Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@dikenligul


Kerem, "Beni çok korkuttun Eda."diyerek kaşlarını çattı.


"Her korktuğunda bana bahar kokulum diyeceksen seni hep korkuturum" diyerek konuyu değiştirmeye çalıştı Eda.


Alınlarını uzaklaştırırken Keremin yüzündeki gülümseme ciddi bir ifadeye dönmüştü. "Börek yüzündendi dimi? Noldu anlat bana ne gördün de kendini kilitledin?"


"Ben yine o anı yaşadım Kerem. Annemin elinde börek poşetiyle bana el salladığı an ve daha sonrası.. Alıştım diyorum bir daha böyle olmayacak diyorum ama olmuyor. Ben bıktım Kerem" diye bir hıçkırık çıktı Edanın dudaklarından "Bitmiyor Kerem bitmiyor her börek gördüğümde annem aklıma geliyor.Tekrar tekrar o araba çarpıyor anneme. Bağırıp gelme demek istiyorum ama diyemiyorum. Boğazımda kocaman bir yumruyla o arabanın anneme tekrar çarpışını izliyorum" deyip elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı.


Kerem onu gögüsüne yaslayıp saçını okşadı. Bir kaç kez babası ve annesinin bu konu hakkında konuşmalarını duymuştu.. Edanın börek görünce titremeye tutulmasını, hatta daha ileri gidip bayıldığını bile duymuştu. Meğerse Edanın naif ama güçlü görünüşünün altında hala büyümemiş bir çocuk yatıyormuş. annesinin ölümünden, geçmişten korkan bir çocuk..


Edanın hayatını değiştiren şeyler nasıl da bir anda olmuştu? Börek masaya bir anda konmuştu. Kendini bir anda transta bulmuştu. Börek Keremin gözünden bir an kaçmıştı. O zamanlar annesine bir anda araba çarpmıştı Eda en çok bu 'bir anlardan' nefret ediyordu.


Keremin göğsünde Keremin kokusuyla sakinleşti. Hıçkırıkları iç çekmelere döndü. Kerem Edanın iyi olduğuna kanaat getirince onu göğsünden kaldırdı. Elleriyle Edanın yanaklarını kavrayıp gözlerine baktı."Şimdi ne yapıyoruz biliyor musun?"


Eda kafasını bilmem anlamında salladı. "Güzelce kahvaltı yapıyoruz sonra lunaparka gidiyoruz. Biraz kafa dağıttıktan sonra da evlere dağılıyoruz" diyerek Edanın burnuna öpücük koyup geri çekildi. Garsonu yanına çağıran Kerem, börek tabağının arka masadan hemen kaldırılmasını, soğuyan yiyeceklerin değiştirilmesini isteyip yerine geçti.


Kerem, Edanın karşısındaki sandalyesine otururken Edanın aklı Keremin az önceki şefkatli öpücüklerinde kaldı. Lunapark aklına gelince hemen sirkelenip kahvaltısını yapmaya başladı.


Gelinlik provası ve kahvaltıyı saymazsa günü çok eğlenceli geçirmişlerdi. Şimdi ise Edanın evinin önünde duran arabada geceyi noktalayacak kelimeyi bulmaya çalışıyorlardı.


Eda, Kereme döndü."Her şey için teşekkür ederim Kerem çok eğlendim"


" Önemli değil, bende çok eğlendim. Özellikle seni küçük afacanların bindiği atlı karıncada izlerken" diyerek kahkaha attı.


Edanın yüzü kızarırken "Napayım atlı karınca bana eğlenceli geliyor" diye mızmızlandı. Kerem daha çok kahkaha atarken Edanın dolgun kırmızı büzük dudaklarını öpmeden geçemeyeceğini düşündü. Uzanıp Edanın elma şekerini andıran dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu


"İyi geceler Bahar kokulum."Edanın eli istemsiz dudaklarına gitti. Kerem onu günde iki kez öpmüştü. Daha önceleri de öpüşmeleri olmuştu ama bunun hakkında hiç konuşmamışlardı.Eda arabanın kapısını açmış çıkacakken büyük bir cesaretle geri yerine oturarak arabanın kapısını kapattı. "Kerem benden hoşlanıyor musun?" diye sordu.


Kerem istemsiz çatılan kaşlarıyla"O da nereden çıktı Eda?"


Edanın kaşları Keremin çatılan kaşlarını taklit edercesine çatıldı."Beni öpmelerinden!" diyerek devam etti. "Öpüşüyoruz ama bunun hakkında konuşmuyoruz. Bahar kokulum diyorsun ama gözlerin bazen benden nefret eder gibi bakıyor. Seni anlamak istiyorum."


Keremin çatılan kaşlarına çenesinin kasılmadı da eşlik etmişti. " Bu konuları konuşmak istemiyorum Eda. Hemen evine çık"


Eda kendini kaybetmişçesine "Bana emretme!" diye bağırmıştı. Keremin emir cümlelerinden nefret ediyordu. Keremin yumruk yaptığı elini ve kararan yüzünü görünce sesini kısarak devam etti. "Cevabımı almadan eve çıkmıyorum."


Kerem burnundan soluyarak direksiyona vurdu. " Gerçekten mi Eda? Lanet olası eğlenceli bir gün geçirdik ama sen beni sinirli bir halde evime göndermek için mi böyle sorular soruyorsun?"


Eda üzgün bir şekilde sessizce cevap verdi."Sinirlenmen için değil. Ben sadece davranışlarını anlamlandırmaya çalışıyorum. Lütfen cevap ver, benden hoşlanıyor musun?" dedikten sonra derin bir nefes aldı. Sesinin titremesine aldırmayarak devam etti. "Yoksa nefret mi ediyorsun?" Eğer Kerem ona ondan nefret ettiğini söylerse Eda nasıl toparlanacağını bilmiyordu. Şu hayattan fazla şey istemiyordu ki. Sevdiği kadar sevilmekti tüm dileği..


Kerem bir an bu soruya ağız dolusu ' nefret ediyorum' demek çok istedi. Eğer Eda bu soruyu karşılaştıkları ilk an sorsaydı cevabı kesinlikle bu olurdu. Ancak Keremin de fark ettiği bir şey vardı ki. O da Edaya kapılıp gitmesiydi. Onunla beraber vakit geçirirken, Yatak odasını beraber dekor ederlerken, mağazadakilere hadlerini bildirirken kendini tekrardan ona yakın hissetmişti. Edadan hoşlanmaya kaldığı yerden devam ediyordu. Bu itirafı kendine zor yaparken bunu Edaya söylemesi imkansızdı.


"Bu soruyu sormak için geç kalmadın mı? Normal çiftler evlenme kararı almadan önce sorarlar bu soruyu." diyerek alay edercesine devam etti Kerem. "Biz ise beş gün sonra evleniyoruz"


Eda, Keremin tavırlarına karşı yenilmiş bir şekilde isteğini yineledi."Neler düşündüğünü öğrenmeye çalışıyorum Kerem?"


Kerem, Edanın ısrarcı sorusuna acı bir gülümseme gönderdi. Zamanında evlilik hakkında fikrini bile almamıştı Eda."Düşüncelerimin ne önemi var Eda. Sen bir Arslanlı kadını olmak istiyordun. Bende bunu sana vereceğim. Hala ne için kavga ediyorsun benimle."


Eda, Kerem tarafından yanlış anlaşıldıkça delirmenin eşiğine geldiğini hissediyordu. " Benim amacım kavga etmek değil Kerem! Halime bak, ben sana Kerem derken bile her an ortaya çıkabilen Yavuzdan korkuyorum. Ters bir hareketimde ya da sözümde acımasız Yavuzu dışarıya çıkartıp kalbimi kıracaksın diye ödüm kopuyorken sen bana istediğin gibi hitap edip istediğin gibi dokunabiliyorsun" diye bağırdı Eda.


Kerem, bir an 'Yavuz senin eserin' diye bağırmak istediyse de o an soğuk ve ciddi maskesini takınmayı daha doğru buldu.Edanın gözlerine o kadar soğuk ve duygusuz bakıyordu ki Eda bir an kalbinin üşüdüğüne yemin edebilirdi.


"Sorun sana dokunmamsa tamam kabul ediyorum Eda. Bir daha dokunmam sana. Hitap şeklime de dikkat ederim." dedikten sonra direksiyona dönerek "Şimdi arabadan iner misin? çok yoruldum evime gitmek istiyorum" dedi.


Keremin onu takmayan hallerine gözleri doldu Edanın. Gözünden akan bir damla yaşı sert bir hareketle silerken arabadan indi. O arabadan iner inmez Kerem gaza basıp gözden kayboldu. Keremin arkasından bakarken göz yaşları hızla akmaya devam ediyordu. bir an kendini tutamayarak "bencil Yavuz!" diyerek boş sokakta bağırdı.


Eda günlerdir Keremi görmüyordu. Yarın kına gecesi olacaktı. Ertesi gün ise düğünleri... Kerem bir damat gibi davranacağına akıl hastası gibi davranıyordu ve Edanın bu akıl hastasını her haliyle kabullenmesine iki gün kalmıştı. Keremle ne yapacağını bilmiyordu Eda.


Kerem bir an dünyanın en düşünceli adamı olurken başka bir an en katı en bencil insanına dönüşmesi Edanın oldukça canın sıkıyordu. Öbür yandan iyi ki Leyla annesi vardı. Leyla annesiyle geçirdiği günler keyifli geçiyordu. Ela sonunda bu gece Ankara'dan dönecekti. Hazırlıklar boyunca arkadaşının yanında olmaması içinde burukluğa neden olsa da Elanın annesi gül teyzenin iyileşmesi uzun zaman almıştı. başta Eda, Elanın annesini bırakıp gelmesini istememişti. Bu yüzden bütün çeyiz alışverişini Leyla annesiyle yapmıştı.


Bu günde alışverişe çıkmak için Leyla annesiyle sözleşmişlerdi.Her şey alınmıştı.Son olarak iç çamaşırı, banyo takımı seçilip alışverişe nokta konulacaktı. Alınanlar bir bir Keremin evine yerleştirilmişti.


Eda üstüne yeşil gömlek elbisesini, ayağına rahat sandaletlerini giydi. yaptığı atkuyruğu saçıyla alışverişe çıkmaya hazırdı. Makyaj yapmamaya karar vermişti. Ancak renginin günlerdir yaşadığı koşuşturmalar yüzünden solgun olduğunu görünce makyaj masasına oturmaya karar verdi. Rimelini , toprak tonundaki allığı ve yine aynı renklerde rujuyla bu sefer hazırdı.


Kahvaltıda babası ve Ela olmadığı için bir kahve içerek evden çıktı. Sözleştikleri alışveriş mağazasına taksiyle geçti. Taksiden inince Leyla annesini arayacakken sert bir şekilde kolundan tutulup çevrildi. Onu tutana canını acıttığı için kızacakken Kerem olduğunu görünce ağzını kapattı ve etrafa bakındı


"Ne arıyorsun?" dedi Kerem. Kaç gündür Edayı görmüyordu. Özlemiş miydi. Belki.. Belki'den biraz fazla da olabilir..


Umursamazca cevap verdi Eda."Leyla anneyi. O nerde? Alışveriş yapacaktık"


"Annem bugün kendini kötü hissediyormuş gördüğün gibi ben varım. Ne alacaksan benimle almak zorundasın"diyerek ukalaca göz kırptı. Güya buraya gelmeden önce Edaya mesafeli davranacaktı (!)


"Leyla anne kötüyse boş ver alışverişi zaten alınacaklar önemli değil formalitedendi. Hadi yanına gidelim" diyerek gözleriyle Keremin arabasını arıyordu.


Kerem oflayarak"Şimdi ne arıyorsun?" Diye sordu.


Eda gözlerini devirmemeye çalışarak "Arabanı! Leyla anneye yürüyerek gitmeyi düşünmüyorsan tabi" dedi.


Keremin dudaklarında muzip bir gülümseme belirdi. Bu kadınla uğraşmak eğlenceliydi. Kaç gündür kendini bu eğlenceden mahrum bırakmıştı."Böyle konuşmaya devam edersen yürüyerek gelecek olan sadece sen olursun." derken Edanın sinirlenen yüzünü görünce daha da neşesi yerine geldi Keremin. Ciddi olmaya çalışarak devam etti. " Hadi düş önüme alacakları alalım sonra da eve geçeriz. Annem evde yemeğe bekliyor ve alınanlara heyecanla bakacakmış bu yüzden cimrilik yapmamam gerektiği konusunda uyarı aldım. Sana açık çek.bu gün istediğini alabilirsin"


"Nerdeyse her şeyi aldık sadece iç çamaşırları ve banyo bornoz takımı kaldı.Senin açık çekine falan ihtiyacım yok." birilerinin siniri hala geçmemiş diye düşündü Kerem.


Bir anda yüzünde büyük bir gülümseme peyda oldu Keremin."Demek en güzelini en sona bıraktınız. Buraya gelirken ayaklarım geri gidiyordu. Ancak içimden bir his az sonra çok eğleneceğimi söylüyor." derken pis pis sırıtıyordu. "Gel bakalım benim için sana çamaşır seçelim" dedikten sonra Edanın elini tutarak alışveriş mağazasına sürüklemeye başladı.


"O mağazaya benimle girmeyi düşünüyorsan avucunu yalarsın Kerem! Sen kapıda kalıyorsun" diye öfkeyle hem konuşup hem de elini kurtarmaya çalışıyordu.


Keremin ani duruşuyla mağazanın önüne geldiklerini anladı. Kerem yüzünde muzur bir ifadeyle Edanın kulağına eğilerek "Başka şeyler yalamayı tercih ederim güzelim." diyerek Edanın şokla o halini alan dudaklarına kısa bir öpücük kondurup mağazaya sürükledi.


Mağaza iç çamaşırı denmeyecek şeylerle doluydu. Kerem önü tamamen dantelden oluşan bir takım göstererek "Bu nasıl hayatım? Ben çok beğendim" dediği zaman Edanın kızaran yüzünü gördükçe inadına birbirinden açık takımları göstererek el poşetine atıyordu.


Eda ise o an ancak kızarmakla meşguldü Kerem sağ olsun onun yerine çokça takım seçmişti. Keremin hızına yetişilmiyordu. mağazada salak gibi ortada kaldığını görünce Kereme yaklaştı.


Keremin yanına geçerek ne yaptığına bakarken Keremin iki ipli çamaşırı eline almış kaşlarını çatarak gözlerini ikisinin arasında gezdirirken buldu.


"Kerem ne yapıyorsun? Bu poşeti nasıl bu kadar doldurdun?"


"Napayım güzelim kocalık vazifemi yerine getirip hayatı karım içim kolaylaştırmaya çalışıyorum." diyerek göz kırparak takımlara büyük bir ciddiyetle baktı.


"Şu ikisi arasında kararsız kaldım." diyerek takımları Edaya gösterirken devam etti. " Müstakbel karıcım sence şu kırmızı ipli derin dekolteli geceliği mi yoksa şu mavi derin yırtmaçlı geceliği mi alalım." dedi. Edanın rengi artık kırmızıdan mora dönmeye başlamıştı.


"Kerem kafayı mı yedin kendi keyfine göre nasıl seçim yaparsın? Hem bedenimi ölçülerimi bile bilmiyorsun. Neye göre aldın bunları?"


Kerem bir kaşını yukarıya kaldırırken çok şirin dursa da Eda şu an Kereme olan siniri yüzünden bunu görmezden geldi.


"Tatlım sen şu an Yavuz Kerem Arslanlı'yla konuşuyorsun. Ben bir kadına bakarak bile ölçülerini söyleyebilirim. Seninki de" derken Keremi eliyle susturdu


"Tamam sen kazandın. İstediğini yap." diyerek omuzunu silkti Eda.


"Giymeyeceğim şeyleri alman için bir sakınca yok. Biliyor musun Kerem genelde insanlar stres atmak için spor yapar ya da ne bileyim koşuya çıkar." derken Kereme yaklaşarak işaret parmağıyla Keremin göğsüne vururken alaycı çıkarmaya çalıştığı sesiyle devam etti." Senin stres atma yöntemin kadınlar gibi alışveriş yapmakmış meğer." Diyerek arkasını dönüp gidecekken Keremin onu kolundan kavrayıp kabine sürüklemesine karşı çıkmaya çalışsa da Keremin gücüne karşı koymak zordu. Bir anda kabine sokuldu. bu dar kabin nefes alamamasına yol açıyordu. hoş nefes alamamasının nedeni kabin mi yoksa Keremin varlığı mıydı tartışılır..


Kerem tehditkarca kulağına fısıldıyordu."Beni tanımıyorsun güzelim, tanısan stres atma yöntemlerimin çok daha farklı olduğunu bilirdin. Böyle yapmaya devam et. bu beni kışkırtmaktan başka bir işe yaramaz. Bakarsın bu güzel yöntemleri evlendikten sonra sana bizzat gösteririm." dedi.


Dar kabin yüzünden Edaya nefes almak zor geliyorken üstüne bir de Keremin stres atma yöntemini düşünmek Edaya da vücuduna da iyi gelmemişti. Keremin dediğini yapma olasılığı Edanın bedenini ateşlerde kavurmaya yetmişti.


"Ke..kerem" diye kekeledi Eda.Ardından kuruyan boğazını temizleyerek


"Yalnış anlayacaklar, çıkalım buradan" diyerek Kereme itmeye çalıştı.


Kerem kolunu Edanın beline sararak ona bir nefeslik boşluk bıraktı.


Edanın içinden kendini alkışlamak geliyordu. Adamı sinirlendirip içinden aslanı çıkart sonrada kaçmaya çalış! Diye kendi kendine söylendi.


Keremin pençelerinden ancak Kerem izin verirse kurtulurdu. Bunun bilincinde olarak umutsuzca çırpınışlarına son verdi.


Aslanın önüne atılan bir yem kadar çaresiz hissediyordu kendini.


Kerem ise Edanın çırpınışlarına yarım ağız gülüyordu. Bu kadının kollarından kaçmaya çalışma çabaları Keremi eğlendiriyordu. Koca yeşil gözlerini tedirginlik içinde gözlerine dikmişti


Kırmızı dudakları mızıkçı bir çocuk edasıyla büzüşmüştü. Edanın dudaklarının bu hali Keremin dikkatini çekmişti. Bakışlarını yavaş yavaş Edanın dudaklarında indirdi.


Keremin az önceki alaycı ifadesinin yok olup ciddiyete dönmesiyle sarsıldı Eda. Kerem ciddi bir ifadeyle dudaklarına bakıyordu artık.


Eda, Keremin vahşi bakışlarının dudakları ile gözleri arasında mekik dokumasıyla sonlarını tahmin edebiliyordu. Keremi ne kadar itse o kadar çekildiğinden Keremi tekrar itmeye cüret edemiyordu. Son çare Keremi uyarmak diye düşünerek konuşmaya başladı.


"Kerem beni bırakmazsan çok kötü olur "


kerem gözlerindeki vahşi parıltılarla gözlerini Edanın dudaklarından saniyelik kaldırarak gözlerine baktı.


"olsun bakalım " diyerek Edanın dudaklarına hırsla yapıştı.


Keremin bir eli Edanın beline giderek Edanın geri çekilmeye çalışmasını engellerken diğer elini Edanın saçlarının arasına sokmuştu bile. Edayı tüm tutkusuyla tüm hırsıyla tüm kızgınlıklarıyla öpüyordu. Keremin dudakları sanki benimsin dermiş gibi dudaklarını işaretliyordu. Dudakları sanki beni nasıl terk edersin dercesine alt dudağını çekiştiriyor, cezalandırmak istercesine dudaklarını beleriyor iyileştirircesine dilini dudaklarında gezdiriyordu.


Eda bu öpüşmenin sonunda yine kaybeden taraf olmamak için kendini Keremin öpücüklerine kaptırmamaya çalışıp Keremin tüm çabalarına rağmen dudaklarını aralamıyordu. Keremin dişlerini tekrar alt dudağında hissetmesiyle beyninde bombalar patladı Edanın bu böyle giderse pes bayrağını çekmeyi bırak bayrağı tamamen yırtardı bile. Hala akıl sağlığı yerindeyken Keremi son bir güçle ellerini göğsüne koyarak itmeye çalıştı.


Kerem, Edanın bu kadar inatçı olmasına şaşırsa da dudaklarını aralayana kadar geri çekilmeye karar vermişti.O Yavuz Kerem Arslanlıydı ona kimse karşı koyamazdı. Bencil Yavuz bunu dese de. Kerem, Edanın elma şekeri tadını almak için delicesine çıldırıyordu.


Kerem göğsünde Edanın küçük ellerini hissedince Edayı daha fazla zorlamadan ondan ayrıldı.


Aldıkları her nefeste göğüsleri birbirine çarparken Edanın gözleri Kereme bakmamaya yemin etmişçesine, Keremin göğsüne mıhlanmıştı.


Eda nefesinin düzene girdiğini hissettiğinde geçen gece Keremin takındığı soğukluk maskesini takınarak Kereme bakmadan, "Ben dışarıdayım alışverişin bitince gelirsin" diyerek kendini kabinden dışarı attı.


Eda mağazanın dışına çıktığında elini hızla çarpan kalbine koyarak, kalbini yatıştırmaya çabaladı.


Keremin dokunuşlarına vücudunun verdiği tepkiler hoşuna gitmemişti. Kalbi vücuduyla birlikte alev almıştı. Az kalsın kendine hakim olamayarak Kereme karşılık verecek olması da cabasıydı. Vücudunda kahrolası karıncalar gezmiş,midesine kramplar girmişti. En kötüsü ise kolları Keremi sarmak, dudakları onu hiç bırakmaması için yalvarmak istemişti.


Kerem, kabinde durmuş Edanın yanından giderken ki yüz ifadesini düşünüyordu. Yoksa Eda ondan iğrenmiş miydi? Karşılık vermemesi bir yana yüzünde gram mutlu ifade yoktu. Kerem kendine kızdı. Ne iğrenç bir adam olmuştu böyle o hiç bir kadını zorla öpmezdi. Hem buraya gelmeden aldığı kararları da unutmuştu. Neymiş Edaya dokunmak yok, öpmek yok, gülümsemek yok, flört etmek yok... Yok dediği her şeyi yaptırmıştı bu kadın. Bunlar hep Edanın yan etkileriydi...


Bölüm Sonu


Loading...
0%