Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@dikenligul

"Koray bey ben iki saat erken çıkabilir miyim?"


"Çıkabilirsin tabi ki ama önce netleştirmemiz gereken bir nokta var. Sana kaç kere daha bana bey dememeni söyleyeceğim Ela?"


Ela gözlerini etrafta gezdirdi. "Ben de size iş yerinde Bey diye hitap edeceğimi kaç kere söylemeliyim?"


"Çok inatçısın. Allah annen ile babana yardım etsin"


Korayın dediği şeyle Elanın düşük olan suratı mutsuzlukla kaplandı. "Annem hayatta değil Koray bey. Babama ise genelde inadım işlemez..." İşleseydi şu an işten çıkıp isteme töreni için hazırlanmaya gitmezdim..


"Ben annen için çok üzgünüm." dedi Koray. Söylediği kelimeler yüzünden Elayı mutsuz etmek Korayı da üzdü. Annesinin hayatta olmadığını söylerken Ela'nın gözlerindeki hasreti görmüştü. Babası ise Ela gibi inattı anlaşılan. Konuyu dağıtmak için devam etti. " Proje düşündüğümden de iyi gidiyor. Böyle olursa bir kaç ay'a inşaata geçeriz. Eskiden de bu kadar akıllı mıydın? Ailen seninle gurur duymuş olmalı."


Ela'nın dudaklarında alaycı bir gülüş belirdi. "Özellikle de babam. Ne gurur duymuştur ama!" Korayın anlamsız bakışlarıyla içinden geçirdiği şeyi dışarıdan söylediğini fark etti. Annesi onunla hep gurur duymuştu. Ancak babası gurur duymazdı. Hatta eskiden babasının ondan utandığını bile düşünürdü.. ve düşünmeye devam ediyordu..


"Neyse geç kalmayayım ben çıkayım." diyerek odadan dışarıya attı kendini. Koray ona nereye gittiğini sorarsa diye çok korkmuştu. Hem Koraya yalan söylemek istemiyor, hem de babasının onu ucuzca kullanmasına izin verdiği için kendinden nefret ediyordu.


Bazı zamanlar.. Daha çok annesinin öldüğü o günler. Ela keşke diyordu.. Keşke ben de annemin yanına gitseydim. Daha sonra aklına onu seven arkadaşları, kariyeri, çabaları geliyordu. Edayla ağız dolusu güldüğü o üniversite anıları.. Ela, mutlu olmadan ölmek istemiyordu..


Şirketten çıkar çıkmaz arabasına bindi. Arabayı çalıştırmadan önce gözleri dikiz aynasına takıldı. Yüzü solmuş, göz altları morarmıştı. İki hafta önce düzene giren yemek alışkanlığı üç gündür bozulmuştu. Aynı uyku düzeninin bozulduğu gibi.. Ela üç gündür mutsuz ve sıkıntılıydı. İsteme günü yaklaştıkça huzursuzlanıyordu.


İki hafta önceki mutluluğunu düşündü. Bunun sebebi Koraydı. Koray... İsmi bile Ela'nın içini huzurla dolduruyordu. Tüm telaşlarından tüm endişelerinden sıyrılıyordu sanki.. Son zamanlar Koray'ın davranışları Ela'nın içini hoplatıyordu.


Korayla çalışmaya başlayalı iki hafta oluyordu. Bu zaman zarfında projenin üstünde birlikte çalışmışlardı. Koray'ın ne istediğini tam olarak bilip onu Elaya güzelce aktarmasıyla güzel bir iş ilişkisi kurmuştular. Ela, proje bitene kadar Koray'ın şirketine taşınmıştı. Koray ona güzel bir oda, tam donanımlı bilgisayar ve yaşam enerjisi vermişti. Şayet şu aralar Ela'nın en çok aradığı şeydi bu. İlk haftalar babası onu arıyor ve yaşam enerjisini emiyordu. Ela, babasına sadece bir hafta dayanabilmişti. Bir haftanın sonunda isteme işini kabul etmek zorunda kalmıştı.


Sonunda düşüncelerinden ayrılıp yola çıktı. Evine uğrayıp soğuk bir duş aldı. Koyu bir kahve ile kendisini mutsuz bir akşama hazırladı. Akşam için hazırladığı elbisesini giyip tekrar yola çıktı. Babasının evine yaklaşırken telefonuna gelen aramayı hoparlöre aldı. Bıkkın bir şekilde "Alo" dedi.


"Tatlım ben geldim. Kapıdayım. Sensiz içeriye girmek istemedim."


"İyi yaptın Edoşum. Bensiz babama maruz kalmanı istemezdim. Ben de yaklaştım. İki dakikaya gelirim."


"Tamam Eloşum bekliyorum. Heh bu arada Kerem gelemedi. Yakın bir arkadaşına kız istemeye gidecekti. Ne tesadüf değil mi? Akşam, uykuları gelip huzursuzluk çıkarmasınlar diye çocukları da Leyla annemlere bıraktım."


"Aşklarımı çok özlemiştim. Neyse bir gün uğrayıp onları görürüm. Bu gün yanımda sen varsın ya bu yeter bana Edoşum."


İçeriye girdiklerinde Hülya ablasının koşuşturduğunu gören Ela, üzgün bir şekilde konuştu.


"Kusura bakma Hülya abla her şeyi senin üstüne attık."


"Kusuru olur mu güzel kızım? Senin mutluluğun için gerekirse üç gün oturmam." dedikten sonra Elanın bitkin halini gören Hülya elini Elanın anlına koydu.


"Ancak güzel kızım sen hiç mutlu değilsin?"


Eda dayanamayarak söze girdi. "Nasıl mutlu olsun Hülya abla, babası kıza psikolojik baskı yaparak istemeyi kabul ettirdi. Söylemedi demeyin bu adam bu baskıyla kıza çocukta yaptırır."


Eda bunları bir anda sinirle ağzından çıkarırken Elanın rengi bir ton daha atmıştı. 'Babası bu kadarına da karışır mıydı sahi? '


..................................................


"Gittiniz mi?"


"Şu an kapıdayız. Mehmet amca, Ozan ve ben. Ozanı bir görsen Koray, üstündeki takım elbise ve elindeki çiçek, çikolatayla tam bir bayram çocuğu gibi görünüyor." diyerek Ozanla dalga geçerken kahkahalarla gülüyordu Kerem.


Kerem'in dedikleriyle Koray' ın da dudaklarında keyifli bir gülümseme belirdi.


"Oğlum geç kalma. Bu eğlence kaçmaz" dedi Kerem.


"Tamam son düzeltmeleri yapıp çıkıyorum." diyerek bilgisayarını kapattı Koray. Ceketini giyerken Ela'nın son günlerdeki solgunluğu aklının bir köşesinde kendini hatırlatıyordu. 'Acaba Ozanın gösterisine gitmeyip Elaya bakmaya mı gitseydi?'


Daha sonra Ela'yı rahatsız etmemesi gerektiğini düşünerek arabasına atladı. Ozanın attığı mesajdaki adrese doğru arabasını sürdü.


Eve varıp kapıyı çalarken gözleri elindeki telefondaydı. Acaba Ela hasta mı olmuştu. O yüzden mi erken çıkmak istemişti? Ela odadan o kadar hızlı çıkmıştı ki Koray izni neden istediğini bile soramamıştı. Eli Ela'nın adının üstünde arama tuşunda gezinirken kapı açıldı. Kafasını kaldırınca Gökgözlerle karşılaştı.


"Ela? "


"Koray, sen ne arıyorsun burada?"


"Ne demek ne arıyorum. Arkadaşıma kız istemeye geldik de senin ne işin var burada."


Ela'nın Gökgözlerinin dolduğunu gören Koray o an da beyninden vurulmuşa döndü. "Ozanla evlenecek olan o bahtsız kadın sen misin?"


Ela, dolmasına engel olamadığı gözleriyle Koraya bakarken Koray'ın ona bahtsız demesiyle göz yaşları özgürlüğüne kavuştu. İstemeye yarım saat önce gelmişlerdi. Ela gördüğü anda Ozana gıcık olmuştu. Ozan'ın dudaklarındaki pis gülüş ve gözlerindeki alaycı bakışlar Ela'nın içini kaldırmaya yetmişti. Tüm bunlar yetmezmiş gibi Ozanın, Keremin arkadaşı olduğunu öğrenmek Elaya ağır gelmişti. Kerem kapıdan girince Ela ile Eda şaşırmıştılar. Eda şaşkınlığını atarak kocasına sarılmıştı. Keremin ilk gelirken yüzünde oluşan gülümseme yarım saattir kaş çatmaya bırakmıştı. İçeride eğlenenler sadece babası, Ozanın babası ve hiç şüphesiz Ozandı. Ela, Eda ve Kerem gerginlikten patlamak üzereydi. Bunun üzerine Korayı kapının önünde görmek ve Ozanın arkadaşı olduğunu öğrenmek Ela'nın kendini bırakmasına neden olmuştu.


Koray bir an bile düşünmeden içeriye adım atarak Elayı boş olduğunu dahi bilmediği bir odaya çekti. Kapıyı kapar kapamaz Elaya sarıldı. En son iki hafta önce Elayı yine böyle kollarında tutmuş onu Ankara'ya göndermemişti. Belki yine Elayı böyle sımsıkı tutar ve Ozana göndermezdi..


Ela'nın sakinleştiğini hissedince ondan ayrıldı. Ancak avuç içleri hemen Elanın yanaklarını kavradı. Elanın gökmavilerini kendi gözlerine kilitledi.


"Anlat!" dedi. Engel olamadığı bir şekilde sert çıkan ses tonuyla.


Ela ellerini Korayın ellerinin üstüne koyup yüzünden çekmeye çalıştı. Korayın bırakmasıyla geriye çekildi. Sanki az önce ağlayan o değilmiş gibi dik dik Koraya bakmaya başladı.


"Neyi anlatayım? Her şey ortada görmüyor musun?"


"Ortada olan tek şey senin mutsuzluğun.. Niye Ela? Bunu niye kendine yapıyorsun?"


"Bir şey yaptığım yok! Her kız gibi evlilik için adım atıyorum."


"O adımı tanımadığın bir adam için attığının farkında mısın acaba?"


"Sana ne Koray" diyerek arkasını dönüp kaçmaya çalıştı Ela. Bir kere daha kendini Korayın gözünde düşürmeyecekti. Olanları Koraya anlatırsa Koray onun aciz biri olduğunu anlardı. Babasına karşı çıkamayacak kadar aciz bir kızdı Ela..(!)


Koray sinirlenerek Ela'nın kolunu tutup çekerken Elayı kendi bedenine hapsetti. Bu yakınlık ikisini de sakinleştirirken Koray Ela'nın yüzünü kaldırarak gözlerini tekrar birleştirdi.


"Bu evlilikte babanın çıkarı ne?" Ela, kahve yeşil harelere bakarken düşündü. Bir insan nasıl olur da bir insanın kalbini bu kadar hızlandırabilirdi? Korayın sorduğu soru beynine geç çarparken irkildi. Anlamıştı..


"Mehmet Amcayla yakın arkadaşlar . Anlasana! hem çocuklarını hem de şirketlerini evlendirmek istiyorlar"


"Çok saçma!"


"Öyle ama gel de bunu babama anlat."


"Tamam anlatırım. Sen yeter ki mutsuz olma. Ben babanla konuşurum." Ela'nın gözleri irice açıldı. Söz gelimi anlat demişti. Ancak Korayın bakışlarındaki kararlılıktan babasıyla gerçekten konuşacağını geçte olsa anlamıştı.


"Hayır Koray. Babamla konuşmayacaksın"


"Ne yani babanla konuşmayayım da sen o şerefsizle mi evlen?"


"Hani o senin arkadaşındı. İnsan arkadaşına şerefsiz der mi?" Ela gereksiz ve saçma bir şekilde başka bir konuya geçmişti.


"Der! O şerefsizin senin hakkında düşündüklerini bilsen sen de derdin"


"N..ne düşünüyor." diye kekeledi Ela.


"Bunu sana söylemeyeceğim. Şimdi yolumdan çekil" diyerek Elanın fark etmeden Korayın göğüslerine dayadığı avuç içlerini aşağı indirdi Koray.


Koray o kadar hızlı odadan çıkmıştı ki Ela ne yapacağını şaşırmıştı. Kapının açılmasıyla donukluğu çözüldü.


"Kızım kahveler oldu. Hadi gel de servis et"


"Geliyorum Hülya abla."


"Bak kızım bunları babalara ve arkadaşlarına verip gel. Sonra da damadın kahvesini götür."


Ela, tedirgin bir şekilde kahveleri servis ederken sürekli Koraya bakıyor, Koray ise ondan tarafa hiç bakmayıp Ela'nın babasıyla sohbet ediyordu.


Mutfağa dönüp kalan son iki kahveye yöneldi. "Yeni bir misafir varmış. Ona da kahve yaptım. Aman kızım karıştırma sağdaki damadın kahvesi."


"Ne yaptın Hülya abla?"


"Biraz tuz ve biraz da pul biber koymuş olabilirim" derken yaşından daha genç bir kıkırtı dudaklarından firar oldu. Ela da gülümsedi. Ancak gülümsemesi sadece saniyelikti. İçeride olanları anlayamıyordu. Koray az önce babasına kızgın iken şimdi babasıyla tatlı tatlı sohbet ediyordu. Demek o da anlamıştı babasını vazgeçiremeyeceğini.


Sağdaki kahveyi yüzünde hala salak bir gülümseme olan Ozana uzattıktan sonra kalan kahveyi Koraya uzattı Ela. Koray işte o zaman gözlerini Ela'nın gözlerine çevirdi. Yeşil-kahve gözlerde kızgınlık varken dudaklarına yapay bir gülümseme oturtmuştu Koray. Ela nefesinin kesildiğini hissederken kendini o delici gözlerden zor koparabildi. Arkadaşının yanındaki sandalyeye otururken ölüm fermanını yazacak olan o sözleri işitti.


"Mustafa seni kardeşim gibi görürüm bilirsin."


"Bilirim Mehmet ben de öyle görüyorum."


"Yalan yok. Oğlum biraz serseri biraz işe yaramazdır."


"Genç o dostum. Olur öyle şeyler"


Mehmet bey başını olumlu anlamda sallayarak arkadaşına katıldığını belli ederek devam etti. "Ancak inanıyorum ki evlilik oğlumu yola getirecek. Sebebi ziyaretimiz belli. "


Ela babasına boş gözlerle bakıyordu. Adam kalkmış çocuğunun ne kadar hayırsız olduğundan bahsederken babası da bunların olağan olduğunu söylüyordu. Ela bir an bağırmak istedi. Bunlar olağan falan değil. Saçmalık bu! Neden tanımadığı ve sevmediği bir adamla evlenecekti ki.. dayanamayıp itiraz edecekti ki iki haftadır aşinası olduğu sesi duydu.


"Kahve'nin tuzlu olması sorun değil içerim ama keşke isot kullanmasaydınız." Ela dahil olmak üzere herkes şaşkınca Koraya bakıyordu. Hülya hanım ise gülümseyerek bakıyordu. Ela ile Koray'ın odadaki konuşmasına şahit olmuştu. Bu yüzden tuzlu kahveyi sol taraftaki bardağa koyarak Ela'yı yanlış bilgilendirmişti.


Mehmet bey gülümsemeye çalıştı. "Yanlışlık olmuş demek oğlum." Ela o kadar çok gergindi ki. Koray'ın dediği şeye kıkırdadı. Kahveleri karıştırdığı için kötü kahveyi Koray'a mı vermişti. En komiği de Hülya ablası kahveye isot mu atmıştı? Babası ters ters bakarken eliyle kıkırtısına engel oldu.


Koray günlerdir Ela'nın gülüşüne hasret kaldığından, dudaklarındaki gülümsemeyle Ela'nın kıkırtılarını elleriyle boğma çabasını izledi. Daha sonra Ela'nın babasına döndü."Aaa pardon böldüm değil mi? Kusura bakmayın. En son ne diyorduk. Heh! Sebebi ziyaretimiz belli"


Mehmet bey, "Tamam oğlum bundan sonrasını ben-.." diyemeden Koray tekrar lafa girdi.


"Ela'yı kendime istiyorum.." Ela dahil herkes nefesini tutmuştu. Uzun bir sessizlik ten sonra söze hiç girmeyen Ozan bir anda yükseldi. "Koray sen nasıl arkadaşsın? İnsan arkadaşına istemeye geldiği kıza göz koyar mı?"


"Tabi ki koymaz. Ancak sevdiğim kadının da arkadaşımla evlenmesine de izin veremem."


Ela dahil olmak üzere herkes şaşkınlıktan konuşamadı. Ela sevdiğim kadın kısmında takıldı kaldı. Koray onu seviyor muydu?


Elanın babası Mustafa sinirden kızarırken, Mehmet bey mahcup, Eda ile Kerem ise rahatlamış görünüyorlardı.


Mehmet bey konuştu. "Koray oğlum sen ciddi misin? Ela'yı tanıyor musun?"


"Ciddiyim Mehmet amca. Zaten Ela yanımda çalışıyor. Ela ile kavga ettik sanırım benden intikam almak için sizi kabul etti. Ancak" derken gözlerini Ela ile birleştirdi. Elanın gözlerinin içine baka baka "Biz birbirimizi seviyoruz." dedi.


Babası ani bir kükremeyle yerinden kalktı. "Ela, burada neler oluyor? Böyle bir şey var mı? Gözlerimin içine bakarak ve doğruyu söyle ve emin ol ki yalan söylersen ve ben de bunu anlarsam baban olduğumu unuttururum sana.!"


Ela iki arada bir derede kalmıştı. Herkesin gözü üstündeydi. Ne yapacaktı? Doğruyu söyleyip Ozanla evlenecek mi? Yoksa yalan söyleyip onu tekrar zor durumdan kurtaran bu adamın oyununa mı katılacaktı?


Bölüm Sonu...


Loading...
0%