Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@dikenligul


Eda Keremin romantik laflarının etkilerini hala hissediyorken yüzündeki gülümsemeyle odalarına girdi. Kerem, Eda hazırlanana kadar bilgisayarının başına oturmuş maillerini kontrol ediyordu. Eda ise mayo aramak için odanın bir köşesinde duran küçük valizine yöneldi.


Eda , Düğün psikolojisi nedeniyle huzursuz olduğu için valiz hazırlama işini tamamen arkadaşına bırakmıştı. Arkadaşının zevkine her zaman güvenmişti. Güzel şeyler göreceğinden emin bir şekilde valizi açtı. Valizin içinde güneş şapkası, güneş kremi, mayolar, gecelik takımları vardı.


Eda valizin içindeki kırmızı mayo ve bikinileri görünce ufak çaplı bir şok yaşadı. Daha önceden valizine konulan eşyalara bakması gerektiğini geçte olsa anladı. 'Hain Ela benden habersiz kocamla müttefik olmuşlar' diye geçirdi içinden. Valizindeki çoğu eşya Keremin amacına eşlik ediyorken aynı zamanda da Keremin en sevdiği renk kırmızıdan oluşuyordu.


Valizden kırmızı ipli bir bikini takımı çıkardı. Eda bu adamın kırmızıya ve iplere olan ilgisine gıcık olmaya başlamıştı. Mayosunu giyinip üzerine beyaz pareosunu geçirerek banyodan çıktı. Keremde altında deniz şortu üstünde gömleğiyle hazır halde karısını bekliyordu.


....................................


Eda , kokteyl 'ini getiren görevliye teşekkür edip kokteylini içerken Keremi izlemeye devam etti. Kerem yarım saatten fazladır yüzüyordu ve hala yorulmamıştı ki suda kalmaya devam ediyordu. Kerem çok güçlü bir adamdı Edanın gözünde. Bu, küçüklükten gelen bir düşünceydi. Eda küçük bir kızken Kereme hayrandı ve Kerem onun kahramanıydı.. Aradan geçen onca yıl bunu değiştirememişti. Keremin yokluğu en çok ta üzüldüğü zamanlar hissediliyordu. Zaman zaman Keremi ve onun sıcak kollarını aradığı olmuştu. Bunun yüzsüzlük olduğuna karar verdiği zamanlarda bile onu özlemekten kendini alamıyordu.


Kerem biscolata erkeği gibi sudan yavaş adımlarla çıkarken Eda ağzında pipetiyle donup kaldı. Gözleri önce Keremin kaslarından süzülen damlalara kaydı. Bu adamı ilk kez böyle görmüyordu ancak kalbinin ilkmiş gibi heyecanla atması da neydi?


Kerem uzun süredir üstünde olan ağırlıktan kurtulmuş gibi hissediyordu. Yüzmek ona her zaman iyi gelmişti. Yüzerken gözü sürekli güzel karısına kayıyordu. Karısı elindeki içeceği ve üstündeki pareoyla çok güzel görünüyordu. Bir an önce onun yanına gitme isteğine karşı gelemeyerek sudan çıktı. Kaslı kollarını kaldırarak bir eliyle önüne düşen ıslak tutamları geriye attı. Havluyla kendini kurulayarak Edanın yanındaki şezlonga oturdu. Havluyla işi bitince Edaya döndü. Karısının pipeti ağzında, gözlerini ona dikmiş donmuş bir vaziyette izlediğini görünce, Edanın içeceğindeki pipeti ağzından uzaklaştırarak nefes almasını sağladı. "İyi misin güzelim."


Eda farkında olmadan tuttuğu nefesi, Keremin pipeti çekmesiyle bıraktı. Gözlerini Keremin vücudundan çekerek gözlerine, Keremin gözlerine sabit tutmaya çalışarak cevap verdi. "Dalmışım" diyerek gülümsemeye çalıştı. Kereme, 'Vücudun karşısında nutkum tutuldu ya da bir an için nefes almayı unuttum!' diyemezdi ya!


Kerem gülümsedi. " Ne düşünüyordun peki?"


Eda, gözlerini etrafta gezdirirken kaşlarını çattı. " Biz bir daha havuza gelmeyelim"


"Neden güzelim?" diye sorarken etrafta Edayı rahatsız eden erkek var mı diye gözleriyle çevreyi süzdü. Gözü yan sıralarında onlara bakan bir kadınla kesişti.


Eda sıkıntıyla üflerken Keremin açıklama istememesini umarak konuştu. "Boş ver nedenini kabul etsen olmaz mı?"


Kerem, Edanın yüzündeki gergin ifadeye anlam vermeye çalıştı."Yüzmeye gelmeden yüzünde güller açarken şimdi somurtuyorsun bunun nedenini de haliyle merak ediyorum"


"Peki. Senin deniz şortun çok kısa baldır kaslarına kadar görünüyor. Ya saçını öyle atmana ne demeli..! Üstüne de atlet giymeliydin..! Şu kadına bak yarım saattir seni izliyor" diyerek kollarını göğsünde kavuşturdu.


Eda şuan çok şirin görünüyordu aynı zamanda da sinirli.. Kerem, Edayı bu kadar ciddi görmeseydi kahkaha atabilirdi. Kendini tutmaya çalışsa da yüzündeki sırıtmayı durduramadı. "Sen, beni mi kıskanıyorsun?"


"N...ne alaka canım. Ben sadece seni düşünüyorum. Şu havlunu da üstüne atsana ya sonra üşütür-.."


Kerem bir an bile düşünmeden Edayı kucağına çekerek dudaklarına kapandı. Eda ise kıskançlığını unutarak kocasına karşılık vermeye başladı. Dudakları ayrılırken Kerem alınlarını birleştirdi.


"Sen birde kendi haline bak! Ben Eladan bunları" derken Edanın bikinisini gösterdi. "valize koymasını isterken sana bu kadar yakışacaklarını tahmin edememiştim ve dediğinde haklısın karıcığım bir daha havuza inmeyelim."


Eda Keremin her dakika ona dokunmalarına kendini kaptırmaya başlıyordu. Nasıl onun kadar arsız olabilmişti ki insanların içinde herşeyi unutup Kereme karşılık verebilmişti. Üstüne üstlük hala Keremin kucağındaydı. Eda etrafa bakmaya çekinerek Keremin kucağından kalktı.


"Ben, ıı.. şey yapayım. Heh... Biraz yüzeyim"


Kerem,Edanın arkasından kahkahalarla güldü. Karısı kıskanmış, utanmış sonunda da kaçmıştı.. Edayı bu kadar kısa sürede kendisine bağlaması planladığından daha kolay olmuştu. Mutluluğunun nedenini tamamen buna bağlıyordu.


Edanın az önce olanlardan sonra artan vücut ısısı şu anlık havuz sayesinde normal seviyeye gelmişti. Sakin bir şekilde yüzerken bir anda beline sarılan kollarla irkildi.


"Benim, güzelim." Eda, sırtını yasladığı bedenin Kereme ait olduğunu duyunca rahatlasa da, Keremin sıcak nefesini hissetmesi düşen vücut ısısını artırmaya yetmişti. Kerem, huzursuz bir şekilde kıpırdanarak ona dönmeye çalışan kadına izin vermedi. Bir elini Edanın ıslanan saçlarına götürerek kulağının arkasına sıkıştırdı. Dudaklarını, Edanın kulağına sürterken Edanın heyecandan nefes nefese kaldığını duydu.

"Nereye kaçıyorsun karıcım?"


Eda, yaslandığı sert kaslar, kulağına değen ıslak dudakları ile heyecandan nefes nefese kalsada bunu Kereme belli etmeyip, nefesini düzene sokmaya çalışıyordu."Ne kaçması Kerem. havuza giresim geldi birden"


"Hıım demek havuza giresin geldi. Peki o isteğin ben havuzdayken niye gelmedi?"


"Of Kerem sen bu gün ne kadar da çok soru sorar oldun. Hadi bırak da biraz yüzelim"


Kerem daha fazla karısının sıkmamak için kollarını gevşeterek kendisine dönmesini sağladı. "Tamam soru sormak yok. Sen de biraz yüzüp çık, çıktıktan sonra da yemek yeriz"


"Beraber yüzelim." Eda dudaklarını büzerek konuştu. Kocasının plajda tek başına kalmasını istemiyordu. Bunun nedeni kesinlikle kocasına bakan kadın değildi.


"Yok bu sefer karşıdan ben seni izleyeceğim." Kerem, havuzda olduğu süre boyunca Edanın kendisini izlediğini biliyordu. Bunu Edaya söyleyince Eda gözlerini kaçırdı.


Eda, Keremin kararını değiştirtmesi gerektiğini biliyordu. Onu oraya göndermemek için bir şeyler düşündü. Aklına gelenle yüzünde sinsi bir sırıtma oldu. Kerem ondan cevap beklerken Eda avuç dolusu su alarak Kereme attı. Kerem ani gelen su ile hazırlıksız yakalanarak kollarını tamamen açtı ve ellerini önüne düşen saçları kaldırmak için kullandı. Keremin tutuşundan kurtulan Eda, kahkahalar atarak yüzerken bağırdı. "Kerem beni yakalayamaz!"


Kerem kıstığı gözleriyle Edayı yakalamaya çalışarak hızlıca kulaçlar atarken Eda çığlık atarak Keremden kaçtı. Çift, yemek saatine kadar havuzda, birbirlerine su atarak, şakalaşarak ve yarışarak zaman geçirdiler.


Otelde akşam yemeklerini canlı müzik eşliğinde yediler. Eda fakir kol belden aşağısı genişleyen koyu yeşil, uzun elbisesiyle Keremin gözlerini kamaştırıyordu. Aynı şekilde Kerem de gözlerinin mavisi ile uyumlu giydiği gömleğiyle Eda başta olmak üzere bütün kadınların ilgisini çekiyordu. Yemekler yenildikten sonra otelin bar tarafına geçtiler.


Eda bugün çok yorulmuştu. Bu yüzden sadece bir tane meyveli kokteyl içip odalarına gideceklerinin sözünü almıştı Keremden. Eda içki ve türevlerini hiçbir zaman sevmezdi.


"Kerem sen çok içki içer misin?" Önüne koyulan meyve kokteyline bakarak sordu.


Kerem, " Öyle olmazsa olmazım değildir. Neden sordun?" dedi


"Ben içkiden de içenlerden de hazmetmem. Bu gece de içmesen olmaz mı?" Kerem garsona el işareti ederek önündeki viskinin değişmesini istedi.Önüne koyulan kokteyle bakarken Edanın üzgün hali dikkatini çekti Keremin.


"Olur. Ancak sen içkiyi niye sevmiyorsun ki, daha önce içtiğinde tadını mı beğenmedin?"


Edanın kaşları çatılarak "Hayır ağzıma bile sürmedim. İçkiden nefret etmemin nedeni alkol insanı acizleştiriyor, aklı ortan kaldırıyor ve insanı hayvani duyguları yönlendiriyor. Sadece anlık bir kafa güzelleşmesi için alkol alıp bazı anlarını hatırlamayan bile oluyor ya da alkolle araba kullanıp insanları sevdiklerinden ayırarak evlerine ateş düşürenler oluyor."


Kerem, Edanın son söylediği sözle kafasına birşey dank etti ama bunu daha sonra sormayı aklına not edip, karısıyla kokteylerini alarak plaja çıktılar. şezlonga oturarak Edayı kolları arasına çekti


Eda kafasını Keremin omuzuna hafif yaslamış şekilde Keremin erkeksi kokusu ve elindeki meyveli kokteyli ile suya bakıyordu. 'Huzur diye düşündü bu adamla nereye gitse huzurda peşlerinden geliyordu. İlk kez ozaman iyi ki dedi Eda.. ' iyi ki Mert beni ayrılmışım.. İyi ki Kereme ait olmuşum.'


Kerem ise kolu her zaman ki gibi sahiplenici-koruyucu- bir şekilde Edanın belinde karısının bahar kokan saçları burnunun ucundayken onun sıcaklığı ile huzur bulmuştu. Sanki eksik parçası tamamlanmış gibi hissediyordu. Böyle hissetmemeliyim diye düşündü. Her ne kadar bunlar Edayı kendine bağlama planının içinde olsa da, her geçen saat kendisinin de Edaya çekildiğine inanmayacaktı.


Kerem karısının iyi kilerine karşı o sırada içinden 'keşke' diye geçirdi. 'Keşke benden hiç gitmiseyedin veya bana, beni sevdiğin için gelseydin.. '


Edanın elindeki boş kokteyl bardağıyla uykuya dalmış olduğunu görünce dudaklarında ufak bir gülümseme peydah oldu Keremin. Boş bardağı, karısının elinden alarak yere koydu daha sonra karısını kucağına alarak odalarına çıkardı. Edayı bugün çok yormuştu. Zaten zayıf bir bünyesi olduğunu düşündü. Küçükken de hep hasta olurdu diye söylendi kendi kendine.


Yorganı kaldırarak Edayı yatağın içine koydu ama gel gelelim bu kıyafetlerle yatmak Edayı huzursuz ederdi. Kerem sessiz olmaya çalışarak karısının arkasındaki fermuara uzandı. Elbiseyi çıkartmayı başardı. Uzun bir süre Edanın ince beli, narin boynu, kırımız büzük dudaklarını izledi. Edaya her baktığında içinde bir şey kıpırdıyordu. Bu şehvetten ya da tutkudan çok uzaktı. Ne olduğunu o da bilmiyordu. Edaya baktıkça onu koynuna alıp bütün kötülüklerden koruyası geliyordu. Özellikle kendisinin vereceği acılardan delicesine korumak istiyordu. Bunu yapamazdı. Yandığı kadar yakma sözü hala geçerliydi. Ne pahasına olursa olsun Edaya kıyacaktı.


Edayı izlemeyi keserek hızla kendi üstünü de çıkararak yatağa girdi. Edayı göğsüne yatırdı. Onun bahar kokusuyla uykuya daldı.


........................................


"Kerem, nereye geldik?" Eda şaşkınlıkla açtığı yeşil gözleriyle sordu.


"Hız sever misin tatlım?"


Eda, etrafını incelerken "Bilmem, yani öyle hız tutkunu biri olmamışımdır hiç." dedi.


Kerem,"Ama ben severim güzelim. Bu gün seninle hızlı yaşayacağız. Gel bakalım" diyerek Edanın elini tuttuktan sonra onu go kart alanına yürüttü. Güvenlik önlemleri alınıp kaslarını taktıktan sonra arabalarına yerleştiler. Edanın ilk deneyimi olduğu için başlarda alıştırma olarak yavaş gittiler. Eda eğlendikçe hızlandı. Hızlandıkça kahkahalar attı. Hız yapmak başlarda yüreğini hoplatsa da rüzgarın yüzüne vurması onu iyi hissettiriyordu.


"Yarış yapalım mı?" diye sordu Kerem.


Eda keyifle kahkaha atarken, gözlerinde muziplik akıyordu." Yapalım. Ancak dikkat et yakışıklı!Alırım anahtarını"


"Diyorsun! Yakalarsan alırsın.. " diyerek meydan okudu Kerem..


...................................


Eda, gözünü denizden ayırmadan bu günü düşündü. Çok keyifli bir gündü. Yarışı tahmin ettiği gibi Kerem kazanmıştı. Restoranda gelene kadar Keremin dilinden kurtulamamıştı. Aslında kazanıp, kazanmaması önemli değildi. Önemli olan Keremin onu her zaman mutlu etmesi ve yanında olmasıydı. Varsın hiçbir yarışı kazanamasındı..


Kerem, denize dalan karısını izliyordu. Bütün gün gülmüş, mutlu olmuştu. Yaptıkları yarışta Edanın meydan okumaları çok tatlıydı. Bu tatlılık Keremin ona iltimas sağlayacağı anlamına gelmiyordu. Bu yüzden Kerem yarışta Edayı zevkle geçmişti.


Karınlarını doyurduktan sonra Kerem Edayı buz pateni yapmaya götürdü.


"Kerem, Sana inanamıyorum! Nasıl geldi aklına yaz günü buz pateni yapmak. " Eda ayaklarındaki patene bakarak konuşuyordu. Kerem onu buraya kadar sürüklemiş ayaklarına kendi elleriyle patenini bağlamıştı.


Kerem kendi patenini de bağladıktan sonra ayağa kalktı. "inan karıcım. Sana seninle kışı yaşayacağımı söylemiştim. " diyerek göz kırptı.


"Kerem burası çok güzel. Ancak ben paten kullanmayı bilmem ki."


"Ben sana öğretirim. Unuttun mu ben iyi bir öğretmen sen de iyi bir öğrencisin."


Eda kızaran yanağıyla Keremin omuzuna minik bir yumruk attı. "Ulu orta imalarda bulunma!"


Kerem, Edanın bu haline kahkahalarla gülerken bir yandan da karısının iki elini tutarak buzda kendine çekiyordu. Ciddi olmaya çalışarak Edaya nasıl kayılacağını öğretti.


"Güzelim paten kullanmanın mantığı aynı, önce sağ ayağı, sonra sol ayağı 'v' şeklinde açacaksın. Durmak istersen de ters v ile ayaklarını birleştirerek durabilirsin. Ancak dikkatini iyi vermelisin. Düşerken buz bir yerlerini kesebilir.


Edanın gözü korktu. Yavru kedi bakışlarını atmaya başladı. "Kerem ellerimi hiç bırakma!"


"Şimdilik bırakmayacağım ama zamanı geldiğinde kendi ayaklarını üzerinde duracaksın. Unutma sen güçlü bir kadınsın. " Kerem bu sözleri söylerken çok ciddiydi. Eda hala bu an üzerinden mi konuştuklarını anlayamadı.


Eda,'Ben güçlü falan değilim Kerem.' demek istese de bu anı bozmamak için "Hadi anın tadını çıkaralım" demekle yetindi.


Edanın elleri bir saniye bile olsa Keremin ellerinden ayrılmıyordu. Başta iki eline sımsıkı sarılmışken şimdi tek eliyle Keremden destek alarak kayıyordu.


"Çok iyi gidiyorsun Eda. Hadi bırak elimi tek başına kay"


"Hayır istemiyorum. Ben seninle kaymaya devam etmek istiyorum."


"Ben her zaman yanında olamam Eda. Hadi bırak" diyerek zorla Edanın ellerini ellerinden ayırdı Kerem. Amacı Edanın da ihtiyacı olduğu zaman yanında kimseyi bulamamasıydı. Edayı buz pistinin ortasında bırakmış kenara çekilmişti Kerem.


"Kerem, yardım et! Bak hareket edersem düşerim."


"Düşmekten korkma Eda. Bu hayat böyle yeri gelir düşersin, yeri gelir terkedilirsin.."


"Canımın yanmasını istemiyorum Kerem.." Edanın gözlerinden korku okunuyordu. Keremin bundan mutlu olması gerekiyorken niye yüreği sıkışıyordu. Kendini Edanın yanına gitmemek için zor tutuyordu.


Eda sonunda sinirlenerek Kereme doğru adım atmaya başladı. ilk adımında dizleri titredi ve beklediği oldu yer ayağının altından kaydı. Kendini yere düşmeye hazırlarken o bilindik kokuyu duydu. Keremin toprağımsı kokusu..


Gözlerini açarken Keremi gördü. Kerem bir anda Edanın dudaklarına kapandı. Kerem onu özümseyerek, narince öpüyordu.


"Geldin."


"Ben sana hep geldim.."


.........................


Yoğun ancak güzel geçen günün sonunda akşam yemeklerini yedikten sonra odalarına çıktılar."Kerem, çok güzel bir gündü. Sana teşekkür etsem azdır.


"Teşekkürünü başka şekilde edebilirsin güzelim."


Eda tek kaşını kaldırarak kocasına yaklaştı. Mesela örnek vermek ister misin kocacığım.


Zevkle karıcığım, diyerek Edanın dudaklarına kapandı Kerem. Edayı aklını başından alacak kadar öptükten sonra geri çekildi. Kırmızı geceliğini giyip gel, sana öğreteceklerim var diyerek göz kırptı..


................................................................


"Güzelim uyan artık"


Eda gözlerini zorlukla açtı.


Boğuk sesiyle konuştu. "Saat kaç Kerem." Derken yastığına sarılarak yüz üstü döndü. Dağılan saçları, kırmızı dudakları, yeşil gözleriyle tam bir tablo gibi duruyordu.


Kerem gözlerini karısından zorla çekerek kol saatine baktı. "Dokuz güzelim."


Edanın kapanan gözleri şaşkınlıkla açıldı. Kafasını Kereme döndürdü. "Ne? Kerem biz dörtte uyuduk. Sen ne ara uykunu aldın?" Eda, gece geç yatmalarına rağmen Keremin bu kadar dinç olmasına şaşırmadan edemedi.


"Ben uykuyu sevmem. Bu ne tembellik beş saattir uyuyorsun be güzelim, Yetmez mi?"


Edanın gözleri kapanırken cıkladı. " Yetmez, senin bu öğretme aşkın yüzünden uykusuzum. Ne olur biraz daha uyuyalım"


"Tamam sen uyu bende sana hazırladığım sürprizi bozmaya gideyim"


Eda hızla yataktan sıçradı. "ne sürpriz mi, Hem de bana?"


Kerem kahkaha atarken Edanın burnunu sıktı." Lobideyim yarım saate kadar gelirsen sürprizi görürsün güzelim." diyerek gitti.


Eda hızla yataktan fırlayarak kendini duşa attı. Vücudunda gördüğü izlerle gece yaşananları hatırladı. Yüzü yanmaya başlarken dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı.


......................................


"Kerem burası çok güzel"


"Senin kadar değil güzelim." Kerem, Edayı mesire alanına getirmişti. Yeşilliğin bol olduğu, piknik için masa ve sandalyenin yanında uzun bir salıncağı olan ferah bir yerdi. Kerem elindeki piknik sepetini masaya koydu. Eda piknik sepetini açtığında Keremin, tam teçhizat her şeyi düşündüğünü gördü. Sandvich'inden meyvesine, tatlısından tuzlusuna portakal suyundan patates kızartmasına kadar her şey vardı. Edanın gözlerinden mutluluk fışkırıyordu.


"Kerem, sana inanamıyorum. Burası çok güzel, sepettekiler çok güzel ve sen de çok güzel bir adamsın."


Kerem, Edanın söylediklerine sadece gülümsemekle yetindi. Beraber kahvaltı yaptıktan sonra El ele tutuşarak etrafı gezdiler. şimdi ise tahta salıncakta birbirlerine sarılarak sallanıyorlardı. Eda, Keremin omuzundaki kafasını kaldırdı. "Kerem, sana bir şey itiraf etmek istiyorum."


"Et bakalım. "


"O gün" derken yutkunmaya çalıştı zira boğazında o bilindik yumru oluşmuştu. "Beni okuldan alan sen olmadığın için sana çok kızmıştım. Bu yüzden seni terk ettim. Sandım ki sen o maça gitmeseydin, annem beni almaya gelmeyecek, o kaza da olmayacaktı. Çocuk aklı işte. Bir suçlu ararken seni buldum. Ben çok özür dilerim. Seni üzmek istemezdim."


Kerem duyduklarıyla yumruğunu sıktı. Ne yani ayrılmalarının nedeni bu kadar basit miydi? Eda nasıl böyle bir basit bir bahaneyle kendisinden uzaklaşmıştı ki?"


"Peki beni boş yere suçladığını ne zaman anladın Eda?


Eda, kafasını eğmiş parmaklarıyla oynuyordu. "On sekiz yaşında" diyerek fısıldadı.


"Peki o zaman.. Bunun saçmalık olduğunu düşündüğün zaman niye bana gelmedin?"


"Ben, beni unuttun sandım. Senin için bir önemim kalmadığını düşündüm. Sana karşı çok mahcuptum. Karşına çıkıp ne diyebilirdim ki" Eda bu seferde Keremin gözlerinin içine bakarak konuşmuştu. Onu anlasın istiyordu.


"Ben hep seni bekledim. İnan bana Karşıma çıksaydın, Bir şey söylemene bile gerek kalmadan seni sımsıkı sarardım." Kerem, Edasız yaşamı kendine zehir etmişti. Edayı beklerken çok yıpranmıştı. Hem ruhu hem de bedeni yorulmuştu. Beklediğine değdiğini düşündüğü sırada eski sevgili olayı patlak vermişti.


Edanın gözleri doldu. Ne yani onca yıl boşa mı yüreğini hiç olmayacak bir insanla eskitmişti. Meğerse yüreğindeki adam onu bekliyormuş.


"Yıllar sonra yeniden karşılaşacağımızı hep düşünürdüm. O gün, Sametin düğününde seni görünce heyecandan elimin titremesine engel olamadım. Bazı günler belki derdim. Belki bir gün bir yerde yeniden karşılaşırız.. işte o zaman sana nasıl davranmam gerektiğini hep düşünürdüm... Seni orada görünce mutlu oldum tabi şaşkınlığımı da unutmamak gerekir ve korkumu.. İlk kez o zaman senden korktum Kerem. Değişmiş olduğundan, gözlerinden öfkenin hiç silinmeyeceğinden çok korktum. Bana çok soğuk ve mesafeliydin."


"Ne yapmamı beklerdin Eda, Beni terk edip gittin. Görüşme çabalarımı boşa çıkardın. Beni hep uzağına ittin. Yıllar sonra hiçbir şey olmamış gibi sanki beni terk etmemiş gibi davranmamı bekleyemezdin benden."


Eda, Keremin göğsüne yaslanırken gözünden akan yaşı sildi. Keremi çok üzmüştü. Geçmiş olsa da bunu Keremin sesinden bile anlamak mümkündü. Kerem edayı omuzlarından kavrayarak kendine çevirdi. Bir ayağıyla da sallanan salıncağı da durdurdu.


"Sana bu soruyu son kez soracağım Eda. Benimle neden evlenmek istedin?" Kerem için bu sorunun cevabı önemliydi. Eğer Eda bu soruya gerçek bir yanıt verirse Kerem her şeyi unutmaya hazırdı. Bu sorunu yanıtı şüphesiz seni kaçış yolu olarak gördüm ya da en kaba tabirle seni kullandım idi. Eğer Eda doğruyu söylese, Kerem bir an bile düşünmeyecek Edayı tamamen hayatına ait kılacaktı.


Eda telaşla gözlerini kaçırdı. Ne yapacaktı şimdi. Keremle bu kadar yakın olmadan önce ona yalan söylemek kolaydı. Ancak şimdi, Kerem onun kocası, kalbinin de bedenin de tek sahibiydi. Ona aldatıldığı için onunla evlendiğini, nasıl söyleyecekti. Bunu söyledikten sonra Keremde eğer aldatılmasaydın aklına bile gelmezmişim ya da Beni kullandın diye düşünmez miydi? 'Biraz daha' diye düşündü Eda. 'Biraz daha mutlu olsak artık geçmişi hatırlamasak..'


Eda bu soruya yanıt vermemeyi seçti. Artık Kafası netti. Kalbindeki tek isim Keremdi. Bu yüzden Merti anlatıp suyu bulandırmak istemedi.


"Neyse ne.. Evlendik Kerem. nedenleri, niçinleri geçmişte bırakıp önümüze baksak.. Hem benim midem bulandı salıncakta hadi biraz daha gezelim" diyerek yerinden kaçarcasına kalktı Eda. Arkasında yıkılmış bir adam bıraktığından habersiz..


Bölüm sonu..


Loading...
0%