@deeindeniz
|
"Babamın yüzüne baktığımda sözlerimi idrak etmek ister gibi sessiz kaldı. İlk tepki ise abimden geldi, beni hiç yanıltmadı ayağa kalkıp karşıma geçti. "Ne demek taşınıyorum Leyla?" dedi beni anlamaya çalışarak. "Bu evden gidiyorum demek abi, kendi paramı kazanıyorum artık kendi hayatımı da kurmak istiyorum." Kelimeleri belki de yüz kez aklımdan geçirdiğim için bu kadar kolaydı söylemek. İçimdeyse aksine bir savaş vardı biliyordum bundan sonra gelecek tepkileri. "Demek gideceksin bu evden." Babamın sesini duyduğumda abimden gözlerimi çektim ve başımı eğdim. "Evet baba" dedim azalan sesimle. Bir yanım güçlü dur Leyla diyordu, dik tut başını diğer yanım işler daha kötüye gidecek sakin ol diyordu. Yıllarca koruma adı altında hapis kaldığım bu eve artık sığmıyordu benim düşlerim. Uçup gitmek isteyen kanatlarımı sıkıştırmışlardı taş duvarlarına, yolunu bulmak isteyen gözlerimi bağlamışlardı. Çırpındıkça daha da dibe batıyor, daha da eziliyordum. Nefes almayı istemek, kendi ayakları üstünde durmayı düşünmek bu kadar mı kötü bir şeydi? "Baba konuşalım bir" diyen abim arayı yumuşatmak için söze girdiğinde babam ayağa kalktı. Babamın kalkmasıyla birlikte bende oturduğum yerden kalktım. Abim ortamızda kalırken yine kendini bana siper ederek önüme geçti. Abimin kolunu tuttuğumda bana baktı, başımı iki yana salladım. Bu defa olmazdı, bu defa benim savaşmam gerekiyordu. "Kimse bu evden gitmiyor otur oturduğun yerde canımı sıkma!" Beklediğim tepki geldiğinde hiç şaşırmadım aksine bir kez daha hatırladım neden gitmek istediğimi ve daha dik durdum. "Sen ne dersen de ben gidiyorum baba. Yıllardır bir dediğini iki etmedim hiçbir sözüne karşı gelmedim. Yirmi üç yaşındayım, kendi kararlarımı almak istiyorum artık." Asıl babam benden bu çıkışı beklemiyordu, her zamanki gibi abimin arkasına saklanıp geri adım atacağımı düşünüyordu. "Kırdırma bacaklarını otur oturduğun yere! Ya gelinliğinle parmağında yüzükle çıkarsın bu evden ya da" dediğinde gözlerindeki öfke öyle büyüktü ki sustu. "Ya da ne baba? Kefenimle mi çıkarım? Sen beni zaten yıllardır yavaş yavaş öldürüyorsun. Sayende korkak, çekingen, asosyal, içine kapanık bir kız oldum çıktım. Çocukluğum evde oturup yaşıtlarımın sokakta oynamalarını izleyerek geçti. Gençliğim bu evin duvarlarında solup gitmeyecek. Ben suçsuz olduğum halde ceza çektim yıllarca!" Yükselen sesime ben bile inanamıyordum iplerin koptuğu nokta bu olsa gerekti. İçim dışım bir olmuş ortalığa dökülmüştü. "Kes sesini! Sus Leyla!" Aramızda abim durmasa ne olur bilmiyordum ama o el bu kez yüzümle buluşurdu bundan emindim. "Ben yeterince sustum, sabrettim ama dayanamıyorum artık. Gideceğim." Ne babam geri adım atıyordu ne de ben birbirimizle yıllardır bu kadar çok konuştuğumuz bir an olmaması nasıl can alıcı bir duyguydu ki içim yanıyordu. Bir kız çocuğu babası olmasına rağmen hiç mi hissetmezdi baba sevgisini hiç mi bilmezdi? Vardı ama baskıları, korkuları, dik bakışları hariç hiç yoktu. Ne bir kızım derdi ne de sarılırdı. Bir bayram, bir bayram bile saçımı sevip gülmemişti yüzüme. Kız çocuklarının ilk kahramanı babasıymış okuduğum kitaplarda öyle diyorlar. Babam benim korktuğum ilk canavardı. Evde ses bile çıkartmazdım varlığımı hatırlayıp da bağırmasın diye. Sessiz büyüdü bu evin duvarları arasında bir kız çocuğu ama sessizce ölüp gitmesine izin vermeyecektim. "Bitti, bundan sonra evden dışarı adım atmayacaksın! En kısa zamanda Asaf'la evleneceksin o güne kadar odandan çıkmayacaksın! Madem bu evden gitmek istiyorsun kocanın evine gidersin." Elini kaldırıp parmağını bana doğru salladı gozlerini bir an dahi kırpmadan. Sahi babam ne diyordu? Evleneceksin diyordu, üstelik yıllardır evimize girip çıkan onların gözünde abi bildiğim adamla. Babam saçmalıyordu, başka bir şey değildi bu. Tamamen baştan sona olan bir saçmalık. Başımı yanımda duran abime çevirdim, gülmek istedim. Abi bak babama ilk defa şaka yapıyor bana demek istedim ama öyle ciddi duruyordu ki kıpırdayamadım. Kenan ve abimin arasında bu geceki olan konuşmaları düştü aklıma. Haftalardır konuşmamaları, araları düzelsin diye uğraştığımda terslenmem, o gün Kenan'ın bana bir şey söyleyeceği zaman abimin arayıp onu istemesi, bahçede konuşmaları... Öyle bir bütündü ki her şey birleşince ben parçalara ayrıldım. "Abi, yok öyle bir şey de. Babam bunu yapmaz, ben de bilerek susmam o kadar da değil de. Abi, yalvarırım susma öyle." Gözlerine baktığımda abim benden gözlerini kaçırdı. Benim abim ilk defa beni yalnız bıraktı. Sendelediğimde koltuğa tutundum. O an annemi gördüğümde rengi uçup gitmişti, eli kalbinde duruyordu öylece. "Anne" dedim titreyen sesimle. Annemin kapalı gözleri açılmadı. Benimle birlikte abimde anneme dönmüştü. Ellerim titrerken öne doğru sendeledim ama annemin elini tuttum. Her zaman sıcacık olan elleri soğuktu, nefes sesi zar zor duyururken abim beni geriye çekip annemi kucağına aldı. "Leyla kapıyı aç çabuk." Abimin telaşlı sesiyle kapıya doğru koştum. O kadar öfke bürümüştü ki gözümüzü annemin halini gözümüz görmemişti. Daha önce de böyle bir spazm geçirmişti doktor dikkatli olmamız gerektiğini söylemişti. Annem, evimizin narin çiçeği dayanamamıştı. Bahçe kapısını açtığımda yanımızda duran arabadan inen Kenan bir abimin kucağındaki anneme bir de bana baktı. Arabanın arka kapısını açtığında abim beklemeden annemi arka koltuğa yatırdı. "Bin Leyla" dediğinde Kenan kendimi ön koltuğa attım. Şok, insan psikolojisinde öyle bir yere sahipti ki kişi ne yaptığını bilmez ya da daha sonrasında hatırlamazdı. Ben ömrüm boyunca bu anı unutamazdım, beynim durmuştu ama canımın acısı içimi yakıyordu. Hem hiçbir şey hissetmiyor hem de her şeyi sonuna kadar hissediyordum. En yükseğe çıkmış kendimi oradan atmış ve dibe çakılmayı bekliyordum. Boş gözlerle bakarken abimin, Kenan'a daha hızlı olmasını söylediğini duyuyordum. Araba ani bir frenle hastanenin acil kapısında durduğunda sedye getirilmiş annemi üstüne yatırmışlardı. Kenan içeriye onlarla birlikte girdiğinde abim ve ben kapıda kaldık. Birkaç dakika sonra da babam geldi. "Al şunu götür gözüme gözükmesin!" Babamın sesi kulaklarımda patlarken abim beni kendine doğru çekti. Bahçeye çıktığımızda birlikte banka yan yana oturduk. Titreyen ellerimi sıktığımda düşünceler kalbimin içine battı, derinlerine indi bütün darbeler. "Annem" diyebildim nefes alamazken. Öyle bir şeydi ki bu göğüs kafesime baskılayan o his nefes almama izin vermiyordu. "İyi olacak, Asaf ilgilenecek." Kendinden emin çıkan sesiyle sadece beni değil kendisini de ikna etmeye çalışıyordu. Asaf ismini duymamla birlikte geriye çekildim. "Leyla'm, ben izin verir miyim babamın söylediklerine" dedi aklımdan geçenleri biliyormuş gibi. "Senin haberin bile olmadan kapatacaktık konuyu, Asaf'ta aynı fikirdeydi. Üzülme diye söylemedim sana, kendine bir de bunu dert etme diye." Benim kötülüğüme olan bir şeyi asla istemezdi abim. Ben ne kadar onu düşünüyorsam o da beni o kadar düşünürdü. "Ben artık dayanamıyorum abi, kaldıramıyorum." Çok denedim, içime attım ve içime attığım her şey şu an beni tüketiyordu. "Peki sen neden bana söylemedin taşınmak istediğini?" Abimin hem kırgın hem de kendini tuttuğunu belli eden baskın ses tonuyla biraz daha çöktü omuzlarım. "Abi, seni korumak istedim. Her zaman sen beni koruyorsun ama bu defa ben seni koruyayım istedim babamdan." Kendimi anlatmak, açıklamak istiyordum ama bir yandan da içine düştüğüm durumdan dolayı çok farklı şeyler söylemekte geçiyordu içimden. "Bana söyleseydin işler bu raddeye gelmezdi Leyla, biliyorsun değil mi?" Elini ensesine atıp sıktığında gözlerini benden çekip karanlıkta ki boş bahçeye baktı. "Özür dilerim abi" dedim dolu olan gözlerimden firar eden damlalar yanağımdan aşağıya kendine bir yol çizerken. "Leyla, ben yine duvar olur dururdum babamın karşısında. Kızım, sen nasıl-" derken gözleri yüzümü buldu devam etmedi daha fazla ağladığımı görünce. Kollarını açtığında tereddüt etmeden ömrüm boyunca bana açık olduğunu bildiğim kolların arasına girip hıçkırıklarımla birlikte gözyaşlarımı serbest bıraktım. Öyle şiddetli ağlıyordum ki abim iki koluyla beni sıkıca sardığında göğüs kafesine başım her nefes alışımda çarpıyordu. Titreyen ellerimi kollarına sardım, abim olmadan yapamazdım ben. Annem olmadan yaşayamazdım. Canım hem çok yanıyor hem de yüreğim sızlıyordu. "Geçecek Leyla'm ağlama. Söz veriyorum her şeyi yoluna koyacağım." Usulca saçlarımı severken abime inanmak istedim çünkü geçmese çok daha kötü şeyler olacak gibi hissediyordum. Kenan'ın yanımıza gelmesiyle birlikte gözyaşlarımı sildim. Annem iyiydi, sakinleştirici verilmişti sabaha kadar uyanmazdı. Aşırı stres durumlarında geçirilen bu spazmlar ileride kalp hastalıklarının temelini oluşturduğu için çok fazla strese maruz kalmaması gerekiyordu. Kenan anlatırken sakince dinlemiştim, bir daha yüzüne nasıl bakacaktım bilmiyordum. "Gökhan, bize biraz izin verir misin?" Kenan'ın sorusuyla abime doğru döndüm. "Bir sigara içip geleceğim" dedi abim ayağa kalkarak. Bu bir uyarıydı sanırım. Abim gittikten sonra ondan kalan boşluğa Kenan oturdu. Bir süre sessizce kaldık ikimiz de. Babamın planı beni Kenan'la evlendirmekti bu yüzden onunla birlikte çalışmama ses çıkartmamıştı. Seni okuldan alırım diyen adamın nasıl bu kadar kolay çalışmamı kabullenmesi garip gelmişti ilk başlarda. Sonra abime bağlamıştım bu durumu ama şimdi yanıldığımı anlıyordum. Seni işe Asaf götürüp, getirsin demeler, Asaf'ı sormalar demek hep bu yüzdendi. Bana bekçi diye verdiğini sandığım adamı meğerse kocam yapmakmış derdi. Güldüm. İlk önce acı bir tebessüm oluştu sonra acı bir kahkaha döküldü dudaklarımdan. Sonra eklenen gözyaşları. Titreyen elimi saçlarımın arasından geçirdim. Dizlerimin üstüne ellerimi koyup akan gözyaşlarımla öylece durdum. "Hangi baba, kızının haberi bile olmadan mal gibi birisine vermeye çalışır?" Olan buydu, anlaşma yapar gibi beni Kenan'a vermeye çalışmıştı. Sanki ben elinde kalmış kusurlu bir maldım kimse bilmeden elden çıkartılmam gerekiyordu. "Ben sana söylemek istedim ama Gökhan üzüleceğini, yıpranacağını düşünerek söylemek istemedi. Leyla, kim ne derse desin böyle bir şey olmayacak. Senin hayatın, senin kararın kimse sana mal muamelesi yapamaz. Buna baban da dahil." Kararlı bir o kadar da güven veren sözleri samimiydi. Kenan'ı tanıdığım süre içerisinde böyle birisi olmadığını babama uymayacağını biliyordum. İnsan en yakınlarından görmediğini bazen elden görüyordu. "Kenan, babam o evden adım atmama izin vermez. Gerekirse üstüme kırk kilit takar, abimi siler atar beni bırakmaz. Sen bilmiyorsun, sen görmedin. Neler olacağını tahmin bile edemezsin." Babamı, abim bile durduramazdı artık. Bilinmez bir karanlığa sürükleyip hapsedecekti beni asla izin vermeyecekti çıkmama. "Gökhan bir yolunu bulur olmazsa tayinini başka bir yere aldırırız. Ben yanındayım, söz veriyorum sana hiçbir şey olmayacak." İnanmak istedim, hayatımda ilk defa abim dışında birisine güvenmek istedim.
Bir Hafta Sonra "İyiyim ben kızım." Annemin arkasına bir yastık daha koyup geri çekildim. "Doktoru duydun anne, dikkat etmen gerekiyor. Hem abimle karar verdik eve yardımcı tutacağız. Haftada bir gelip evi temizleyecek sen de dinleneceksin." İçeriye dolan rüzgarla perdeler hareketlendi. Annemi hastaneden iki gün sonra çıkartmıştık, alanında uzman olan bir kardiyologla görüşmüştük. Kalp krizinin eşiğinden dönmüştü annem. Bundan sonra stres, heyecan, üzüntü kesinlikle yasaktı. Yaşının getirisiyle de daha dikkatli olması gerekiyordu. Şimdilik her şey yolundaydı. İşten bir hafta izin almıştım. Evde sessizlik hakimdi, akşam yemeklerini birlikte yiyorduk yine. Sanki bir hafta önce bu evde kıyamet kopmamıştı. Abim akşamları gelirken annemin ve benim en sevdiğim tatlıdan alıyordu. Uzun uzun konuşmasakta o günden sonra birbirimizi anlıyorduk. "Eşyaların hazır mı?" Annemin sorusuyla katlandığım battaniyeyi dolaba koydum. "Hazır anne, çıkacağım birazdan. Telefonum açık beni istediğin zaman ara gelirim. Yarın işe başlayacağım." Gidiyordum, gerçekten de bu evden bugün ayrılıyordum. Annem tebessüm ederken onu böyle bırakıp gitmek içime sinmede de beni desteklemişti. Ben bu evde kaldığım sürece sürekli kavga çıkacak ve en çok annem etkilenecekti. Babamın bana bu evde huzur vermesi imkansızdı. Artık susmaya niyetim de olmadığından vereceğim en doğru kararı vermiştim. Üst kata çıkıp son kez odama baktım. Yıllarımı burada geçirmiştim, şimdiyse öyle boş geliyordu ki burada hiç yaşamamıştım sanki. İnsan yuva olarak göremediği bir yerden vazgeçmeyi aklına koyduğunda yabancılaşıyordu. Bu eve de içindeki anılara da yabancı olmak beni üzmedi. Abim ve annemle olan güzel anılarımın her zaman yeri ayrıydı. Bu evde korkmadan sesli güldüğüm anlar bile sayılıydı. Derin bir nefes alıp bavulumu ve çantamı aldım. Odaya son kez bakıp aşağıya indim. Abim benimle birlikte taşındığım eve iki gün önce gelmiş ve kızlarla tanışmıştı. Şöyle bir etrafa bakıp kendince onay vermişti. Kızların GBT'sine baktığına emindim ama ispat edemezdim. Ece yoğun bir şekilde çalıştığı için bu hafta sadece bir kez görüşmüştük. O günde zorunlu bir görüşmeydi. Anneme bir kez daha sarılıp evden çıktım. Arabanın bagajını açıp biraz uğraşarak bavulu yerleştirdim. Annemin pencereden el salladığını görünce gülümseyip ben de el salladım. Arabaya bindiğimde çalıştırıp sokaktan ayrıldım. Yeni evimin sokağına girdiğimde aklımdaki bütün düşünceleri susturmak istiyordum. Her şeyden önce yeni hayatımın ilk günü olarak her şeye bir çizgi çekmiştim. Arabadan indiğimde dört katlı bahçesi çiçeklerle dolu olan apartmana baktım. Yeni evim, kendimi ait hissettiğim bir yer olmasının hissiyle günler sonra tebessüm ettim. Bavulumu bagajdan biraz uğraşarak çıkarttım. Çantamı aldığımda kapıları kilitleyip binaya doğru ilerledim. Asansör olmadığı için bavulla biraz zorlanacaktım ama önemsemedim. Bavulun tutma kısmından kaldırıp basamakları çıkmaya başladım. Birinci katta nefesim tıkandığında acilen spora başlamam gerektiğini düşünüyordum. İkinci katta da tekrar durup nefeslendim. Üst kattan sesler gelirken merdivenin kenarından başımı kaldırıp baktım. Erkek sesiydi hepsi, İsmail'in sesinden tanımıştım. Öyle gür ve şen şakrak geliyordu ki duymamak mümkün değildi. İkinci kata geldiklerinde onlar da aşağıya iniyordu ki karşılaştık. Civan'la birlikte ikisi vardı.
"Taşınıyor musun sonunda Leyla?" Bir hafta önceden belli olmuştu ama gelmeyince merak etmişti sanırım İsmail. "Evet, bir hafta gecikmeli de olsa taşınıyorum sonunda." İçimde ki heyecan kendi hayatımı yönetmeye başlamış olmaktan kaynaklıydı. Kendi kararlarımı verecektim bundan sonra. "Bavul ağır sanırım yardım edelim." Üst katın basamaklarından inen adamın sesini duyduğumda yine koca alan dar geldi bana. Başımı kaldırıp baktığımda üstünde koyu mavi bir kot pantolon siyah tişörtle merdiveleri inen Yaman'ı gördüm. "Ben hallederim." Ne ara geldiğini bilmediğim Kenan'ın sesini duyduğumda arkama baktım. Birkaç basamak altta duruyordu. "Siz kimsiniz?" Soruyu İsmail sormuştu. Kenan basamakları çıkıp yanıma geldiğinde yan yana durduk. Yaman da aşağıya inmiş İsmail ve Civan'la birlikte karşımızda durmuştu. "Üsteğmen Kenan Asaf Boztepe." Kenan elini uzattığında karşısında duran Yaman'dı. Mavi gözler uzatılan ele bakarken oldukça soğuktu. Kenan'a elini uzatmadı ama ben yine de görmeyi beklediğim şey için baktım. Gördüğüm boşlukla başımı kaldırıp mavi gözlerine baktım, parmağında yüzüğü yoktu. "Leyla'nın nişanlısıyım" diye devam etti Kenan sözlerine. Yaman'la göz göze geldik şimdi onun parmağında olmayan yüzük benim parmağımdaydı. |
0% |