@dikenligul
|
"Pantolon ve tişörtle evlenen enteresan bir çiftsiniz." dedi Eda. Karısına katılarak kafasını salladı Kerem. "Oğlum çok enteresansınız. İnsan hiç arkadaşını nikah saatinden bir saat önce arar mı?" "Öyle olması gerekiyordu abi uzatma işte." Koray da durumun böyle gelişmesinden memnun değildi ancak Ela'nın isteğine uymak zorunda kalmıştı. Ela nikahın öyle abartılmamasını ve sadece Kerem ile Eda'nın gelmesini istemişti. Nikahlarına bir saat kala Eda ile Kereme haber verip şahitleri olmalarını istemişlerdi. Şimdi ise imzalar atılmış salonun dışında konuşuyorlardı. Koray cebinden alyansları çıkararak Ela'ya uzattı. "Koşturmadan alyansları parmağımıza takacak zaman bulamadık." derken Ela'dan elini istedi. Ela elini arkasına saklayarak boş gözlerle Koray'a baktı. "Koray yüzük takmasak, yani ne gerek vardı." Koray'ın kaşları çatıldı.. "Tamam takmayalım. Baban niye yüzük takmadığımızı sorarsa açıklamasını sen yaparsın o zaman." Ela babasının ismini duymasıyla sakladığı elini hemen öne çıkardı. "Dur! Takalım o zaman" Koray dudaklarında oluşan gülümsemeyle Ela'nın elini kavrayarak alyansı narin parmaklarına geçirdi. Eğer yüzüğü takarken Ela'nın kasıldığını görmeseydi O narin parmaklara dudaklarını değdirmek isterdi. Ancak bunun Ela'yı huzursuz edeceğinden adı gibi emin olduğundan yapmadı. "Neyse biz görevimizi yaptığımıza göre artık gidebiliriz"dedi Kerem. "Beni de eve bırakır mısınız?" Ela'nın sorusuna herkes şaşırdı. İlk konuşan Koray oldu. "Hangi eve?" "Kendi evime" "Eloş'um siz hani az önce Koray ile evlendiniz ya. Evli çiftlerin aynı evde kalması gerekir." Ela boş gözlerle arkadaşına baktı. Ne yani Koray birlikte kalmak mı istiyordu? "Neyse abi siz gidin biz aramız da konuşup hallederiz" diyerek Eda ile Kerem'i gönderdi Koray. "Sanırım bir yerlere oturup konuşmalıyız." ........................... "Ela önce sen başla. Seni rahatsız eden şey ne?" "Beni rahatsız eden bir şey yok Koray" diyerek çaresizce etrafa bakındı Ela. "Seni rahatsız eden ben miyim? Bak Ela biz bir karar aldık ve bunun neticesi de çantanda duruyor. Çıktığımız bu yolda birbirimize dürüst olmalıyız. Bu yüzden tekrar soruyorum sorun ben miyim?" Ela, umutsuzca kafasını eğdi. "Hayır sorun sen değilsin, sorun benim. Bundan sonra ne olacak, biz ne olacağız bunlar hep belirsizlik ve bu belirsizlik beni geriyor." Koray, Ela'nın yavaşça çözülmesiyle derin bir nefes aldı. "Konuşalım o zaman. İlk konu ev. Evlerimizin birleşmesi gerektiğini konuştuk zaten. Ben benim evimde kalmanız gerektiğini düşünüyorum. Sen?" Ela ellerine bakarak düşündü. Elbette kendi evinde kalmak isterdi ama babası, Korayla birlikte yaşadıkları evi görmek isterse onu kendi evine getiremezdi. Normalde Ela'ya bir erkekle evde kalacağını söyleseler herhalde inanmazdı. Aklı bu düşünceyi kabul etmese bile kalbi çoktan kabul etmişti. .Koray' ı yeni tanımasına rağmen ona güvenmesinin nedeni neydi? Nedeni kalbiydi.. Kalbi her şeye rağmen Koraya inanıyordu. Kabul etmekten başka çaresi yoktu Ela'nın. "Tamam senin evinde kalalım." dedikten sonra aklında oldukça yer tutan soruyu sordu. "Madem birbirimize açık olacağız. Önemli birşey sormak istiyorum.. Biz aynı yatakta mı yatacağız?" Ela'nın en büyük çekincesi-heyecanı- bu idi. Koray Ela'nın sorduğu soruya ne cevap vereceğini bilemedi. Ela'ya karşı hisleri onu ilk gördüğü andan belirmişti. Ancak bunu Ela'ya söyleyip onu korkutamazdı. "Açıkçası ben beraber yatmamız gerektiğini düşünüyorum. Evim annemlerin, teyzemlerin ve hatta Keremin evinin yanında. Bizim aile kalabalık ve fazla rahattır. Bu yüzden hiç beklemediğimiz bir anda her yerden çıkabilirler." Ela'nın gözü korktu. Birlikte yatmakta ne demekti? Tamam kalbi Koray'a güvenebilir onu incitmeyeceğini bilebilir ama beyni hala kırmızı alarm veriyordu. Bir kadın ve erkek nasıl aynı yatakta hiçbir şey yapmadan yatabilirdi ki? Ela dudaklarını kemirmeye başlamıştı. "Koray bu biraz fazla olmaz mı?" diye tereddütlü bir sesle sordu. Koray Ela'nın gözlerindeki korkuyu görünce hafif güldü. "Korkma hemen. Aynı yatakta yatacağız ama seni kadınım yapmayacağım.." Ela'nın tereddütlü hali üzüntüye döndü. Seni kadınım yapmayacağım. Bu cümle Ela'nın canını acıtmıştı.. Koray karşısındaki kadının iç dünyasında ne yaşadığını bilmek için can atıyordu. Ela'nın ne düşündüğünü ne hissettiğini bilememek Koray'ın canını sıktı. Karşısındaki kadın hem tanımadığı bir adamla evlenecek kadar cesur hem de ona dokunmasından ödü kopan bir serçe gibi davranıyordu. Her şeyi konuşmaları gerektiğini düşündü. " Ela biliyoruz ki bu evlilik teklifini seni zor durumdan kurtarmak için düşünmeden yaptım ama daha sonra düşününce bu evlilik işinin bana da yarayabileceğini anladım. Annem sürekli evlilikle ilgili başımın etini yiyordu. Şimdi seninle evlenmemiz onu biraz sakinleştirir ve bana kız bakmaktan vazgeçer." "Ah demek öyle. Sevindim senin de işine yaradığına." Derken sesi hiçte mutluymuş gibi çıkmıyordu Ela'nın. "Ne güzel işte artık annen başının etini yemez." " Bu evlilik bile annemin başımın etini yemesini bir kaç aylığına durdurur. Üç bilemedin beş ay sonra bu sefer de çocuk diye tutturur.." Ela çocuk kelimesini duyunca içtiği limonata boğazına takıldı. Bu adam kafayı yemişti! Öksürmekten kızarırken Koray yanına oturup bir yandan sırtına vururken bir yandan eline peçete uzatıyordu. Ela iyi olduğuna kanaat getirince kafasını sallayarak Korayı sandalyesine gönderdi. "b-ben yanlış duydum sanırım." diyerek kekeledi. Koray sakince konuşuyordu. "Yanlış duymadın Ela.. Benim yaşım geldi de geçti artık. Sevgililik oyunu oynayacak hevesim de kalmadı. Ben bu kısa yaşamımızda beni dinlendiren, gönlüme hitap eden bir yol arkadaşı arıyorum. Bu neden sen olmayasın ki? " "K-koray diyerek itiraz etmeye çalışacakken Koray izin vermeyerek Ela'nın ellerini kavradı. "Devam etmeme izin ver! " dedi. Ela'nın sessizliğini onay olarak görerek devam etti. "Açıkçası ben 3 ay boyunca birbirimizi gerçekten iyi tanımamızı istiyorum ve bu üç ay sonunda ikimizin kararı neticesinde ya bu evliliği bitirir ya da gerçeğe döndürürüz.." 3 ay bir evde Ela ile kalacak ve bu 3 ayın sonunda ya onu ya tamamen kaybedecek ya da tamamen kazanacaktı. Onu Karahanlı Kadını yapacak ve bir daha bırakmayacaktı.. Koray, Ela ile aralarında böyle bir konuşma geçmesini planlamamıştı. Ela burada karşısında otururken bir anda ağzından çıkmıştı sözleri. Olabilir miydi? Korayla gerçek bir evlilik mümkün müydü? Ela bu düşünceye içinin ısındığını düşündü. Ancak içinde bir yerlerde bitip dinmeyen bir korku vardı. Bu kordu nedendi? Koray'dan mı yoksa bağlanmaktan mı? En kötüsü de Kalan olmaktan mı..? En iyisi her şeyi zamana bırakmaktı.. Koray'ın dediklerine cevap vermeyip aklındaki diğer soruyu sordu. "Peki ya şu tanıma aşamasında başkaları olacak mı? Yani şey demek istediğim. O ev senin sonuçta. Eğer evde olmadığım zamanlar evine birilerini getirmek istersen.. ben şey.." diyerek kızardı Ela. Koray Ela'nın başta ne demek istediğini anlamasa da sonrasında Ela'nın kızarmasıyla cümlenin devamını anladı. "Ela şu an gerçek bir evliliğimiz olmayabilir ancak ben bir söz verdim seni baban hatta ben dahi herkesten koruyacağım. Senin dedikodular yüzünden üzülmene dayanamam. Bu yüzden evliliğimiz süresince sana sadık kalacağım. Aynısını senden de isteyeceğim." Ela kafasını eğdiği ellerinden kaldırarak dolu gözlerle Koray' a baktı. Böyle bir adam gerçek olabilir miydi? "Teşekkür ederim ve kabul ediyorum hem seni tanımaya hem de sana sadık olmaya.. " Sana ve bu güzel kalbine.. ............... Konuşmadan sonra iki tarafta sakinleşmişti. Koray Ela'nın birbirlerini tanımalarını kabul etmesinden dolayı mutlu iken, Ela ise Koray tarafından aldığı güven ile huzurluydu.. Kafeden kalktıktan sonra ilk işleri Ela'nın evine gitmek olmuştu. Ela'nın önemli eşyaları valizlere konarak Koray'ın evine taşınmıştı. Akşam Korayın evlendiğini duyan herkes yemeğe gelmiş, maaile yemek yenmişti. Herkes mutlulukla evlilik haberini kutlarken Koray'ın annesi Nadide hanım ilk yarım saat yüzünü asmış daha sonra düğünü onun yapması koşuluyla gelinine ısınmıştı. Koray ile Ela misafirleri ağırladıktan sonra salondaki koltuğa kendilerini yorgunca bıraktılar.. Koray bu yorgunluklara alışkındı ancak Ela için zordu. Üstünden bir buldozer geçmiş gibi yorgundu. "Cidden ailen fazla kalabalıkmış Koray." "Sana demiştim. Çok yoruldun değil mi?" "Yoo "derken esnemeye başladı Ela. Yorgunluktan kanepede uyuma fikrine sıcak bakmaya başlamıştı. "Hadi kalk bir an önce üstünü değiştir öyle yat." diyerek Ela'nın elini elinin içine alarak Ela'ya kalkmasında yardımcı oldu Koray. Ela ise uyku-uyanıklık hali arasında Korayın yönlendirmelerini kabul etti. Yatak odalarına geldiklerinde Koray birlikte yerleştirdikleri kıyafetlerden beyaz saten pijamaları alarak Ela'ya verdi. "Sen banyoda üstünü değiştir. Çok oyalanma hemen yatağa gir." Ela kafasını sallayarak banyoya girdi. Halsiz bir halde üstünü değiştirip dişlerini fırçaladıktan sonra aynadaki yansımasına baktı. Yeni bir evde ve tanımadığı bir adamla yatacaktı bu durumda hissettiği tek şey heyecandı. Uzun saçlarını tararken elleri titredi. Ne yapacaktı şimdi. Az önce uykulu hali ne güzeldi. Uykusunun açılması kötü olmuştu. Daha fazla banyoda duramayacağını bildiği için dışarı çıktı. Oda boştu. Acaba Koray birlikte yatma fikrinden vaz mı geçmişti? Bu da demek oluyor ki birbirlerini tanıma fikrinden de vazgeçmişti.. Ela'nın boğazı düğümlendi. Daha ilk günden Koray sözlerini tutmuyordu. Gözleri yatağa dalarken görünüşü bulanıklaştı. Ne güzel bir ağlamadığı kalmıştı! O da şimdi olacaktı. Kapının açılma sesiyle sıçradı. "Ben sana ne dedim Ela. Oyalanmadan yatağa niye girmedin." Ela derin nefes alarak kendini toparladı. Koraya taraf dönerken Koray'ın da pijamalarını giydiğini görmüştü. Onunda üstünde kendi pijaması gibi saten mavi pijama vardı. Ela, bir an gülmek istedi. Ne salaktı. Koray'ın üstünü değiştireceği neden aklına gelmemişti ki "Ben şimdi giriyordum." diyerek gözlerini kaçırdı. Yatağa girip çarşafı ağzına kadar çekerek gözlerini yumdu ve nefesini tutarak bekledi. Koray'ın ağırlığıyla çöken yatağı hissetti. Enteresan bir duyguydu bu. Bu yaşına kadar tek başına yatarken şimdi yatakta başka birisinin ağırlığını sıcaklığını hissetmek bambaşkaydı. "Uyuyamıyor musun?" Ela gözlerini açmadan kafasını olumsuz anlamda salladı. Gözlerini ne kadar açıp Koray'ın yeşil-kahve harelerini görmek istese de yapamıyordu. İçinden bir yer onu engelliyordu. Biliyordu ki Koray'ın o güzel gözlerine bakarsa o gözler onu bilmediği diyarlara sürükleyecek kalan uykusunu da alıp götürecekti. Koray'ın kahkahasını işitti. "O zaman uyutalım seni. Sana bilmediğin bir şey anlatmamı ister misin?" Ela'nın da dudakları kıvrıldı. Bu sefer de gözlerini açmadan kafasını olumlu anlamda salladı. Şu an Koray'ın kendisine dönmüş ve onu izlediğini biliyordu. Bunu bilmek gözlerini sımsıkı kapatmasına neden oluyordu. "Biliyor musun neden erkeğe koca kadına da onun karı demiş eskiler? Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de.. İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden koca dediklerini. Çünkü koca bilge demektir. Yüce demektir. Koca demek, dağ demektir ve kadına da kocanın karı demişler.. Bakma şimdi evlenenlerin karı koca ilan edildiğine koca ve onun karı olmalıdır aslında.. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür süsü olmalı dağın.. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ. Ne kadar yüce olursa olsun yarım görünür.. Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın! Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem ama sen anla. Eşim olma, karım ol. Beni tamamla.." Ela'nın yüzüne vuran sıcak nefesle birbirine kenetlediği gözleri titredi. Heyecandan kalbinin dışarıya çıkacağını sandı. Vücudu hafif hafif titrerken alnında sıcak bir dokunuş hissetti. Uyku ile uyanıklık arasındayken onu rahatlatan kocasının berrak sesini duydu. "İyi geceler karım.." Bölüm Sonu.. |
0% |