Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@dikenligul


Ela, gözlerini açtığında havanın hala aydınlanmadığını gördü. Belki böylesi daha iyi olurdu..


Arkasındaki sıcaklığı ile sadece vücudunu değil tüm benliğini de saran adama bakmamak için kendini zor tuttu. Koray'ın kollarından çıkmak düşündüğünden de zordu. Koray kalın kolunun birini Ela'nın vücudunun altından geçirmiş diğerini ise Ela'nın üstüne atarak onu göğüslerinden kavramıştı.. Ela göğüsündeki sıcak eli düşünmemeye çalıştı ve o ellerin gece boyunca üzerinden hiç ayrılmadığını da.. Tekrar tekrar kollarından kurtulmaya çalışırken onu uyandırmamayı diliyordu. Sonunda Koray sırt üstü dönünce onun kollarından kurtuldu. Hemen yatağın altındaki el çantasını çıkardı. Üstüne herhangi bir kot pantolon ve tişört giyerken saçları salıktı. Spor ayakkabılarını giyerken gözleri sürekli derin nefesler alarak göğsü şişen Koraydaydı. Onu bırakmak kalbine ağır geliyordu.


Daha fazla oyalanmamalıydı. Eğildi.. Burnuna önce Koray ile kendi kokusunun karışımı çarptı. Koray'ın bedeninde onun izi, onun bedeninde Koray'ın izleri vardı.. Yüreği parçalanırken son kez o yeşil-kahve hareleri görmek istedi. Bu imkansızdı tabi.. Koray uyanırsa ve ondan gitmemesini isterse Ela gidemezdi.. Bu yüzden onun gözlerini görme isteğini bastırdı. Onun yerine son kez o tatlı dudakları öpmek istedi.. İlk ve son kez ona, onu sevdiğini söylemek istedi..


Yavaşça yürüyerek yatağın önüne geldi. Kolunu az önce yattığı yastığa koyarak Koray'ın yüzüne eğildi. Biraz izlemek istedi. Onun tenine batan kirli sakalını, uzun ve gür kirpiklerini, yumuşamış erkeksi yüz hattını.. Gözleri son durağı olarak dudaklarında durdu ve Ela yavaşça biraz daha eğildi. Koray'ın aralık dudaklarına bakarak iç geçirdi. Sanki onu öpmesini bekliyordu.. Kendi dudaklarını aralayarak Koray'ın dolgun alt dudağını dudaklarının arasına aldı. Küçük bir öpücük olması gerekiyordu. Bunu içinden tekrarlarken gece boyunca aldığı tat önce dudaklarına sonra ağzına yayıldı. Koray'ın erkeksi ve sert tadı ile başı döner gibi oldu iyi ki yastığa tutunmuştu yoksa her an kendini tekrar Koray'ın üstünde bulabilirdi.. Ondan bir kaç milim ayrılarak dudaklarına fısıldadı. "Seni seviyorum Aslan Koray Karahanlı.."


.


.


.


Koray sanki nefes alamıyormuş gibi tıkanarak uyandı. Başını öne eğerek derin soluklar almaya başladı. Nefesi ciğerini delip geçiyordu sanki.. Canı acıyordu ama niye..?


Nefesini düzene sokmaya çalışırken bir eli kalbindeydi. Gözleri yatağın boş tarafına kaydı. "Ela" diye fısıldadı..


Evin her yerinde çıplak ayaklarıyla Ela'yı aradı. Ama bulamadı.. Daha sonra yatak odasına geri döndü. Dün gecenin anıları hala bedeninde, zihninde ve en önemlisi de kalbindeyken kalbi neredeydi?


Gözleri sanki Ela saklandığı yerden çıkacak gibi hissederek etrafta gezdi. Ondan bir iz bulmaya çalıştı. Dolap kapaklarının açık olduğunu görerek oraya yöneldi. Kıyafetlerin yarısı buradaydı peki ya diğer yarısı..


Banyoya koştu. Yoktu işte.. Ela'nın tatlı kokulu şampuanı, duş jeli, lifi hatta diş fırçası bile yoktu..


Koray içinin boşaldığını hissetti. Koray, banyodan çıktıktan sonra kendini içi samanla doldururmuş aslında bomboş olan bir korkuluğa benzetti. Ela giderken ondan en değerli şeyini almıştı, kalbini..


.


.


.


"Ela, artık ağlama dur lütfen" Eda gecenin bir yarısı evine gelen ve o saatten beri ağlayan arkadaşına ne diyeceğini bilemedi. Geleli neredeyse beş saat olmuştu ve Ela beş saattir ağlıyordu. Eda'nın elinden arkadaşının sırtını sıvazlamaktan başka bir çare gelmiyordu..


"Ela anlat ne olursun? Koray seni incitti mi, yoksa sana zorla.." derken Ela kan çanağı gözleriyle arkadaşına baktı. "Hayır! Sakın Eda.. O öyle biri değil o bana zorla bir şey yapmaz.. O beni bilerek incitmez.."


Eda sinirlenerek ayağa kalktı. "İncitmez mi? Şu haline bak Ela. Ağlıyorsun. Sen tanıdığım en güçlü kadındın ama bu adam hayatına girdiğinden beri ağlıyorsun. Ne yaptığını da anlatmıyorsun? Burada sen ağlarken derdine derman olamamak nasıl canımı yakıyor görmüyor musun? Ne olursun bir şey iste benden. Öyle bir şey olsun ki çekip alayım acını. Acımasın canın."


"Koray" diye ağzından fırladı kelime Ela'nın. Hayat ne garipti acı verende acısını dindirecek olanda aynı adamdı..


"Ben onu seviyorum." diye bağırdı Ela. Daha sonra kendisine fısıldarcasına tekrar etti. "Ben Koray'ı seviyorum.."


"Neden terk ettin o zaman?" diye sorarken Ela'nın yanına çökercesine oturdu Eda.


"O.. O beni sevmiyor. Ba.. bana sadece acıyor.. O acımayı aşk sanıyor.." derken hıçkırıyordu.


"Saçma! Bu çok saçma." diyerek kafasını salladı Eda. "Koray, koskoca adam. Aşk ile acımayı birbirine karıştıramaz.."


"Ama karıştırmış.. Bana beni sevdiğini söylüyor, babama ise bana acıdığını . Sen söyle Eda. Kim hiç tanımadığı bir kadını, hatta barda tanıştığı ve onu ucuz bir kadın gibi öpmeye zorlayan kadına üç günde aşık olur?"


Eda bir kaç kez ağızını açtı ve sonra kapadı. O da diyecek bir şey bulamıyordu. Burada Ela'nın haklılık payı vardı. Konu hele Koray ise bu zordu. Koray bir çok güzel, akıllı kadınlarla çıkmıştı ve hiçbiriyle evlilik kadar bağlayıcı bir bağ ile bağlanmamıştı. Ela doğru mu söylüyordu. Koray sırf ona acıdığı için mi arkadaşıyla evlenmişti.. işte şimdi Eda'nın da kafası karışmıştı.


.


Evin kapısının yumruklanmasıyla Eda koşarak kapıya gitti. Ela'yı misafir odasına yollamış duş almasını ve dinlenmesini istemişti. Kerem ise çocukları alarak kreşe gitmişti. Kapıyı açınca kapı duvara savruldu. Eda kızgınlıkla kapının arkasındakine baktı.


"Ne yapıyorsun Koray?"


"Nerede o?" Eda bir an bu sahneyi hatırlar gibi olmuştu. O da Keremden kaçıp arkadaşının yanına sığınmıştı ve işte o zamanlar Ela'nın anlattıklarına göre Keremde Kapıyı böyle savurmuş arkadaşının üstüne yürümüştü. Sinirle gözlerini devirdi.. Ah Arslanlı ve Karahanlı kuzenler..


"Sanane Koray. Bilmeni isteseydi seni arar yahut yazı bırakırdı."


"Eda beni delirtme. Ela nerede? Beni nasıl terk eder?"


"Göründüğü üzere çokta güzel terketmiş. Hem bir dakika Ela'nın burada olduğunu nereden öğr-" derken Korayın arkasından Kerem belirdi.


"Kerem sana aşk olsun.. Bize sığınan bir insanı nasıl ispiyonlarsın.."


Kerem karısının yanına gelerek şakağına bir öpücük bıraktı. Eda, Kereme olan sinirinin puf diye uçtuğunu hissetse de çatık kaşlarını bozmamaya çalıştı.


"Bebeğim onlar karı koca bırak aralarında konuşup halletsinler.."


"Hayır o Ela'yı üzüyor." diye mızmızlandı Eda.


"Üzmeyecek güzelim. Bırak sadece konuşsunlar. Hem bak o gün Ela beni senin yanına almasaydı biz seninle nasıl barışabilirdik ki" Eda huysuzlansa da Kocasının kandırmalarıyla kenara çekildi. "Bir şartla Ela gitmeni isterse onu tekrarlatmayacaksın ve odayı terk edeceksin tamam mı?"


Koray bir kuzenine bir Eda'ya baktı. Keremin kafasını evet de der gibi oynatınca Koray da kabul etti. En azından Ela'yı görebilecekti.


Kerem ile Edayı arkasında bırakarak misafir odasına geçti. Kapıyı çalmadan direkt odaya girince ağzı açık kaldı. Ela karşısında iç çamaşırlarıyla durmuştu. Onun aynada geceki izlere baktığını anlamasıyla Koray'ın gözlerinde şefkat belirdi. Yavaşça ona yaklaşarak arkadan sarıldı. Ela'nın irkilmesiyle onun içeriye girdiğini duymamış olduğunu anladı.


İki kolu Ela'nın beline sarılırken burnunu nemli saçlara bastırdı. Derin nefes alırken konuştu.


"Her yerde seni aradım. Nefesim kesildi.. Önce evine gittim. Sonra babanla konuştum.. Daha sonra Kerem arayınca ve senin burada olduğunu söyleyince yeniden nefes alabildim. Şimdi burada sana böyle sarılıyorken kalbimin atışını tekrar hissettim."


Ela, Koray'ın sıcak kollarını bedeninden ayırırken hiç zorlanmadı. Çünkü Koray onu sert tutmuyordu. Mağrur bir ifadeyle Koraya döndüğünde onun ne kadar dağınık gözüktüğünü fark etti. Her zaman düzenli görünen adamın kıyafetinden tutunda saçlarına kadar her şeyi dağınıktı..


"Madem geldin. Bekle beni üstümü giyinip geliyorum.." dedikten sonra eline elbisesini alarak banyoya girdi. Banyo da kendini toparladı. Güçlü göründüğüne kanaat getirerek banyodan çıktı. Koray bacaklarını iki yana açmış, kollarını başına dayamış bir şekilde yatakta oturuyordu. Ela onun yanına yürürken başının döndüğünü hissetti. Sabahtandır bir şey yememiş sürekli ağlamıştı. İçten çok zayıftı ancak dışı sert ve mağrurdu.


Oda Koray gibi oturarak ellerini önünde birleştirdi. Ellerine bakarak konuştu. "Ben yardımların için teşekkür ederim. Ozandan kurtuldum hatta barda öpmen sayesinde Ali'den de kurtuldum. ve şimdi senden son bir iyilik isteyeceğim. Beni kendinden de kurtar.." Bunu der demez Koray'ın gözlerinin hedefi olduğunu karıncalanan yan yüzüyle anladı..


"Sen kafayı mı yedin" diye hışımla kalktı Koray. "Dün gece yaşadıklarımızdan sonra seni kendimden nasıl uzaklaştırabilirim? Söylesene dün gece aramızda olanlar... Onlar neydi peki?"


"Gayet basit" diyerek ayağa kalktı Ela. Koray ne kadar sinirliyse Ela tam tersi o kadar sakin görünüyordu. "Sen bana bir.. hatta daha fazla iyilik yaptın. Bunun için tekrar teşekkür ederim. Ben de bunun karşılığında sana dün gece bedenimi verdim." derken çaktırmadan boğazındaki yumrudan kurtulmak için yutkundu. " Hem de çoğu kez.." diye bitirdi. Dün gecenin anılarını düşünmemeliydi..


Koray şok olmuş ve kızarmış yeşil hareleriyle ona bakıyordu. "Se..sen bunu demiş olamazsın.. hatta bunu düşünmüş bile olamazsın Ela. Bu sen değilsin!" derken elleri sinirle Ela'nın omuzlarını bulmuştu. Sıkmaya onu sarsmaya çalışıyordu. Ela canının acısını hissetmiyordu bile onun için önemli olan Korayın can çekişen yeşil hareleriydi..


"Ne sandın Koray. Ben Ela Toprak. Bir erkeğin arkasına korkarak sinip kalmam. Özellikle de sevmediğim bir adamın beni korumasına dayanamam."


Korayın elleri iki yanına düşerken arkaya doğru sendeledi. "Sevmediğim ADAM!" bu ses kulağında yankılanıp durdu. Gözleri boş boş yere bakarken Ela, telaşla ona bakıyordu.


Koray kafasını hızla yerden kaldırırken Elaya döndü. "Henüz sevmiyor olabilirsin ancak bana güveniyorsun . Bu benim için yeterli"


"BENİM İÇİN YETERLİ DEĞİL!" diye bağırdı Ela. Koray'ın canının yanması onunda canını yakıyordu. Ancak ona 'acımasının' canını daha çok yaktığı bir gerçekti..


"Beni rahat bırak Koray. Anlasana bir saçma bir masalız. Sevmeyen bir kadın ile sevdiğini sanan bir adam.."


"Ben sevdiğimi sanmıyorum. ANLASANA BE KADIN BEN SANA AŞIĞIM."


"DEĞİLSİN! Sen aşk hakkında hiçbir halt bilmeyen ukalanın tekisin. Şimdi çık hayatımdan seni bir daha görmek İSTEMİYORUM."


Git demişti Ela.. Koray aşağıda Edaya verdiği sözü hatırladı. Ela istemezse git demişti o da. Ela gerçekten istemiyordu. Ne onu ne de sevgisini. Koray gözlerini sinirle kapadı. Gözlerini açtığında Ela onun gözlerinin alev çıkaran bir kahve rengine döndüğüne şahit oldu. Koray ondan gözlerini çekmeden son kez konuştu.


"Bana kendi ayaklarınla geri döneceksin gök gözlü kadın.." dedikten sonra arkasını dönüp kapıya yürüdü. Kapının kulpunu sıkıcı tutarken arkasını dönmeden konuştu. "Sakın çok gecikme Ela.. Eğer ki acım, aşkımdan büyük olursa, beni sonsuza kadar kaybedersin.."


Kapı gürültüyle kapandı. Ela o gürültünün kapıdan mı yoksa kırılan kalbinden mi çıktığını anlamadı. Anlayamadığı diğer şey ise Koray'ın şu an ki acısı ne kadardı?"


Bölüm Sonu...


Loading...
0%