekilde söylemiştim ki Yaman bile afallamış görünüyordu. ''Kabul'' Yamanla konuşmamız gidiyor olmamızla kesilmiş giderken Merte tatlı sözünü unutmamasını söylemiştim.

Eve doğru yola çıktığımızda kimseden ses soluk çıkmıyordu. Eve geldiğimizde de herkes odasına çekilmişti. Yaman uyuyacağını söylemiş Ateş ise bilgisayarını alıp odasına çekilmişti. Muhtemelen yine araştırma yapacaktı.

Bende bu kez çalışmak yerine kendime zaman vermek istiyordum. Bilgisayarımı alıp mutfaktan cips aldım ve odama çıkıyordum ki kapının aralığından Ateşin odasını gördüm. Dolabı boydan boya açıktı. Dolabının içinde bir kapak vardı daha önce de dikkatimi çekmişti ama bana uygun değil deyip geçiştirmişti. Bakışlarını bilgisayarından bana kaldırınca göz göze geldik. ''Ne oldu?''

''İçindekileri merak ediyorum'' Baktığım yere bakıp bana döndü. Sanki kararız kalmış gibiydi. ''Gerçekten çok mu merak ettin'' Kafamı hızla salladım. Bana gel gibi işaret yaptıktan sonra bende peşine elimde cipsle gittim. Cipsi yeni fark etmiş gibi bir bakış atınca kendimi açıklama yapmak zorunda gibi hissettim. ''Şey film izlemek istemiştim de'' Kafasını sallayıp dolabın içine elini koydu. Elini komple algılayan cam elini algıladıktan sonra açılmıştı. İçeride yukardan süzülen ışıklar açıldı ve küçücük yerde kocaman silahlar vardı. Bir beyzbol topu bile vardı. Bir çakmak, bir gözlük, bir çok tüfek ve keskin nişancı silahıyla doluydu. Beyzbol topunu alıp oynuyordum ''Elinde bombayla oynuyorsun''
Elimden top aniden düşerken Ateş yakalamış kahkaha atıyordu.

''Patlasa sizde ölürdünüz farkındasın değil mi?'' Bu dediğime aşırı derece de sırıttı. Yine aklında tilkiler dönüyordu.
''Bu dünyadan işim bitmeden gitmeyeceğim''

Bu cevabı gülümsememe sebep olmuştu. Elimde ki cipsi kaldırdım ''Sende film izlemek ister misin? Kısa bir mola olarak düşün'' Gözlerime yine gözlerini kısarak keskin bir bakış attı. Bu bakış her seferinde içime işliyor ve irkiliyordum.
Olumsuz cevap verecek gibi geliyordu ama ne izleyeceğimi de bilmiyordum hayır dese sanırım daha iyi olacak gibiydi.

''Ne izleyeceksin?'' Harika soru. Bunu bende bilmiyordum ki.
''Açıkçası bende sana soracaktım'' Beklemediğim anda yine güldü. ''Bana mı soracaktın?'' Yani evet komik bir durum.

''Yani az önce karar verdim buna'' Her dediğimle gülmesi daha da genişliyordu.
''Inception var. Onu izleyebiliriz tabi aksiyon seviyorsan'' Bu dediği de beni güldürmüştü.
''Sence sevmiyor gibi bir halim mi var?'' Bana kapıyı gösterip dolabı kapattı ve odadan çıktık. Ben odama yöneliyordum ki ensemden beni yakalayıp merdivene doğru kedi gibi çekti. ''Aşağıda rahat izlemek varken'' Kendi kendine söyleniyordu ki ben suratımı ekşittim ve onunla salona geçtim. O Televizyondan açarken bende Cipsi ve yanına bir kaç şeyi daha çıkarıp tabaklara koydum.

Ben içeri getirene kadar Ateş açmıştı bile tam oturacaktım ki bana karşı tarafta kalan battaniyeyi gözleriyle işaret etti. Bende hızlıca alıp geldim ve yerime kuruldum. Ateşte yanımda cipsi kucağına almıştı. Yamandan ses gelmediğine göre uyumuş olmalıydı. Filmin başından heyecanlı olduğu belli gibiydi.

Film başladığından beri o kadar dalmıştım ki film bitmek üzereydi ve inanılmaz uykum geliyordu. Acaba Ateşe yaslanıp uyusam bir şey der miydi? Yastık çok uzaktı ve hiç uzanıcak halim yoktu. Battaniye de sıcacık olduğu için beni daha da mayıştırıyordu.

''Belli belli akşam film keyfi yapmışsınız bensiz'' Boğultulu ama ne dediğini anlayabilir halde Yamanı duyuyordum. ''Öyle oldu'' Kulağımın dibinden gelen cevabı çok daha iyi duymuştum. Ateş hala omzumu dayadığım yerindeydi hatta sarılır vaziyetteydik sanırım çünkü kolunu omzumdan belime kadar hissediyordum. ''Biraz dinlenin isterseniz ben işlere bakar sana haber yollarım.'' Yamanın söylediğine Ateşten bir cevap duymayınca olur demesini umut ederek tekrar uykuya dalacaktım ki yakalanmıştım. ''Geri uyuyacaksın sanırım''
Nerden anlamış olabilirdi ki? ''Cevap vermediğine göre evet''
''Nerden anladın?'' Uykulu sesimle ben bile anlamamıştım ama Ateş anlamıştı.

''Gözlerini hızlı hızlı kırpıştırmandan. Odana çık istersen'' Olumsuzca mırıldandım. Şu an hiç bir şekilde kalkabileceğimi düşünmüyordum. Bir hafta ki sıkı çalışma hıncını benden alıyor gibiydi. Resmen kendimi dayak yemiş gibi hissediyordum ve hiç hareket edebilecek bir güç görmüyordum kendimde.

Telefon sesiyle Ateş kıpırdandı.

''Ne oldu?'' Ateşin sorusuna gelen yanıt sesi yüksek olduğu için sesin Mert olduğunu düşünüyordum çünkü ses ona benziyordu.

''Planda nasıl değişiklik olabilir? Aylardır bunu ayarlıyorlardı'' Ne olduğunu tam idrak edemiyordum ama kötü şeyler olduğu belliydi. Uzun bir süre dinledikten sonra kaslarının gerildiğini hissettim. Bu istemsiz irkilmeme sebep olurken Ateşte fark etmiş olmalıydı ki hemen düzeldi. Neye bu kadar sinirlenmiş olabilirdi ki?

''Peki yeni getirdiğin elemanlar onlar dikkat çekmiş olabillir mi? Gerçi ben o gün aksilik görmedim. Kim yer değişimi sağlamış?'' Mertin cevabını bu kez net olarak duymuştum. ''Carlos itiymiş'' Ateşin tekrar tüm kasları gerilmişti fakat bu kez irkilmedim. ''Orosbu çocuğu.'' Ateşin öfkeli fısıltısı beni korkuturken uykuma da ne engel olabiliyordum ne de teslim olabiliyordum. İkizlerle aramızda nedensizce nefret köprüleri oluşuyordu. Izabele karşı ben, Carlosa karşı da Ateş. Nedense bu ikizler içimi huzursuz ediyordu. Bu kendinden emin ve çok bilmiş halleri bile dayak atmaya yeterdi ama yine de yapamıyorduk.

''Neyse haber verirsin. '' telefonu kapattıktan sonra sıkıntılı bir nefes alıp biraz bekledi. Tam uykuya dalıyordum ki bir kez daha bölündü.

''Burda mı uyuyacaksın'' Burda uyumaktansa yatağımda uyumayı tabi ki tercih ederdim ama gel gör ki çıkacak halim falan yoktu. ''Yorgunum'' diye mırıldandım. Bir süre ses gelmedi tam yine dalarken bir anda kolları bedenimi sardı ve havalandım. ''Ne yapıyorsun?'' Sesim biraz daha açılmıştı ki artık odama çıkıyordum. Odama geçince beni yavaşça yatağa bırakıp benden önce yorganı üstüme çekti.
''Sen bugün dinlen biraz benim dışarda işlerim var biraz.'' Belinde ki silahı yastığımın altına sıkıştırınca kaşlarım çatıldı. ''Bu yanında kalsın. İyi uykular güzelim'' Güzelim kelimesini sanırım ilk defa bir erkekten duyuyordum. Kapım örtülürken gözümden yine bir yaş süzüldü ve ardından karanlık beni içine çekti.

 

Loading...
0%