Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1 -Son Cinayet Yemeği-

@cangzek

Yaşananlardan 2 yıl sonra

 

Kasım ayının kasvetli bir cumartesi akşamıydı. Yağmurun hiddeti yeryüzüne hükmediyordu. Soğuk hava, bedende en sert hissedildiği zamanını yaşıyordu. Bu soğuk iklim, yalnızca bedenimde değil, yüzümde de belli oluyordu. Donuk, hissiz bakışlarım, içinde boğulduğum buhranın haykırışıydı. Hislerimin hâlâ yaşıyor olmasına bile şaşırıyordum. Düşüncelerle dolu beynim, buna bir son vermem gerektiğini söylüyordu. Bu gece, düşüncelerim içinde komut vermek oldukça zordu. Şunun farkındaydım; bu eziyetten kurtulmalıydım. Gözlerimi usulca devirip, şimdilik karanlık düşünceleri savurdum.

 

Şimdilik...

 

Aynanın karşısında kendimi son bir kez inceledim. Sarı saçlarım, buğulu gecenin karanlığı ile boyanmıştı. Özenle bu özel gece için seçtiğim elbisemi dolabımdan çıkardım. İçeceğimiz şarabın renginde olmasına dikkat ettim, çünkü o böyle istemişti. Öyle istediyse, son kez isteği yerine getirilmeliydi. Elbisemi üzerime geçirirken arkamda bir ürperti hissettim. Onun orada olduğunu anladım, ancak dönüp bakmak istemedim. Yağmur hızlandıkça, cama düşen damlalar çoğalıyordu. Her bir damla, içimdeki kaygının dışa vurumu olabilirdi. Bu gecenin zor geçeceği belliydi. Sevdiğim adamın yüzüne bakamamak o kadar zordu ki. Geldiğimiz yol ayrımı benim için en zor dönemeçti. Buna mecburdum. Her ne kadar ona karşı dirensem de, onunla son kez akşam yemeğimizi yiyecektik.

 

Belki tadı damağımızda, belki de kursağımızda kalacaktı.

 

Arkamdan yaklaşan gölge gittikçe büyümeye başladı. Birkaç adımdan sonra tam arkamdaydı. Nefes alış verişini hissettim. Sigara ile karışık mentol karışımı bir tat bırakıyordu kokusu üzerimde. Vücudunu, vücudumla birleştirip belimi sıkıca kavradı. ''Güneşim'' diyerek fısıldadı kulağıma. Yarım bir gülüş sergiledim. Ancak bunu ondan saklayamadım. İsmim dışında artık onun ''Güneş'' i değildim. Aynada görülen yansımam sert bakışları ile çarpıştı. Kemikli parmakları belimi daha sıkı sardı. Bir sorun olduğunu elbette ki anlamıştı. Ancak bu soruna asla çözüm bulamayacaktı. Karar çoktan verilmişti. Kendim için en doğru olan bu kaçış olacaktı. Arkamı dönüp, dudaklarına en sıcak öpücüğü kondurdum. Özür niyetinde bir öpücüktü. Bu akşamdan sonra biz olamayacaktık. Bu akşamdan sonra o olamayacaktı. Bu infazı verilmiş veda öpücüğüydü. Dakikalar süren sevişmemizden sonra, duraksadım.

 

 

 

Ellerimi göğsüne indirdim. Göğüs kaslarının sıkılığını hissettim. Gömleğinin altında kadife teni libidoma söz geçirmekte zorlanıyordu. Onu arzulamak istemiyordum. Göz temasından olabildiğince kaçmaya çalışıyordum. Gecenin karanlığı gözlerine düştüğünde, ona teslim olmaktan korktum. Benim için o hep Siyah fırtına, bense fırtınanın içerisinde savrulan yaprak gibiydim. Bu işkenceye daha fazla katlanamadım. Gözlerinin içine baktım doya doya son kez. Hisli, hisli soluksuz vaziyette beni izliyordu. Şimdi daha bir mahcuptum. Kafamı sağa sola hafifçe sallayıp ''acıktım'' diyerek bu ortamdan kurtulmak istedim. Esas amacım için gecikmemeliydim. Rüzgârın hızıyla evin penceresi açıldı. Korkuyla çığlığı bastım.

 

 

Gözlerimi pencereye çevirdim. Perdeler rüzgâr ile dans ediyor gibi uçuşuyordu. Bu gecenin kasvetinden kaynaklanan bir enerji akışı vardı. Ah! Evren oyununu bu gece için iyi oynuyordu. Aldığım kutsal mesajı açılan pencereyle iletmişti. Fazla zaman yoktu. Zamanımız daralıyordu. Yaptığım totem tuttuğuna göre acele etmem gerektiğini biliyordum.

 

 

 

Birkaç adım sonra yemek salonundaydık. Salonun tüm ışıklarını söndürmüş, evin her bir köşesini şamdanlarla donatmıştım. Tartışmasız en sevdiğim türden olan klasik müzik, salonda yankılanıyordu. Yemek masasına birkaç adım attım. Oturduğu yerin yakınına masanın kenar kısmına doğru sabitledim vücudumu. O benim aksime simsiyah bir takım tercih etmişti. Keskin gözleri gibi takımları da oldukça keskindi. Gözlerimizi birbirimizden alamıyorduk. Büyük pişmanlığımın çaresiz gözyaşlarını akıtmamak için yutkundum. Şarap kadehimi uzattım, içkiyi doldurması için komut verdim. Kendi kadehini de doldurduktan sonra tokuşturup, yudumladım. Aklımda planlar art ardına dizildiler. Bir sonraki planım bir önce ki planımı beynimden siliyordu. Hamlemi hızlı ve etkili oynamalıydım. Kontrolümü kaybetmemem gerekiyordu. Aklıma birden uçak biletimin saati geldi. Gece yarısı olmadan bu işi bitirmeliydim.

 

Hayatımın son çıkışına doğru bu bileti yakamazdım. Planlı cinayet işlenmeliydi. Eskiden sevdiğim dediğim ama artık karşımda potansiyel katilden başka biri olmayan bu adamı öldürmeliydim. Bu gece bu son cinayet yemeğini onunla yemek, ondan sonsuza dek kurtulmak tek isteğimdi. Kadehi ikinci dikişimde direkt içkiyi mideme indirdim. ''bir tane daha'' diyerek en samimiyetsiz gülümsememi sergiledim. Ayağa kalktı, öyle derin bakıyordu ki sanki içimi okumuş ve tüm planımı öğrenmiş gibiydi. Bir adım atarak iyice yanıma sokuldu. Nefes alışverişlerimiz birbirine karışmaya başladı. İnce ince terler döküyordum.

 

Karşı taraftan olası bir hamleye karşı savunmamı hazırlamam gerektiğini biliyordum. Elini masaya götürdü. Masada eline en yakın olan yemek bıçağıydı. Birkaç saniye içerisinde boğazımda kanla karışık delik açabilirdi. Nihayetinde ben tecrübeli bir katilin sevdiği kadındım. Hayatım her alanda tehlike altında, ince bir buz üzerinde yürüyordu. Ben kurbandım. Gözlerimi ondan ayırmadan bir sonra ki hamlesini izledim. Masadan aldığı bıçak değil yemek tabağı oldu. Sıcacık tüten tabağı burnuma doğru uzattı. ''Hadi yiyelim'' dedi fısıldayarak.

 

Sakinliğimi korumaya çalıştım. Nefes alış verişim hızlandı. Sandalyeme oturmak için hazırlanıyordum ki kolumdan tutarak kendine çekti. Dizlerinin üzerine oturttu. Onu benim beslememi istedi. Tıpkı her romantizm dolu gecelerimizde olduğu gibi. Yaşadığım durumdan dolayı acı çekiyordum. İçimde ki ikilem, ruhumu hançerliyordu. Duygularımı, ona karşı beslediğim kin ile öldürmek istesem de bunu başaramıyordum. İlk günkü gibi ona hala deliler gibi âşıktım. Karşımda öylece durmuş, bir sonra ki lokmasını vermemi bekliyordu. Tıpkı bir bebek gibi beslemeye başladım. Ruhu karanlıkla dolu olan biri için bu çocuksu davranış onun üzerinde kılıf gibiydi. İşte yine başarmıştı. Onun tarafından manipüle ediliyordum. Ne olursa olsun bu gece ben tarafından dize getirilecekti öyle ya da böyle. Bir şeylerin ters gittiğini artık anlamıştı. Çünkü bu çocuksu davranışı ancak bir sorun olduğu zaman beni dizginlemek için yapardı. Beni kendinde tutan masum özelliğiydi. Kaslarının gerildiğini oturduğum dizinden hissettim. Elleri, kalçamı sertçe kavramış bırakmıyordu. Ona aitliğimi hissettiriyordu yine. Buz gibiydi elleri. Sanki onun da bana diyeceği bir şey var gibiydi. Dile gelmesi çok zamanını almadı.

 

'' Gece yarısına biletlerimizi aldım. Bu cehennemden kurtuluyoruz. Sonsuza dek benimle misin?''

 

''Lanet olsun'' diyerek iç geçirdim. İçimden tonlarca küfür ettim. Eskiden olsa bu teklifi gözü kapalı kabul ederdim. Sonsuza dek onunla değil, bir sonra ki hayatta yaşayacağımı dahi bilsem onu yanımda olmasını dilerdim. Ne yazık ki eskidendi. Artık her şey değişti. Tüm planlarım alt üsttü. Yine benden önce davranmıştı. Anlaşılan bu işkenceden kurtulmanın başka yolu yoktu. Zaman daralmaya başladı. Dizinden kalkıp, üçüncü kadehi doldurmaya başladım. Önce sersemlemesi için içki şişesini kafasına geçirmem gerektiğini biliyordum. En uygun anda bunu yapacaktım. İçimden geri sayıma başladım.

 

3-2-1 şimdi...

 

Elimi hızla ona doğru savurduğum anda, çalan telefonuyla oturduğu yerden ayaklanması bir oldu. İçki şişesi elimde öylece asılı, yapacağım hamle havada kaldı. Bir yandan gelen telefona olan tedirginliği, diğer taraftan benim anlamsız hareketime odaklanmaya çalıştı. Bozuntuya vermeden içkinin etkisinden sarhoş olduğuma inandırmaya çalıştım. Boş yüz ifadesi ile hala beni şüpheyle izliyordu. Sesi gittikçe kalınlaştı. Karşısında ki her kimse onu sinirlendirmeyi başarmıştı. Öfkesi gözlerine yansıyordu. Uzun zaman sonra gördüğüm en kibirli haliydi.

Onu böyle ilk gördüğümde birinin canına acımasızca son vermişti. Yine aynı yüz ifadesi ile konuşmaya ancak bana belli etmemeye çalıştı. Kulak kabarttım, duymakta başarılı olamadım.

 

Yanımdan sıyrılıp bahçe kısmına ilerledi. Artık bende tedirgindim. Saat ilerliyordu ve ben yine hiç bir şey yapamadım. Konuşmalarını izledikçe ürpermeye başladım. Bahçe kısmında alabildiğince küfürler ,öfkeyle ile sabit havada uçuşuyordu. Her ne olduysa, onu kimse bu sinirinden kurtaramazdı. Fırsattan istifade tekrar planlarımı gözden geçirdim. Henüz yalnız kalmışken harekete geçmeliydim. Telefonunu kapatır kapatmaz öldürücü hamlemi yapacaktım. Gözlerimi üzerinden ayırmadan ona doğru ilerlemeye başladım. Ayakuçlarıma kadar titriyordum. Ellerimde soğuk terler oluştu. Korku ve tedirginlik midemde baskı yaratıyordu.

 

O Konuşmaya devam ediyordu. Birkaç adımda artık bu iş bitecekti. Ona yaklaştıkça ayakkabımın çıkardığı ses iyice yankılanıyordu. Adımlarımın duyulmaması için ayakkabılarımı olabildiğince hızla çıkarmaya çalıştım. Son bir adım kalmıştı. Bu sefer ben onun tam arkasında dikiliyordum. Korkudan devrilmemek için çabalıyordum. İki elimin arasına aldığım bıçağı arkama saklayıp kontrol ettim. Telefon görüşmesi nihayet bitmişti. Yavaşça telefonu tuttuğu elini indirdi. Başını bana doğru çevirdi. Bir şeyler ters gittiğini fark etti.

 

Saniyeler içerisinde göğün gürültüsü ile evin salonu bembeyaz ışıkla doldu. Katil sevgilim, beni bembeyaz ışıkların yansımasında sessizce izliyordu. Dışarıda şimşek çakarken, içeride az sonra kıyamet kopacaktı. Her şeyi öğrenmişti bu çok belliydi. Arayan her kimse planlarımdan haberdardı ve bunu telefonda yetiştirmişti. Gözlerinde ki ifade, midesine avını indirecek avcı gibi sinsi ve kibir doluydu. Anlaşılan bu gece cinayet tek taraflı işlenmeyecekti.

 

Ve öyle de olmadı.

 

Patlayan silahla önce duvarda süzülen kanlar belirdi gözüme, dehşet içlerisinde kaldım. Görüş alanım bulanıklaşıyordu. Onu görmek için dikkatimi vermeye çalıştım. Ardından bir el daha ateş edildi. Bu kes bu çok gürültülü oldu. Nefes alışverişim gittikçe zorlaştı. Artık görmekte güçlük çekiyordum, yutkunmakta zorlanıyordum. Gözlerim aniden karardı ve artık hiç bir şey göremez oldum. Çaresizlikle kendimi yere bıraktım. Nefes alışverişim gittikçe düşüyor ellerim soğuyordu.

 

Yine o kazanmıştı. Zaten hep o kazanırdı. Avcı avını soğuk kanlılıkla beklemiş, tuzağına düşürmüştü...

 

BÖLÜM 1 SONU

 

Devam edecek... :)

Loading...
0%