@dikenligul
|
Sorun olacaksa bu kısmı geçip aşağılara inin. Hikaye için burayı yazmam gerekiyordu. anlayışınız için teşekkür ederim.. ^+18^ "Bu istediğin ikimizi de yakar Eda." Kerem, Edayla yaşayacağı ufak bir yakınlıkla dağılacağını adı gibi biliyordu. Dağılmamanın en iyi yolu Edayı vazgeçirmesiydi. "Hep ayrı mı yanacağız? Bir kere de beraber yanalım." diyerek Keremin duvarlarına sağlam bir delik açtı Eda. Keremin tereddütlü halinden yararlanarak dudaklarına kapandı. Kendisini istemeyen bir adama karşı onunla olmak istemesi hatta bunu ona ikna ettirmesi.. Yaptıklarından sonra Eda bile kendini tanıyamıyordu. Seviyordu! bunlar hep sevdiği kadar sevilmek istemesinden geliyordu. Bu kadar gurursuz davranışının başka bir açıklaması olamazdı. Sanki ilkmiş gibi dudakları Keremin dudaklarının tadına baktı, onu keşfetti. Keremin hareketsiz kalması Edanın azalan gururunu acıtıyordu. Dişlerini Keremin alt dudağına geçirdiğinde Keremden karşılık gecikmedi. Öpüşmeleri derinleşti. Eda hırsla Keremi öpüyor daha fazlası için onu cesaretlendiriyordu. Dudaklarını aralamasıyla Keremin diline geçit verdi. Kerem aklını kaçırmış gibiydi. Beyni bir an önce buradan uzaklaşması gerektiğini söylerken kalbi biraz daha diyordu. Keremin, dili Edanın bir elma şekeri gibi sıcak, tatlı ve sulu ağzında geziniyordu. Edanın ağzından kaçan inlemeyle kendine geldi. Bunu bir daha ne Edaya ne de kendine yapamazdı. "Bunu yapamayız" Boğuk çıkan sesiyle konuştu. Eda anın verdiği büyüyle gözlerini zar zor açtı. Keremin dediğini geç olsa da idrak edince gözleri doldu. "Hayır" Acı bir feryat döküldü dudaklarından. "Lütfen Kerem. Bunu bana, bize çok görme." "Üzerim" Yavuz Arslanlı.. Edayı üzmek için yemin eden adam, o şimdi neredeydi? Neden bir yanı Edanın üzülmemesini istiyordu? "Üz" dedi Eda. İçten içe üzmemesini dileyerek. "Canını yakarım" dedi Kerem. "Yak" diyerek omuzunu silkti Eda. Dışarıdan umursamaz gibi görünse de içten içe yanmaya başlamıştı. Korkuyordu.. Keremin onu yıkıp dökmesinden çok korkuyordu. Bir yanı sabah olunca Keremin dediklerini yapacağından emindi. Ancak şu yüreğine sözü geçmiyordu ki. Beyni, senin canını yakacak, seni çok incitecek diye bağırmasına rağmen yüreği bildiğini okuyordu. Daha fazla vakit kaybetmeden Keremin dudaklarına kapandı. Dakikalar içinde özlemişti onun sıcak erkeksi dudaklarını. Dili yılan gibi Keremin açık ağzına süzüldü. Edanın dili yavaşça onunkine dokununca Keremin vücudu adeta alev aldı. Elleri Edanın saçlarına giderek onu kendine daha da bastırdı. Edanın tadını aldıkça uzak durmak için ortaya attığı bahaneleri birer birer kayboluyordu. Öpüşmeleri aklının sınırlarını zorluyordu. Tekrar birbirlerinden ayrıldılar. Edanın gözleri tahrik olduğu için büyümüş, tekrar reddedeceğinden korktuğu için de titrekti.. Yanakları kızarmış, dudakları şişmişti. Karşısındaki kadın çok güzeldi. Kırmızılar içinde arzudan titriyordu. Tutkudan gözleri dönen Keremin bütün mantıklı düşünceleri kayboldu. Bir anda Edayı bacaklarından kavrayarak kucağına aldı. Yatak odasına yürürken dudakları Edanın öpülmekten kızaran dudaklarını buldu. Bu tada hiçbir zaman doyamayacağını biliyordu.. Odaya vardıklarında Kerem Edayı ayakları üstünde durdurdu. Eda için titreyen bacaklarıyla ayakta kalmak çok zordu. Keremin beline sarılması ile ona yaslanarak öpüşmelerini derinleştirdiler. Dudakları Keremin dudakları altında ezilirken Keremin ellerini elbisesinin fermuarında hissetti. Keremin dudakları Edanın boynuna yol alıp oraya öpücüklerini sıralarken boğuk sesiyle konuştu. "Bu elbise benim için" diyerek elbisenin düşmesini sağladı. Ortaya çıkan kırmızı iç çamaşırlarına iç çekerek baktı. "Bu kırmızı çamaşırlar benim için" diyerek Edanın kopçasına uzandı. Çıkan çamaşırın açıkta bıraktığı gerdanına öpücüklerini ilerletti. Ellerinin altında titreyen beden onundu.. Edayı belinden kavrayarak yatağa yürüttü. Edayı yatağa uzattıktan sonra ağırlığını vermemeye çalışarak üstüne uzandı. Eda ise kontrolün Keremde olmasından memnundu. Aklı Keremin öpücükleriyle o kadar bulanmıştı ki... Daha fazlasını istemeye başlamıştı. Keremin dudaklarını önce şah damarında daha sonra köprücük kemiğinde hissetmesiyle ağzından inilti kaçtı. Haz yüzünden aldığı derin nefeslerle çıplak göğüsleri Keremin sert göğüslerine çarpıyordu. Edanın nefes nefese hali Keremi daha bir şevke getiriyor öpüşleri daha sert ve emer vaziyete dönüyordu. Dudakları Edanın dudaklarını tekrar buldu. Edanın vahşi bir şevkle verdiği karşılıkla Keremde sertleşmişti. Dudakları açlıkla Edanın dudaklarını eziyor, ara ara ısırıyordu. Eda ise elleriyle Keremin yumuşak saçlarını talan ediyordu. Burnunu Edanın kulak arkasına sürterken saçlarından gelen bahar kokusunu içine çekti. Dudakları boynuna inerek oraya sert ve emici öpücüklerini kondurdu. Daha sonra köprücük kemiğini buldu Keremin dudakları.. Oraya Edayı yüksek sesle inletecek bir ısırık kondurdu. Dudaklarını Edanın göğüslerine indirdiği sırada Edanın boğuk ve kısık sesini işitti. "Bende sana dokunmak istiyorum." Kerem atikçe gömleğini kafasından çıkararak odanın bir köşesine fırlattı. Pantolonunu da hırsla çıkararak fırlattı. Edanın üstüne tekrar uzanırken dudakları aceleci tavırla Edanın dolgunluklarına kapandı. Dikleşen meme ucunu diliyle emiyor, eliyle diğerini ovuyordu Her hareketiyle Edanın aklını başından alıyordu. Keremin, göğsünü ısırmasıyla Edadan yüksek sesli inleme çıktı. Dikleşmiş meme uçları Keremin ağzında daha da hassaslaşmıştı. Keremin dudakları Edanın vücudunda sürtünerek düz karına indi. Yakıcı öpücükleri Edanın aklını başından alıyordu. Kerem Edanın her santimini tekrar keşfetmek, tekrar kendisine ait kılmak istiyordu. Her ne kadar tutkusu canını yakacak derecede onu rahatsız etse de bu gece onun için değil Eda içindi. Keremin dudaklarının sonraki yolu Edanın kasıkları oldu. Eda Keremin nefesini aşağılarında hissetmesi ile dondu kaldı. Kerem bunu gerçekten yapacak mıydı? Elleri bacaklarının arasındaki adamın saçlarına gitti. Keremi kendisine bakmaya zorlarken kısık sesiyle "yapma" diyebildi. " İnan bana zevk alacaksın. Gevşe bebeğim." Keremin çapkınca göz kırpmasıyla Eda rahatlayarak kendini ona bıraktı. Kerem ellerini Edanın kalçasına koyarak yükselmesini sağladı. Edayı ağzına çekerek dudaklarını oraya gömdü. Dili, dudakları dişleri orada hareket ettikçe Eda zevkten titriyordu. Zevkten gözleri kapanırken kendini uçurumdan düşer gibi hissetti. Yaşadığı bu rahatlama ilk değildi ancak aradan geçen günler bu zevkli duyguyu unutturmuştu ona. Keremin dudakları yerini parmaklarına bırakmıştı. Keremi aşağılarında hissetmek Edayı deli ediyordu. Kıvranırken Keremi kendine çekmeyi başardı. Keremin parmakları Edanın aşağısına sahip olurken dudaklarıyla da onu delirtiyordu. Eda yaşadığı zevkle ellerini, Keremin sırtında,sırtındaki gamzede ve baldırında gezdirip okşuyordu. Dilediği gibi kocasına dokunmanın keyfini sürüyordu. Kerem Edanın çıldırtıcı dokunuşlarıyla canı daha da acımaya başlamıştı. Zonklayan uzvunu Edanın girişine dayarken dudakları Edanın boynuna inmişti. Edanın da sabır limiti kalmamıştı Keremi yönlendirerek onu içine aldı. Edanın tutkudan koyu yeşile dönen gözleri Keremin öpücükleriyle kapanıyor, kendini Kereme doğru havalandırıyordu. Onlara uzun gelecek bir sürede aynı anda içleri tamamlanma ve bütünlük hissiyle doldu. ^ +18 Sonu..^ Kerem Edayı kollarına çekerken bahar kokulu saçlarına öpücüğünü kondurdu. "Kerem." Edanın sesi yorgun ve uykulu çıkıyordu. "Söyle bahar kokulum." "Seni, sana rağmen seveceğim.." derken sesi mırıltı gibi çıkmıştı Edanın. Kerem onu can kulağıyla dinlemeseydi eğer Edanın dediklerini duyması zor olurdu. Duydu Kerem. Edanın onu sevmek istediğini duydu.. Ancak her zamanki gibi Eda, bu cümleyi kullanmak için geç kalmıştı. Kerem vücudunun sevdiği kadının kokusuna bulanmasına memnun bir şekilde gözlerini yumdu. Kollarındaki sıcak beden ve göğsüne vuran sıcak nefesle zaman dursun Eda hep kollarında kalsın istedi. Kerem daha neler isterdi ama.. Aması vardı işte. Keremin isteklerini, Eda tek kalemle yakıp yıkmış geriye bir enkaz bırakmıştı. Ona seni seveceğim demişti Eda.. Gelecek zaman kullanmıştı.. Oysa Eda demek Kerem için tüm zamanlardı. Eda onun geçmişi, geleceği, şimdisi, genişi.. bütün zamanlarındaydı Eda.. 'Bense seni hep sevdim be EDA..' Eda uyandığında kocasının kolları arasındaydı. Tekrar ona dokunabilmiş olması Keremin bir aşık gibi onu iyi hissettirmesi ise müthişti. Gece biraz uyuduktan sonra Kerem onu uyandırmış ve elleriyle onu nazikçe yıkamıştı. Eda, Kereme her baktığında Allaha şükür ediyordu. Ona Keremi tekrar verdiği için.. Bencilliği yüzünden Keremi bir kere kaybetmişti ikincisine izin vermek istemiyordu. Ancak Kerem gitmek isterse de onu tutamayacağını biliyordu Eda. Gözleri açlıkla Keremin çıplak göğsünde gezerken, rahatlamış yüzüne çıktı. Edanın yüzünde şefkatli bir gülümseme oluştu. Kerem dün gece yaptığı her şeyde onu düşünmüştü. Böyle bir adama sahip olduğuna hala inanamıyordu. Bir de kalkanlarını indirse Eda mutluluktan uçardı herhalde.. Keremi izlemeye dalmışken telefonu çaldı bir anda. Keremin uyanmaması için telefonunu eline alarak odadan çıktı. "Babacım" diye şakıyarak açtı telefonu. Bugün çok mutluydu. "Güzel kızım. Sabah sabah sesinde güller açıyor." Eda mutluluğunun nedenini yani dün geceyi düşününce yüzü kızardı. Elleriyle yüzünü yellerken konuştu. "Gün aydıysa demek babacım. EE.. nasılsın?" Günlerce Eda için aymayan günler bu sabah onların acısını çıkarmak istercesine güzelce aymıştı. "İyiyim kızım. Bu gün hafta sonu bana gelsenize özledim seni." "Bende çok özledim canım babam." derken Keremin çatık kaşları, uyku mahmuru gözleri ve kasıklarına kadar inen pijamasıyla mutfağa geldiğini gördü. Bu manzara Edanın ağzının sulanmasına neden olmuştu. Kerem ona sürtünerek tezgaha geçti. Kendisine soğuk bir su alarak gözlerini Edaya dikerek suyunu yudumladı. Eda Keremin ona sürtünmesi ve sonrasında içtiği su yüzünden hareket eden adem elmasıyla inlememek için zor tutmuştu kendini. Ağzını zor açarak babasına cevap verdi. "Şey baba. Ben bilemiyorum. Önce Keremle konuşmamız gerek" "Kızım kaç gündür bana çağırıyorum. Hani Kereme soracaktın?" "Vakit bulamadım babacım." derken Eda kızarmıştı. Keremin gelmeyeceğini bildiği için sorma gereksinimi duymamış babasının ısrarlarına karşı soracağını söylemişti. Telefonunun elinden çekilmesiyle şokla Kereme baktı. "Günaydın Ali baba" "Günaydın oğlum. Bugün hafta sonu bana gelsenize. Eda söylemiştir sana fakültenin sınav takvimi o yüzden ben gelemiyorum. Bir haftadır sizin gelmenizi bekliyorum" Eda, tedirgin halde kulağını telefona dayamış babasının dediklerini dinliyordu. Kerem Edaya ters bir bakış atarak Ali babasına cevap verdi." Evet Eda söylemişti. İşlerin yoğunluğundan aklımdan çıkmış. Biz o zaman bir saate çıkarız. Akşam yemeğine yetişiriz Ali babam. Buradan bir isteğin var mı?" Ali bey çocukların geleceğine çok sevindi. Kızı burnunda tütüyordu. Hem damadını da karısının mezarına götürmek istiyordu. " Yok oğlum siz sağ salim gelin benim için yeter." Telefonlar kapandıktan sonra Kerem Edaya döndü. "Niye babana yalan söylüyorsun?" Bu kadın hiç mi değişmez? Keremin en sevmediği şey yalandı. Bu da Edada oldukça mevcuttu. "Ben sen gelmek istemezsin diye söylemedim. Baba ısrar edince de üzülmesin diye geçiştirdim." "Her zaman yaptığın gibi.. Önemsiz olacak ama keşke bana sorma zahmetinde bulunsaydın!" dedi Kerem alaycı bir tutumla. " Bu huyundan ne zaman vazgeçeceksin Eda. Bizim hakkımızda tek başına karar veremezsin." Sinirini bastırmaya çalışsa da Edanın başına buyrukluğunu sevmiyordu. "Kerem ne oluyor birden? Seni zor durumda bırakmak istemedim sadece. Bu kadar kızmana gerek yok. Dün gece yaşadıklarımızdan sonra nasıl bu kadar kırıcı olursun aklım almıyor. "Dün gece yaşandı bitti. Ne sandın Eda. Dün gece birlikte olduk diye senin yaptıklarını unuttum mu?" Kerem biliyordu işte o gecenin bir daha tekrarlanmaması lazımdı. O gece Edaya yenilmişti. Ancak şimdi yenilmeyecekti. Ona baştan söylemişti. Sabah olunca onu üzeceğini.. "Aman unutma Kerem. Her zaman başıma kalk. Zaten benim neyime mutlu olmak, iki dakika mutlu olsam üçüncü dakikası beni pişman ediyorsun." diye bağırarak mutfaktan çıktı Eda. Artık alttan alamıyordu. Ne bekliyordu ki demirdi yahu bu adam. Bu adamın ona şans vermesi imkansızdı. Yola çıktıklarında ikisinin de suratı asıktı. Beş saatlik yolculukta birbirlerine bakmadan sessizlik içinde yolu geçirdiler. Eda yaptığı hataları yüzüne vurulmasından bıkmıştı. Kerem görmüyor muydu ne kadar çabaladığını.. Araba pastanenin önünde durdu. Beraber arabadan indiler. Tezgahın önüne geldiğinde Kerem, Edaya döndü. "Hangisinden alalım?" "Bilmiyorum. Ne istersen al." Kerem kafasını iki yana sallarken kadayıf sarması aldı. Tekrar arabaya geçtiklerinde yarım saat içinde evin önünde durdular. Eda, Keremin suratına bile bakmadan arabadan inecekken Keremin elleriyle durmak zorunda kaldı. Kerem ılımlı bir sesle konuştu."Eda gel ateşkes imzalayalım. Baban bizi bu halde görmesin. Yoksa üzeriz adamı. Eve gidene kadar birbirimize iyi davranalım." Eda , Keremin gözlerine baktı.. baktı.. baktı.. Bu adam onu deli edecekti. İsteyince nasılda ılımlı oluyordu. "Tamam. Sende biraz tut kendini eve gidince canıma okursun tekrar." diye laf soktuğu için yüzünde oluşan gülümsemeyle arabadan çıktı. Yemekler yenilip sohbet edildi. Ali bey damadı ile kızının birbirlerine bakışlarını gördükçe verdiği karardan emin oldu. Edayı evlendirip evine döndüğü zaman acaba demişti. Kötü mü yaptık diye çok düşünmüştü. Ancak şimdi emindi bunlar birbirlerini seviyordu. "Eda, kızım senin yatak odana çift kişilik yatak koydurdum. Keremle orada yatın. Sizin için de uygunsa sabah kahvaltıdan önce mezarlığa gidelim. Annen çok özlemiştir sizi." Eda annesinin adının geçmesiyle bacakları titredi. Kerem Edanın titrediğini görünce Ali babasına çaktırmadan karısını kendi vücuduna yasladı. " Olur Ali baba yarın hep beraber Dila anneyi ziyaret edelim." Ali bey tebessüm ederek odasına çekildi. Keremin kızına olan sahiplenici dokunuşları ve bakışı Ali beyin içini rahatlatıyordu. Kızıyla aynı çatı altında olmanın keyfini sürerek deliksiz bir uykuya daldı. Eda dolu gözleriyle yatağa oturduğunda Keremde yanına oturdu. "Eda, hayatın kanunu bu birileri ölecek ki birileri doğsun. Hem bak yarın anneni ziyaret edeceğiz seni böyle görmes-" derken Edanın kollarının sımsıkı kendisine sardığını görünce cümlesi yarım kaldı Keremin. "Kimse doğmasın sen de gitme Kerem." Eda hıçkırıkları arasında konuşmuştu. Kerem, üzgün sesiyle "Eda" derken kollarını açtı Edanın. Yüzünü nazikçe kendisine kaldırırken Edanın gözünden akan yaşların her birini yakalayıp bir yere saklamak istedi. Eda'nın bile ulaşamayacağı bir yere.. "Sakin olmalısın. Baban bu halini görürse üzülür." diyebildi sadece. Eda gözlerindeki hayal kırıklığıyla Kereme baktı. İstediği cümleler bunlar değildi ki. 'Ben hiç bir yere gitmeyeceğim. Hep yanında kalacağım.' demedi Kerem. Eda da duymadığı şeyle daha da parçalandı. Kerem Edanın geceliklerinden mor olanı alarak Edanın yanına oturdu. İçi boş bir çuval gibi oturan Edayı yavaşça soyarak geceliği başından geçirdi. Edayı elinden tutarak yatağa uzattı. "Uyu güzelim." diyerek bahar kokulu saçlarının arasına öpücük bıraktı. Lavaboya gitmeden önce de Edanın yanağına Edanın buz tutmuş yüreğini ısıtan bir öpücük kondurdu Kerem. Bu ufak temas, Edayı kirpiklerine kadar titretti. Eda, yan dönerek cenin pozisyonu aldı. Kerem nasıl bir adamdı? Nasıl oluyor da bir an içini buz tuttururken, daha sonra o buzu ateşiyle kavurabiliyordu? Eda bu adamın şefkati ile acımasızlığı arasında sıkışıp kalmıştı... Böyle olmasını kendisi istemişti değil mi? Kendi düşen ağlamazdı.. Peki Eda niye her gece ağlıyordu? Bölüm Sonu. |
0% |