@cangzek
|
BİR ŞEYLER TERS GİDECEĞİNDEN ENDİŞE EDERSENİZ, TERS GİDECEKTİR" Murphy Kanunu
Haftalardır süren cinayet soruşturması henüz sonuçlanmamıştı. Okulda ki tüm bölümlerin her öğrencisi, eğitimcisi, görevlisinden hizmetlisine kadar sorgulanmıştı. Hala yaşadığım olayın şokunu atlamamışken, korkularım saman Alevi gibi ilerliyordu. Okula gitmek istemiyordum ancak şüpheli durumuna düşmemek için buna mecbur kalmıştım. Üst düzey vizyona sahip okulun tüm kamera kayıtlarına dahil bakılmasına rağmen katil bulunamadı. Peki bu cinayetin katili kimdi? Ya da somu bir katil gerçekten var mıydı? Yoksa bu cinayet bilinçli yapılan cinayet süsü müydü? Kurban kız bir mesaj mı vermek istiyordu.?Esasına bakılırsa Anka Akay'a güç gösterisi yapacak kadar cesareti nereden bulabilir di ki? Her düşüncemde nefesim daralıyor, panik halim nüksediyordu.
Dinlediğim müziği (Adele-Hello) son ses açtım. Beynimde ki gürültüyü müziğin bastırmasını istiyordum. Oturduğum yerin penceresinden derin düşüncelerime, boş bakışlarım eşlik ediyordu. Günlerden cuma, gece yarısını 1 geçiyordu. Tam o dakikalarda telefonum çalmaya başladı. Anlamsızca kimin aradığına baktım. Çünkü anlamsız olması hayatıma anlam katan her şeye karşı daha samimi geliyordu son zamanlarda. Arayan Alp' ti. Fakat cevap vermek içimden gelmiyordu. Bu cinayet meselesinden sonra sürekli birlikteydik. O kadar çok dikkat çekmişti ki Akaylar tarafından hoş karşılanmamıştı. Özellikle BEYNA ve Bora tarafından hiç bir şekilde yakın onlara yakın görülmüyordum. Elbette Alp'in samimiyeti içten ve kalbe dokunan türdendi. O bu şehire geldiğimden beridir Çisem den sonra sığındığım ikinci liman olabilirdi. Fakat zaten Ailesi tarafından yadsınan birinin yanında,istenmeyen bir dostu olması ona daha çok zarar vereceğini düşündüğümden kendimi ondan uzaklaştırma kararı almaya zorlamıştı. Gelen çağrıyı istemeden de olsa cevapsıza aldım. Alp bununla yetinmeyecekti ki ardından telefonuma bildirim geldi.
***Alp: Güneş orada mısın? cevap ver lütfen🙏
Mesajı gördüğümde yüreğimi bir sızı sardı. Ancak cevap vermeden mesajı direk sildim. Gözyaşım akmak için beni zorlasa da buna direnecektim. En son ağladığımda Alp' e amcamın katili olduğumu itiraf etmiştim. Bu yüzden ağlamaktan oldukça uzak kalmak en doğrusu olacaktı. Dişlerimi sıkarak bu çılgın isteği geri teptim. Bu kez çalan odamın kapısı oldu. Çisem kapının ardından beni kontrol etti. "Müsait misin? Elinde ki kahvelere bakılırsa uykusu kaçan biri daha vardı bu gece. Üzerine çöken bohem tavrına bürünse de konuşmaya ihtiyacı olduğu besbelliydi. Kulağımdan kulaklığımı çıkarıp cevap verdim. "Gel lütfen " diyerek davet ettim. Elinde ki kahveyi bana uzatırken sırıtmaya başladı. " Şekersiz, katıksız, uyku savar Nemrut kahveniz küçük hanım". Olduğumuz yerde gülüşmeye başladık. Öyle derin gülüyorduk ki psikolojik olarak yaşadıklarımızın dışa vurumu olabilirdi bu. Çisem iyi olup olmadığımı merak ediyordu, ancak daha iyi olmam için herhangi bir neden yok gibi duruyordu. Ancak güzel bir neden sunacak teklifle gelmişti. "Pazartesi günü okulun gazetesi açılıyor. Senlik olduğunu düşündüğüm için haber vereyim dedim. Gazetenin başkanı ekip kuruyor. Mutlaka orada olmalısın diye düşündüm."
Şaşkınlıktan, tepkisiz kaldım ancak içimde havai fişekler patlamaya başlamıştı bile. Kucak dolusu sarıldım. Bir kez daha Çisem'e minnet duydum. Gittikçe ona minnet borcum birikiyordu. Okul gazetesi bu olayı unutmam için güzel bir seçenekti. Ve hayalimden biriydi. Tekrar hayale sığınmak sıcak bir güven hissettirdi. Görünüşe göre Çisem için öyle görünmüyordu. Sürekli gözleri boşluğa dalıyordu. Bir sorun olduğu bariz belliydi. Öğrendiğim kadarıyla Taha ile araları bu Cinayet soruşturmasından dolayı gerilmişti. Ona Taha' yı sordum. Gözlerinde kin belirdi. "Canı cehenneme narsist pislik". Böylesine bir cevap beklemiyordum. Ancak yinede sormadan edemedim. " Ne oldu aranızda?" Çisem gelen soruyla aval aval bana bakıyordu. "Aslında olan bir şey yok" sesi boğuk geliyordu. Mutlaka bir şey olduğunu biliyordum. Elimi yüzüne götürüp şefkatle okşadım.
Çisem duygu yüklü bu şefkatin ağırlığını kaldıramadı. Gözünden yaş akıyordu. "Hayatında başka biri var" dedi kesin bir dille. Şoka uğramıştım. Yıllardır süren ilişki içerisinde böylesini tahmin etmem oldukça zordu. Ne diyeceğimi bilemedim. Benim başıma gelse en iyi teselli ne olurdu onu da bilmiyordum. Zaten başıma böyle bir şeyin gelmesi ihtimalini erkeklerden uzak kalarak yok ediyordum. Bu çok net bir emin konuşmaydı Çisem için. Emin olup olmadığını sordum. Göz yaşını silip bana döndü.
" Uzun zamandır birlikte olmuyoruz. Hemen yanlış anlama olay cinsellik değil. Duygusal olarak da soğuk davranıyor. Sürekli bahaneler uyduruyor. Yani birkaç haftadır böyle. En son tuvalette kendini tatmin ederken yakaladım. Devamını getirmeme gerek yoktur umarım" dedi. Kaşları çatık, sert bir yüz ifadesi takınmış, kahvesini yudumlarken göz yaşları ona eşlik ediyordu. Gerçekten Çisemi nasıl teselli edeceğim konusunda bir fikrim yoktu. Ona sarılıp başını okşamaktan başka.
Çisem kesin olarak ayrıma kararı alsa da henüz ortada somut olarak bir şey görmeden oda erken davranmak istemiyordu. Taha ile uygun bir zamanda konuşmayı düşündüm. Çisem için arkadaşlık görevimi yerine getirebilirdim belki bu sayede. Uzun süren dertleşmeden sonra ikimizinde gözleri kapanmaya başlamıştı. Hafta sonu için kız kıza güzel bir plan yapmıştık. Doğa gezisine karar verdik. Yarın tüm gün bizim olacaktı. Çisem yatağın diğer ucunda uyuya kalmıştı. Bende uykuya kendimi teslim edecektim ki kapı zilinin evin içinde yankılanmasıyla ayağa dikildim. Gecenin bu saatinde kim olabilirdi? Ve gelen ısrarla zile basmaya devam ediyordu. Çisem yarı uykulu halde yataktan kalkıp bana doğru döndü. "Taha mı geldi?" Diye sordu. Daha dakikalar önce sayıp sövdüğü kişinin adıyla uykusundan uyanan Çisem'e anlamsızca baktım. Ardından kapıya doğru ilerledik.
*************
Kapıyı açtığımda karşımda Alp ve Bora' yı görmeyi asla ummuyordum. İkiside baykuş gibi dikilip bana bakıyorlardı. Muhtemelen Alp bana ulaşamayınca Bora'dan yardım istedi ve evimizin yerini artık oda öğrenmişti. Bora ile buraya gelmekten an itibari ile pişmanlık duymuştum. Zaten daha öncesinde de oldukça pişmandım. Çisemi kaskatı kesilmiş Bora'yı izliyorken gördüm. İki zıt bakışlar birbirini çekiyor gibiydi.
"İçeriye davet etmeyecek misiniz hanımlar?" Bora tok sesiyle davetine karşılık bekledi. Alp bana doğru bir adım attı. "Özür dilerim ancak önemli olmasa bu saatte rahatsız etmezdim" dedi. Şimdi nabzım daha bir hızla atmaya başladı. Gecenin bu saatinde Alp' i buraya getiren ve önemli olan konu ne olabilirdi. Dilim lal olmuş konuşamıyordum. Çisem'e mahcup olmuştum.Neticede onun evine beklenmedik anda iki yabancı gelmişti ve bunun bağlantısı bendim. Gerçi Akaylara pek yabancılık çekmesede onları tanıyor olsada benim yüzümden rahatsız olmasını istemezdim. Artık bir şeylerin ters gitmesinden korkuyordum. Bora Çisemi uzun uzun hallice süzdükten sonra bana döndü ve tavrı ciddiydi. Kolumdan tutarak kendine yaklaştırdı.
"Bizimle gelmen gerekiyor. Hemen!!"
Bölüm6 Sonu Değerli yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum :) |
0% |