@dikenligul
|
Güne gözlerini ilk açan Kerem oldu. Kollarıyla Eda'yı omuzlarından kavramış, kaçacakmışçasına sımsıkı sarmıştı. Burnuna Eda'nın bahar kokusu geliyordu. Şu an çok huzurlu ve mutlu hissediyordu. Edadan önce uyanması ise büyük şanstı. Yarım saat boyunca onu izledi. Hayat ne garipti. Kerem, meğerse huzurlu uyumak için Edayı bekliyormuş. Bundan önceki uykularında hep huzursuz olurdu. İllaki uykusu bölünürdü. Şimdi ise deliksiz bir uyku çekmişti. Bunu Edanın varlığına bağlamak istemese de içinden bir yeri şimdiden Edanın varlığını benimsemişti. Edanın uyunmasıyla Keremin,Edayı izlemesi son bulmuştu. "Günaydın" derken gözünden şaşkınlık okunuyordu Edanın. Keremle geldikleri pozisyona bakarken şaşkındı. Bedeninin yarısı neredeyse Keremin üstündeydi. kolları sımsıkı Keremin beline sarmış neredeyse Keremin yastığında yatıyordu. "Kusura bakma uykudayken hareketli olabiliyorum. Sanırım bu yüzden senin kollarına kadar gelmişim." Derken gözlerindeki şaşkınlık yerini utanca bıraktı. Kerem halinden memnun olarak "Önemli değil" derken aklına gelenle " hadi bir an önce hazırlanıp kahvaltıya gidelim. Bu gün işimiz çok" dedi. Hızla yataktan çıkan Eda ise banyoda dünkü kıyafetlerini giyerken kızaran yanağına su sürmeyi ihmal etmedi. ............. Kerem, kahvaltı siparişlerini verirken Eda tuvaletten dönmüştü. "Siparişleri verdim. İkimize de kahvaltı tabağı istedim." "Tamam teşekkür ederim." "Keşke Ela'nın Ankara'dan dönüşünü bekleseydik." "Niye? İşte ben varım ya " "Boşuna seni de meşgul ettim. Sen işine bakardın." "Bugün cumartesi Eda.. Emin ol şuan yapacak daha önemli bir işim olsaydı onu yapıyor olurdum. Bir an önce kahvaltımızı bitirelim yatak odası takımı bakalım." Kahvaltı yaptıktan sonra takım seçmek için mağazaya girdiler. Onları yakışıklı genç bir mağaza elemanı karşıladı. "Merhaba nasıl yardımcı olabilirim?" diye sırıtarak sordu. "Merhaba çift kişilik yatak odası takımı bakacaktık." Dedi Eda gülümseyerek. Belli etmek istemese de Keremle alışverişe çıkmak hoşuna gitmişti. Bu mutluluk ister istemez yüzüne yansıyordu. Mağaza elemanının bunu kendine anlaması ne talihsizdi. "Tabi ki, beni takip edin göstereyim." diyerek gülümseyen satış elemanına Kerem çatık kaşları ve kızgın bir ifadeyle baktı. 'Bu adam fazla sırıtıyordu sanki.. Hem Edaya da ne demeli elin adamına niye gülümsüyordu ki!' Mağaza elemanı, "Bu takımımızın adı Rio. Takım, bir adet; dolap, şifonyer, ayna ,karyola ve iki adet komodinden oluşuyor. Ürünümüz iki yıl garantili olup iki gün içinde ücretsiz kurulum sağlıyoruz. Ürünün ölçülerini şu klavuzdan öğrenebilirsiniz." Derken bunları sadece Edaya bakarak anlatması Keremi şimdide sinir etmişti. Onlar takıma bakarken mağaza elemanı kendisine seslenen arkadaşına cevap verdi. "Faruk ben çıkıyorum sen derse gelecek misin?" "Gelmeyeceğim. İkinci öğretimde o derse girmiştim. Sen git" Eda, mağaza elemanının konuşması bitince aklındaki soruyu sordu. "Anladığım kadarıyla yatak, takımın içinde değil öyle mi.. Faruk Bey?" diye sorarken mağaza elemanının yaka kartına bakarak konuştu. "Aynen öyle yatağı siz kendi isteğinize ve size uygun özelliklerine göre alıyorsunuz. Bu arada sorun olmazsa ben de isminizi öğrenebilir miyim? Sizin gibi güzel müşterilerimize adıyla hitap etmek daha nazikçe olur. " Eda, mağaza elemanını söyledikleriyle kaşları çatılsa da çocuğun üniversite okuduğunu duyduğu için olay çıkarıp işinden etmek istemedi. Gerçi kendisi olay çıkartmazdı ama yanındaki Kerem her an olay çıkaracak gibi duruyordu. "Adım Eda" dedikten sonra Keremin mağaza elemanına ters davranmasından korkarak aceleyle devam etti. "Başka seçeneklere de bakabilir miyiz?" "Buyrun Eda hanım" derken diğer bir takıma yönelen mağaza elemanını takip ederlerken, Kerem dayanamayarak Edayı kolundan tutarak sinirle sordu, "Bu adam sana mı asılıyor?" "Ne alakası var Kerem sadece işini yapıyor" "İşmiş peh , böylelerini iyi bilirim ben adam kaç saattir senin gözünün içine bakarak konuşuyor. Şu hale bak! Herif gözümün önünde karım olacak kadına asılıyor. Bir an önce beğendiğin birşey varsa al yoksa ben bu herifin ağzını burnunu kıracağım." "Saçmalama Kerem burası dağ başı mı, Sende mağara adamı mısın, ne demek ağzını burnunu kırmak? Biraz daha böyle davranırsan beni kıskandığını düşünmeye başlayacağım.. Görmüyor musun çocuk üniversite öğrencisi harçlığını çıkarıyor. Çocuktan uzak dur" "Çocuk mu? bunun neresi çocuk be kazık kadar herif. Hem sen nereden biliyorsun herifin üniversite okuduğunu" "Öff Kerem az önce arkadaşı derse çağırdı ya duymadın mı?" "Hayır tabiki elin konuşmasını niye dinleyeyim. Asıl soru sen adamların konuşmasını niye dinliyorsun? Buraya yatak odası seçmeye geldiğimizi sanıyordum." "Tabi ki yatak odası seçmeye geldik hem ne yapabilirim bak kulaklarımda delik var ve duydum işte.. bu aksi tavırların bütün hevesimi kaçırıyor. Beni seninle çıktığıma pişman etme" diyerek mağaza elemanının peşinden giderken suratı düşmüştü. Mağazaya ilk geldiği an ki mutluluğu Kerem sayesinde toz olmuştu. Mağaza elemanı, "Heh geldiniz mi Eda hanım bende sizi bekliyordum" derken Keremin söylendiğini duyabiliyordu Eda. Keremin böyle davranması enteresan gelmişti. 'Vay be demek Kerem Arslanlı da kıskanabiliyormuş.' Diye düşünerek keyfi yerine geldi. Karşısında konuşan mağaza çalışanını odaklanarak dinledi. "Bu ürünümüzün adı Trinidad, ürünümüz masif ahşaptan yapılmış olup, apitone başlığı ve ahşap bazası ile son derece kullanışlı ve konforlu bir modeldir. Dilerseniz takımın ölçülerine bakın." Eda bu takımı da beğenmeyerek önce Kereme baktı. Kerem ise takımla ilgilenmek yerine bir eli cebinde diğer elinde tuttuğu telefonuna bakıyordu. Eda Keremin ilgisizliğine bozulsa da mağaza elemanına dönerek konuştu. "Aslında ben ahşap istemiyorum. Daha modern tarzlara sahip olmalı ve kesinlikle baza istemiyorum. Karyola olması daha güzel" "Tabi dilerseniz şuna da bakın" diyerek çifti başka bir tarafa yönlendirdi. bakacakları takıma başka bir çift bakıyordu. Edanın gözleri ister istemez onlara kaydı. "Aşkım bu takımı çok beğendim sen beğendin mi?" "Sen beğendiysen bende beğenirim. "peki sence eve yakışır mı?" " Eve yakışma konusunda senin eline su dökemez. Evime en çok sen yakışıyorsun bebeğim." dedikten sonra kadını herkesin gözü önünde öptü. Adam nişanlısından ayrılarak, "Hadi bebeğim bir an önce takımın parasını ödeyip gelinliğini seçelim" diyerek kadını yanlarından götürürdü. Mağaza elemanı, çiftin arkasından gülerek baktıktan sonra "Ne kadar güzel bir çift.. " derken Keremin kötü bakışlarını görüp "Neyse ürünümüzü tanıtayım." Diyerek devam etti. "Bu ürünümüzün adı Afrodit, gardrop , karyola, şifonyer ve iki adet komodinden oluşuyor. Şuradaki işlemelere bakar mısınız ne kadar da zarif , aynı sizin gibi.." dedi. İşte bu son cümle Keremin bam teliydi. Kerem ateş saçan gözlerini telefonundan kaldırarak mağaza çalışanına çevirdi. "Arkadaşım sen bir bana baksana!" derken bir eliyle Edanın elini kavradı. "Bu kadın benim karım olacak sen hayırdır. Sabahtan beri karıma yazıyorsun" "Şey abi ben sizi bu kadar uzak görünce şey sanmıştım.." "Ne sanmıştın?" "Ben sizi abi karde-" Kerem, Edanın elini anında bırakarak mağaza elemanının karşısında dikildi. İşaret parmağını elemanın burnuna, burnuna sallayarak tehdit etti. "Sakın o cümleyi tamamlayayım deme seni buraya gömerim" "Be..ben özür dilerim. Ben size başka takım göstereyim efendim" diyerek uzaklaşan satış görevlisinin ardından Eda, hırsla Keremi kenara çekti Eda, az önceki çifti düşündü. Onlar birbirlerine aşkla bakarken Kerem, sanki cüzamlıymış gibi uzağında durmuş, çattığı kaşları ve arada bir yere vurduğu ayağıyla sıkıldığını belli ediyordu. Mağaza elemanının abisi sanmasına şaşmaması gerek. Kim evleneceği kadınla alışveriş yaparken bu kadar sinirli ve sabırsız olurdu ki.. "Kerem çok kaba davranıyorsun" "Sen daha hiçbir şey görmedin. Biraz daha sana asılmaya devam ederse ağzını burnunu kıracağım. Abiymiş ben ona abiyi gösterirdim ya neyse.." "Çocuk haklı! Görmüyormusun şu halimizi.. Evlenecek çift gibi görünmüyoruz ki. Buraya geldiğimizden beri benden cüzamlıymışım gibi uzak duruyorsun " "Ne yapayım Eda az önceki adam gibi mi olayım? Bir köpek gibi aşkım, sevgilim diyerek peşinde mi dolanayım? Eda afallayarak Kereme bakakaldı. Aşkla söylenen bir şeyi nasıl köpeklik olarak nitelerdi ki! "Hayır benim istediğim bu değil ki..Sıkıldığını bu kadar belli etmeseydin ya da arada fikrini söyleme zahmetinde bulunsaydın ya da, ya da kafanı telefonundan kaldırsaydın belki çocuk seni abim sanmazdı." "Cidden mi hala kazık kadar adama çocuk mu diyorsun? Herife bak hem beni abin sanarak sana asılsın suçlu ben olayım. Tamam Eda bir daha gözümün önünde flört etmenize karışmam.." Eda artık bu durumdan çok sıkılmıştı. "Flört etmedi sadece iltifat etti. Hem herkes senin kadar kaba olmak zorunda değil. Çocuk sadece işini yap-" Kerem artık dayanamayarak Edayı kolundan tutup kendisine doğru çekerek kulağına tehditkarca fısıldadıktan sonra Edayı orada bırakarak ilerledi. "Bana bak Eda bir daha o kazık kadar adama çocuk dediğini duyarsam seni dizlerime yatırıp pataklarım.. " Eda , Keremin dediği şeyi aklında canlandırmaya çalıştı. Ancak bunun kötü fikir olduğunu yanakları kızarmaya başlarken anladı. Bu adam görmeyeli ne kadar da hödükleşmişti böyle! Bu sefer mağaza elemanı daha saygılı bir sesle ürünü tanıtıyordu. "Bu takımımız adı da Ada, takımımız 3 kapılı gardrop, boydan ayna, şifonyer, karyola set ve iki adet komodinden oluşuyor. Gardrop ve komodinler cevizden yapılmış olup dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Karyola ve başlığı beyaz deri giydirmelidir". Eda mağaza çalışanını dinleyip elindeki klavuzdan ölçülerine baktıktan sonra kafasını kaldırarak Kereme baktı. Kerem o sıra elleri cebinde, mağaza çalışanını göz hapsine almış, çalışan çocukta başını eğmiş yeri inceliyordu. "Bunu beğendim senin için de uygunsa bu olsun" diyerek keremin dikkatini çekti. "Sen beğendiysen benim için sorun yok." Dedikten sora mağaza çalışanına dönerek. "Müstakbel eşim bu takımı beğendi. Bunu alıyoruz şimdi de geceleri bize dayanacak, rahat hareket edebileceğimiz dayanıklı yataklarınızı gösterin Faruk bey!" derken Eda kıpkırmızı kesildi. O nasıl cümleydi öyle. Gece o yatakta neler yapılacağını mağaza elamanın bilmesine ne gerek vardı. Mağaza çalışanınunda suratı kızarırken yatakların olduğu yöne gelmişlerdi. "Siz bakının, yatakların yanında özellikleri yazıyor. Bende siparişlerinizi gireyim" diyerek çiftin yanından kaçtı. Eda kıpkırmızı suratıyla kerem döndü. "Kerem sence de bu fazla olmadı mı? Şu halime bak kırmızının binbir tonuna döndüm" "Ne dedim ki şimdi sadece rahat bir yatak göstermesini istedim. Hem kötü mü oldu abin olmadığımı daha iyi anladı." Derken suratında ukala bir gülüş vardı. Eda, "İma ettiğin şeyi anladık. Niye böyle yapıyorsun aman Allah'ım! çok utandım" diyerek kendini arkasındaki yatağa atarak yüzünü kapattı. Bir kaç saniye sonra yanına kahkaha atarak uzanan Kereme gözlerini kısıp sinsice baktıktan sonra yan taraftaki yastığı alarak Kereme vurmaya başladı. Kerem, Edadan beklemediği ani ataklı kendini bir yandan korumaya çalışırken bir yandan kahkalarla gülüyordu. Az önce adama dediği şey ile hem adamın hem de Edanın kızarmasından oldukça memnun olmuştu. Adam boyunun ölçüsünü almıştı. Bundan sonra yanında kocası ya da sevgilisi olan kadınlara asılmaması gerektiğini uygulamalı olarak anlatmıştı. Edanın ondan hıncını alması için onu durduruyormuş gibi yaptıktan sonra bu işe son vermek için edanın elindeki yastığı alarak Edayı üstüne çekti. Şimdi ikisi de nefes nefese birbirlerine bakıyorlardı. Kerem etkileyici gülüşüyle "Geçti mi" diye sordu Eda'nın ağzından nefes nefese bir "Ha" kelimesi çıktı. Kerem tekrar kahkahayla gülmeye başladı. Eda keremin gülen yüzüne, gülerken ortaya çıkan inci dişlerine, çenesindeki gamzesine, alnına dağılan saçlarına bakarak iç geçirdi. Bu adam ne kadar da güzeldi. Mavi gözleri keyiften mavinin en açık tonuna dönmüştü. Bu adam kesinlikle kalbe zarardı. Eda, Keremin sorduğu soruyu yeni idrak ederken kaşlarını çatarak sordu. "Ne geçti mi?" "Utancın tatlım, geçti mi?" "Sen varya çok fenasın Kerem." Diyerek üstünden kalkmaya çalışırken engelle karşılaştı. "Uff Kerem bıraksana" "Cıkk olmaz. Bir şartım var" "Ne?" derken birileri gelmeden bu vaziyetten kurtulmak istiyordu Eda. "Öp beni!" diyerek yanağını gösterdi Kerem. "Ha!" Edadan ikinci kez çıkan bu kelimeyle Kerem, "Eda tatlım bu kaba olmadı mı sence" diye sakince konuştukça Eda sinirlendiğini hissetti. "Eğer beni bırakmazsan daha da kabalaşacağımın garantisini verebilirim. Bıraksana bee" "Olmaz şartım yerine gelmedi daha" Edanın sesi artık yalvarırcasına çıkıyordu. "Kerem kafayı mı yedin. Biri gelip bizi bu halde görse ne yaparız. Ayıp hadi bırak" "Sen bilirsin öpücüğümü almadan bırakmam. Bence bir an önce öpücüğümü ver de kalkalım." "Sen varya çok kötü bir adamsın... Çevir yanağını!" Kerem gülümseyerek Edaya bakarken, Eda sinirle soludu. "Yanağını çevirde öpeyim.." Kerem kafasını yavaşça çevirirken Edayı bir ateş aldı. Bu adamın üstünde ona bu kadar yakın olmak yetmezmiş gibi şimdi de dudakları onun yanağıyla buluşacaktı. Kalpten gitmese iyiydi. Yavaşça yaklaştı. Gözlerini kapatıp öpecekken dudakları bir anda Keremin dudağıyla buluştu. Başta geri çekilmeye çalışsada Keremin ısrarcı dudaklarıyla geri çekilme çabaları son buldu. Kerem son anda bunu yapamayacağını söylemek için Edaya dönerken yanlışlıkla dudaklarını birleştirdiğini anladığı anda o dudakları uzun bir öpücük almadan bırakmama kararı verdi. Edayı öptükçe ağzında yayılan tadın tarifi yoktu. Eda'nın tadı sulu tatlı mı tatlı bir elma şekeri gibiydi. Bu tat onu sanki çocukluğuna götürmüştü. Bu öyle bir şeydi ki. Bu kadından vazgeçmek zor olacaktı Edanın ısrarla kapattığı dudaklarını aralamak ise Kerem'in yaptığı en büyük hataydı. Bunu yapmasıyla bir daha Edadan uzak duramayacağının bilincine vardı. bir anda sinirlenerek Edayı kendinden uzaklaştırdı. "Bence bu yatak güzel. Ben kasadayım." Diyerek oradan uzaklaştı Kerem. Eda kendini az önce öpüştükleri yatağın üzerinde sakinleştirmeye çalışıyordu. Az önce ne olmuştu. Keremle öpüşmüş ki bu hayatında aldığı en farklı en tatlı, en sonsuz en güzel en-.. ne oluyordu ona? nasıl bir öpücükten bu kadar etkilenirdi. Şu an kendisini ilk öpücüğünü almış genç kız gibi hissetmesi normal miydi. Peki ya Keremin yaptıkları.. Belli ki bir hata yüzünden dudakları birleşmişti. Ya sonrası.. Kerem niye geri çekilmesine izin vermemişti. İyi ki de vermemişti. Yoksa hayatında böyle mükemmel bir öpüşmeyi yaşayamamış olacaktı. Peki ya Mertle olan öpüşmeleri.. Eda daha önce kendini hiç bu kadar dağılmış hissetmemişti. Şu an böyle bir karşılaştırma yapamayacak kadar dağılmıştı. Bunları düşünürken elleri saçlarına gitti. Kerem onu öperken ellerini saçlarına daldırmış dudaklarını daha çok bastırmıştı. Dağılan saçını eliyle düzeltirken bu yatakta geceleri bu günü düşünmeden nasıl yatacağını merak ediyordu. Bölüm sonu..  |
0% |