@dikenligul
|
Aysu buna izin vermeyecekti. Yıllar ondan çok şey almıştı. Daha da almasını istemiyordu. Onlar geç kalmıştı mutluluğa. Belki Uğur kendini bu kadar gizlemeseydi, ya da Aysu biraz daha gurursuz olup o gün ona gitme deseydi.. Yapamamıştı işte gururu ilk kez aşkının önüne geçmiş ve o damın beş yıl önce gidişine sessiz kalmıştı. Tıpkı şu an olduğu gibi.. Sahi çocuğunun babası, uğruna acılar çektiği Uğuru ondan tekrar mı gidiyordu, bu kadar basit miydi her şey? Oğlu ona alışmışken ve daha Aysu intikamını almamışken onun gitmesine sessiz mi kalacaktı? "Hayır gidemezsin!" diyerek hızla yerinden kalktı Aysu. Odanın anahtarını bile almadan kendini koridora attı. Sağına soluna bakınarak Uğuru görmeye çalıştı. Gözleri koridorun başındaki asansöre kayarken hızlı adımlarla yukarıya çıkan asansöre yöneldi. Asansörün açılmasıyla dedesinin kucağında kırmızı gözleri ile annesine bakan çocuk bir anda annesinin kucağına atıldı. "Anne babam yine mi gidiyor?" Aysu şaşkınlıkla dedesine baktı. Hulusi bey de üzgündü. " Uğur, aşağıda taksi bekliyor ve bizimle vedalaştı." Aysu kucağındaki çocuğu dedesine tekrar verirken son kez oğlunun yanaklarını kavrayarak gözlerinin içine baktı. "Bu kez terkedilmeyeceksin bebeğim sana söz veriyorum" diyerek açtığı asansöre bindi. Asansör kapısı kapanırken oğlunun endişeli haline göz kırparak onu gülümsetti. Oğlu sayesinde gülen yüzü asansör kapanırken asılmıştı. Asansör yavaşça aşağı inerken Aysu da kendini hazırlıyordu. Suratına ciddi bir ifade oturtarak lobide bekleyen adama doğru yürüdü. Kendinden emin adımlarını atarken ona arkası dönük oturan adama az bir mesafe kalınca durarak konuştu. Boş lobide sesi yankılandı. "Sen her zaman zoru görünce kaçar mısın Kayalı?" ........................................... Uğur için Aysu ile o konuşmayı yapmak çok zor olmuştu. Her ne kadar dışarıya hiç derdi olmayan, şımarık biri gibi görünse de içindeki güvensizlik ve sevgisizlik hissi onu hiçbir zaman terk etmemişti. Bir kadından aldığı darbeyi bir kadına anlatacağı aklına bile gelmezdi ancak olmuştu işte. Aysu'ya hayatını karartan, onu böylesine birine çeviren kadını anlatmıştı. Geç kalmışlık hissi tekrar tekrar içini yiyordu. Keşke kendini araya yıllar, denizler ve üzüntüler girmeden önce açsaydı ona.. Birden kucağına sevinerek atlayan çocuğun yüzü belirdi gözlerinin önüne. Asansörden çıktıktan sonra 'babam' diye bağıran çocuğun sesini hemen tanıyarak arkasını dönmüştü. Her zaman ki gibi kucağına koşan çocuğu yakalayarak ayağa kalkmıştı Uğur. Çocuk sakalıyla oynarken dedesi ile göz göze gelen Uğur dedesine bir anlık siniri ile gideceğini söylemişti. Bunu duyan küçük çocuğun gözleri dolmuş dudakları titremişti. Daha sonra çatılı kaşları ile adamın kucağından dedesine gitmek istemişti. Dedesi hiçbir şey söylemeden arkasını dönerken çocukta gözlerini ondan kaçırmıştı. Uğur onları tekrar bırakıp gidemeyeceğini çok iyi bilmesine rağmen ağzından iki keredir gideceği çıkmıştı. Şimdi boş lobide oturup ne yapması gerektiğini düşünürken lobide yankılanan o sesi duydu. Duyduğu cümle ile taşlaşan kalbinin yeniden yeşerdiğini hissetti. Yüzündeki sırıtmayla ayağa kalkarken karşısında duran kadından gözünü ayıramıyordu. "Öğrendin işte.. .Benim hayatım hiçbir zaman kolay olmadı. Bende sürekli en iyi bildiğim şeyi yaptım." diyerek kollarını iki yana açarak başını sağ omuzuna eğmişti. Aysu adamın bu söylediğine alaycı bir gülüş sergilerken kafasını sallayarak adama doğru bir adım attı. "Kaçtın! Şu an ki gibi.." Aysu'nun adımına karşılık Uğur da bir adım attı. "Karım benden nefret ederken kaçmayıp da ne yapayım?" Aysu kaşını kaldırarak adımını attı. "Savaşmalısın." "Kimin uğruna?" "Oğlunun uğruna" Uğur tüm adımları atıp Aysu'nun karşısında durdu. "Oğlumuz ve senin uğruna kalıp savaşacağım." Aysu kafasını iki yana salladı. "Bu saatten sonra benim için gölge yapma yeter Uğur." "Üzgünüm bu saatten sonra gölgen olacağım Su perisi" diyerek Aysu'nun belini kaslı koluyla kavradı Uğur. Aysu belinin aniden tutulup çekilmesiyle Uğurun kaslı göğsüne ellerini koyarak kendini uzak tutmaya çalıştı. "Neden?" diye sordu nefes nefese. "Çünkü seviyorum seni" Aysu duyduğu şey ile nefesinin kesildiğini hissetti. Bu adam onunla oynuyor olmalıydı. Kalbini bir parçalayıp bir topluyordu. Aklı bu sefer kalbini dinlemeyecekti. Yüzündeki yorgunlukla gözlerini adamın gözlerinden çekmedi. "Sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildir Kayalı. Uğur kollarındaki kadının kokusundaki huzuru soluyordu. Ona bu kadar yakınken uzak olmak hoşuna gitmiyordu. Kadının hızlı çarpan kalbine inat gözleri inançsız bakıyordu ona. "Kolay olmadığını biliyorum seninle artık zoru yaşamak istiyorum bayan Kayalı" "Bitti o şiir, başka mısra istemem bay Kayalı" dedikten sonra Uğuru itti. Ancak Uğurun tutuşundan kurtulamamıştı. Uğur kadının kokusunu kaynağından solumak için saçını yana çekerek kulağına yaklaştı. Hassas deriye burnunu sürterken derin bir nefes çekti içine. Çektiği kokuyla ciğerleri bayram etmişti. Buğulu sesiyle Aysuyu ikna etmeye çalıştı "Her kadın en sevdiği şiirine devam etmek ister ve ben söz veriyorum, milyonlarca mısra yazacağım bize" Aysu Uğurun hareketleri ile titrerken, burnuna gelen erkeksi kokuyu ve vücuduna yaslı erkeksi vücuda rağmen güçlü durarak son kez adamı ittirdi. Bu kez adamdan ayrılmayı başarabilmişti. "Pekala elinden geleni ardına koyma! Ne de olsa artık şiir sevmiyorum" diyerek gitmek için arkasını döndü. Aysu arkasını dönüp giderken Uğurun son söylediğini duymuştu. "Sen öyle san su perim. O şiiri tekrar sevdireceğim sana." Aysu arkası dönük halde kafasını iki yana sallarken tekrar yara almamayı diledi. Bölüm Sonu.. |
0% |