@ceydarabia
|
Deren, sandalyeye bağlanmıştı. Ellerindeki iplerin baskısı, cildini acıtıyordu, bacakları ve kolları zorlanıyordu. Fakat daha fazla hareket edememesi, onu daha da kırılganlaştırıyordu. O kadar uzun bir süre boyunca hareketsiz kalmanın getirdiği bir zihin karışıklığı vardı. Odada bir sessizlik vardı, fakat o sessizliğin ardında, bir şeyler kıvranıyordu. Deren, gözlerini araladı ve Elena'nın silueti yavaşça odanın içine girdi. Elena, gözlerinde bir soğukluk ve güvenle ona bakıyordu. Adımları dikkatli, ancak kararlıydı. “Deren,” dedi Elena, sesi soğuk ve sertti. “Biraz konuşalım.” Deren, derin bir nefes alarak cevap vermedi. Sadece gözleri, Elena’yı takip ediyordu. Elena, bir adım daha atarak ona yaklaştı. “Ne istiyorsun benden?” Deren, ne kadar korkmuş olsa da sesindeki titremeyi saklamaya çalışıyordu. İçindeki korku giderek büyüyordu. Elena, ona doğru adım attı. “Senden bir şey istemeden önce,” dedi Elena, “şu tahtayı bana vereceksin.” Deren bir an için gözlerini kaçırdı, kalbi hızla çarpmaya başladı. "Bunu yapamam," dedi yavaşça. “Sana tahtayı veremem.” Elena, ona yaklaştı ve bir an için Deren'in saçlarını hafifçe çekerek başını kaldırmasını sağladı. Deren’in gözlerinde korku vardı ama cesareti de kırılmamıştı. “Vermezsen, zorla almak zorunda kalırım,” dedi Elena, sesi kararlı bir şekilde. Deren, bir an için gözlerini kaçırarak başını çevirip derin bir nefes aldı. “Bunu yapamayacağım. Sana hiçbir şey vermem.”
Elena, soğukkanlı bir şekilde Deren’in önüne eğildi. Gözleri, her hareketiyle sanki bir oyun oynar gibiydi. “Güzelim…” dedi, sesinde alaycı bir tını vardı. Deren, Elena’nın gözlerindeki karanlık anlamı fark etti ve vücudu istemsizce gerildi. Elena’nın ayakları, Deren’in bacaklarının arasına doğru baskı yaparken, Deren derin bir nefes aldı. O an, tüm vücudu bir gerginlik içinde titremeye başladı. “Elbette, güzelim. Ama eğer dediğimi yapmazsan, o kıymetli şeyini bir daha asla göremezsin.” Elena'nın sesindeki tehdit, adeta her kelimenin içine nüfuz ediyordu. Sözleri, bir darbe gibi Deren’in zihnine yerleşti. Deren, bir an için her şeyin ağırlaştığını hissetti. Bacaklarındaki baskı, sanki tüm vücudunu teslim alıyordu. Elena’nın tehditkâr tavrı, gözlerindeki karanlıkla birleşince, her şeyin korkutucu gerçekliği ortaya çıkıyordu. Deren, Elena’nın bacaklarına uyguladığı baskıyı daha fazla kaldıramadı. Vücudu titremeye başladı, gözleri kararmaya, başı dönmeye başladı. Birkaç saniye sonra, her şey siyah bir örtüyle kapanmıştı. Deren bayıldı. Bir süre sonra, Deren yavaşça gözlerini açtı. Başının etrafında bir sersemlik vardı, bedeni ağır, kasları hâlâ uyuşmuştu. Bütün vücudu sanki donmuş gibi hissediyordu. Derin bir nefes aldı, ama hemen ardından bir şokla irkilerek doğrulmaya çalıştı. Bir kova su, aniden yüzüne çarptı. Soğuk suyun şiddetiyle, Deren bir anda kendine geldi, nefesini kesen soğukla irkildi. Elena, bir adım geriye çekildi ve sakin bir şekilde, alaycı bir bakışla ona baktı. "Uyanmanı beklemekten yoruldum, güzelim. Bazen gerçekleri anlaman gerek." dedi, sesindeki soğukluk ve tehdit yine belirgindi. Deren, suyun etkisiyle daha net düşünmeye başladı ama hâlâ başı bulanık ve vücudu huzursuzdu. Elena’nın soğukkanlı tavrı, üzerine yayılan karanlık bir tehdit gibi yaklaşıyordu. Elena, Deren’in gözlerinde kararlılığı ve direnç görmekten hoşlanıyordu, ama o kadar kolay pes etmeye niyeti yoktu. Yavaşça, Deren’in önüne eğildi ve ona bakarak, soğukkanlı bir şekilde konuştu: “Beni zor durumda bırakıyorsun, güzelim,” dedi, sesindeki soğukluk belirginleşmişti. “Ama bunun bedelini ödeyeceksin.” Deren, Elena’nın gözlerindeki tehlikeyi fark etti. Silahın soğuk ucu, Deren’in cildine dokundu. O an, Deren'in kalbi hızla çarpmaya başladı. Vücudundaki her kas geriliyordu, ama kendisini savunmaya çalışırken, silahın baskısı daha da arttı. Elena, silahını Deren’in bacakları arasına doğru yöneltti ve onu yavaşça baskı altına aldı. Deren, derin bir nefes aldı. Silahın metalik soğukluğu, her saniye vücudunu daha fazla hissedilmesi gereken bir acıya dönüştürüyordu. İçindeki direncin her an daha da zayıfladığını hissediyordu. Her şeyin, her hareketin bir anlam taşıdığı bir andı. Elena, ona yaklaşırken, yavaşça gülümsedi ve sesi, bir tehdit gibi kulaklarında yankılandı: “Bunu hep biliyordum,” dedi, gülümsemesi acımasızca. “Beni zorlayarak bir şeyleri değiştireceğini düşünmüştüm. Ama silahımın bu kadar yakın olacağını bilemezdim.” Deren, ellerini sıkıca bağlanmış olmasına rağmen, gözlerindeki kararlılıkla ona karşı koymaya devam etti. Ne kadar acı verse de, teslim olmamaya kararlıydı. Sesindeki titremeye rağmen, elinden geleni yaparak başını çevirdi ve Elena’nın sözlerine karşılık verdi: “Seninle bir şey paylaşmamı bekleme,” dedi, ağrıyı içinde hissederek. “Ne olursa olsun, asla sana boyun eğmeyeceğim.” Elena, Deren’in inatçılığına kayıtsız bir şekilde, silahını baskı yapmaya devam etti. Her kelimesi, Deren’in ruhunu zorla ele geçirmeye çalışıyordu: “Beni anlamıyorsun, Deren,” dedi soğukça. “Sana istediğimi yapacak kadar yakın olduğumda, hiçbir şeyin önemli olmadığını fark edeceksin. Tahtayı almak zorundayım, ve seninle bu işi bitirene kadar hiç durmayacağım.” Deren, acıyı hissederek ama direncini kaybetmeden başını eğdi. Hala bir çıkış yolu arıyordu, ama silahın baskısı, onu zorluyordu. Ne olursa olsun, teslim olmak, Deren için kabul edilemez bir şeydi. Deren’in acısı giderek artıyordu. Saçları ve cildi, Elena'nın soğuk ve sert baskısıyla yanmaya başlamıştı. Vücudundaki zincirler, ellerini ve ayaklarını sımsıkı bağlarken, her bir hareketi, acının derinleşmesine neden oluyordu. Elena, soğukkanlı bir şekilde yakınlaştı ve bir adım daha attı. Deren'in vücudu gerildi, ağrı tüm bedenine yayıldı. Gözlerinden yaşlar süzüldü, ama gururunu koruyarak sesi çıkarmamaya çalıştı. Fakat dayanacak gücü kalmamıştı. İçindeki öfke ve acı birleşerek, kesik bir çığlığa dönüşüverdi. "Yeter!" diye bağırdı, sesi boğuk ve titrek bir şekilde odanın karanlık duvarlarına çarptı. Elena, duraksadı. Deren’in bağırışı, onun istediği tepkiyi aldığını gösteriyordu. Gülümsedi, fakat bu gülümseme acımasızdı. Deren’in gözlerinden, çığlıkların her birini kesmeye çalışan bir irade vardı. Elena, yalnızca o acıyı izlemek için bir adım daha yaklaşarak, her şeyi daha da zorlaştırmaya niyetliydi. Deren, nefesini kesmeye çalışarak tekrar bağırdı. "Bunu yapma! Beni bırak!" Sözleri hıçkırıklara dönüşse de, elinden geleni yaparak direnmeyi sürdürdü.
|
0% |