@dikenligul
|
Ela Koray ile yaşadıkları eve gelince derin bir nefes aldı. Arkasına dönerek arabada olan Eda ile Kereme el sallayarak gülümsedi. Onlara minnet duyuyordu. Onlar sayesinde hastaneye erken gitmiş, düşük yapmaktan kurtulmuştu. Elini heyecanla atan kalbine götürdü. Kalbi Koray ile tekrar görüşecek olmasından dolayı hızlıydı. Ona ilk ben geldim diyecekti. Sonra onu sımsıkı saracak bir daha bırakmayacaktı. Eli kalbinden karnına gitti. "Bebeğim babayla tanışmaya hazır mısın?" diye fısıldadı. Elini karnında bırakıp diğer eliyle zili çaldı. Kapı uzun süre açılmadı. Bu Ela'nın telaşlanmasına yol açtı. Kapıyı daha sık çalmaya devam etti. Kapı büyük bir gürültüyle açılınca karşısında bitkin bir Koray gördü. Koray her zamanın aksine dağınık görünüyordu. Takım elbisesinin ceketini çıkarmış. Gömleğinin üsten üç düğmesi açık ve dışarıya çıkmıştı. Saçları karmakarışık, teni solgundu. Sanki biraz da zayıflamıştı. Ela'nın yüzünde şefkatli bir gülümseme belirdi. Koray ona şaşkın gözlerle bakarken bir ara gözleri karnına kaydı. Sanki orada çocuğu olduğunu bilirmiş gibi uzun süre baktı. Yüzündeki şaşkınlık dakikalar geçtikçe kendini sert bir ifadeye bıraktı. Koray kaşlarını çatarak ona bakmaya başladı. Koraydan beklemeyeceği cümleyi duydu. "Neden buradasın?" Ela bozulmuşsa da bozuntuya vermeyerek yüzündeki tatlı gülümsemeyi silmedi. "Seninle konuşmaya geldim." "Ne konuşacaksın?" Koray ona niye böyle sert davranıyordu. Tamam ayrılmaları çok uysalca olmamıştı ancak Koray'ın onu burada istememesi imkansızdı. Acaba Yağmur ile sözlendiği için mi böyle davranıyordu? "İçeriye girebilir miyim? Kapı önünde konuşmayalım." deyince Koray bedenini yan çevirerek Ela'nın girmesini bekledi. Ela dar kapıdan geçerken Koray'a sürtünmek zorunda kalmıştı. Bir kaç saniyeliğine de olsa Koraya yakın olmak ve onun kokusunu solumak iyi gelmişti. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden içeriye geçti. Ev karmakarışıktı. Ortadaki masa duvara savrulmuş, koltuklar ters dönmüştü. "Burada ne oldu?" Koray cevap vermeyerek Ela'nın oturması için koltuğu düzeltti. Ela yavaşça yerine yerleşirken karnından elini çekmiyordu. Sanki çekerse bebeği onu terk edecekmiş gibi hissediyordu. Onu kaybetmenin korkusuyla bugün yüzleştiği için elini oradan uzun süre çekmeyi düşünmüyordu. Koray'ın karşısındaki koltuğa oturmasıyla derin bir nefes aldı. Uzun süren sessizlik sonunda Koray'ın cevap vermemesiyle devam etti. "Yağmur nerede?" "Yok o İzmir'e döndü." dedi soğuk bir tonla. "Koray sana Yağmur olanları anlattı mı?" Koray yerinde dikleşti. Delici kahve yeşil hareleriyle Ela'ya dikti gözlerini. "Yağmur benimle ilgili çocukça hayaller kurup sana olmayan şeyler söylemiş. Doğru olan açıklamayı ona yaptım ve onun abisi olduğumu kabul etti." Ela mutluluktan havalara uçmak istedi. Yüzündeki gülümseme büyürken elini yanındaki boş yere dokundurdu. "Yanıma gelir misin?" Koray anlamsız bakışlarla bir eline bir de Ela'ya baktı. Bıkkın bir nefes bıraktıktan sonra yerinden kalkıp Ela'nın yanına geçti. Ela, yanına Koray'ın oturmasıyla derin bir nefes aldı. Ciğerlerine Koray'ın temiz kokusu dolarken gözlerini kapamamak için kendini zor tutu. "Koray.. Sana bir şey demem gerekiyor.. Daha önce hiç hayal etmediğim şeyleri seninle yaşadım ben. Evlilik aklımda yokken seninle evlendim. Şimdi ise hiç aklımda yokken bir-.." "Çocuk sahibi oldun." diyerek tamamladı Ela'nın sözlerini Koray. Ela şaşkınlıkla Koray'a bakarak fısıldadı. "Nasıl?" "Nasıl mı? Normalde bir erkek baba olacağını karısından duyar değil mi ve kuşkusuz ilk duyan olur? Ancak sen bunu elimden aldın. Öğrenir öğrenmez niye bana gelmedin Ela? Ben niye bebeğimin olacağını Yağmurdan öğreniyorum?" "Koray ben geldim. Bugün sana bebeğimizi söylemeye geldim. Ancak yağmur sözlendik dedi. Birbirimizi seviyoruz dedi. Koray'dan çocuklarım olsun istiyorum dedi. Ben.. bende ona inandım" "İnandın öyle mi?" Koray sinirle elini yumruk yaptı. Damarları görünürken Ela ona titrek gözlerle bakıyordu. "Ona inanmadan önce beni aramalıydın. Evde olmadığımı gördükten sonra şirkete gelmeliydin. Sana seni sevdiğimi söylediğimde bana inanmalıydın. Sana bir şey söyleyeyim mi Ela? Sen hep kendini korumayı seçtin. Kendini korumak için bana ve sevgime inanmak istemedin. Yağmura hemen inanmanın nedeni ise, işte dediğim gibiymiş ben haklıymışım. Koray beni sevmiyormuş diyebilmen içindi." "Özür dilerim." diye fısıldadı Ela. Koray haklıydı. Koray'ın dediklerine karşı çıkmış, ona inanmamayı seçmişti ancak Yağmurun telefon konuşmasına ve dediklerine hemen inanmıştı. Gözlerini, devrilmiş masaya dikti. Ne olacaktı şimdi.. Koray'ın acısı sevgisinden fazla mı olmuştu. Koray'a gelmek için geç kalmış mıydı? Gözleri dolarken yanında sinirle soluk alan adamın varlığı tüm benliğini eziyordu. "Şimdi ne olacak" diye bir soru çıktı dudaklarından. "Bilmiyorum" dedi Koray. O da bilmiyordu. Ela'yı kapının önünde görünce önce şaşırmıştı. Sonra kalbi deli gibi çarpmıştı.. Ela sonunda ona gelmişti ama geç gelmişti.. Bu düşünceyle de kaşları çatılmıştı. Yağmurun dediği gibi karısı eliyle karnını sarmıştı. Gözleri bir ara karısının karnına takıldı. Orada onlardan bir parça vardı. Bir kaç ay sonra doğacak sadece onların ilgisine ve sevgisine muhtaç masum bir parça.. Koray beş yıldır Ela ile yaşayacağı mutlu anları hayal ediyordu. Evlenseler düğünleri nasıl olurdu diye, bebekleri olsa bunu Ela ona nasıl söyler diye, Doğum aşamasında Ela'nın canı çok yanar mı diye, Bebeğini ilk kucağına aldığında, onu ilk kokladığında yaşayacağı durumunu.. Ela ile evlilikleri aceleye gelmişti. Tişört ile evlenmişlerdi. Bir düğünleri bile olmamıştı. Bebeklerinin haberini başkasından duymuştu. Ona her onu sevdiğini söylediğinde karısı buna inanmamıştı. Vuslata erdiklerinde bile aralarında sanki duvarlar varmış gibiydi.. Her şey niye bu kadar zor olmuştu.. Oysa Koray bunların hiçbiri olmasa bile Ela'nın yanında olmasına razıydı.. Ancak Ela yanında da olmamıştı. İlk zorlukta bırakıp gitmişti onu.. Bilmiyorum derken gerçekten bilmiyordu Koray.. Ela ile ne yapacağını bundan sonra ne olacağını hiç bilmiyordu. Bildiği tek şey kalbi acıyordu artık. Sevginin ezici yorgunluğunu yaşıyordu. ...................................... Ela üzgün bir şekilde evine girdi. Koray onu nazikçe kovmuştu evden. Bilmiyorum demişti. Ela onun yerine kal demesini isterdi. Üstünü çıkararak sıcak bir duş aldı. Koray'dan ayrıldığından beri vücudu bir türlü ısınmıyordu. Koray'ın sıcaklığına ilgisine ihtiyacı vardı. Süt ısıtıp yatağına girdi. Gözlerini kaparken hayaline Koray'ın bugün ki kırgın bakışları geldi. Ne yapıp edip Koray'a kendini afettirmeliydi. Sabah erken saatte uyandı. Üstüne Koray'ın sevdiği gibi gök gözlerine uygun mavi bir elbise giydi. Marketten ufak bir kahvaltı alışverişi yaptıktan sonra Koray ile yaşadığı eve sürdü arabasını. Eve varınca cebindeki anahtarla kapıyı açıp içeriye girdi. Ev bu gün daha düzenliydi. Koray onu gönderdikten sonra düzeltmiş olmalıydı. Fazla oyalanmadan mutfağa geçti. Sucuklu yumurta, krep, patatesli börek yapmaya girişti. Herşey yavaşça sofrada yerini alırken Ela hızını alamayıp tarçınlı kek de yaptı. Onu fırına atıktan sonra ayarını yapmaya çalıştı. Ama bir türlü fırın ayarlanmıyordu. Ela fırının düğmelerine dokunurken sinirle konuşuyordu. "Seni ketum şey aynı sahibine çekmiş. Dün o kadar özür diledim. Bana mısın demedi.Üstelik kovdu beni ya.. İnsan karısını hiç evden kovar mı? Uff hadi çalış!" derken arkadan biri beline sarıldı. Ela heyecanla nefesini tutarken saçlarında Koray'ın sıcak nefesini işitti. "Ben seni hiç bir zaman kovmadım. Hhayatımdan gitmeyi sen seçtin." dedikten sonra Ela'yı tuttuğu belinden kenara çekerek fırına eğildi. Saniyeler sonra fırını kurup Ela'ya dönmüştü. Ela ağzı açık ona bakarken Koray'ın dudaklarından bir gülümsemenin geçtiğini görür gibi oldu. Daha sonra o gülümseme silindi. "Bu kahvaltı benim için mi?" Ela az önceki yakınlığın verdiği kalp çarpıntısının dinmesini beklerken konuşmadan kafasını salladı. "Boşa yapmışsın benim hemen çıkmam gerekiyor. Sen de istersen burada yaşamaya devam edebilirsin. Dolaptaki eşyalarını yan odaya taşıdım. Bebekle ilgili bir sorun olursa ararsın" dedikten sonra Ela'nın hazırladığı masaya bakmadan mutfaktan çıktı. Ela Koray'ın arkasından kızgınca soludu. "Bebekle ilgili bir sorun çıkarsaymış. Ne yani onun dışında arayamaz mıyım? Hem yan oda da ne demek?" diye kendi kendine konuşarak sandalyeye oturdu. Önündeki patatesli böreğe bakınca Koray'a olan sinirine sonra devam etmesi gerektiğini düşündü. Önce bebeğinin karının doyurmalıydı. Ağzına attığı patatesli börekle gözleri kapandı. Dudaklarından "mmm" sesi çıkarken gözleri kapandı. "Çok güzel olmuş be.. Hah bu güzel ziyafeti kaçırdınız Koray bey.. Hadi bebeğim silip süpürelim burayı" diyerek kahkaha attı. Her ne kadar Koray ona soğuk davranmışsa da Ela evine döndüğü için mutluydu.. Koray mutfak kapısında Ela'nın söylediklerini dinledikten sora arabasına yürüdü. Karısı yemekleri görünce ona olan sinirini unutmuştu. Ela yavaştan kilo almaya başlamıştı. Demek ki bebeği annesini çok acıktırıyordu. Koray arabaya binmeden bahçede bir tur attı. Telefonunu çıkararak lise arkadaşı Esra'yı aradı. "Vay Koray bey! Siz beni arar mıydınız?" Koray kahkaha atarken bir elini ensesine götürdü. "Uzun zaman oldu değil mi?" "Yani baya bir uzun zaman oldu hem de." "Kusura bakma Esra biliyorsun işler yoğun.." "Bilmez miyim. Koray Karahanlı'nın işleri her zaman yoğundur. Evet canım ne için aramıştın? " "Şey nasıl anladın derken yüzündeki gülümseme arttı. Neyse hazırsan söylüyorum. Baba oluyorum." "Koray inanamıyorum! Sen ciddi misin? Ah arkadaşım çok sevindim. Tebrik ederim. Şimdi ise sorguna başlayalım. Sen bana haber vermeden evlendin mi?" "Esra inan bana haber verilmeyen tek kişi değilsin. Küçük bir nikah yaptık ve sadece dört kişiydik. Her neyse bana bir randevu ayarla.. " "Tamam hemen yarına randevu ayarladım bile. Öğleden sonra gelin. Merak ediyorum gelin hanımı." "Teşekkür ederim görüşürüz yarın." diyerek telefonu kapatan Koray arkasını dönüp arabasına gidecekken Ela'nın balkonda onu izlediğini gördü. Bir kaşı havaya kalkmış dik dik bakıyordu karısı. Koray randevuyu akşam eve gelince söylemeyi aklına yazarak arabasına bindi.. ......................... "Adama bak! Ben ondan özür dileyeyim. Sabahın köründe kalkıp kuş sütü eksikli kahvaltı hazırlayayım. O kalksın boşa yapmışsın Ela desin.. Üstüne üstlük elin Esralarıyla randevulaşsın." derken önündeki çikolata parçalı dondurmadan büyük bir kaşık alarak ağzına attı. "Eloşum hadi bırak şu dondurmayı hasta olacaksın. Zaten kabı da yarıladın." "Hayır yani burada karısı varken niye Esra denen kadınla randevuya çıkılıyor. Gelsin benimle çıksın efendim.." derken önündeki mısıra uzandı. Ağzına avuç dolusu mısır attı. "Eloşum daha iki saat önce kahvaltı yapmışsın anladığım kadarıyla da Korayın yerine de yemişsin. Artık dursan mı?" Ela arkadaşını duymayıp devam etti. "Eda, kim bu Esra? Yağmuru bitti derken şimdi Esra'sı başladı ama" derken önündeki peçeteye uzandı. Akana gözyaşını silerken gözü televizyondaki animasyona takıldı. Buz devri bir'in Sid sahnesine bakarken kahkaha atmaya başladı. Sid buzun üstünde ustaca kayıp mamut ve aslanla dalga geçtikten sonra düştü. Bir'in arkadaşları onunla dalga geçerken Ela bu sefer kahkahaları yüzünden yaşaran gözünü siliyordu. Eda arkadaşının değişken hallerine bakarken kafasını olumsuz anlamda salladı.. Ela zaten hamileliğin getirdiği hormonlar yüzünden hassasken bir de kocasının hareketlerini düşünerek üzülüyordu. ............................. Akşam olduğunda Ela yine güzel bir sofra hazırlamıştı. Gün boyu televizyon izlemiş arkadaşıyla dertleşmişti. Arkadaşı çocukları kreşten almak için akşama doğru gitmişti. Ela şimdi önünde telefonuna bakarak Korayı arayıp aramamanın kavgasını veriyordu içinden. Kapının açılmasıyla yerinden sıçradı. Kapıya koşar adım giderken Korayı görerek ağır yürümeye çalıştı. Umursamaz görünmeye çalışıyordu. "Sen mi geldin?" Koray, "Başkasının gelmesini mi bekliyordun?" derken anahtarını anahtarlığa astı. Ceketini de asarken gömleğinin kollarını açmaya çalışıyordu. Bu yüzden gözleri kol düğmelerindeydi. "Yoo sadece geç kaldın sanki.." derken gözleri Koray'ın gömleğinin yakasında gezindi. Görmeyi beklediği ruj izi olmayınca derince soluklandı. "Yemek yaptım. Aç mısın?" "Değilim sen ye" diyerek Ela'ya hiç bakmadan odasına geçen kocasına şaşkın gözlerle baktı. Ne demek tokum ya! diye söylenerek kocasının arkasından odaya daldı. Koray'ı odada göremeyince banyoya gitti. O kadar gözü dönmüştü ki Koray'ın banyoda olma nedenini bile anlayamamıştı. Banyoya direkt dalınca kocasını duşta çıplak basmıştı. Gözleri gayri ihtiyari ve yarı özlemle Koray'ın vücudunda dolaşırken göz göze gelmeleri ile utanarak arkasını döndü. Elleri titrerken sesi de titriyordu. "Ben.. ıı.. şey" konuşmayı unutmuştu. Koray'ın duştan çıktığını duyunca ne yapacağını şaşırdı. Koray'ın boğuk ve soğuk sesini duydu."Dönebilirsin" Arkasını dönünce ellerini yüzüne kapatmamak için savaş verdi. Duştaki çıplak kocası şimdi de altına bağladığı havlu ve ıslak bedeniyle karşısındaydı. Şişkin koluyla ıslak saçlarını arkaya doğru yatırırken Ela'ya bakıyordu. "Evet şimdi söyleyebilirsin Ela." "Şey.. Yemek.. Ben çok uğraştım. Beraber yesek olmaz mı?" "Teşekkür ederim ama ben tokum. Bu saatte yiyemeyeceğim" Ela gözlerini Koray'ın karnından kayarak daha da aşağılara inen su damlasından zorlukla çekerken Koray'ın sözünü idrak etti. "Ne varmış saatte? Daha on bir. Hem ben de yiyeceğim." "Sen ye tabiki. Ama ben bu saatlerde yemek yemeyi sevmem. Gece rahatsız ediyor beni." Ela elini beline koyarken cazgır kadın gibi göründüğünü biliyordu "Hayır efendim o yemek yenilecek. Ben hamile halimle sana yemekler hazırlayayım. Ama sen yeme.. O zaman bende yemiyorum. Aç kalsın bebeğimiz" diyerek arkasını dönüp hışımla banyodan çıktı. Banyodan çıkmasının diğer sebebi hormonlarıydı. Hormonları içten bir sesle kocasının üstüne atlamasını ve o su damlalarını tek tek yalamasını söylüyordu. Ancak Ela şu an böyle bir şey yapacak kadar yakın olmadıklarını bilerek oradan kaçmıştı. Koray Ela'nın dudaklarını yalayarak vücuduna bakmasına kahkahalarla gülmek istiyordu. Hamilelik gerçekten kadınları değiştirebiliyordu. Bunu gün boyunca okuduğu hamilelik kitaplarından öğrenmişti. Ela'nın ona attığı son bakışkan sonra içeriye kaçmasıyla Koray sessizce gülümsedi. İnatçı karısı yavaş yavaş ondan çekinmeyi bırakıyordu. Aralarına ördüğü duvarları bağıra çağıra yıkıyordu.. Bölüm Sonu.. |
0% |