@dikenligul
|
İki arkadaş asansörden inip koridorun başında durduğunda, Ela, "Bak işte orada." diyerek koridorun sonunda bekleyen adamı işaret etti. "Kerem, seni salonun kapısında bekliyor. Benim şimdi içeriye geçmem gerekiyor. İyi değilsen kalabilirim." dedi. Eda arkadaşını rahatlatmak istercesine gülümsedi. "İyiyim Ela. Sorun yok. Hadi sen git." "Tamam canım" dedikten sonra arkasını dönecekken geri döndü Ela. Son kez arkadaşının düşüncelerinden emin olmak istedi. "Kendini Kereme karşı asla mecbur hissetme olur mu? Sadece kalbinin sesini dinle." Edanın gözleri Keremin isminin geçmesiyle parıldadı. "Kalbim Kerem diyor Ela.. Onu bir daha bırakmayacağım. Bu benim kalbimin yemini.." Ela, arkadaşının elini tutarak ona destek verdi. "Tamam öyleyse içeride görüşürüz." Ela, önündeki uzun koridoru büyük bir heyecanla arşınladı. Salona yaklaştıkça kalbinin daha da hızlandığını fark etti. Her adımında Kereme daha çok yaklaşıyordu.'Acaba Kerem onu beğenecek miydi?' bunlar kafasından geçerken daha da heyecanlanıyor elleri titriyordu. Kalp atışlarını hızlandıran adam işte tam karşısındaydı.. Kerem, Edanın gelişini görmemiş elindeki telefonla oteldeki son ayarlamaları yapıyordu. Yaklaşan topuklu ayakkabı sesiyle elindeki telefonu ceketinin iç cebine koyarken kafasını kaldırmış Edanın bir su perisi gibi önünde durmasını büyülenmişçesine izlemişti. "Merhaba," dedi Eda. " Nasıl olmuşum?" Kerem büyülenmişçesine konuştu. "Güzel.. Çok güzel görünüyorsun." Edanın gülümsemesi büyüdü. Keremin onu beğenmesi hoşuna gitmişti. "Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı görünüyorsun." Keremin ona gözünü bile kırpmadan bakması Edayı heyecanlandırıyordu. Keremin hareket etmesini umarak " Gelin çiçeğimi alabilir miyim?" diye sordu. Kerem anın büyüsünden zorla sıyrılırken bir Edaya iltifat ettiğini onunda karşılık verdiğini yeni idrak etti. Edanın çiçeğini istemesiyle elinde tuttuğu çiçeğe baktı. Ne yani elindeki çiçeği unutacak kadar büyülenmiş miydi? Kerem kaşlarını çatarak Edanın büyüsünden çıkmaya çalıştı. Sonunda çiçekleri Edaya uzatabilmişti. Keremin uzattğı çiçekleri alırken Edanın yüzündeki tebessüm yerini gerçek bir gülüşe bıraktı. Eda, Keremi damatlığı ile görür görmez kalbinde çıkan fırtınaların birer biren dindiğine şahit oldu. Evlilikle ve Keremle ilgili bütün çekinceleri son bulmuştu. Vücudu salt mutlulukla doldu. En yakın çocukluk arkadaşı, rahmetli annesinin oğlu kadar çok sevdiği adam onun hayat arkadaşı olacaktı. Eda , Keremle ömrünün sonuna kadar yaşamak için tüm kalbiyle söz verdi. Şu andan itibaren ne Mert onun aklını karıştırabilirdi, ne de safsataları.. Keremin uzattığı koluna gülümseyerek girdi. Sonunda kapılar açılmış salona girebilmiştiler.Salon Edanın beklediğinden daha kalabalıktı. Misafirler kokteyl masasının önünde durmuş mutlulukla onlara bakıyordu. Gözleri önce babasına takıldı. Ali bey kızını beyazlar içinde gördüğü için gözleri dolmuş kendini ağlamamak için zor tutmuştu. Leyla hanım ise Mahir beyin elini tutmuş. Çifte mutlulukla bakıyordu. Edanın gözleri ailesinin üstünde gezindi. Her şey önce onların mutluluğu içindi. Kerem, Edanın kolunda çıkmasını sağlayarak elini tuttu. Edayla el ele nikah masasına yürüdü. Masanın önünde durup Edanın sandalyesini çekerek Edayı oturttu. Nikah memuruyla tokalaştıktan sonra yüzündeki ciddi ifadeyle kendi sandalyesine oturdu. Edanın nikah şahidi Ela iken Keremin şahidi de kuzeni Samet'ti. Malum soru önce Edaya soruldu. Eda gözlerini Keremin gözlerinden ayırmadan, 'Seninle yeni güne uyanıp seninle gözlerimi kapamaya, nefes aldığım sürece seni sevmeye, bir daha seni bırakmamaya... Senden gelecek olanlara, seninle geçireceğim zamanlara ...' diye içinden sözlerini verirken dışından "Evet." dedi. Cevap sırası Kereme geldiğinde Kerem derin bir nefes aldı. Edanın yaptığı gibi gözlerini Edanın gözlerinden ayırmadan 'Seni mutsuz etmeye, üzmeye , Seni sevgisiz, kimsesiz bırakmaya..' bunları içinden geçirirken yüksek sesle "Evet" dedi. Nikah memurunun "Ben de sizi karı koca ilan ediyorum" demesiyle Keremin ciddi ifadesi yerini sinirli bir gülümsemeye bıraktı. Nikah memuru gençleri tebrik ederek cüzdanı Edaya verdi. Eda cüzdanı büyük bir gülümsemeyle salladı. Bundan sonra gelin ve damadın öpüşme anı olduğunu hatırlayarak büyük bir heyecanla Kereme döndü. Kerem ise Elanın yüzündeki sahte gülümsenin ne kadar da gerçekçi durduğunu düşünüyordu. Bu yalancı kadınla işi vardı.. Yukarıda söylediklerini duymuş olmasa herkes gibi o da Edanın bu evlilikten memnun olduğunu düşünebilirdi. Eda, Kereme döndüğünde az sonra öpüşecek olmalarının etkisiyle zangır zangır titredi. Gözlerini sımsıkı kapatırken Keremin sıcak dudaklarını kendi dudaklarında hissetti. Misafirlerin önünde öpüldüğü için Edanın utanması gerekirken kendini mutlulukla kocasına karşılık verirken buldu. Birbirlerinden nefes nefese ayrıldıklarında Kerem eğilip Edanın alnına uzun bir öpücük daha kondurup geri çekildi. Aslında Edayı alnından öpmeyi düşünmemişti. Ancak Edanın özlemini çektiği elma şekerini andıran tatlı dudakları ve narin karşılığı ile Kerem bir anda kendini Edayı alnından öperken buldu. Eda için alından öpülmek çok değerliydi. Kerem onu helali olarak kabul etmişti. Göz göze geldiklerinde Edanın gözlerinden minnet okunuyordu ................................................ Eda kollarını Keremin ensesinde birleştirmiş, Kerem ise Edanın belini sıkıca kavramıştı. Birbirlerinin gözlerine bakarak nefeslerini soluyarak dans ediyorlardı. Keremin onu bırakmasıyla muziğin bittiğini anlamıştı Eda. Dans boyunca o kadar çok Kereme dalıp gitmişti ki etrafındakiler silinmiş sadece Keremin okyanus aşırı gözleri ile kokusu kalmıştı. Keremin kokusunu Edaya tarif et deseler Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu derdi. Huzur verirken dinlendiren, Mutlu ederken hüzünlendiren, ferah ve insanı büyüleyen bir koku.. Kerem ise Edaya kızmak isterken bile kokusunu soluyordu. Burnuna gelen tatlı kadınsı bahar çiçeklerinden oluşan koku, kollarındaki şekilli sıcak vücut sinirlerinin uçmasına neden oluyordu. Müziğin susmasına rağmen bunu fark etmeyip hala dans etmeleri ise utanç vericiydi. Herkesin gülen gözlerle onları izlediğini görünce kendisi gibi dalan Edanın elini ensesinden indirirken bir an önce kendisine gelmesi gerektiğinin farkındaydı. Düğüne inşaat sektöründen Mahir beyin pek çok arkadaşları Leyla hanımın sosyeteden sevdiği, sevmediği, meraklı, dedikodusever birçok insan katılmıştı. Herkesin ortak kararıyla büyük ve klasik müziğin çaldığı, insanların sohbet etmesine olanak veren bir gece olmuştu. Eda ile Kerem masa masa dolaşıp insanların tebriklerini kabul etmişti En son dolaştıkları masada Kerem, Edayı arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. "En yakın arkadaşım aynı zamanda kuzenim Koray" dedi Kerem Edaya kuzenin tanıştırırken. "Memnun oldum Koray. Ben de Eda." Derken Korayın elini sıktı Eda. "Biliyorum. Kerem senden oldukça bahsetmişti." Kerem kuzenine sinirli bir bakış atarak Dicle'ye döndü. "Siz tanışın benim Korayla konuşacaklarım var" diyerek Korayı yandaki boş kokteyl masasına çekti. Eda tanışmak için elini uzatacakken kadın ona bir anda sarıldı. "Tebrik ederim canım ben Dicle. Bu arada gelinliğine bayıldım. Dur bir tahminde bulunayım Elif ablanın tasarımı değil mi?" Eda neşeli bir şekilde nefes almadan konuşup kendisine sarılan kadına karşılık verirken gülümsedi. Dicle sıcakkanlı ve çok güzel görünüyordu. "Çok teşekkür ederim. Ben de Eda. Tahmininde haklısın Elif ablanın tasarımı.. Ben de severek giydim. Bu arada senin kıyafetine de bayıldım.." "Heh konuş canım, konuş ki yanımdaki odun da duysun. Evden geldiğimizden beri kıyafetime laf söylüyor." Fırat karısına tehditkar gözlerle bakarken Edaya elini uzattı. "Anladığını üzere şu nefes almadan öten ardıç kuşunun kocasıyım." diyerek karısını kollarının arasına aldı. Dicle kocasının kollarında dururken gögüsüne yalandan bir yumruk attı. "Kusura bakma canım heyecanlanınca çok konuşurum Fıratta bu özelliğimle hep dalga geçer." Eda gülümseyerek Fıratın elini sıktı. "Memnun oldum ben de Eda." Dedikten sonra Dicleye döndü. "Bence çok şirin bir özelliğin var" Dicle gülümserken kocasına kafasıyla Edayı işaret ederek Edaya teşekkür etti. Eda karşındaki çifte daha bir ayrıntılı baktı. Kadın oldukça güzel ve sevimliydi. Adam ise sert görünmesine rağmen karısını sevdiği her halinden belliydi.. Adam karısını sıkıca sararken kulağına eğilip fısıldamıştı. Diclenin yüzünün kızardığını daha sonra da kocasının gözlerinin içine baktığını gördü Eda. Adamın tehditkar gözleri karısının gözleriyle birleşince sevgiyle kısıldı bu sefer. Eda gülümseyerek çifti izlerken Keremin Korayla sessiz ancak bir o kadar da sinirli bir halde konuştuğunu gördü. Fırsat bu fırsat diyerek Keremi incelemeye başladı. Damatlığı o kadar yakışmıştı ki Eda ona baktıkça boğazının kuruduğunu hissediyordu.. Gece boyunca bir kaç kez daha dans etmişlerdi. Her defasında Keremin kokusunu solumuş, sert kollarında olmanın huzurunu duymuştu. Acaba biz ne zaman Dicle ve Fırat gibi birbirimizin gözlerine aşkla bakacağız? diye düşünmekten kendini alamadı. Belinde Keremin elini hissedince yine daldığını anladı. Gülümseyerek Keremin gözlerine baktı. Kerem, Koraya balayına çıkmadan işle ilgili son kez birşeyler anlatırken Korayın onu susturup karısını göstermesiyle kafasını yana çevirdi.Eda arkadaşlarından biraz uzaktı durmuş gözünü kırpmadan hülyalı hülyalı ona dalmıştı. "Bir zamanlar adını ağzından düşürmediğin kadınla evlendin. Duygularını alayım kardeşim" "Ne duygusundan bahsediyorsun Koray. Kalbine imzamı atamadıktan sonra deftere imza atmam neye yarar.." Koray'ın kafası karıştı "Bu da ne demek oğlum evlendiniz ya. Bundan sonrası kolay işte. Ona sevdiğini, onu hiç unutmadığını söyle bitsin bu ayrılık.." "O işler öyle olmuyor kardeşim. Neyse onu Uğurlarla da tanıştırayım. Sen ne yapacaksın, buralarda mısın?" "Beni sıktı ortam çıkarım az sonra" "Tamam kardeşim görüşürüz." diyerek vedalaştıktan sonra Edanın yanına gitti. Elini Edanın beline koyunca Edanın gülümseyerek ona döndüğünü gördü. Eli hala Edanın belindeyken onu Fıratların masasına yönlendirdi. Fırat, Kereme elini uzatıp "Tebrik ederim kardeşim" dedi. Fıratın elini sıkan Kerem. "Sağ ol kardeşim" diyerek karşılık verdi. Ardından " Uğurlar nerede?" diye sordu. "Aysu'nun tuvalete gitmesi gerekti. Uğuru da biliyorsun onu yalnız bırakmayarak ona eşlik etti." Dicle iki adamın konuşmasını kıkırdayarak bozdu. Edaya hitaben, "Aysu hamile de Uğur onu gözünün önünden ayırmıyor. Tuvalete bile beraber gidiyorlar." Eda, Dicleye gülümserken kapıdan Uğurlar girmişti. Kerem yerlerini eliyle gösterirken Uğur karısının elinden tutmuş kokteyl masasına yürütüyordu. "Kusura bakma kardeşim. Tebrik için geç kaldık sanırım. Tebrik ederim" Kerem, "Önemli değil kardeşim. Sağ ol" derken arkadaşının elini sıktı.Uğur Edanın da elini sıkıp tebrik etmişti. Uğur sağa sola bakınırken sandalye bulmak için dışarıya çıktı. "Eda, bu da Uğurun biriciği Aysu" diyerek Aysu'yla Edayı tanıştırdı Kerem. "Tebrik ederim canım." "Teşekkür ederim. Ben de sizi tebrik ederim. Kaç aylık?" "Ah teşekkür ederim. Altı aylık. Uğurun telaşlı halleri yüzünden 9 aylık sandın değil mi?" derken kıkırdadı Aysu. "Ne yalan söyleyeyim öyle sandım. Karnında büyük geldi gözüme." " İkiz olunca böyle her an doğuracakmışım gibi görünüyor." diye kahkaha attı Aysu. Eda, Aysu'yu da sevmişti. Keremin arkadaşları da karıları da beklediği kadar soğuk değildi. ilk tanışmalarına rağmen kendini rahat hissediyordu. "Gelinliği çok güzel değil mi Aysu? diye sordu Dicle. Aysu, Edaya baştan aşağı bakarken gülümsedi. "Evet çok güzelmiş sana da çok yakışmış" "Teşekkür ederim. Senin de elbisen çok yakışmış" "Sağ ol tatlım ancak görünüşte dokuz aslında altı aylık olan ikizler sayesinde zor elbise buluyorum.Bunu da zor buldum. Kerem bize geç haber verdi. Yoksa diktirirdim." "Biraz aceleye geldi düğün." Kızlar Edanın yüzünün düştüğünü görünce aynı anda Edanın eline uzandılar. "Ne acelesi canım ya geç bile kalmışsınız." dedi Aysu. Senin yaşındayken oğlum vardı benim. "Hem şuraya baksana herşey ne kadar da kusursuz. İçine sindiyse erken olmasının önemi yok" diye devam etti Dicle. Elanın gelmesiyle kızlar kendi aralarında koyu bi sohbete dalmıştı. Erkekler de başka bi kokteyl masasında konuşuyorlardı. Uğur, bir ara getirdiği sandalyeye karısını oturtmuş kafasına öpücük bırakarak arkadaşlarının yanına geçmişti. Saat ilerlemiş kızlar birbirleriyle kaynaşmıştı. Yola çıkma vakti gelmişti. Edayla Kerem herkesle vedalaşıp üstlerini değiştirerek balayı için yola çıktılar. ......................................... Yola çıktıklarından beri aralarında yine sesizlik oyunu oynanıyordu. Bu durumdan sıkılan Eda konu açmayı denedi. "Korayla demek kuzensiniz. Çok yakın olmalısınız." Kerem yoldan gözünü ayırmadan cevap verdi Kerem, "Evet yakınız. Hem halamın oğlu hem dostum hemde Karaslanlı inşaatın ortağıdır" dedikten sonra yine sessizliğe bürünmüştü. Eda balayına çıktıklarını biliyordu ancak nereye gittiklerini bilmiyordu. "Şu an nereye gidiyoruz peki?" "Uğrunda hile yaptığın balayına gidiyoruz." Edanın duyduklarıyla yüzü düştü. "Gerçekten bunu unutmayacaksın dimi? "Ben hiçbirşeyi unutmam Eda. Ne bugünü ne de geçmişi? Bu sözler yüzünden içi titredi Edanın. Kerem neyi kastediyordu. Geçmişte onu yalnız bıraktığını unutmadığını mı demeye çalışıyordu.. Peki bugünü niye unutmayacaktı? "Kerem biliyorum hala bana kızgınsın evlendiğimiz için ama sana bunu son kez söyleyeceğim ben böyle olmasını istemedim.Senin üzülmeni hiçbir zaman istemem." Keremin dudağı hafif yukarı kalkarak "İnan Eda bende senin üzülmeni istemezdim"diyerek Edayla bakıştı sonra gözlerini tekrardan yola çevirerek "yolumuz az kaldı yarım saate havalimanına varırız." "Yorgun musun? diye sordu Kerem. "Bugün çok yorulmadım. Dün kınada daha çok yorulmuştum" "Dün kınada hiç yerinde durmadın izledim seni çok hareketliydin. Bu arada gözlerinin renginde giydiğin elbise de yakışmıştı. İçinde çok güzel görünüyordun. " Edanın gözlerinin içi şu an tam manasıyla gülüyordu. "Evet çok eğlendik. Kızlar oturmama izin vermediler" diyerek gülümsedi. Demek kına gecesindeki bakışları onu beğendiğindenmiş. Bu bilgi Edayı çok mutlu etmişti .Bundan sonra belki Kerem ona zorluk çıkarmazdı. " Beğenmene sevindim.Leyla annemle seçtik elbiseyi.." diyerek durakladı. aklındakini sormaya cesaret etti sonunda. " Peki sen.. bekarlığa veda gibi bir parti yaptın mı? "diye sorarak dudaklarını ısırdı. Eda alacağı cevaptan korkuyordu. Biliyordu ki Kerem böyle bir parti yapmışsa o partide bir çok kız olurdu ve yine biliyordu ki Kerem o kızlarla yakınlaşırdı. Kerem Edanın sesindeki tereddütü duyunca yüzüne bakmaya ihtiyacı hissetti. Tam tahmin ettiği gibi Eda dudaklarına yine eziyet ediyordu. Kerem hafif gülümseyerek "Doğru olanı mı söyleyeyim, üzülme diye yalan olanı mı? Eda başı önünde Keremin dediğini duyunca kaşlarını çatarak Kereme baktı. "Tabi ki doğru olanı Kerem! Parti yaptın değil mi, Çok kız var mıydı bari? Tabi bendeki de soru Yavuz Kerem Arslanlının olduğu yerde çokça kadın olur. Ah keşke kınaya katılacağıma partine gelseydim" diye nefes almadan konuştu Kerem büyük bir kahkaha patlattı. "Nefes al be kızım. Parti de yok kız da sakinleş.. Uslu uslu karımın kınasını izleyip evime döndüm." diyerek Edanın elini avucunun içine alarak, elinin üstüne bir öpücük kondurdu. Eda eline konulan ıslak öpücükle içinin yandığını hissetti. Kerem ona karım demişti. Edanın aklı bundan sonra çalışamaz olmuştu. Uçağa ne zaman bindiler, otele nasıl geldiler, odaya ne zaman girdiler. hepsi bir hayal gibiydi. Aklı tamamen Keremin dediklerinde kalmıştı. ............................................. Odaya girdikleri zaman Kerem oda servisini arayarak yiyecek hafif şeyler istedi. Daha sonra Edaya dönerek "Önce ben duşa gireyim. Sen beni bekleme yemeğini ye. Benden sonra istersen sende girersin" dedi. "Olur yerim" diyerek gidip yatağın ucuna otururken sakinleşmeyi umdu. Eda oturduğu yatakta dişleriyle dudağını dürterken kapı çaldı. Yemekleri gelmişti. Eda gerginde olsa bir kaç birşey yemeyi başardı. Sonunda banyonun kapısı açıldı ve Kerem altında sadece edep yerini örten bir havluyla odaya girdi. Oda birden Edaya sıcak geldi. Gözlerini Keremin vücudundan çekmeye çalışsa da lanet gözleri ona ihanet ederek Keremin vücudundan ayrılmıyordu. Filmlerdeki yakışıklı başrol oyuncuları gibiydi kocası. Havluyu kasıklarının etrafına sarmış, su damlaları muhteşem kaslarından geçerek havlunun içinde kayboluyordu. Keremin boğaz temizleme sesini duyunca hemen gözlerini kaçırdı Eda. Telaşla o saçma soruyu sordu. "Çıktın mı?" Kerem hafif gülerek "Sence çıkmamış gibi mi görünüyorum?" Eda dahada kızararak "Ben şey ederek sordum" diye kendi saçmalama rekorunu kırmaya çalışıyordu Keremin attığı kahkahaları duyunca "Aferin Eda. Taş gibi adam rezil olmadığın kalmıştı" diye sessizce kendine söylendi ama Kerem bunu duyarak daha gür bir kahkaha attı Eda daha fazla saçmalamamak için koşar adımla valizini alarak kendini banyoya attı. Kerem Edanın tüm saçmalamalarını şirin bulmuştu. Edaya bakınca içi aydınlanıyordu. Madem Eda kendini ona altın tepside sunmuştu. Keremde onu zevkle kabul edecek onunla eğlenecekti ta ki intikamını alana kadar.. Kerem bir şeyler atıştırdıktan sonra boşları görevliye teslim ederek kendini havlusuyla yatağa bıraktı. Edanın ihaneti, gece boyunca gülümseme çabaları, Antalya'ya gelmek derken bütün olanlar onu çok yormuştu. Bütün olanlardan sonra şimdi hediyemi alma zamanı diye düşündü.. Eda ise bini aşan saçmalamaları yüzünden uzun süre sırtı banyo kapısına dayalı durdu. Sonra kendini duşa atıp bahar çiçeklerinin karışımıyla özel yapılmış saç şampuanını ve duş jeliyle kendini güzelce yıkadı. Şimdi bedenine sardığı el kadar havlusuyla ayakta dikilmiş ne yapacağını düşünüyordu. Miki mouselu pijama takımını giyip direkt uyusa mı, Keremin özel olarak beğendiği kırmızı derin yırtmaçlı geceliği giyip kendisini kocasına mı bıraksa.. "Puff şimdi ne yapacağım." Ela ne demişti. Kendini kocana bırak, tereddüt etme .. "Demesi kolay çok biliyorsan gel sen bırak!" diye söylendi Eda. Daha sonra ne dediğinin farkına vararak "Ne münasebet efendim Ela niye gelip kendini kocama bıraksın. Biri bırakacaksa o ben olurum" bunun üzerine kararını vererek içine sütyen giymeden geceliğini üstüne geçirdi. Saçlarını tarayıp fırçayla şekil vererek kuruttu. Kerem ona gerçek karı koca olmayacağız demişti. Ama aynı Kerem ise ona Karım demişti. Eda, içten içe Keremin onu reddetmesinden korkuyordu. Rezil olurdu.. Bir daha Keremin yüzüne bakamazdı ki.. İçeri geçme zamanı gelmişti ama Eda hala tereddütlüydü. Dudağının içini ısırırken ne olursa olsun diyerek içeriye girdi. Keremi, başının altından birleştirdiği gerilmiş kol kaslarıyla, aralık dudaklarıyla insanın ağzını sulandırır şekilde kasıklarındaki havluyla yatağa uzanmış bir şekilde bulmuştu. Kapalı olan gözleri sayesinde kirpikleri yanaklarında tatlı bir gölge oluşturmuştu ki.. bir dakika onun havlusu mu gevşemişti? Allah korusun açılıp kalp krizi geçirmeme neden olabilir diye düşündü. Kerem banyo kapısının açılma sesini duysada gözlerini açmadı. şu an karısının onu süzdüğünü biliyordu. Yavaşca gözlerini açarak Edayı gördü. Bu geceliği alırken Edanın üstünde hiç göremeyeceğini sanıyordu ki karısı ona süpriz yapmıştı. Karısı şu an yemyeşil gözleri, sarı saçları, tereddütle ısırdığı dudaklarıyla kırmızı geceliğin içinde öyle karşı koyulmaz görünüyordu ki Kerem bu kadına dokunmadan da yaşayabileceğini sanmasını delilik olarak niteledi . Karısının yanaklarını biraz daha kızartmak için "Dikizlemen bittiyse karıcım yatağımıza gelebilir misin?" diye sordu Eda, Keremin sözüyle daha da kızarırken "Ta..tamam geleyim" diyerek yatağa yaklaştı. Kereme o şeyi söylemesi gerektiğini biliyordu ama Kerem şu an onu yiyecek gibi bakarken ağzını açsada sesi çıkar mı bundan tereddütlüydü Eda.. Eda, yatağa girip Kerem gibi gözlerini tavana dikerek sırt üstü uzandı. Gözlerini tavanda sabit tutarak aklındakini sordu. "Kerem hani gerçek bir evlilik olmayacağını söylemiştin ya bu kararın hala geçerli mi?" Kerem ona cevap vermiyordu. Acaba sinirlendi mi diye düşünürken yanında bir hareketlilik hissedip kafasını yana çevirdi. Kerem ona taraf dönmüş ve çok yakınına girmişti. Keremin eli Edaya uzanarak onuda kendisi gibi yan çevirdi. Suratlarını yaklaştırırken Edanın heyecandan nefes nefese kaldığını gördü. Edaya sorusunun cevabını vermek için erkendi. Zira vereceği cevap Edanın hiç hoşuna gitmeyebilirdi. Kerem eğlenceden olmak istemediği için Edayı baştan çıkararak bu soruyu kaynattı. Eda ise sakinleşmek adına derin nefes almaya çalışıyordu. Ancak bu işe yarayacağı yerde Keremden gelen erkeksi kokuyu daha da solumasına neden oluyordu. Keremin kokusuyla bile kalp ritmi hızlanabiliyordu. "Ke..kerem "diye kekeleyerek uzaklaşmasını istese de bu uyarı Keremde işe yarıyor gibi görünmüyordu. Kerem,Edanın kulağına eğilerek "Sana kırmızı çok yakışıyor bebeğim" dedikten sonra vakit kaybetmeden Edanın dudaklarına uzandı. Eda, ellerini Keremin göğsüne koyarak onu engelledi. Şu an aklından binbir türlü düşünce geçiyordu Edanın. Ya Kerem onu beğenmezse ya da en kötüsü Kerem bu andan pişman olursa o zaman ne yapardı.. Daha evliliklerinin gerçek olup olmayacağına dair bir cevapta vermemişti Kerem. Eda, tam bunu tekrar Kereme soracaktı ki Keremin dudaklarını dudaklarında hissetti. Kerem, Edanın tereddütlü halini hissediyordu. Bu akşam yeterince gerilmişti. Edanın soru sormasına izin vermeden dudaklarına yapıştı. İntikamının ilk aşaması başlamıştı. Bu gece yandığı kadar yakacaktı... Edanın ise Keremin öpüşüyle aklındaki tüm sorular silinip gitti.. O da kendini Kereme karşılık verir halde buldu. Heyecandan titriyor, Dudakları Keremin sıcaklığıyla kavruluyordu. Vücudu Keremin ateşiyle yanıyor, kalbi göğsüne sığmıyordu... Eda, o gece dudaklarını kavuran adamın, kalbini de intikam ateşiyle yakabileceğini sonradan öğrenecekti. Bölüm Sonu.. |
0% |