Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@dikenligul


İki Ay.. Elasız geçirdiği ikinci aydı bu. Ela'yı en son geçen ay Yaz ile Yağızın kreşinde görmüştü. Görmeden kastı gözlerine bakmak, tenine dokunmak o güzel kokusunu solumak değildi tabi.. Gizli bir şekilde saklandığı ağacın arkasından görmüştü onu. Gök gözlü kadınını görür görmez derin bir nefes almıştı ciğerleri. Nasıl da özlemişti onun kendine has duruşunu. Ela, arabada duramıyormuşçasına dışarı atmıştı kendini. Bedeni çocukları almak için oradaydı ama aklı.. Aklı sanki orada değilmiş gibiydi. Gözleri hep bir boşluğa bakıyormuş gibi görünüyordu. Peki ya vücudu... O da çok zayıflamış gibi görünüyordu. Her an dalından kopacak bir yaprak gibi incelmiş ve solgun duruyordu. Onu öyle görünce Koray kendini zor tuttu. Koray'a kalsa Ela'yı hemen sımsıkı sarar onu bütün dertlerinden arındırırdı. Ancak iki ay önce yapamadığı gibi yine yapamamıştı. Onu engelleyen şey muhakkak ki Ela'nın Koray'ı istememesiydi.


Koray, Keremlerin evinden çıktığı günü hatırladı. Kavga etmişlerdi ve Ela onu sevmediğini söylemişti.


Bunu daha önce bir kez daha söylemişti. O da isteme gününde. Koray o günde canının yandığını hatırladı.. ve iki ay önceki ağır kalp sancısını da tabi.. Hangisi daha ağır diye sorsalar iki ay önceki derdi Koray. İsteme gününde Ela'ya ister istemez hak vermişti onu kendisi gibi iyi tanımıyordu.. Ancak iki ay önce evlerinde birbirlerinin bedenlerine ve aynı zamanda ruhlarına da dokunurken Ela'ya aşkla dokunmuş onu aşkından haberdar edebildiğini düşünmüştü Koray...


Ela ile yattıkları yatakta her günkü gibi düşüncelere boğulmuştu. Onu düşüncelerinden çıkaran kapının çalınmasıydı. Örtüyü göğüslerine doğru çekerek yatakta doğruldu.


"Gelebilirsin Yağmur"


Yağmur, Koray ile Keremin kuzeniydi. Mavi gözleri, sarı saçları ve uzun dolgun kıvrımlarıyla bir çok erkeğin aklını başından alacak güzelliğe sahipti. Ancak Yağmur için bir çok erkeğin fikirleri değil, kuzeni Koray'ın fikirleri önemliydi. Elleri titreyerek kapıyı açtı. Daha bir haftadır buradaydı ve kendini bu eve ve Koray'a ait hissediyordu.


Koray'ın evlendiğini duyduğu andan beri uyku nedir bilmiyordu. Üzüntüden yataktan çıkamazken o müjdeli haberi duydu. Koray, karısıyla ayrılmıştı. Bu haber ile hiç bir zaman cesaret edemeyeceği şeyi yaparak İstanbul'a taşınma kararı almıştı.


Yağmur, ailesiyle İzmir'de yaşıyordu. 25 yaşında genç bir tasarımcı idi. İstanbul'a gelebilmek için neredeyse iki ay beklemişti. Ailesini ikna etmek için İstanbul'da ortak arayışına girmiş bu arayış iki ay sonunda sonuçlanmıştı. Ailesinin, onun otele gitmesine izin vermeyeceklerini bilerek en güzel kıyafetleriyle yola çıkmıştı. Yolda gelirken aklında sürekli Koray'ın evinde kalmak için bahaneler üretirken buna gerek kalmamıştı.


Koray'ın annesi yani Nadide teyzesi evde değildi. Keremin annesi olan Leyla teyzesine tatile gitmişti. Leyla teyzesi Keremi evlendirdikten sonra Mahir enişte ile dünya turuna çıkmış, dünya turu da kesmeyince aşık oldukları ülke Portekiz'de kalmaya karar vermişlerdi. Koray'ın anne ve babası da teyzesini ziyaret etmek için yurtdışına gitmişlerdi. Bu koşullar altında Yağmur Koray'ın evinde rahatlıkla kalabiliyordu.


Canını sıkan küçük bir mesele vardı. O da Koray'ın bütün gün işte olması ve eve geç gelmesiydi. Yağmur bunlara takılmamaya çalışarak her sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırlıyor, akşamda Koray gelmeyene kadar yemek yemeyip onunla yiyordu. Kendini evin hanımı, Koray'ı da kocası gibi hissediyordu. Bunun verdiği mutluluk ile günleri geçiyordu.


Şimdi karşısında Koray dağınık saçları ve ince bir çarşafa saklamaya çalıştığı nefis bedeniyle dururken elleri karıncalanıyordu Yağmurun. Doyasıya bakamamak, ona dokunamamak her gün daha da zorluyordu onu.


Titrek bir nefes koyuvererek, "Koray kahvaltı hazır" dedi.


Koray dalgınca kafasını sallarken Yağmurun hala gitmediğini fark etti. Kaşları çatılırken Yağmurun gözlerini kırpmadan onu süzdüğünü gördü. Rahatsızca yerinde kımıldanırken örtüyü yukarıya biraz daha çekti.


"Başka bir şey mi söyleyeceksin?"


Yağmur irkilerek Koray'ı süzmeyi bıraktı. "Şey hayır. Aslında evet. Ben bir haftadır sana yük oluyorum. Bunu biliyorum. Ancak aklımdaki binayı bulamadım. Tahmin edersin ki hem atölye hem de yaşayacağım yer aynı olduğu için sık eliyorum. Bu senin için sorun olursa-" derken Koray sözünü kesti.


Koray, "Yağmur sen benim kardeşimsin." dediğinde Yağmur burkulan kalbiyle gözlerini kapamak istedi. "Bana yük olmazsın. Sen araştırmaya devam et. İçine sinen bir yer bulana kadar burada dilediğince kalabilirsin."


Yağmur sessizce fısıldadı. "Teşekkür ederim." Odadan çıkınca sinirden elleri titriyordu. Koray ona sürekli 'Kardeşim' diyordu. Bunu duymak Yağmurun kalbini kırıyordu..


.


.



Ela, kapının ziliyle irkildi. 'O' gelmiş olabilir miydi? Heyecanla yerinden kalktı. Hızlı kalkmış olacak ki bir anda başı döndü. Duvarlara tutunarak kapıya yaklaştı. Kapıyı açmadan önce saçlarını düzelterek solgun yanaklarını sıktı. Derin nefesler alarak kalp atışını normal seviyelere getirmeye çalıştı. Sonunda eli kapının kulpuna gittiğinden yüzündeki gülümseme hayal kırıklığına döndü. Aylardır beklediği halde gelen yine Koray değildi!


"Teyzeee" diyerek üstüne atlayan çocuklarla dudakları kıvrıldı.


"Hoş geldiniz benim prens ile prensesim" diyerek eğildi. Kollarını iki yana açarak çocukları kucakladı. Çocukların yanaklarına sulu ve sesli öpücükler bırakırken gözleri arkadaşına kaydı.


"Hadi siz gidip animasyon seçin sonra beraber mısır patlatıp izleyelim."


"Oleeeyy" diye bağırıp içeriye koşan çocuklarla ayağa kalktı Ela.


"Bir yere mi gidiyorsunuz?"


"Evet Eloşum. Kerem aşağıda beni bekliyor. Çocuklara bakar mısın? Söz veriyorum erken gelmeye çalışacağım " diyerek elindeki el valizini kapının yanına bıraktı.


"Tabiki bakarım Edoşum. Peki nerede olacaksınız?"


"Şey.." derken gözlerini kaçırdı Eda. "Koray'a gidiyoruz."


Ela korkuyla sordu. "Neden, Koray'a bir şey mi oldu?"


"Keşke olsaydı domuz" diye kendi kendine konuştu Eda. Ela anlamayarak Eda'nın kolunu tuttu. "Eda ne geveliyorsun ağzında söylesene birine bir şey mi oldu?"


"He canım he. Oldu. Sen burada götünü büyütürken senin adam kuş olup uçtu."


"Eda kafayı sıyıracağım. Ne diyorsun ya. Açık konuşsana!" diye yüksek sesle konuştu Ela.


"Kerem ile Koray'ın kuzeni gelmiş. Bir haftadır sizin evde kalıyormuş. Keremin zoruyla ona 'Hoşgeldine' gidiyoruz."


Ela derin nefes alarak elini ne zaman koyduğunu bile fark etmediği kalbinden çekti. Koray'a bir şey olduğunu sandığı için korkmuştu.


"Bende bir şey oldu sandım of Eda. Ne varmış git bir hoş geldin de adama."


"Adam mı? Ohoo kızım senin her gün ağlamaktan beynin sümüklenmiş. Adam olsa ben hiç böyle sinirlenir miyim?"


"A..adam değil mi?" diye titrek bir sesle sordu.


"Ah kuzum adam değil o bir kız. Hem mavi gözlü, sarışın hem de başarılı bir tasarımcı.. Bu kız anasıyla bir kere çocukları görmeye gelmişti. Aman yarabbi kız öyle güzel öyle alımlı ki. Ben de tabi o zamanlar yeni yeni doğum kilolarını veriyordum. Kıskançlıktan gözüm dönmüştü. İkinci günü evden yolladım. Bir daha onu evime sokmamaya ant içtim. "


"Peki niye evimd- yani Koray' da kalıyormuş ki?"


"Nadide teyze, iki hafta önce kocasıyla Portekiz'e, Leyla anneleri ziyarete gitti. Kızın ailesi de kızlarının otelde kalmasını istemiyormuş. Ne yalan söyleyeyim benim de öyle güzel bir kızım olsa otelde tek kaldırmam. Her neyse bu da o yüzden evinizde ah pardon yani Koray'da kalıyormuş."


"Bu çok sa..saçma yani sonuçta evli bir adamın evinde bekar bir kızın ne işi var?" diye sorarken Ela'nın yüzü bembeyaz olmuştu.


"Orasını da öğreneyim dönüşte konuşuruz. Kerem bekliyor tatlım." diyerek koşar adım asansöre bindi. Asansörün kapısı kapanmadan da "Bir sorun olursa ararsın tatlım." dedi. Asansörün kapanmasıyla yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Belki de Yağmurun, Koray'da kalması o kadar da kötü değildi..


.



Eda gözlemlerini yaparak tekrar Ela'nın kapısını çaldı. Kapıyı çalar çalmaz hemen açıldı.


"Eloşum kapıda mı yatıyorsun, ne kadar çabuk açtın öyle.."


"Boşver sen kapıyı içeriye gel yorulmuşsundur. Biraz soluklan."


"Hiç gerek yok kuzum. Çocuklar nerede? Onları alayım da gideyim ben" Ela pes ederek başını eğdi. Tam o sırada arkadaşının kahkahasını duydu.


"Şaka yaptım kız. Bu gece buradayız. Kahveleri al gel de balkonda biraz dertleşelim."


Ela kaşlarını çatsa da arkadaşına gülemeden edemedi.


Kahveler içilirken Ela, Eda'nın gözlerinin içine bakıyordu. Eda ise inat ile kahvesini yavaşça yudumladı.


"Mmm çok güzel yapıyorsun şunu ya.. Tam damağıma layık.."


"Edoşum şimdi orta yerimden çatlayacağım. Anlatsana artık"


Eda şaşırır gibi yaptı. "Aaa neyi anlatayım?"


"Eda yalvarmamı mı istiyorsun hadi anlat? Evde bir değişiklik var mıydı?"


"Evde öyle aman aman bir değişiklik yoktu. Mutfaktaki bardak çanağın yeri değişmiş, Şu senin sevdiğin tekli koltuk arkalara çekilmişti. Sonra Koray, Yağmura yan odasını vermişti falan filan.."


Ela sinirle ayağa kalktı. "O kız kim oluyor ki benim düzenimi bozmuş." dedikten sonra fısıltıyla "Demek Koray da buna izin vermiş.." diyerek yerine oturdu.


"Canım kızın Koray'dan izin aldığını hiç sanmıyorum. Koray bizim geleceğimizi bildiği için eve erken gelmiş. Beraber akşam yemeği yedik. Neyse konu kızdı değil mi? Eloşuum kızı bir görsen evi ve kocanı öyle bir sahiplenmiş ki.. Neyse Koray'a yemek servis etmeler, her gün kahvaltı hazırlamalar sana bir şey söyleyeyim mi bu kız Koray'a yanık"


Ela, elleri titrerken kahve fincanın düşürmemek için masaya bıraktı. "Ela beni üzmek için böyle söylüyorsun değil mi?" bir umut sormuştu arkadaşına.


Ancak Eda çok ciddi bakıyordu. "Kusura bakma Eloşum ancak dost acı söyler ve söylüyorum. Bak o kızın gözü göz değil."


Ela'nın gözleri yaşardı. "Eda ben ne yapacağım. Biliyordum işte Koray'ın beni gerçekten sevmediğini biliyordum." diyerek elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladı.


Eda arkadaşının yanına oturarak ellerini yüzünden çekti. "Eloşum tamam kızın ilgisi var dedim ama Koray'ın da kıza karşı hiç bir ilgisi yok. Koray'ı bir görsen iki ayda adam çökmüş sanki... Kendini işe vermiş. Sadece biz geleceğiz diye erken gelmiş."


Ela ağlamaya devam ederek konuştu. "Ama kız afet diyorsun. Hangi erkek evinde böyle bir kızla yaşarken bir şey hissetmez. Koray da hisseder hatta belki hissetmeye bile başlamıştır."


"Ela şu an kendi kendini ağlattığının farkında mısın? Kuzum bir sakin ol. Koray ona 'abiciğim' diyor. Hoş kızın, her 'abiciğim' kelimesini gözleri yaşardı ya neyse.. Ana sonuç Koray ondan on yaş büyük ve kardeşi olarak görüyor."


Ela günlük ağlama kotasını doldurduğunda sustu. "Eloşum. Kotan doldu mu? Bu aralar sana bir şeyler oldu. Seni tanıyamaz oldum. Ota b*ka ağlar oldun. Ne yapsak bir doktora falan mı göstersek seni?"


"Ne doktoru Eda ya dalga geçme benimle" derken bıkkınca nefes aldı.


Tam o sırada yaz uykudan uyanmış pembe pijamaları üstündeyken gözlerini ovuyordu. Annesini görünce "Anneee" diye koşarak sarıldı.


"Benim Yaz kızım mı uyanmış?"


"Hıhı" diyerek kafasını annesinin boynuna soktu Yaz.


"Madem uyanmış biraz konuşalım kızımla. Bu gün nasıl geçti gününüz."


Yaz annesinin boynundan kafasını kaldırarak kucağına oturdu. Minik kollarını annesinin boynuna sardı. "Çook güzel geçti. Teyzem bize köfte yaptı, mısır patlattı, çilekli puding de yedik."


"Oho teyzesi sen benim çocukları şişmanlatmaya mı çalışıyorsun? " derken Elaya göz kırptı. Ela arkadaşı ile yeğeninin sarmaş dolaş haline bakarak iç çekti. Onun da Yaz kadar akıllı bir kızı olur muydu? İmkansız diye düşündü. Koray'dan boşanırsa eğer bir daha kimseyle evlenemezdi. Koray'dan başkasının çocuğunu taşıyabileceğini sanmıyordu. Eli karnına gitti Koray ile ikisinin parçası nasıl olurdu acaba.. Yaz'ın söyledikleriyle düşüncelerinden sıyrılarak dikkatini arkadaşına verdi.


"Anne ama teyzem yine çok az yedi. Daha sonra da yediklerini kustu. Daha sonra bize elsa'yı açtı. Ama onu da ağlamaktan izleyemedi. Anne teyzem hasta mı?"


Eda gözlerini pörtleterek Elaya döndü. "Ne zamandan beri?" diye heyecanla sordu.


Ela anlamayarak boş boş baktı arkadaşına. "Ne zamandan beri kusuyorsun? Başın da dönüyor mu? Peki ya aybaşı oldun mu bu iki ayda?"


Ela, şaşkınca ağzını açtı. "Eda saçmalama düşündüğün şey değil. Sesini kısarak Yaz'a duyurmamaya çalıştı. Daha geçen hafta hasta oldum."


"Asıl sen saçmalama bu düşündüğümüz şey olmasa bile normal değil hemen yarın hastaneye gidiyoruz."


"Eda ben iyiyim sadece biraz depresyondayım o kadar."


"Onu bunu bilmem yarın ya test alırız ya da doktora gideriz seçim senin.."


"Öf Eda öf " derken yanaklarını şişirdi Ela.


"Hadi meleğim gel biz yatalım. Teyzende belki öf'leyerek uçmanın bir yolunu bulur" diyerek tripli bir şekilde arkasını dönerek gitti.


Ela, yine kendiyle baş başa kalmıştı. Eda'nın dediklerini düşündü. Az önce ona şirin gelen bebek düşüncesi şimdi onu korkutmaya başlamıştı. Koray ile bir gelecekleri yoktu. Böyle bir durumda bebeklerinin olması her şeyi zora sokardı. Ela bir an kendine kızdı. Koray'ın canını acıtacağım diye sorumsuz davranmış, önlem almamıştı. Ya Eda haklıysa.. Ela dayanamayarak dolaptan üstüne ince bir hırka aldı. Cüzdanını da alarak nöbetçi eczane aramak için gecenin bir yarısında arabasına bindi..


Eve geldiğinde kendini çok yorgun hissediyordu. Aslında Ela kendini bir kaç haftadır yorgun hissediyordu. Dinlense bile üstünden atamıyordu yorgunluğu.. Son haftalar yaşadıklarını düşününce bir de vücudundaki ödemleri düşününce korkusu daha da artıyordu.


Daha fazla beklemeyerek tuvalete girdi. Elleri titrerken sonuçlara odaklandı..


.



Çift çizgiyi görmesiyle yere kapaklandı.. Koray'ın canını acıtmak için girdiği yataktan bir bebek sahibi olarak çıkmıştı.. Babasız büyüyecek, sürekli baba şefkati arayacak bir çocuk.. Ela içinin acıdığını hissetti. Bebeği de kendisi gibi üzülecekti.


Bazı babalar yaşasa da varlıkları bir şey kazandırmaz insana, yoklukları ise çok şey kaybettirirdi Ela bunu yaşamıştı. Uzun yıllar boyunca bir baba şefkati görmediği bir babası vardı.. ve maalesef bahtı kızına geçmiş kızı da baba şefkati görmeden babasından uzakta yaşayacaktı..


Bölüm Sonu..


Loading...
0%