Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@dikenligul


Eda elindeki tepsiyle içeriye girdiğinde Keremle göz göze geldi. Keremin gözlerinde anlık bir parıldama gördüğünü sanarak heyecanlandığını hissetti. Titreyen elleriyle kahvelereri dağıtmaya başladı. Kerem'in anne ve babasına, kendi babasına kahvelerini uzattı. Misafirlerden sonra babasına da kahve ikram ettikten sonra sıra Kereme gedi. Kereme bakmadan kahvesini uzattı ama keremin kahveye uzanmadığını görmesiyle gözleri hızla Keremin gözlerine değdi. Göz göze gelirken Kerem'in soğuk ve suçlayıcı bakışları karşısında elleri daha fazla titremeye başladı.


Kaç gündür kendini ve hayatını düşünmekten Keremi unutmuştu. Keremin his ve isteklerini göz ardı etmişti. Bu evliliğe zorlandğı için büyük ihtimal kendisinden nefret ediyordu. Eda vicdan azabı duymaya başlamıştı. Ancak bu saatten sonra yapacak birşey yoktu. Gece bitmeden kereme herşeyi anlatmalıydı.keremin de kahvesini almasıyla, kahveleri dağıtmayı bitirip Kerem'in tam karşısındaki sandalyeye geçmesiyle isteme faslına geçildi.


Mahir bey söze başladı.


"Bu gün güzel bir birlikteliğin ilk adımını atmak için buradayız. Arslanlı ve Korkmaz aileleri olarak birbirimizi senelerdir tanıyoruz. Kerem benim için neyse eda kızım da o dur. Dila hanımın aramızdan ayrılmasıyla başta çocuklar olmak üzere hepimiz ayrı düştük. Bu isteme yıllar önce olması gereken hayırlı bir işti. Başta dila hanım olmak üzere hepimiz Eda ile Keremin evlenmesini isterdik. Fazla lafı uzatmaya gerek yok. Biz sizden bir evlat almaya geldik. Aynı zamanda size bir evlat veremeye geldik. Sözün gelimi.. Allah'ın emri, Peygamberin kavli ile Edayı, Kereme istiyorum."


"Karım Dila Keremi kendi oğlu gibi severdi. Her zaman kızımıza Keremi layık görmüştü. Başlarda bu fikre sıcak bakmadığım doğru kızımın evleneceği insana kendi karar vermesi benim için daha önemliydi. Şimdi büyüdü hayatı yaşayarak öğrendi. Size cevap verebilmem için önce Edaya sormam gerek" diyerek edaya döndü Ali Bey.


"Kızım sen Keremle evlenmek ister misin?"


Eda gözyaşlarıyla konuşmaları dinliyordu. Annesinin isminin geçmesi bile edanın ağlaması için yeterdi.kaldı ki mahir beyin yaptığı konuşmadan çok etkilenmişti. Ona değer vermeleri Edayı hem mutlu etmiş hem de duygulandırmıştı. Son zamanlar yaşadıkları yüzünden kendisini değersiz hissetmişti. Bu insanların gözünde değerli olmak ona iyi gelmişti. Babasının sorusuyla gözleri keremi buldu. Kerem ciddi ifadesiyle kendisini izliyordu. Eda herkese göz gezdirip gülümseyerek göz yaşlarını sildi.


Mahir babam, Leyla annem siz benim sahip olduğum en değerli insanlarsınız. Aramıza yıllar da girse bu değişmedi. Sizi annem ve babamdan ayıramam. Siz zaten benim ailemsiniz. Bu evlilik sadece bunu belgeleyecek. Size evlat olarak gelmek,kereme layık bir eş olmak istiyorum. Eminim ki annem burada olsaydı keremi eşim olmasına çok sevinirdi.


Edanın konuşmasıyla herkes duygulanmıştı. Ali bey göz yaşlarını silerken mutluydu. Karısının dediği olmuştu. Kerem onun kızına eş olacaktı.


İsteme merasimi bitmiş söz kesmeye sıra gelmişti. Kerem şu an edayla ayağa kalkmış söz yüzüklerinin takılmasını bekliyordu. İsteme boyunca belki demişti. Belki eda kabul etmez bu tiyatroda burada biter diye beklemişti. Olmadı. Her zaman ki gibi Eda onu şaşırtmayı başarmıştı. Onun gitmesini hiç beklemediği bir zamanda terkedilmişti. Şimdide evlenmeyi hiç düşünmediği bir zamanda onunla evlenmek için gelmişti. Merasim boyunca herkes edanın kararı demişti. Niye kimse Kerem ne düşünüyor, ne istiyor diye sormamıştı. Peki ya sorsalardı kerem ne derdi? Hiçbir şey.. belki de annesi nin ricası üzerine kabul ettiğini söylerdi. Peki Eda ne için kabul etmişti. Bunu bir an önce öğrenmesi gerekiyordu.


Söz yüzüklerini takma görevini Leyla hanıma bıraktılar. Leyla hanım yüzükleri gençlerin ellerine takarken konuştu. "Daima mutlu olun benim güzel evlatlarım" diyerek önce Edayı sonra oğlunu öperek tebrik etti.


Eda ile kerem ailelerine sarılarak tebrikleri kabul ettiler. Aileler koltuklara geçerken kerem edaya bakarak konuştu.


" Müsadeniz olursa biz edayla nikah tarihini kararlaştıralım"


" Eda kızım, Keremi odana götür güzelce konuşup anlaşın " dedi Ali bey.


Leyla hanım oğluna hitaben söze girdi. "hayırlı işte acele etmek gerekir bu yüzden geç bir tarih kabul etmeyiz ona göre ayarlayın en geç iki ay daha fazla heyecanın kalbim kaldırmaz " deyince kerem ile eda birbirlerine bakakalırken Leyla hanım beylere göz kırptı.


Eda kerem ile odasına geçince yatağına oturarak keremin de yanına gelmesini bekledi.


"Niye?" Keremden gelen tek kelimelik soru Edayı afallattı. Niye sorusunu ne için soruyordu. Niye ayrıldık mı, niye evlenmeyi kabul ettin mi, niye karşıma çıktın mı... Hoş bu sorulardan hangisini sorsa Eda cevap veremeyeceğini biliyordu.


"Niye evlenmeyi kabul ettin hani sevgilin vardı onu bırakmazdın?


"Leyla anne-"


"Bana annemi öne sürerek yalan söyleme! Niye geldin.. Niye tekrar hayatıma girdin..Niye benimle evlenmeyi kabul ettin.. Bunlara bir cevabın var mı"


Edanın sessiz kalmasıyla kerem mümkünmüş gibi daha bir sinirlendi. Ellerini yumruk yapıp önüne bakarak konuştu. "Anlaşılan bunlara cevabın yok. Peki şöyle sorayım.. Niye beni terkettin, sana gitme dedikçe niye beni dinlemedin.. Onlarca niye lerime cevap vermeden benimle evlenmeyi nasıl kabul edersin"


Eda boğazının düğümlendiğini hissetti. Niyelerin cevabı elbette vardı. ama o cevaplar Edanın aklından geçiyordu ancak mühürlenen dudaklarından çıkmayacaktı.


Niye evlenmeyi kabul etmişti.... Mert yüzünden, gururu yüzünden, yorgunluğu yüzünden...


Niye geldin diye sormuştu. Gelmeyi o istememişti ki . Lanet bir düğünde, Keremin olacağını bilmeyerek gelmişti.


Sahi neden gitmişti.. İster çocukluk deyin, ister bencillik... Annesinin ölüm sebebi olarak Keemi görmüştü. Eğer Kerem o gün basketbol maçına gitmemiş olsaydı. Annesi onu almaya okula gelmeyecek o kaza yaşanmayacaktı. Eda o zamanlar çok acı çekiyordu. Önce kendini suçladı. Bu acısını hafifletmedi sonra kerem dedi.. Kerem ona söz verdiği gibi o gün gelseydi. Bunlar yaşanmayacaktı. Bu yüzden ondan gitti. Annesinden nasıl mahrum kaldıysa keremi de kendinden öyle mahrum etmişti. Bu düşünceye sıkı sıkı sarılarak yedi yıl yaşadı. On sekiz yaşına basınca bir şeylerin yanlış olduğun farketti. İnsanların acımasızlığını gördükçe keremi özledi, onu boş yere suçlamıştı. Bunu anlaması geç olmuştu. O saatten sonra Keremin karşısına çıkamaya yüzü kalmamıştı. Zaman Kereme karşı mahcupluğunu unutturmuş, Eda yaşamına devam etmişti taa ki düğün günüde tanışana kadar. Kerem çok değişmişti. Eski çocukluk arkadaşı olan Kerem gibi değildi. Bencil ve sinirli biri olmuştu.


"Cevap versene niye susuyorsun?"


"Yeter Kerem!" diyerek yüzünü ona çeviren eda sinirli bir şekilde konuşmasına devam etti. Soru sormaktan vazgeç, ben seninle evlenmek istiyorum. Eğer sen de istiyorsan evlenelim. İstemiyorsan da içeriye geçince istemediğini söylersin bu işte burada biter"


"Sen ciddi misin.. Annemin gözlerinin içi gülüyorken nasıl evlenmeyeceğim diyebilirim ki." Kerem aklına birşey gelmiş gibi gözlerini sabit olarak izlediği kapıdan ayırarak edaya çevirdi. "Hani senin sevgilin vardı. onunla evlenecektin"


Eda, Keremle dans ettiği o gün ona sevgilisi olduğunu söylemişti. Bunu nasıl unutmuştu. Şimdi ne demeliydi. Dudaklarını kemirirken Keremin ona baktığını biliyordu. Kafasını yavaşça kereme çevirdi.


"Ayrıldık.. Bana uygun biri değildi zaten."


"Demek sana uygun değildi" diyerek gülmeye başlayan Keremle, Eda neye uğradığını şaşırdı.


"Kerem bak bunları sana anlatmak istemiyordum. Ancak beni daha fazla yanlış anlamaman için sana bunu anlatacağım mertin bana uygun olmamasının sebebi beni a-"


"seni anlamıyordu öyle değil mi? Bütün kızlar aynı olmak zorunda mı? Hadi doğruyu söyle Eda bak ben yabancı sayılmam sevgilin benden daha az mı zengindi? Kadınlar işte sevglilik oyunları daha zenginini bulana kadar sürüyor!"


"Ne diyorsun sen be ne zenginliği ne fakirliği? Sen ne biçim konuşuyorsun benimle?" Eda derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordu ama Keremin ona böyle alayla bakıp gülmesi Edanın sakinleşmesine hiç yardımcı olmuyordu.


Kerem bir kaşını kaldırıp Edayı dinledikten sonra ara verdiği gülmesine devam etti. Sonunda gülmekten yorulunca sanki edayı hiç duymamışçasına ithamlarına devam etti.


" Bir dakika bir dakika ah yoksa her şey senin planındı değil mi? Önce zor kızı oynadın.. Neymiş sevgilisi varmış, Ona ihanet edemezmiş.." derken alay ederek gülümsedi. "Sonra hiç vakit kaybetmeden annemle kahvaltı yaparak kaleyi içten fethettin.. Annemin aklını karıştırıp evliliği ayaraladın. Ne o Arslanlı kadını olmak hoşuna mı gitti?" diye sorarken çok acımasız görünüyordu.


Eda ise karşısındaki adamı tanıyamıyordu. Bir insan nasıl bu kadar alçakça düşünebilirdi.nutku tutulmuşcasına Keremin ağzından çıkan iğrenç kelimeleri dinliyordu.


" Senin adına üzgünüm güzelim ama düğünde de dediğim gibi.. Biz evlensekte sen gerçekten karım olmayacaksın ayrıca sevgilimin de olacağını belirtmiştim.." derken Edanın çenenisnden tutarak yüzünü kendisine yaklaştırdı. Edanın bu hareketle canı yansada şu an için fiziksel acı onun için hiçbir şeydi.


" Hiç mi korkmuyorsun Eda? Bunları bilerek nasıl benimle evlenmeyi düşünürsün? Bende seni diğer kadınlardan farklısın sanmıştım.. demek sende zengin koca avcısısın. Yeter ki sana para vereyim değil mi? Sevgimin, saygımın hiç mi önemi yok! Lanet olsun sana bir şey söyle artık" diye bağırdıktan sonra sinirlerine hakim olmaya çalışarak ayağa kalktı. Edaya arkasını dönerdek derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordu.


Eda Kerem'in kızgın olacağını tahmin etmişti ama bu kadar aşağılık olabileceğini tahmin etmemişti. O sadece Mertin kırdığı kadınlık onurunu tamir etmeye çalışarak Merti hiç sevmediğini söyledikten sonra aklının da kalbininde zaten başka birinde olduğunu onunla da evleneceğini sinir anında ağzından kaçırmıştı. Daha sonra Leyla annesinin cesaretlendirmesiyle kendisini bu anda bulmuştu. Keremden bu kadar hakaret duymayı gerektirecek bir şey yapmamıştı. Kaldı ki o kabul etmese Leyla annesi Keremi yine biriyle evlendirirdi.


Hem Kerem niye sadece ona yükleniyordu ki.. Kerem'in evlenmeyi kabul edememesinin nedeni tamamen maddiydi. Bunu Leyla annesinin ağzından duymuştu. Kerem'in onunla evlenmezse her şeyinden olabileceğini.. bu yüzden Kerem diretmemiş nasıl olsa Eda kabul etmez diye her şeyi kendisine yıkmıştı.


Eda da zaten bu evliliğe karşıydı ta ki Mertin bir bebeğinin olacağını duyana kadar.. Eda her nekadar Mertin karşısında onu takmıyormuş gibi davranmışsa da eve gidip içi çıkana kadar ağlamıştı. O an söz vermişti kendine. Bir daha Mertle karşılaşırsa çok mutlu görünecekti. Onu gerçekten seven birinin nasıl olabileceğini gösterecekti. Hem de Mertin saplantılı bir şekilde attığı mesajlardanda kurtulacaktı.


-Kerem izin bile vermedi açıklama yapmama- diye düşündü. hemen tanıdığı ucuz kadınlara benzeterek Edayı yaftalamıştı işte. Edanın Kereme olan biteni anlatma çabası ise Kerem'in aklından geçenleri duyana kadardı.- Demek öyle kerem bey o zaman bende sana gerçekleri anlatmam anlatsamda senin pis beynin bunu anlamaz- diye düşündükten sonra Keremin canını yakmak için konuştu.


"Vay be yavuz Arslanlı şimdi tek sahtekar ben mi oldum? Daha iki güne kadar anneni kandırmak için bana seçenek sunan sen değilmiydin ne o ozamanlar benim ne kadar para göz biri olduğumu anlamadığın için mi kızıyorsun? Sen kazandın işte söylüyorum söylediklerin doğru. Her şeyi Arslanlı kadını olmak için yaptım ve sen bu ucuz kadınla evlenmek zorundasın. Şimdi bir karar vermen gerekiyor. Sayın Yavuz Arslanlı ya annene gidip benimle evlenmek istemediğini söyleyip bu olayı tamamen kökünden kesersin ya da" derken alaylı bir şekilde bir şey hatırlamış gibi güldü Eda.


"Bir dakika, bir dakika! sen söylemezdin değil mi? Neden bir düşüneyim.. Annen hasta diye mi geç bunu, bu yalana senin bencili biri olduğunu bilmeden önce inanmıştım. Gerçek yüzünü görünce nedenin annen değil, evin araban şirkette ki pozisyonun olduğunu anladım. Bana para avcısı diyene de bakın! Ne oldu kerem bey evinden şirketteki pozisyonundan olmaktan çok mu korkuyorsun? "


Kerem ise gözündeki hayal kırıklıklarını gizleyemiyordu. Bu muydu onun yıllar önceki çocukluk aşkı! Kerem şu an Edadansa en çok kendine kızıyordu. O akşam arabada kerem bu seçeneği sunarken Eda nasıl da sinirlenmişti.. demek hepsi rolmüş. -Bir kere lan bir kerede farklı bir kadın çıksa karşıma, sevgin parandan önemli Kerem dese ama yok bu kadınlar hep zengin yavuzdan ne koparsam kâr diye düşünüyordu.-


Peki Eda nerden öğrenmişti evliliği kabul etmezse babası tarafından cezalandırılacağını? Onunla zorla evlenmesinin sebebini bu sanıyorsa asıl Eda Keremi hiç tanıyamamıştı. Kerem annesinin hastalığından sonra annesine karşı gelemiyordu. Arada saçma şeyler bahane edip kaçıyordu ama Edayla evlenmemek için saçmalayacağı hiçbir neden yoktu. Belki Eda kabul etmeseydi bu iş hemen biterdi. Ancak nereden bilebilirdi ki Edanın da yağlı kapıyı bulunca gözü aç biri olarak evliliğin üstüne atlayacağını..


Kerem Edanın restine rest çekerek cevap verdi.


"Tamam kabul evlenelim. Madem bir an önce Arslanlı olmak istiyorsan ol." Diyerek edanın burnunun ucuna kadar girerek tehditkar bir sesle devam etti. "Ancak sen yine de bu soyada fazla alışma.. Şunu unutma ki sen tam manada bir Arslanlı kadını olamayacaksın Çünkü hiçbir zaman bir arslanlı annesi olmayacaksın bunu aklından hiç çıkarma" diyerek odayı büyük bir hışımla terk etti.


Bölüm sonu...


Loading...
0%