Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Dördüncü Bölüm: Meraktan Öleceğim

@darkydarky

Aynadaki yansımama bakarken elbisemin yakalarını düzelttikten hemen sonra dizlerimden bir karış uzun eteğime şekil vermek için pat pat vurdum. Bakışlarım gözlerime çıkarken dikkatli bakılmadıkça rengi anlaşılamayacak koyu kahve irislerimin ta içine bakarak gülümsedim. Bugün güzel geçecekti.

Odamın kapısı tıklatıldığında ses vermemle annem içeriye girdi. Beni şöyle baştan aşağı bir süzdüğünde olumsuz mırıltılarla söylendi. “Nereye gidiyorsun yine?”

“Akademiye gideceğim ‘yine’.” Diye ellerimi havada hareket ettirdim.

“Şu keman şeyi mi? Senin orada, öyle kız başına kalman hiç içime sinmiyor bilesin. O kaçık öğretmenin kapıya dayanmasaydı asla onaylamazdım bunu da neyse . Sen bi hevesini al da, koca evine gidince mecbur bırakırsın.”

Üzerime bir ceket giyip kol çantamı da alarak anneme daha fazla görünmeden kaçarcasına çıktım evden. Boğuluyordum. Neyseki babam da evde yoktu, çoğu zamanda olmazdı. İşe gidiyorum der gelmezdi.

Akademiyle ev arasında on-onbeş dakikalık bir yol vardı. Yürüme mesafesinde olduğundan her gün kolaylıkla gidip gelebiliyordum.

Spotligh Müzik ve Dans Akademisi

Güvenlikten geçip büyük binanın içine girdiğimde birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Bina dans ve müzik olarak ikiye ayrıldığından sağ taraftaki merdivenlere yönelip kendi katıma çıkarken telefonuma gelen bildirimle ekranı açtım.

Tamra bey; Meriç geç kalacakmış biraz. Sorun olur mu? |09:15|

Neva; Meriç?

Tamra bey; Vekilim dediğim, bir arkadaşım.

Tamra bey; Neyse onu boşver. Yardımın gerek. Birisine çiçek alacağım. Gül mü almalıyım yoksa başka bir şey mi?

Neva; Ne?

Tamra bey; Yada yok hangi çiçeği seversin?

Neva; Çiçeklerden anlamam ben ama menekşe kokusu hafif ve tatlıdır. Alacağınız kişi beğenebilir.

Tamra bey; Tamam teşekkürler.

Neva; Şu sözleşme konusunda ciddi misiniz cidden?

Tamra bey; Meriç geldiğinde anlarsın ciddi olup olmadığımı.

Neva; Peki.

Hala ekrana bakıyorken öğrencilere ait şahsi dolapların olduğu tarafa yürüyordum. Ezberden dolabıma giderken damdan düşer gibi önüme çıkan kişiyi görmezden gelmek istedim ama koluma dolanan sıkı parmakları engel oldu.

“Selam sabah yok mu altın kız?” dedi Zelal, kinayeli bir sesle.

Tip tip baktım ona.

Kumral, dümdüz saçlarını omzundan geriye iterken devam etti. “Duyduğuma göre senin şu bağışçı öğretmenin ex olduğu sıra yatırılan para bitmiş.”

Akif hocam. Üzerimde tonlarca emeği olan öğretmenim. Ailemin izin vermesinin bir diğer sebebi de akademiye ücretsiz geliyor olmamdı. Akif hocam ödüyordu. Vefat ettiği zaman, tüm parasının akademiye benim için ödenmesini vasiyet etmiş benim devam etmemi istemişti. Bunları ilk başta kimse bilmiyordu lakin Zelal babası sayesinde öğrenmiş tüm akademiye yaymıştı.

Bomboş gözlerle ona bakarken “Desene buraya gelemeyeceksin artık. Tüh tüh ne yazık.” dedi keyifle.

Öğrendiğinden beri bunu söyleyip duruyordu ama bugün Tamra beyle yapacağım sözleşmeyi imzalayınca ağzı kapanacaktı.

O karşımda gülerken koşarak yanımıza gelen Şimalin sesiyle aynı anda ona döndük. “Nevaa, Zelaal. Taylan hoca toplanın dedi. Bir siz kaldınız. Hadii gelin.”

Taylan hoca şuan ki eğitmenimizdi, bekletilmeyi hiç sevmezdi. Zelal çoktan gittiğinde aceleyle dolabıma döndüm, Şimal “Kemanı sonra alırsın duyuru yapacak sadece” dediğinde onu dinleyip peşinden gittim.

Birkaç dakika sonra bütün kemanistler -on yedi kişi- toplanmış Taylan hocanın söyleyeceklerini bekliyorduk.

Taylan hoca hepimize üstünkörü bir şekilde baktı. “Genç kemanistler.. Bir hafta önce yaptığımız yetenek sınavını başarıyla geçen kişi iller arasında olan yarışmaya katılacaktı biliyorsunuz.” Yarışma sonuçlarını söyleyecekti. Heyecandan nefesimi tutmuşken ve salondan çıt çıkmıyorken devam etti. “İki kişi arasında sıkışıp kalmıştım ama elbette tek kişiyi seçtim. İller arası yapılacak yarışmada Spotligh Akademiyi temsil edecek kişi..” herkesin bakışları Zelal ve benim üzerimde gidip geliyordu. Aniden hocanın bakışları beni bulduğunda gülümsedi. “Bu iş için en uygun kişi olarak Neva’yı seçtim. Başaracağına inanı-“ hocanın sözleri kapının çarpılmasıyla sekteye uğramıştı. Zelal gitmişti.

Taylan hoca konuşmasını bitirince herkes kemanlarını almaya gitmişti, bense onun yanına. “Neva, bir sorun mu var?”

Kafamı sallayarak onayladım ve telefonumu çıkarıp not kısmına yazdım. “Hocam arada kalmanıza sebep olan sözleri söyleyemiyor olmam mı?”

Taylan hoca okuduğunda düşünür gibi yaptı. “Yanii, evet. Ama kemanda sözler değil notalar önemlidir. Bir de hakimiyet.” Eliyle beni gösterdi. “Ve sen kemanla bütünleşmeyi başarabiliyorsun. Tanrım bunu için yaratılmışsın, Neva.”

Sondaki yükselişi biraz utanmama neden olsa da iltifatları sayesinde motive olmuştum. Salondan çıkıp koridora, dolabıma doğru giderken gülümsüyordum. Derken gördüğüm kalabalıkla gülüşüm düştü.

Dolabımın kapağı açık gibi görünüyordu ve üstelik koridordaki herkes oraya bakıyordu. Koşar adımlarla yanına ulaştığımda iç kısmında gördüğüm şeyle bakakalmıştım. İdrak etmeye başladığımda gözlerim sızlarken ellerimi refleksle ağzıma kapatıp bastırdım.

Yıllardır kullanılmaktan eskiyen kemanım tamamen parçalanmış telleri kopmuştu. Nefesim kesildi. Bu keman Akif hocamdı. Onun bana mirasıydı.

Titreyen bacaklarımla yere çöktüğümde kırılan bir tahta dizlerime batmıştı. Yanaklarımın ıslandığını hissederken boğazımdan bir hıçkırık kaçacaktı ki ellerimi daha fazla bastırıp engelledim.

Özür dilerim. Özür dilerim.

Ne yapacaktım ben şimdi? Kemanım benim her şeyimdi. Akif hocamdı.

Bu sırada birinin ismimi sorduğunu duydum. Ardından yaklaşan adım seslerini. “Merhaba, ben Meriüüğğ-“ diye konuşacakken kim olduğuna bile bakmadan koşarak çıkışa yöneldim. Koştum. Koştum. Ve geçmek bilmeyen dakikaların ardından istediğim yere ulaştım.

Kuru toprağın kenarına otururken sırtımı mezar taşına yaslamıştım.

O benim hocam, abim, babam, arkadaşım, dostum, sırdaşımdı. Aramızda gensel bir bağ yoktu lakin aile olmanın kan bağıyla da pek ilgisi yoktu.

♪♪♪♪♪♪

Tamra bey; Neva? |10:24|

Tamra bey; İyi misin?

Tamra bey; Meriç ağladığını söyledi.

Tamra bey; Kemanın parçalanmış,

Tamra bey; Bu sorunu halledeceğime emin olabilirsin.

Tamra bey; Şimdi bana nerede olduğunu söyle, lütfen.

Tamra bey; Böyle yaparsan işten kaytardığını düşünürüm yoksa.

Tamra bey; Hadi Neva.. bak şu telefonuna. |17:47|

Tamra bey; Bak, iki gün sonra geleceğim tamam mı sadece iki gün.

Tamra bey; Seslerden daha rahatsız edici şeyler de varmış, je mourrai de curiosité . -meraktan öleceğim-

Tamra bey; Je n’ai jamais été aussi inquiet pour qui que ce soit dans ma vie. -Hayatımda hiç kimse için bu kadar endişelenmedim-

Tamra bey; Merde la distance! -mesafeyi sikeyim!-

Tamra bey; Je t’ai trouvé après des mois, je ne peux pas te perdre -Aylar sonra buldum seni, kaybedemem-

Tamra bey; Uçağa biniyorum Neva. Mesajları görüp cevaplarsan göremeyebilirim. Ama sen yine de yaz. |23:28|

Tamra bey; Beş buçuk altı saate oradayım.

♪♪♪♪♪

Aha neler oluo nelerrrr

Loading...
0%