@dikenligul
|
"Ela Toprak! Sen ki İstanbul üniversitesini dereceyle bitirdin.. Sen ki arkadaşınla İstanbullara gelmiş, makarna ekmek yemiş yine de Ankara'ya dönmemişsin.. Sen ki 'Lale' karısını alt edip bu projeyi kaptın. Sen bu sunumu yaparsın!!" diyerek sunum için geldiği İzmir'in en lüks otelinin geniş odasında aynaya bakarak kendine gaz vermeye çalışıyordu Ela. Yarın ekibiyle aylarını harcadığı hastane projesinin sunumunu yapacaktı. Projesi diğer beş mimarın projesi arasından seçilirse ARF mimarlık ofisinin baş mimarı olacaktı. Bu da: yüksek maaş, yeni topuklu ayakkabılar ve en önemlisi üniversiteden beri çekiştiği - her zaman yendiği – Lalenin patronu olabileceği anlamanı geliyordu.. Bunları düşündükçe mutluluktan havalara uçası geliyordu. Projesini, heyecanının kurbanı etmek istemiyordu. Yarın için dinlenmesi ve özgüvenini güçlü tutması gerekiyordu. Bu yüzden İzmir'e ekibiyle toplantıdan bir gün önce gelmişti. Planı şuydu; Güzelce dinlenecek, kafasını boşaltacak, en dişli elbisesi ve ayakkabılarıyla o projeyi sunacaktı. Sonunda patronuna iyi haberi verecek, terfisini kapacaktı.. Ekibinden aynı zamanda üniversiteden arkadaşı olan Aylin, Elayı arayıp akşam bara gitmek için ısrar etmişti. Ela şimdi siyah kısa elbisesi, dalgalı uzun saçları, önüne dökülen kahkülleri ve mavi gözlerini belirginleştiren bir makyajla aynadaki aksine bakıyordu. Hazırdı işte! Bu gece kendisine izin vermişti. Bu gece streslerinden arınacaktı. Yarın akşama doğru toplantı yapılacak oradan yemeğe geçilip kazananı kutlayacaklardı. Ela kazanırsa çılgınlar gibi eğlenecekti. Eğer Projesi seçilmezse de ilk uçakla geri dönüp içi çıkana kadar ağlayacaktı.Ertesi sabah ise Bay Arf'a istifasını verecekti. Çünkü Ela, Lale cadısının altında çalışmaktansa işten ayrılmayı tercih ederdi. Taksinin parasını ödeyerek Aylinin dediği lüks bara girdi. Ne kadar lüks olsada her barda olan yüksek müzik, havasızlık, sigara kokusu burada da hakimdi. Ela normalde barlardan nefret ederdi. Ancak bu gece kendini rahatlatması gerekiyordu bu yüzden içindeki dırdırcı kadını susturup gözleriyle ekibini buldu. Aylin oturduğu yerden kalkarak Elanın üstüne atladı. "Geleceğine olanak vermemiştim. İyi ki geldin Ela." dedi. Ela, Aylin'den ayrılırken, gerçekten buraya geldiğine inanamıyordu. "Bende Aylin. Yarın ki toplantı için çok gerginim. Otelde kalsaydım kafayı yerdim. En iyisi bu geceyi kafamı dağıtmak için kullanmak" diyerek gülümsedi. Masaya oturur oturmaz gevşediğini hissetti. Ela kendini kasıntı bir tip olarak nitelemelerine izin vermese de bazı zamanlar fazla ciddi biri olabiliyordu. "Hoş geldin Ela. Senin geleceğini bilmiyordum." Ela, kafasını sallarken Alinin uzattığı eli sıktı. Ali, şirketin yakışıklı avukatıydı. Onunla işe girdiğinde tanışmış, üç yıldır samimi olmasa da iyi bir arkadaşlıkları vardı. Hoş! Ali bu arkadaşlığı biraz daha ileri taşımak istediğinin sinyallerini Elaya gönderse de Ela bu sinyalleri anlamamazlıktan gelmeyi daha sağlıklı buluyordu. Bu sağlık şüphesiz ki en iyi dostu Aylin içindi. Aylin,ilk günden beri Ali'yi seviyordu. Aylin yüzündeki hayranlığı saklamadan Ali'nin getirdiği kokteylerden birini alırken, "Teşekkür ederim Ali" dedi. Aylin'in gözlerinden çıkan kalpleri sadece Ela mı görüyordu!! "Önemli değil" diyerek tekrar Elaya dönenen Ali, "Sana da orman meyveli alkolsüz sangria getireyim. İnan bana tadına bayılacaksın Ela" dedikten sonra Eladan cevap beklemeden içeceği almaya gitti. Aylin , Alinin herzaman ki gibi onu geçiştirip Elaya yoğunlaşmasına üzüldü. Ne yaparsa yapsın kendini Aliye gösteremiyordu. Alinin dikkati sürekli Ela'daydı. Ancak arkadaşı Ali'nin ilgisini fark etmiyor gibi görünüyordu. Bu hala Aylin 'in umudunun diri tutan tek nedendi. Ali elindeki kokteyli Elanın önüne koyarak kızların karşısına geçti. "Aylin biraz projenden bahsetti yine harikalar meydana getirmişsin" Ela Aylinin gözlerinde gördüğü hayal kırıklığına üzüldü. " O proje sadece benim değil, başta Aylin olmak üzere ekibimle beraber yaptık. Bu yüzden ekibim adına teşekkür ederim" diyerek kendini gülümsemeye zorladı. Önündeki içecekten büyük bir yudum alarak gevşemeye çalıştı. Buraya güya gevşemeye gelmişti(!) Aylin sağ olsun Ali'yi de davet etmiş, Elanın daha da diken üstünde durmasına neden olmuştu . Ela, bir yandan arkadaşının üzülmemesi için dikkat ediyor diğer yandan da Aliye yanlış mesaj vermemeye çalışarak kendini kasıyordu. Ali, Elanın bu mütevazi haline gülerek "En çok da bu huyunu seviyorum Ela. Hiç bir zaman kendini öne atma gibi bir derdin yok" dedi. Elanın gözleri anında büyüdü. Ali 'seviyorum' kelimesini böyle ulu orta kendisi için kullanmamalıydı. Gözleri arkadaşına döndü . Tahmin ettiği gibi Aylinin gözleri dolmuştu. Can havliyle konuyu değiştirmeye çalıştı Ela. "Sen niye geldin Ali?" diye sert bir şekilde sordu. Ali şirketin avukatıydı. Ne işi vardı da sadece mimarların lazım olduğu bu yere o da gelmişti? Bu sefer de fazla sert olmuştu ki Ali afallayarak "Gelmememi mi isterdin?" diye sorunca Ela kendini kötü hissetti. Ela şimdi gerginlikten çatlayacaktı. Yardım diler gözlerle ekibine dönünce kendi hallerinde takıldıklarını gördü. Yalandan gülümseyerek Aliye döndü. "Yok öyle demek istemedim. Yani sende toplantıya katılmak için mi geldin diye soracaktım." Alinin yüzündeki rahatlamayı görünce kendine kızdı Ela insanları niye kıramıyordu ki? "Evet. Toplantıda yanınızda olmak için geldim. Aylin de buraya çağırınca senin geleceğine ihtimal vermesem de belki gelirsin diye geldim" Senin için geldim denilir mi hiç!! Ela içten içe Ali'ye kızarken üzgünce Aysun'a baktı. Arkadaşının gözleri dolmuş, rengi kendini sıkmaktan kızarmıştı. Arkadaşı daha iltifatları sindirememişken Alinin ayağa kalktığını gören Ela düşündüğünün olmaması için içten içe dua etmeye başladı. Ali ayağa kalkarak elini Elaya uzattı. "Ela dans edelim mi?" Ela şu an çığlık çığlığa hayır diye bağırıp buradan kaçmak istiyordu. Aliyle dans etse arkadaşı gözyaşlarını tutamayıp patlardı ve ekibe rezil olurdu. Bu yüzden Ela başını tutarak "Benim başım ağrıyor. En iyisi sen Aylinle dans et. Biliyor musun Aylin çok güzel dans eder" diyerek Ayline döndü. Aylin kendini sıkmayı bırakmış Alinin kabul etmesini nefesini tutarak bekliyordu. Alinin suratı asıldıysa da gülümsemeye çalışarak " Tamam borcun olsun Ela" Diyerek göz kırpıp Ayline döndü."Aylin dans edelim mi?" diye sordu. Ela etrafına bakınırken kendi kendine fısıldadı. 'Sahi Aylin'in gözünden çıkan kalpleri kimse görmüyor mu? ' Ela elindeki içeceği ile sıkıntıyla patlarken önce kendi halinde olan ekibine baktı. Ekibi iyice dağıtmıştı. Sonra gözü dans eden Aliyle Ayline takıldı. Onlarda kendi halindeydi. Sanki tek sıkılan kendisiydi. Kimisi gülüyor, kimisi dans ediyor , kimisi de partneriyle kulak kulağa konuşuyordu. Ela böyle ortamların kendine göre olmadığını bir kere daha anladı. Yeni bir kokteyl almak için ayağa kalktı. Oturduğu için daha da kısalan elbisesini düzeltip kalabalığı karıştı. Bar tezgahına yürüyerek tabureye kendini bıraktı. Az önce olanları düşündü. Alinin, Ayline boş cevaplar vermesi, onu önemsememesi Elanın da sinirini bozuyordu. Çünkü Ela, Aylinin üzülmesini hiç istemezdi. Hoş Ela kimsenin üzülmesini istemezdi. Bazı zamanlar aklına geleni direkt sert bir şekilde söylerdi. Daha sonra o insanın üzüldüğünü görünce "U" dönüşü yapar gönlünü alırdı. Yapacak bir şey yok o da böyleydi.. 'Ali yakışıklı çocuktu. Ama... aması işte arkadaşının aşkıydı. Neydi o şarkı.. Heh buldum..' 'Kaderin oyunu bu bana' 'Göstermesin seni bana' 'Karşımda olsanda bakmam' 'Arkadaşımı aldatmam ' 'İsterse kalbim ağlasın ' 'Arkadaşımın aşkısııın' "Şu halime bak, bir bar sandalyesinde deli gibi juanitodan arkadaşımın aşkısın şarkısını mırıldanıyorum." Diyerek kendi kendine kahkaha atmaya başladı Ela. Ne güzel sonunda gerginlikten sıyırmıştı. Başı da gerçekten ağırmaya başlamıştı. Güya içtiği kokteylde alkol yoktu. Ela, Oflayarak başını bar masasına dayadı . o sırada Koray bar sandalyesinde oturmuş arkadaşıyla konuşurken gözü önce kendi kendine şarkı mırıldayarak kahkahayla gülen daha sonra oflayarak kafasını masaya koyan kıza takıldı. "Kız kafayı bulmuş" diyen arkadaşına gülerek döndü. "Bence de" Koray dikkatini kızdan ayırıp arkadaşına verdi."Neyse abi görüştüğümüze sevindim şimdi gideyim karım bekler" Koray arkadaşının kılıbık haline güldü. "Sende ben bilmem karım bilircilerden oldun ya Yusuf" "Yok abi onun doğrusu karım olmadan asla'cılardan oldum. Filiz'siz bir hayatı Şu zamana kadar nasıl yaşamışım aklım almıyor. Benden sana tavsiye" diyerek Koray'ın omuzuna arkadaşça elini koyarken devam etti "Hayat arkadaşını bir an önce bulup ona sımsıkı sarıl." Koray, "Bulmakla bitmiyor ki be oğlum. Kız ya gitmek isterse " diye sorarken arkadaşını tiye alıyordu. "Orası da senin becerine kalıyor abicim. Ya zincirlere vurur yanında zorla durdurursun ya da gurur murur demeden onsuz olamayacağını haykırır aşkın gücüyle durdurursun." .. dedikten sonra tokalaşıp ayrıldı. Koray arkadaşının arkasından gülmeye devam etti. Bu aralar herkesin şu evlilik işini bal gibi tatlı bir şeymiş gibi anlatmalarına gıcık oluyordu. O da evlenecekti elbet ama bu evlilik muhtemelen mantık evliliği olurdu. Önündeki içeceğinden bir yudum aldıktan sonra gözü hiç kıpırdamadan aynı şekilde duran kadına takıldı. Kadın yorgun bir şekilde kafasını hala barın masasına dayamış kaldırmamıştı. Bu hali aç kurtların hedefi olmasına neden oluyordu. Yalnız bir alkolik kadın, kurtların gecelik eğlenceleri olurdu. Şimdiden etrafında bir kaç göz ona yiyicek gibi bakıyordu. İçeceğini eline alarak kadının yanında oturan, gözleriyle kadını süzen adama yaklaşarak sert sesiyle "İkile" dedi. Adam diklenmek için kafasını kaldırdı. Ancak ağzını açamadan kalakaldı. Korayın uzun boyu, geniş omuzları adamı ayağa kaldırırken, sinirden koyu kahveye dönen gözleri adama ölümü vadediyordu. Adam en mantıklısının uzaklaşmak olduğunu kavrayarak koşar adım yanlarından uzaklaştı. Koray adamı korkutmanın verdiği tatminle sandalyeye oturarak kadını kabaca dürttü. "Hey! uyan" Ela içinin geçtiğine inanamıyordu ne ara bar taburesinde uyuyacak kadar aklını kaçırmıştı. hem bu kolunu delen eller de kime aitti. Kafasını kaldırıp biraz daha dürterse kolunu çıkaracağından emin olduğu adama baktı. Bir iki dakika uyanamamış gibi gözlerini kırpıştırdı. Kendi mavi gözlerine değen - içinden alevler çıkan, - koyu kahvelere baktı., sert ve erkeksi çehresi, düzenli kısa kesilmiş saçları, geniş omuz.. Evet! bu bir rüya yoksa böyle bir erkek olamaz. Adam sanki kalemle çizilmiş gibi kusursuz görünüyor' diye düşündü. Koray karşısında gözlerine salak salak bakıp konuşmayan kadınla daha da sinir olduğunu hissetti. "Uykunuz varsa çok yanlış yerde uyuyorsunuz çünkü biraz daha burada" diyerek Ela'nın oturduğu için kısalan elbisenin açık bıraktığı bacaklarına bakarak devam etti. "Uyursanız bir kaza kurşununa kurban gidebilirsiniz.." Adamın onu süzerek yaptığı imayla kaşları çatıldı Ela'nın. "Bu sizi ilgilendirmez beyefendi. Lütfen işinize bakın" diyerek arkasını dönüp havalı bir kalkış yapacakken dönen başıyla bu mümkün olmadı. Yerinden kalkmadan sadece boynunu uzatarak uzakta olan masasına gözlerini kısarak baktı. Aylin mutsuzlukla ellerini gögüsünde birleştirmiş gitmek için Aliyi bekliyordu. Ekiptekilerde tamamen ayaklanmıştı. Ela Ali'ye görünmekten korkarak hemen arkasını döndü. Taburesine tamamen yapıştı. Saçlarını öne atarak arkasını kontrol ederken yanındaki küstüh adamla gözgöze geldiğinde sindiği yerde biraz diklendi. "Ne var?" diye çıkıştı. Adam "Erkek arkadaşından mı saklanıyorsun?" Ela kafasının uyuştuğunu hissediyordu. Alkol almamıştı değil mi? Karşısındaki adamın dediği şeye kaşlarını çatarak "Yok ya ne erkek arkadaşı? Ali benim erkek arkadaşım değil." dedikten sonra düşünür gibi kafasını havaya kaldırdı. "Yani bakarsan teorik olarak hem erkek, hem arkadaşım ama o anlamda değil... Iıı.. Yani teorik olarak derken pratikte de erkek ama işte.." diye saçmalarken Koray kahkaha atmaya başladı. Ela dehşetle Koray'ın üstüne atlayarak avuç içlerini Koray'ın dudaklarına kapadı. Elbette ki bu yüksek sesli yerde Alinin kahkahayı duyması zordu ama şu an en son istediği Ali'nin dikkatini buraya yönlendirmesiydi . Korayın gülümsemesi bir anda yüzünde dondu. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Şu an az önce dürttüğü kızla çok fazla yakındı. Kızın yumuşak ellerini dudaklarının üstünde yerini alması da Korayı istemsiz germişti. Kızın arkaya bakıp inlemesiyle o da kızın arkasına baktı. Saçı üçe vururmuş, uzun boylu klas giyimli bir adamın hızla onlara yaklaştığını görünce kızın kaçtığı adamın bu olduğunu anladı. Ela, Ali'nin insanları iterek onlara taraf yürüdüğünü görünce karşısındaki adama daha çok kızdı. Madem Ali'yi daha fazla kendi çabasıyla itemiyordu tanımadığı bu yabancı adamdan biraz yardım alması sorun olmazdı. Adamın şaşkın -kahve karışımı yeşil- gözlerini görünce gülmemek için kendini zor tuttu. "Bana yardım etmek zorundasın" dedi Ela..Adam ellerini, dudaklarına kapanan ellere uzatarak Ela'nın ellerini dudaklarından çekti. Tek kaşı havaya kalkarken tehditvari bir tonda sordu. "Zorunda mıyım?"Ela, sinirlenerek "Evet zorundasın!" dedikten sonra adama ihtiyacı olduğunu kendine hatırlatarak daha sakin konuşmaya çalıştı. "Bak sana her şeyi açıklayacağım ama şu an değil. Senden beni hemen öpmeni istiyorum" Koray kaşlarını çatarak olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Karşısındaki kadın deli olamayacak kadar güzel, şaka yapamayacak kadar korkmuş görünüyordu. Ancak Koray yine de bunun şaka olduğunu varsayarak konuştu. "Ne tür bir oyun oynuyorsun bilmiyorum ama böyle emir vermeye devam edersen istediğini yapmam. " Ela kaşlarını çatarak cazgırlık moduna geçiş yaptı."Beni deli etme be adam, sen kahkaha atmasaydın Ali'nin dikkatini çekmez, buradan gizlice çıkıp giderdim." Daha sonra sabırsızlıkla arkasına baktı, Ali yaklaşıyordu. Karşısındaki adama tekrar dönerek yalvarır bir tonda konuştu. "Beni öper misin? Lütfen! Yalvarıyorum. Daha ne yapayım ayaklarına mı kapanayım?" Son kelimelerini fısıldayarak söyledikten sonra omuzunda bir el hissetti, tam kafasını omuzundaki ele çevirecekti ki bir anda yerinden kaldırılıp kucağa çekildiğini ve dudaklarındaki baskıyı hissetti. Bir kaç saniye ne olduğunu idrak edemedi. Daha sonra omuzundaki el, barın basık havası, yüksek müzik sesi.. Her şey silindi. Aklında sadece şu an karşılık verdiği adam ve dudakları vardı... Bölüm Sonu.. |
0% |