Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6.Bölüm- Direnişin Çizgileri

@ceydarabia

Deren’in gözleri, karanlık odada yavaşça açıldı. Vücudu hâlâ ağrıyordu, ama her şey sanki bir an önce fark edilmemesi gereken bir kâbusa dönüşmüştü. Yavaşça başını kaldırdı, ama hemen acıyan bacakları ve elleri nedeniyle hareket etmek oldukça zorladı. Sıkı sıkıya bağlanmıştı, her adımı, her nefesi bir zorlamaydı.

Kapı açıldığında, o tanıdık, soğuk ses yine tüm odanın havasını değiştirdi. Elena’nın sesi, karanlıkta yankı yaptı, sanki onu dört bir yandan kuşatıyordu.

"Uyandın mı, güzelim?" dedi Elena, alaycı bir tonla, Türkçeyi aksanlı bir şekilde konuşarak. Adamları odada bekliyor, ona her hareketini izlemesi için fırsat veriyorlardı. Elena, Deren’e doğru birkaç adım attı, gözlerinde hala kaygısız bir güven vardı. "Hadi bakalım," dedi, "Artık eğlenme vakti."

Adamlarından biri Deren’in kafasına bir yumruk attı, başı geriye savruldu. Ellerini daha da sıkıca bağladılar ve onun her hareketini engellemek için ağır adımlarla etrafını sardılar. Deren, acının verdiği soğuk terleri hissediyor ama buna rağmen hiç ses çıkarmıyordu. Her şeyin ötesinde, bir şey onu hayatta tutuyordu: Direnme kararlılığı.

Elena, etrafındaki adamlara bakarak hafifçe gülümsedi. "Bunu daha ilginç hale getirelim," dedi. "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

Deren’in gözleri, bu tehditlerin arkasındaki karanlık anlamı anladığında, kalbi hızla çarpmaya başladı. Onu daha da fazla köşeye sıkıştırmak, onları hayatta tutacak olan tahtanın gücünü kullanmak istiyordu. "Beni bırak," dedi Deren, sesi boğuk ve hıçkırıklıydı. "Ben sana yardım etmeyeceğim."

 

Elena bir adım daha yaklaştı, yüzündeki gülümseme giderek daha da soğuklaştı. "Hadi bakalım, diren," dedi, aksanlı Türkçesiyle. "Ama ne kadar direnebilirsin? Hadi, görelim."

Elena, aniden Deren’in ellerini daha sıkıca tutarak tahtanın önüne doğru itti. Deren’in vücudu, tahta karşısında biraz daha gerildi, ama hâlâ direndi. Elena, Deren’in gözlerine bakarak, "Artık tahtada ne çizeceksin, güzelim?" diye sordu. "Eğer istediğimi yapmazsan, daha büyük bir bedel ödeyeceksin."

Deren, bir süre ona baktı. Ardından derin bir nefes aldı ve yavaşça tahtaya doğru yöneldi. Elena’nın isteğine uymak istemediği her an, acının keskinliği daha da belirginleşiyordu. Ama Deren, başını kaldırarak, başkasının belirlediği yolda gitmeyi reddetti. Çizim yapmak üzere tahtaya elini koyduğunda, Elena’nın öfkeyle yüzünü buruşturduğundan habersizdi.

Deren’in çizdiği şey, beklenmedik bir şekilde, Elena’nın talep ettiği gibi tehlikeli ve karanlık değildi. Aslında, onun çizdiği şey tamamen farklıydı—birazcık direnişin, birazcık acının, birazcık da gerçeğin yansımasıydı. Her çizgi, her detay, Elena’nın isteğine zıt bir isyanın işaretiydi.

Elena, bir an için dondu. Ardından, hızla bir adım attı ve Deren’in saçlarını sertçe çekerek kafasını geriye savurdu. "Bunu nasıl yaparsın?" diye bağırdı, sesi öfke ile titriyordu. "Benim istediğimi çizmelisin, senin gibiler böyle bir şeyi nasıl yapar?"

Deren, acısına rağmen gözlerini ona dikti. İçindeki direnç ve öfke, her çizgiyi yaparken daha da büyüyordu. "Sana yardım etmiyorum," diye zorla söyledi. "Sonsuza kadar yapmam."

Elena, gözlerindeki soğuk kararlılıkla Deren’i süzerek başını hafifçe eğdi. "Biraz daha diren," dedi, Türkçedeki aksanıyla. "Ama seninle oyun oynayacak kadar vakit kaybetmeyeceğim." Ve bir kez daha Deren’in saçlarını çekti.

 

Deren, kafasını geriye savururken, acı içinde bile direncini koruyordu. Ama Elena'nın soğuk bakışları ve sinirli hareketleri her şeyin ne kadar korkunç olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu. Elena, Deren’e yaklaştığında, son bir kez ona baktı. "Seninle yürüyüp gitmek zorunda kalacağım, güzelim," dedi, aksanı daha belirgin şekilde. "Bunun sonu bu olacak."

Deren, derin bir nefes alarak başını eğdi. "Ben sana boyun eğmeyeceğim," dedi.

Ve o an, bir an bile olsa, direncinin gücünü hissetti.

Elena, soğuk gözleriyle Deren’in her hareketini izliyordu. “Diz çök!” diye emir verirken sesi keskin ve tehditkârdı. Deren, gözlerini ondan kaçırmak yerine sabırla ona bakarak, derin bir nefes aldı. Zihninde direnmeye kararlıydı, ama bedeninin ağırlığı ve Elena’nın baskısı ona büyük bir yük gibi geliyordu.

“Hayır!” diye bağırarak, dizlerinin yere çökmemesi için vücudunu sertçe geriye itti. Bu sırada, Elena’nın elleri Deren’in omuzlarına baskı yapmaya başladı. Deren, tüm gücünü kullanarak, Elena’nın kuvvetinden kurtulmaya çalıştı.

Bir anda, gözleri pırıl pırıl bir hışımla parladı. Elena’nın elini tutarak, onu bir anda kendine doğru çekti. Elena, şaşkınlıkla gözlerini açarken, Deren hızla hareket ederek onu duvara yasladı.

“Beni ne sanıyorsun?” dedi Deren, derin bir nefesle. “Bunu sana asla yapmayacağım.”

Elena, şaşkın bir şekilde Deren’in tutuşunu hissederek vücudunu geriye doğru savurdu. Yavaşça, gözlerini daraltarak ona baktı. “Bunu bana karşı nasıl yaparsın?” diye alaycı bir şekilde sordu. “Beni hiç anlamadın, değil mi?”

Deren, ona karşı koyacak kadar güç bulmuştu. Elena’ya karşı duyduğu öfke ve baskı, içindeki her parçayı ateşe çevirmişti. “Seninle oyun oynamıyorum. Yeterince acı çektim.” Gözleri öfkeyle yanıyordu.

Elena, bir an için boşluğa bakarken, Deren’in hareketlerinden rahatsız olmuştu. Ama bu rahatsızlık, onun bir an için zaafını görmekti. İçindeki hiddeti bastırarak yeniden ciddi bir şekilde Deren’e döndü. “Bu şekilde direnmeyi tercih ediyorsan,” dedi, sesindeki alaycı ton ağırlaştı, “O zaman acı, daha da büyüyecek.”

Deren, ona daha da yakınlaştı. Gözlerinde hala bir ateş vardı. “Beni zorla diz çökertemezsin,” dedi, bir kez daha vurgulayarak. “Hangi yolla olursa olsun boyun eğmeyeceğim.”

Elena, sinirli bir şekilde dişlerini sıktı. Bu direniş, ona zorbalıkla ulaşabileceği hiçbir şeyin kolay olmadığını hatırlatıyordu. "Bunu seninle kırmak zorundayım, güzelim," dedi Elena, her kelimenin üstüne bastırarak.

Ama Deren, cesaretini kaybetmeden gözlerinde kararlı bir bakışla ona cevap verdi. “Beni asla kıramayacaksın. Senin yaptıkların, seni sadece daha da düşürür.”

Elena, içindeki öfkeyle Deren’i süzdü. Bunu kazanamayacaklarını fark etmişti, ama yine de daha sert bir yola gitmeye kararlıydı. O an, her iki taraf da birbirini daha yakından hissediyordu; aralarındaki gerilim, sanki bir patlama anını bekliyordu.

Deren, gözlerinden öfke ve kararlılık fışkırırken, bir anlık boşlukta Elena'nın gözlerine kilitlendi. İçindeki her şeyle mücadele ederken, birden ona doğru eğildi. Elena, şaşkınlıkla geri adım atmak isterken, Deren hızla boynuna doğru eğildi. Gözleri, Elena'nın bir an için savunmasız kaldığını fark etti ve bu fırsatı kullanarak sıcak bir sesle kulağına yaklaştı.

“Senin her şeyin, korkunun ve gücünün maskesiydi,” dedi Deren, sesinin yumuşak fakat keskin bir tonda olduğuna dikkat ederek. “Ama ben bunu kırabilirim. Kolayca kırarım…”

 

Elena’nın vücudu bir anda gerildi. Deren’in sözleri, ona sanki bir elektrik çarpması gibi geldi, ama hemen sonra gözlerinde o sert duruşu tekrar hissetti. Deren’in sesindeki sıcaklık, ona kendini bir an savunmasız hissettirdi. Ancak, Elena’nın bu duyguyu hemen bastırdığı belliydi. Gözlerini Deren’in gözlerinden ayırarak, içindeki siniri bastırmaya çalıştı.

Deren, Elena’nın zayıf bir anını gördü mü, yoksa sadece onunla daha fazla oyun mu oynuyordu? Kimse ne olduğunu anlamıyordu. Deren’in tavırları, etrafındaki her şeyi değiştirebilir, ama Elena o kadar kolay teslim olmayacak kadar güçlüydü.

Deren, Elena’yı sert bir şekilde duvara yasladı. Elinden kurtulmak için karşı koymaya çalıştı, ama bu sefer Deren’in gücüyle başa çıkamayacağını biliyordu. Gözlerinde bir öfke ve kararlılık parlıyordu. Elena’nın boynuna doğru eğildi, aralarındaki mesafe kısaldıkça, her nefesi daha sıcak, daha tehditkâr hissediliyordu.

"Senin gücün bu kadar mı?" dedi Deren, sesi ince bir tehditle sarılıydı. Fakat o kelimeler öylesine sıcak ve keskin bir şekilde dökülüyordu ki, Elena bir anlık bir sarsıntı hissetti. Gözleri, Deren’in gözlerine takıldığında, yalnızca hiddet değil, içsel bir sakinlik de vardı. O sakinlik, daha önce hiç tanımadığı bir şeydi. Bir an için gücü elinde bulundurmanın ne anlama geldiğini sorgulamıştı. Ama yine de, bu zayıflığa prim vermeye niyetli değildi.

Elena, boğazındaki titremeyi hissetti ama yüzünü hemen eski haline getirdi. "Beni korkutmaya çalışıyorsun, ama bu işe yaramaz." Sözleri sert ve keskin olmasına rağmen, bir parça da savunma içermekteydi.

Deren, Elena’yı izlerken, içindeki öfkeyi en derin seviyeye çekti. Ancak, ona cevap vermek yerine başını eğdi. Her şeyin üstesinden gelmeye kararlıydı, bir saniyelik bir zafer duygusu içinde, ama Elena’nın tam olarak ne hissettiğini, düşündüğünü bilmeden, ona karşılık vermedi.

Elena, Deren’in soğukkanlılığını anlayamıyor ve her hareketinin altında bir şey arıyordu. Sonunda sesini daha sakin bir şekilde duyurdu: "Bunu seninle birlikte yapacağım. Ama unutma, bu sadece bir başlangıç."

Deren, adımlarını sabırla hesaplarken, ona tek bir cümleyle cevap verdi. "Bunu birlikte yapmayacağız, Elena."

Ve bu, her iki kadının da bu anı nasıl devam ettirecekleri konusunda bir kararsızlık oluşturdu. Deren’in içindeki direnç devam ediyordu, Elena ise bir kez daha Deren’in cevabının, bir tehditten çok bir meydan okuma olduğunu fark etti.

 

 

 

Loading...
0%