30. Bölüm

30. Bölüm

Rabia Gümüş
deeindeniz

Keyifli okumalar...

"Biz Yaman'la birlikte yaşamaya ve birbirimizi daha iyi tanımaya karar verdik" dedim.

"Çok sevindim sizin adınıza." Yıllardır dostum, arkadaşım olan canımın parçasının artık benimde mutlu olduğumu bilmesini istiyordum.

Benimle birlikte ağlamış, isyan etmiş, her zaman bana destek olmuştu. Dostum olarak iyi günümde değil çoğu kötü günümde sırtımı ona dayamama izin vermişti. Abimle ikisi benim karanlık günlerimin ışığıydılar şimdiyse birbirlerinin yolunu aydınlatmak üzereydiler ki bu beni çok mutlu ediyordu. Hayatımda en çok değer verdiğim iki insan birbirini seçmişti.

Ece'yle biraz daha sohbet ettikten sonra kuaföre geçtik. Ece saçını, makyajını özenle yaptırırken ben de uzun zaman sonra kuaföre gelmenin etkisiyle saçlarımı kestirdim. Uçlarından birkaç santim gitmişti ama daha yumuşak ve hafif hissettiriyordu. Abim Ece'yi almaya gelirken benim de işim bitmişti. Ece'yi öpüp şans diledikten sonra saate baktım. Yaman düştüğünde aklıma sabahki notu hatırladım ve istemsizce büyük bir gülümseme kondu dudaklarıma.

Yönümü askeriyeye çevirip henüz işten çıkmamış olan Yaman'a yetişmek için gaza bastım. Hız sınırları içerisinde kalmaya dikkat ederek radyodan çalan keyifli bir şarkıya eşlik ediyordum. Uzun zaman sonra bu kadar hafiflemiş olarak rahat nefes almanın tadını çıkardım. Hafiften esen rüzgar aralık olan camdan yüzüne doğru çarpıyor, saçlarımı havalandırıyordu. Askeriyeye giden ormanlık yolda ağaçların yere düşen turuncu kırmızı yaprakları kışın habercisiydi. Kış kapıya dayansa bile sonunda bahara açacaktı kollarını. Benim baharım da kollarını açmış beni bekliyordu.

Askeriyeye geldiğimde nizamiyeden geçip arabamı park ettim. Bahçede çıkış kapısına yakın bir banka oturdum. Hava akşam olmasına rağmen üşütmüyordu aksine nefes almak sanki daha kolaydı. Yemek saatinden sonra olduğu için etraf sessizdi. Beni gören tanıdıklar başıyla kısaca selam verip geçiyordu. İş çıkış saati olduğu için kıdemli subaylar yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı.

Gözlerim kapıda Yaman'ı beklerken yanında Vedat, Yunus, İsmail ve Cihan'la birlikte çıkmıştı. Herkes bir şeyler konuşurken Yaman başını kaldırdığında göz göze geldi. Gözünü benden ayırmadan birkaç kelime söyledi ama uzakta olduğu için duymadım. Diğerlerinin tepkisini bilmiyordum çünkü gözlerim hâlâ Yaman'ın üstündeydi. Otoparka geçen askerin yanından ayrılıp bana doğru gelen sevgilime gülümsedim.

"Leylam, haber verseydin erken çıkardım" dedi yanıma geldiğinde. Elimi tutarken diğer elini yanağıma koydu sıcaklığımı kontrol ederken.

"Biraz önce geldim zaten çok olmadı." Elimi tutan elini sıkıca tuttum gülümseyerek.

"Hava soğudu hadi arabaya geçelim üşüteceksin."

"Olur." Ellerimiz ayrılmadan oturduğum yerden kalktım.

El ele otoparka geçtiğimizde Yaman kendi arabasını Cihan'a verdi eve getirmesi için. Benim arabama bindiğimizde onunla ilk defa sürücü koltuğunda oturduğumu fark ettim. Emniyet kemerini taktığımda arabayı çalıştırdım. Başımı yana çevirdiğimde Yaman'ın yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.

"Ne oldu?" diye sordum merakla.

"Bundan sonra arabayı hep sen mi sürsen güzelim" dedi.

"Neden?" Nizamiyeden çıkarken sürüşümü çok mu beğendi acaba diye düşünüyordum. Araba alalı çok olmamıştı ama Ece, abim ve kızlar da çok iyi araba kullandığımı söylüyorlardı.

"Yola bakma derdim yok böylece hep seni izleyebilirim." Cevabı karşısında bir an duraksayıp sesli bir şekilde güldüm.

"Çok aşıksın sen bana" dedim bir an ona bakarak.

"Çok" dedi uzatarak.

Elini uzatıp saçıma dokunduğunda dikkatimin dağılmaması için yoldan gözümü ayırmadım.

"Saçlarını mı kestirdin?" Fark etmesini bekliyordum, Yaman her şeyde ince detayları fark eden birisiydi ama konu ben olunca daha dikkatliydi.

"Ece'yle buluştuk bugün alışveriş yaptık, kuaföre gittik ben de hazır gitmişken saçlarımın kırıklarını aldırayım dedim." Evlilik teklifi mevzusunu bilerek açmamıştım ikisinin özeliydi abim de kendi söyleyene kadar sormamaya karar verdim zaten Ece teklif olursa bana direkt haber verirdi.

"Yakışmış" dedi oynadığı saçımı serbest bırakarak.

"Teşekkür ederim." Aramızdaki bu ufak etkileşimler, dokunuşlar, sözler o kadar sıcak, samimiydi ki utandırıyordu beni.

Eve geldiğimizde ben üst kata çıkarken Yaman kendi evine geçmişti. Birlikte yaşama konusunu daha yeni konuşmuştuk ve kızlarla da bu konuyu konuşmam gerekiyordu. Onları bir anda bırakmak istemiyordum yerime başka birisi gelene kadar bekleyebilirdim. Esma ve Nesli'ye alıştığım için bir yanımda buruktu. Hepimiz yoğun tempoda çalışıp çok vakit ayıramasakta bir araya geldiğimizde üçümüz arkadaş olarak uyumluyduk.

Anahtarımla içeriye girdiğimde Nesli henüz gelmemiş, Esma da duşa girmek üzereydi. Elimi, yüzümü yıkadıktan sonra odaya geçip üstümü değiştirdim. Akşam maç vardı Yaman'ın evinde toplanacaklardı eve çıkmadan önce söylemişti Yaman. Yeni bir eve mi çıkarız yoksa alt kata yanına mı taşınırım her şey şu an belirsizdi. Sadece şunu biliyordum ikimiz olduğumuz sürece gerisi çokta önemli değildi.

Kapının sesini duyduğumda Nesli de gelmişti. Akşam yemeği için pizza söyleyip kızlarla masanın etrafına toplandık. Konuyu yemekten sonra açmayı düşünüyordum. Nesli doldurduğu kola bardağını uzattığında aldım. Bugün de oldukça yorgun görünüyordu, mesai saatleri giderek uzuyordu.

"Kızlar ben yurt dışına taşınıyorum."

Nesli'nin konuşmasıyla içtiğim kola boğazıma kaçti, öksürürken bardağı bıraktım. Esma'nın uzattığı peçeteyi alıp geriye yaslandım.

"Çalıştığım şirketin yurt dışında yan kuruluşu açıldı, patronumda iki yıllığına gidiyor oradaki şirket düzene girene kadar ya da başına geçecek birisi bulunana kadar ona eşlik etmem gerekiyor. Başta reddettim ama maaşı ve imkanları çok iyi, kariyerim içinde bana fayda sağlayacak. Bir yanım gitmek istemiyor yine de." Kafasından geçen düşünceleri söylediğinde gözlerinde tereddüt vardı Nesli'nin.

"Bu çok iyi bir fırsat senin için" dedi Esma destek olarak.

"Bence de öyle üstelik iki yıl diyorsun süreliymiş de sonsuza kadar kalacak değilsin ya. Sen işini seviyorsun yoksa şimdiye kadar kaç kez istifa ederdin bu yoğun tempoda. En azından içinde kalmaz sonradan olmasa bile denedim dersin." Nesli işini tutkuyla yapıyordu bunu en başta fark etmiştim tam bir kariyer kadınıydı. Hırsı, gözlerindeki istek ve yorgun olsa dahi bilgisayar başında tatil gününde bile işe hazırlanması bunun en büyük kanıtıydı. İstese çok daha rahat bir işe geçebilirdi ama o sabit kalmak yerine hep daya iyisini ve yükseğini hedefliyordu.

"İleride pişman olmak istemiyorum geri çevirdiğim için. Benden daha uzun süredir çalışan kıdemli yöneticiler olmasına rağmen bu pozisyon bana teklif edildi bu çok gurur verici. Bu durumu düşündükçe mutlu oluyorum. Ailem başka şehirde yıllık izinlerimde görüşüyoruz uzun süreli olarak zaten bu süre içerisinde de git-gel yapacağız ki buradaki şirketin de anlaşmaları için tamamen kopmayacağım."

"Peki sorun ne?" Esma'nın sorusu benim de aklımdan geçen şeydi. Her şey bu kadar uyumlu görünürken Nesli içine sindiremiyormuş gibiydi.

"Ben korkuyorum sanırım. Omuzlarımda bu kadar büyük bir sorumluluğu taşıyıp taşıyamayacağım konusunda kararsızım. Büyük sorumluluklar büyük yükler getirir peşinden. Ya yapamazsam ya her şeyi batırırsam ve bana olan güvenleri boşa çıkarsa?" Tereddüt ettiğinde sesi titredi bir an. En nihayetinde Nesli'nin de kendine göre korkuları vardı.

"Olmazsa olmaz, dünyanın sonu değil ya" dedim masanın üstünde uzanıp elini tuttum. "Hayatta kazanmakta var kaybetmekte denemeden, cesaret göstermeden neyin iyi neyin kötü olduğunu nereden bileceksin?" dedim.

"Leyla doğru söylüyor Nesli, belki çok başarılı olacaksın ve gittiğin için sevineceksin neden diğer tarafından bakmıyorsun? Yurt dışına açılmaları üstelik şirketin sahibinin kendinin gitmesi önemli bir adım demek ve seni uygun buldular bu iş için. Onlar sana güveniyorsa sen de kendine güven çünkü biz senin başaracağına inanıyoruz" dedi Esma'da. Nesli'nin gözleri dolduğunda onu ilk defa bu kadar duygusal görüyordum.

"Teşekkür ederim kızlar" dediğinde yüzü biraz kızarmıştı iltifatlarımız karşısında.

"Ben de size bu akşam bir şey söylemeyi planlıyordum. Yaman'la birbirimizi daha iyi tanımak için birlikte yaşamaya karar verdik." Nesli'nin gidişinin ardından benim gidişim de olduğu için Esma'ya karşı mahcup hissettim.

"Çok sevindim sizin adınıza zaten yakın bir zaman içinde bekliyordum bu haberi" diyen Esma oldu.

"Tebrik ederim, çok mutlu olun" dedi Nesli de.

"Teşekkür ederim, bir anda gitmek istemiyorum yeni birisini bulana kadar bekleyebilirim" dedim Esma'ya bakarak.

"Kızlar siz gidince lojmana geçerim ben de uzun zaman önce başvurmuştum ev boşalmış ama sizle iyiyim diye gitmek istemiyordum. Kira ücreti daha düşük olduğu için tek başıma karşılarım orayı beni sorun etmeyin. İkinizin mutluluğu beni de mutlu eder." Esma için hem ben hem de Nesli endişe etmiştik ama o bizim endişemizin yerine mutlu olmamızı istiyordu.

Hafiften soğuyan pizzayı yemeye geri döndüğümüzde Nesli bir sonraki ay taşınacağı için izin almıştı. Hem alışveriş yapacak hem de gitmeden ailesini ziyaret edecekti. Benim de ev konusunda Yaman'la konuşmam gerekiyordu. Eşyalar Esma'ya kaldığı için kendi evine geçmesi daha kolay olacaktı. Birlikte bu masanın etrafında toplandığımız her an çok keyifliydi. İyi ki tanımışım dediğim iki arkadaş edinmiştim kısa süre içinde ve onlar hayatıma renk kalmıştı varlıklarıyla. Mesaj geldiğinde telefonuma baktım.

"Ne yapıyorsun güzelim?"

"Kızlarla pizza yiyoruz canım, sen?" yazıp gönderdim. Çok geçmeden cevap gelmişti.

"Bizimkiler geldi öyle maç izliyoruz bir şeyler yerken. Annemler aradı biraz önce iki gün sonra yemeğe çağırıyorlar tanışmak için senin için de uygunsa."

Mesajı okurken ufak bir kriz geçirdim, Yaman'ın ailesiyle tanışacağımı biliyordum tabii ki ama bu kadar kısa süre içinde olacağını tahmin etmemiştim. Aslında ilerisi için bir an önce tanışmakta mantıklıydı aynı evde yaşamaya başladığımızda kapıyı açıp karşılaşmak daha sıkıntılı olurdu. Düşüncesi bile stres olmama olmama yetmişti.

"Uygunum sevgilim, haber ver sen annene" yazdım. Yaman da benim ailemle tanışmıştı ki bunu benden istemesi de doğaldı.

Etrafı topladığımızda herkes kendi odasına geçti, hepimiz için yoğun bir gün olmuştu. Ece'den gelen mesajı açtığımda yüzüğünün fotoğrafını gördüğümde gülümsedim. Abimle ikisinin çok mutlu olacaklarına inanıyordum, birbirlerine nasıl baktıklarını görmüştüm. Her zaman aralarında bir elektriklenme vardı, bunun farkındaydım ama Ece'nin yaş olarak ilerlemesi ve abimin de bu süre içerisinde ona olan hislerini fark etmesi gerekiyordu. Biz Ece'yle on sekiz yaşında tanışmıştık ve şimdi yirmi dört yaşına girmek üzereydik, zaman hızlı akıyordu.

Yatağıma yattığımda dün gece Yaman'ın sıcaklığını fazlasıyla hissettiğim içindi belki de üşümüyorum. Belki de havanın soğukluğunu Yaman'ın yokluğuna bahane ediyordum. Hep iyi günümüz olmayacaktı birlikte kötü günlerimizde olacaktı hayat bize her zaman düz yollar vermezdi engebeli, taşlı yollardan da geçecektik ama eninde sonunda düzlüğe çıkıp yine birbirimizin elini sıkıca tutacağımıza inanıyordum. Yaman'a olan güvenim zamanla artmıştı artık ona rahatça sırtımı yaslayacağımı hissediyordum. Gözlerimi kapattığımda uykuya dalana kadar iki gün sonra olacak tanışmanın heyecanı da vardı içimde.

2 Ay Sonra

Zaman bizim içinde akıp gitmişti. Yaman'ın ailesiyle birlikte tanışmış annesi ve babasıyla çok iyi anlaşmıştık. Yaman daha önceden benden bahsettiği için oğullarının kalbini çalan kızla bir an önce tanışmak istemişlerdi onlarda. Annesi çok tatlı ve güler yüzlü bir kadındı, Yaman daha çok babasına benziyordu biraz ciddi biraz sevecen ve karizmatik bir duruşları vardı. Mavi gözlerini de babasından almıştı. Bir diğer fark ettiğim şeyse evde Yaman'ın abisinin fotoğrafları vardı her yerde. Ailecek, tek başına, eşi ve kızıyla olan fotoğrafları görünce bakmadan edemedim.

"Yaman'ın abisi, büyük oğlum." Şule teyzeyle mutfağa geçerken koridordaki fotoğrafı gördüğümde durup bakmıştım. Yaman henüz lise çağında görünüyordu abisi de üniversite öğrencisiydi sanırım.

"Yaman bahsetmişti abisinden ama ilk defa görüyorum birbirlerine benziyorlar" dedim iki kardeşin dağ gibi birbirine yaslanmalarına bakarak.

"Kaderleri benzemesin. Abisinin ardından biz yıkıldık canımız, canlarımız gitti. Yaman ondan sonra asker olmaya karar verdi ben ne kadar önünde durmaya çalışsam da babası ses etmedi bir bildiği vardır dedi. Her gün içim gidiyor dualarla kapatıyorum gözümü. Oğlum, gelinim, torunum cennetin en güzel köşesinde en yüksek mertebede ama inşallah Yaman'ımın canı bize bağışlanır. Annesi ölene yetim, babası ölene öksüz, eşi ölene dul derler ama evladı ölene kimse bir şey diyemez. Tarifsizdir çünkü adı, sanı, hissi. Rabbim kimseye yaşatmasın." Dolan gözlerindeki acı, hüzün ve özlem öyle derindi ki kendimi Şule teyzeye satılırken buldum.

Abimi göreve her gönderişinde annemin gözü kalırdı kapıda, o gece sabaha kadar uyumaz dualar ederdi. O kadar benzer hislerdi ki haberlerde gözün kalır arayan her yabancı numarada kalbin teklerdi. Hayatının her anında biraz tedirgin yaşardın mutlulukların, heyecanların bile yarım kalırdı yanında sevdiklerin yoksa. Doğum günleri, özel günler, bayramlar bir eksik geçerdi ve yokluğu hep aranırdı. Abimden bildiğim, tanıdığım bu hisleri Yaman'la da yaşayacaktım ve ben hepsini en başta kalbimi ona verdiğimde kabullenmiştim. Yaman'ın seçtiği yol buydu ve ben de onun seçimlerine onunla yürüdüğüm yolda saygı duyacaktım.

"Ben de diyorum neden gelmediler bir türlü, sarılmakla meşgülmüşsünüz." Yaman'ın sesiyle Şule teyze sırtımı sıvazlayıp beni yanına çekti.

"Kıskanma eşek sıpası" dediğinde gülümsüyordu.

"Kıskanırım ama hayatta en çok sevdiğim iki kadın yan yana ikinizin de en çok beni sevmesi gerek." Annesiyle aramıza girdiğinde biraz önceki ağır hava dağılmıştı.

"Ben kahveleri yapacağım Leyla sen çek kulaklarını bu sıpanın." Şule teyze, Yaman'ın omuzuna hafifçe vurup bana göz kırptı.

Şule teyze mutfağa geçtiğinde Yaman bana bir şey sormadı ama annesinin dolan gözlerini fark ettiğini ve abisiyle olan fotoğrafın önünde durduğumuz için nedenini anladığını biliyordum, onun gözünden bir şey kaçmazdı. Gecenin kalanı keyifli bir sohbet eşliğinde bitmişti.

Nesli bir ay önce yurt dışına taşınmış, Esma da lojmana geçmişti. Kızlarla aralıklarla görüntülü sohbet ediyorduk. Nesli çok yoğun olduğu için kısa da ola bize katılıyordu. Şimdilik alt kata Yaman'ın evine taşınmıştım ama başka bir ev arıyorduk. Bahçeli bir eve taşınma konusunda ısrarcıydı Yaman.

Zil çaldığında kapıya doğru yöneldim gelenin kim olduğunu bilerek. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm adam artık sadece kalbimin değil evimin de sahibiydi.

“En sevdiğin çiçeklerle gelmek istedim bana açacağın kapıya.”

Gözlerine baktığımda mutlulukla parlıyordu, uzattığı çiçekleri aldığımda kırmızı güllerin kokusu içime doldu. Bakışları o kadar güzeldi ki uzun uzun bakmak istedim. Bazen seni seviyorum denmezdi ama hissederdiniz ya o sevgiyi iliklerinize kadar işte şu an bizim durumumuzda böyleydi, iliklerime kadar sevgisiyle doluydum şu an. Güller kucağımda dağılırken ben de onun bana olan sevgisiyle dağılmıştım.

“Hoş geldin” dedim ama bu hoş gelmek sadece beraber yaşadığımız bu ev için değildi sadece. Kalbime, ruhuma, hayatıma, ömrüme hoş gelmesiydi. Ben Yamana olan hislerimin gittikçe büyüdüğünü an be an hissederken gülümsediğinde kısılan gözleri eşlik etti bana.

Birlikte içeriye girdiğimizde elimdeki güllerle mutfağa yöneldim. Masanın üzerindeki vazoyu alıp içindeki yapay çiçekleri çıkartıp suyla doldurdum. Güllerin kurdelesini çözüp kâğıdını açtım tek tek özenle vazoya yerleştirdim. Vazoyla salona döndüğümde Yaman da üstünü değiştirmişti. Salondaki masanın üstüne vazoyu yerleştirdim. Yemekleri hazırladığım için fazla uğraşmama gerek yoktu. Birlikte yaşamaya başlayalı henüz bir hafta olmasına rağmen şimdiden sanki yıllardır aynı evin içindeymişiz gibi hissediyordum sıcaklığına alışmıştım.

“Ne yaptın bugün?” Kollarını açtığında beklemeden arasına girdim ve beni sarmasıyla hoşnut bir şekilde başımı göğsüne yasladım. Hafta sonu olmasına rağmen nöbette olduğu için çalışmıştı.

“Evle uğraştım hala yerleştirilmesi gereken birkaç eşya vardı onları düzenledim, yemek yaptım biraz da kitap okudum.” Kucağında kıvrılmış konuşurken parmakları saçlarıma dolandı usulca. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

“Ne oldu güzelim?” dedi dikkatli bakışlarım ilgisini çektiğinde.

“Acaba kedilerde başları okşandığında böyle mi hissediyor merak ediyorum. Ellerin saçlarımın arasında gezdiğinde uykum olmasa bile gevşiyorum daha çok kıvrılıp, yaklaşmak istiyorum.” Başımı boynuna doğru sürttüğümde saçlarım omuzuna doğru dalgalandı.

Elini uzatıp ensemden tuttuğunda kısa bir an şaşırsam da dudaklarıyla buluştuğumda gülümsedim. Sadece ben değil o da aynı şekilde hissediyordu, öpüşü derinleştiğinde kısa bir an nefes almam için durmuştu sadece.

“Kediler sahiplerini köleleri olarak görürmüş derler. Sen kendini kediye benzetiyorsan ben de senin kölen olurum, emrine amade olurum.”

Bir bölümün daha sonuna geldik.

Finale son 2 bölüm....

Bölüm : 11.09.2025 21:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...