@dikenligul
|
Yeni gün Koray için hızlı başlamıştı. Önce Mustafa babasının bozduğu banyo musluğunu -üstünde kuru bir giysisi kalmayana kadar ıslandıktan sonra- tamir etmişti. Ela'nın tüm ısrarlarına rağmen Mustafa babasının bunu onun yapması gerektiğini söylemesi ile Koray yeni bir eziyete maruz kaldığını anlamıştı. Şimdi ise Mustafa babasının istediği Bitlis otlu peyniri ile kanlıca yoğurdunu almak için sabahın köründe arabasıyla onlarca yol kat etmişti. Eve girdiğinde Mustafa babasını gazete okuyarak kahve içtiğini gördü. "Peynir ile yoğurdu getirdim baba." diyerek elindekileri salladı Koray. Mustafa Bey, Koray'ın elindekilere ufak bir göz attıktan sonra gazetesine geri dönerek konuştu. "Geldin mi damat. Biz de sen daha bir kaç saate gelmezsin diye kahvaltı yaptık." Koray şaşkın bir ifadeyle burnunun ucuna gözlüğünü takan ve onunla konuşurken ona bakmak yerine gazetesine bakan adama bakıyordu. "Hani siz otlu peynir ve yoğurt olmadan kahvaltı yapamazdınız?" Koray, Mustafa Bey'in dudaklarından ufak bir gülümsemenin geçtiğini görür gibi oldu. "Ne yapayım damat. Ben yaşlıyım. İlaçlarım var senin on saat peynir getirmeni bekleyemezdim. Adam onunla oynuyordu. Koray derin nefes alarak gözlerini kapattı. Elayı düşünmesiyle yüzündeki kızgın ifade yerini gülümsemeye bıraktı. Sahi neredeydi karısı? Onu özlemişti. "Neyse yarın yersiniz." dedikten sonra etrafına bakarak mırıldandı. " Gökgözlü kadınım nerede benim?" Koray'ın kendi kendine sorduğu soruyu duyan Mustafa Bey gözlerini burnunun ucundaki gözlüğün üstünden kaldırarak Koraya sinirli bir bakış sundu. Bu herif kızını nasılda sahiplenmişti.. Sert sesiyle sordu. "Ela'yı mı soruyorsun?" "Evet. O nerede?" "Akşam ne yemek istediğimi sordu. Benim de bu aralar canım mangal istiyordu. Bahçede mangal yapmaya karar verdik. O da etleri almaya gitti." Koray kaşlarını çattı. Ela niye onu arayıp istememişti ki? "Ben bir arayayım?" derken kapı kilidinin sesini duydu. Kapıya doğru giderken Ela elindeki poşetlerle içeriye girmişti. "Ela neredesin sen?" diyerek Ela'nın elindeki ağır poşetleri aldı. "Et ve bir kaç salatalık malzeme almaya gittim Koray. Sen ne zaman geldin?" diye şaşkınca sordu Ela. Şaşkındı çünkü Koray ona sinirli bakıyordu. Acaba yine babası mı bir şey demişti? Salondan çıkarak, alışveriş poşetlerini beraber mutfağa bıraktıktan sonra karşılıklı durdular. "Niye beni arayıp istemiyorsun. Boşu boşuna kendini yormuşsun" diyerek kızdı Koray. Ela gözlerini etrafa çevirdi. Koray'ın getirdiği yoğurt ile peyniri görünce gözüyle orayı işaret etti. "Sabahtan beri çok yoruldun. Seni bir de alışveriş yüzünden yorulma diye aramadım. Daha kahvaltı bile yapmadan babamın isteklerini almaya gittin." Koray yumuşayarak Ela'ya uzandı. Elayı kolları arasına aldı. Avuç içini Ela'nın yanağına yaslayarak okşamaya başladı. "Ben önemli değilim Ela. Bir daha alışverişe çıkılacaksa ya beni bekle ya da benden iste. Tek başına bu kadar eşyayı taşıma." Koray'ın dokunuşuyla bedenini huzur hissi kapladı. Gökgözlerini sevdiği yeşil-kahve harelere dikerken gülümsedi. "Tamam bir daha beraber çıkarız. Sana kahvaltı hazırlayayım mı?" Koray da karısı gibi gülerken, "Yorma kendini. Şirkette ufak bir imza işim var. Onu hallederken yerim bir şeyler." dedi. Ela'nın yüzü asıldı. "Ama hafta sonu bu gün " "Asma güzel yüzünü hemen gidip geleceğim. Ben gelene kadar etleri marine et ve gerisine karışma." Ela kahkaha attı. "Gerisine karışma derken! Yoksa koskoca Koray Karahanlı bize mangal mı yapacak?" Koray da karısının şakacı tavrına uydu. "Tabi ki de ben yapacağım. Ne o yoksa sen mi yapmak istiyordun?" Ela kocasının kolları arasındayken tatlı tatlı gülümsüyordu. "Yani yapabilirdim aslında. Eda ile birlikte çok kez piknik yapmışlığımız var. Mangalı da hep ben yapardım ve mangal konusunda şakam olmaz çok güzel yaparım" Koray karısının belini bırakarak iki eliyle yanağını tuttu. "Demek öyle. O zaman başbaşa iken sadece bana yaparsın. Benden başka kimsenin tatmasına izin vermem. Bu gün ben yapacağım ve Ela Karahanlı da parmaklarını yiyecek anlaştık mı?" Ela içinin eridiğini hissediyordu. Babası içeride otururken o kocasıyla cilveleşiyordu. Bu karı kocalık işine epey bir alışmıştı. O kadar alışmıştı ki daha önce Koray' sız ne yapıyordu onu bile hatırlamıyordu. "Anlaştık" dedi Ela gülümseyerek. Koray ise Ela'nın gülümsemesine dalmışken içindeki sese daha fazla itiraz edemedi. Yavaşça Ela'nın dudaklarına yaklaşmaya başladı. Ela, Koray'ın onu öpeceğini anlayarak heyecanlandı. Her ne kadar Koray'a bunu yapmaması gerektiğini daha önceler söylese de kalbi istiyor ve bekliyordu. Nefesini tutarak gözlerini kapadı. Dudaklarında Koray'ın sert dudaklarını hissettiği anda kalbi deli gibi atmaya başladı. Kalbi vücudunda bir kuş gibi çırpınırken babasının içeriye girmesiyle Korayı itti. Koray da babasını fark etmiş olacak ki ondan ayrılıp arkasına geçmişti. "Öhöö. Ben siz gelmeyince merak ettim." "Benim gözüme dışarıda toz kaçtı da Koray onu çıkarmaya çalışıyordu baba" diye aceleyle cevap verdi Ela. Koray ise Ela'nın arkasında attığı bahaneye güler gibi bir ses çıkardı. Ela dirseğini arkaya geçirerek babasına gülümsemeye çalıştı. "Kaç saattir içeridesiniz. Bunca saattir çıkmıştır o çöp. "Çıktı Mustafa baba. Ben bizzat şahit oldum. İzninizle ben çıkıyorum." "Nereye damat?" "Şirkete gidiyorum. Ufak bir işim var onu halledip gelirim. " "İyi madem işin ufak ise ben de geleyim. Bir acı kahveni içeyim." Koray, "Buyurun" diyerek mutfağın çıkışını gösterdi. Mustafa önden giderken Koray, Ela'ya döndü. Elleriyle Ela'nın yanaklarını kavrarken dudaklarına saniyelik bir öpücük bıraktı. "Kendini çok yorma güzelim." diyerek hemen mutfaktan çıktı. Ela'nın eli dudağına giderken Koray'ın arkasından bakakaldı.. ......................................... "Duyduğum kadarıyla şirket sadece sana ait değilmiş damat." "Kuzenim ve aynı zamanda dostum Kerem ile birlikte kurduk şirketi." "Kerem nerede peki?" "Keremin ikizleri var ve haftasonları babalarının işe gelmesine izin vermiyorlar. O yüzden genelde haftasonları iş çıkarsa ben hallederim ya da Kereme götürürüm." "Anladım.. Ama bundan sonra sen de evli bir adamsın öyle her hafta sonu Ela'yı yalnız bırakman hoşuma gitmedi." "Her hafta sonu değil arada böyle oluyor. " derken odasındaki kahve makinesinden kahveleri dolduruyordu Koray. Kahveleri ortadaki masaya koyduktan sonra eline aldığı dosyalarla masasına oturmak yerine Mustafa Bey'in karşısına oturdu. "Kahveleri içerken ben evraklara bakayım. Daha sonra da size şirketi gezdiririm." . . Şirkette işleri bitirip Mustafa Bey'e etrafı gezdirdikten sonra eve geçtiler. Güzel geçen akşamda herkes bir aradaydı. Koray'ın anne ve babası, Kerem ile Eda ve ikizler hep beraber yemek yenmiş sohbet edilmişti. İkili "İyi geceler baba" diyerek odalarına geçtiler. Ela banyoda pijamasını giyerken Koray da odada eşofman altını giyerek yatağa uzandı. Ela hızlı adımlarla yatağa girdi. Kendisine taraf dönmüş olan Koraya döndü. Ela'nın yüzündeki mutluluk Koray'ın da mutlu olmasına neden oluyordu. "Fark ettin mi? Bu gece babam sanki bize inanıyormuş gibiydi" "Fark ettim güzelim. Fark ettiğim diğer şey ise baban seni seviyor. Ancak o da bazı babalar gibi otoritesinin sarsılmasını istemediğinden sana biraz sert davranıyor." "Sanırım öyle. Etlerinin çoğunu bana verdi ve gece boyunca bana gülümsedi." daha fazla yatakta yatmaya dayanamayarak doğruldu. Ayağını bağdaş kurarak Koraya döndü. "Koray ben babamın gözlerinde ilk kez bana karşı sevgi gördüm. Babanın sana inanması mükemmel bir duyguymuş. " diye gülümserken yüzü asıldı. Gözleri hızla dolmaya başladı. Koray ani duygu değişimi yaşayan karısına doğrularak baktı. "Ela, bu güzel bir şey niye üzülüyorsun?" "Koray bunlar gerçek değil. Biz yalancıyız. Nasıl evlendiğimizi öğrenince babam yine benden nefret edecek. Babam haklıydı ona başta doğruları söyleyecektim. Diğer türlü onu kaybedeceğim." diyerek ağlamaya başladı. Ela'nın gözyaşlarını parmaklarıyla sildi Koray. "Ela bana bak! Ben kendimden eminim. Sadece senin emin olmanı bekliyorum. Sana ne dedim? Bu evliliğe oyun diye başladıysak da bunu gerçekleştirmek senin elinde.Bunu senden bu kadar erken istemeyecektim ancak düşün Ela. İkimizi düşün ve karar ver. Bu evliliğin ne olmasını istiyorsan onu yapalım." "Be..ben bilmiyorum Koray. Ben senden eminim ancak kendimden emin değilim." "Neden emin değilsin?" "Ba..bağlılıktan.. Ben bağlanmak istemiyorum Koray." "Niye güzel gözlüm niye bağlanmaktan korkuyorsun?" "Gidiyorlar Koray. Bağlandığım, sevdiğim her şey gidiyor.. Ben korkuyorum. Ya sende gid-.." derken ağlamaya başladı Ela. Koray Elayı sımsıkı sardı. Şu an kelimeler ya da vereceği sözler Ela'yı iyileştirmezdi. Elinden sadece Ela'ya sarılmak geliyordu. Sımsıkı sarıldı ve Elaya onu bırakmayacağını gösterdi.. Bir hafta sonra... Mangal gecesinden sonra Mustafa bey Koray'a sıkıntı çıkarmaya devam etmişti. Bazen hiç olmayacak bir şey istiyor Koraya onu buldurtuyor, bazen evde ufak tamirat işleri çıkarıyordu.. Bunları yapmasının tek amacı Korayı sınamaktı. Koray'ın patlama noktasını görmek sinirlenince neler yapabileceğini bilmek istiyordu. Ancak Koray'ın ona her daim anlayışlı ve sabırlı davranması, saygısında kusur etmemesi Mustafa bey için yeterliydi. Birde sevgi olayı vardı.. Bazı zamanlar Koray'ın kızına karşı davranışlarını izliyor, Ela'nın üstüne titrediğini görebiliyordu. Mustafa bey bir haftanın sonunda emin olmuştu. Ela ile Koray birbirini seviyordu. Anlayamadığı bir şey vardı sadece Ela'nın Koray'ı sevdiği halde mesafeli davranmaya çalışmasını.. Acaba Ela, babası diye ondan çekindiği için mi kocasına böyle davranıyordu? Ya da aralarında bir atışma mı geçmişti. Artık gitme vakti gelmişti. Sabah kahvaltısına elindeki valiziyle indi. Kahvaltı masasına geçtiğinde Ela daha uyanmamıştı. Koray çayı demleyerek masaya koyuyordu. "Ela nerede?" diye sordu Mustafa Bey. "Uyuyor Mustafa baba. Uyanır birazdan gel bak Menemen yaptım sana. Peynirin bitmişti sabah kalkıp onu ve keçi yoğurdunu da aldım. Hatta yine istersin diye boyoz ile mürdüm eriği marmelatı da aldım." Mustafa Bey, Koray'ın çabasını içinden takdir etti. "Sağ ol oğlum. Gel otur. Ela gelmeden konuşalım biraz." Koray, Mustafa beyin ona iğneleyici bir şekilde damat demesine alışmıştı bu Oğlum kelimesi onu afallattı. Şaşkınca Mustafa Bey'in yanındaki sandalyeye oturdu. "Ne yalan söyleyeyim kaldığım günler boyunca sana bilerek zorluk çıkarttım. Kusuruma bakma oğlum emin olmak için bunu yapmam gerekiyordu.. Biz Ela ile hep çekiştik. Ben onun iyiliğini düşündüm. Farklı bir memlekette tanımadığı adamlarla çalışacağına yanımda okuyup, yanımda çalışsın istedim. Böylelikle onu dünyadaki kötülüklerden korumayı amaçladım. Ben hep erkek çocuğum olsun istedim. Kız çocuğunun çektiği zorlukları kız kardeşlerimden bilirim. Ela'nın zorluk çekmemesini istedim. O beni hep yanlış anladı bir saatten sonra bende onu düzeltmedim. Ozan meselesinde de Ozanın babasıyla anlaşmıştım. Onu burada koruyacaktı. Benim de gözüm arkada kalmayacaktı." Koray, Mustafa'nın ona yaptığı şeyler karşısında bile bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu. Şu an sinirden elini yumruk yapmıştı. Kan beynine sıçladı. Karşısındaki adam güya kızını korumak istiyordu. Bu yüzden az kalsın kuzuyu kurda kendi elleriyle teslim edecekti. Ela'sını o şerefsiz Ozanın ellerine bırakacaktı. Bunun hayali bile Korayın deli olmasına neden oldu. "Sen bunu Ela'ya nasıl yapabildin. Az kalsın Elaya kendi ellerinle kıyacaktın. Ozan çapkındır ve sevgilisi vardı. Ela'yla evlenip duygularıyla oynadıktan sonra yurtdışına sevgilisinin yanına gideceğinden bahsetti bize. Evleneceği kadını, evlenmeden önce bize aşağıladı. Onun bu evliliği kabul ettiği için paragöz biri olduğunu onu parayla susturabileceğini bu sayede size olanları söylemeyeceğini bile söyledi. Ben o gün o Kız'a çok acıdım daha sonra o kızın Ela olduğunu.." Babası ile Koray o kadar çok konuşmaya kilitlenmişti ki Ela'nın mutfak kapısındaki varlığını görememişlerdi. Ela da babasının kendi hakkında söylediklerini dinlemek zorunda kalmıştı. Babasının ayrımcı düşüncesi onu kızdırsa da mutlu etmişti. Babası onu seviyordu. Ancak sonradan Koray'ın dedikleriyle yere çivilenmiş gibi hissetti. Demek Koray onunla acıdığı için evlenmişti. Koray'a da Kereme de Ozanı neden sevmediklerini sorduğunda cevap vermemişlerdi. Demek bu yüzdendi.. Ozan onu herkesin içinde aşağılamış para göz demişti ona.. Ela Ozan gibi birinin düşüncelerini önemsemeyebilirdi ama Koray'ın ona acıması ve onunla acıdığı için evlenmesi.. İşte Ela buna katlanamazdı.. Ela şu hayatta birine muhtaç olmaktan nefret ederdi. Kendini Koray'a yapışmış bir asalak kadar iğrenç hissetti. Hareket etmeyen ayaklarını zorlayarak yukarıya kadar ağlamadan çıktı. Yatak odasına çıktıktan sonra az önce kapattığı ve Koray'ın yastığını koklayarak düzenli bir şekilde koyduğu yatağı dağıttı. Giysi dolabının önünde yere çökerken içinden çığlıklar atmak, Niye diye bağırmak geliyordu. Onun yerine üstündekileri çıkararak banyoya gitti. Duşun altın sessizce ağladı. Üstünden akan su damlalarının acısını alıp uzaklaştırmasını diledi... Aşağıda ise Koray cümlesini bitiriyordu. "-Daha sonra o kızın Ela olduğunu görünce beynimden vururmuşa döndüm. Ela'yı ilk Eda ile Kerem'in düğününde gördüm. Onun için seçtiğim mavi elbisenin içinde çok güzel görünüyordu. Daha ilk anda kalbimin atışını hissettim. Eladan önce mezar olan kalbimde Ela'nın Gökgözlerini görmemle çiçekler açtı.. Kerem, jest olsun diye Eda'nın gelinliğinin yanına Ela için bir elbise koydurtmak istemişti. Nasıl bir elbise olması gerektiğini bilemedim ben de Keremden elbiseyi giyecek olan kızın resmini istemiştim. Bana Eda ile Ela'nın birlikte çekildikleri mezuniyet fotoğrafını atmıştı... Resimde gördüğüm mutlu kadının Gökgözlerine uyan mavi bir elbise seçtim.. Onu aile toplantılarında gördüm. Her gördüğümde onun tarafına kilitlenip kalırdım. Onun gülüşünü, saçını savuruşunu, gözlerini izlerdim. Ancak Ela beni hiç fark etmezdi... Ben Ela'yı çok seviyorum Mustafa baba. Onun iyiliği için her şeyi yaparım. O gün ise elimi çabuk tutmam gerektiğini anladım ve onu ikna ettim. Sizin de dediğiniz gibi herşey oyun olarak başladı. Ama benim Ela'ya olan sevgim ve onun bana olan güveni bunlar evliliğimizin gerçekleri. Size yalan söyledik.. Bu yüzden günlerdir bana yaptığınız tüm eziyetlere ses çıkarmadım yine çıkarmam. Ama yeter ki Ela'dan yüz çevirmeyin Ela sizi çok seviyor. İnanın size olan sevgisinin onda birine sahip olmak için her şeyimi verirdim." Mustafa bey öğrendikleriyle kararını vermişti. Çocuklara kızmamalıydı. Aslında hatanın büyüğü kendisindeydi. Kızını kendisinden böyle uzaklaştırmasa onu anlayıp dinlese bu kadar mutsuz olmazdılar. Koray'ın gözlerinden ciddi olduğunu ve kızını sevdiğini görebiliyordu. Ela'nın gözlerinde de aynı ifade vardı. "Ela, bunları biliyor mu?" diye sordu. "Henüz anlatmadım. Sende fark etmişsindir. Ela bağlanmaktan korkuyor. Bana inanıyor ve bana alışıyor ama kendini bana bir türlü bırakamıyor.." Mustafa bey ayağa kalktı. Onun ayaklanmasıyla Koray da korkarak ayağa kalktı. Kesin şimdi esip gürleyip Ela'yı üzecekti babası . Mustafa bey kızmak yerine sakince konuştu. "Ben şimdi gidiyorum. Uçağıma yetişmem gerekiyor. En yakın zamanda sizi Ankara'ya bekliyorum." Koray şaşkınca bakakaldı. "Şimdi siz bize kızmıyor musunuz? " "Hayır oğlum. Sana teşekkür ederim. Kızımı Ozan gibi bir şerefsizle evlendirmeme mani olduğun için.. Kızımı sevmekten vazgeçme Koray.. Onun güvenini de sakın kırma. Güveni kırılırsa sana bağlanması imkansızlaşır.. Ben Ela'yı ararım sonra " dedikten sonra valizini alarak evden çıktı. Bölüm Sonu.... |
0% |