@dikenligul
|
Aysu odasından çıkarken aynı anda yanındaki kapı açıldı. Gözleri karşısındaki mavi gözlerle birleşince gülümseyerek göz kırptı. Adımlarını hızla atarak Uğurun kucağında ona iri mavi gözleriyle bakan oğluna eğildi. "Günaydın bebeğim" Oğlunun babasına bulanmış vanilya kokusunu içine çekip öperken Uğurun kasıldığını hissetmişti. Uğur kadının yakınlığı ile onu tutmak isteyen ellerine karşı gelmeye son vererek kadının ince belini kavradı. Şimdi bir kolu oğlunu diğer kolu da karısını sarıyordu. Aysu bedeninin adama yaslanması ile neye uğradığına şaşırdı. Şakağında hissettiği dudaklar ile içi erirken adamın hafif boğuk sesiyle daha ne kadar Uğuru yok saymaya çalışacağını kendisi de bilmiyordu. "Sana da günaydın Su perim" Aysu sinirli gözlerle Uğura baktı. Bu adamdan bu kadar çabuk etkilenmeyi bırakması gerekiyordu. Oğlunun gülen gözlerle onları izlediğini gördüğü için Uğurun kulağına gülerek yaklaştı. Gülen yüzü burnuna dolan adamın kokusuyla soldu. Özlem duyduğu kokuya bu kadar yakın olmak Aysuyu sarstı. Kendini toplamaya çalışarak adamın kulağına fısıldadı. Uğur kadının derince soluduğu nefesle kendisini kokladığını düşündü. Vücudu istemsizce kasıldı. Bu ona aralarında geçen mahrem anıları hatırlatmıştı. Daldığı anılardan kulağındaki hırçın ses ile ayrıldı. "Hemen bırak beni!" Uğur kollarındaki sinirli karısına kısa bir bakış attı. Bakışlarını kilitlendiği gözlerden çekmeden dudaklarını mis gibi kokan saçlara değdirerek oraya minik bir öpücük kondurduktan sonra kadını serbest bıraktı. Aysu, adamın onu bırakmasıyla bir an boşluğa düşmüş gibi hissetti. Böyle hissetmemeliydi. Bunu kendisi istemişti değil mi? Öyleyse içindeki bu boşlukta neydi? Aysu derin düşüncelerle yerinde kalakalmışken oğlunun sesini duydu. "Baba kuyt ve yavyu kuyt çok acıktı annesi" diyerek ellerini çırpan oğluna içi giderek baktı Aysu. Yaşadıkları zor şeylerdi ancak zor şeyler ona oğlunu vermişti. Bu yüzden Aysu yaşadıkları yüzünden pişman olamıyordu. İçi giderek çocuğunu Uğura bakmadan kucağına aldı. "Yerim ben o yavru kuytu" derken oğlunun taklidini yaparak kahkaha attı Aysu. Minik Uğuralp annesinin güzel gülüşü ile gülmeye başlamıştı. Uğur, karşısındaki manzaradan gözlerini ayıramıyordu. Aysu'nun günlerdir ona yokmuş gibi davranması ancak onun ise inat ile Aysu'ya kendini göstermesi gibi bir savaşın içindeydi. Çoğu zaman umudu kırılır gibi oluyordu sonra Aysu'nun ya da oğlunun güzel bir ânını yakalayınca her şeye değer diye sabredip savaşına kaldığı yerden devam ediyordu. Savaşına devam etmesi gerektiğini hatırlatıyordu oğlu ile karısının kahkahaları.. ................................................ Aysu oğluna kahvaltısını yaptırdıktan sonra dedesi ile parka gitmek isteyen oğlunu daha fazla tutamamıştı. Masada Uğur ile karşılıklı kahvaltı ediyor olması dışında hiç bir sorunu yoktu. Aysu son lokmasını yiyerek çayını bitirip kalkmaya yeltendiği zaman onunla birlikte ayaklanan adama bakmamaya çalışarak çıkışa yöneldi. Adamın peşinden gelmesi ile dayanamayarak arkasını döndü. "Nereye gidiyorsun?" Uğurun ayakkabılarını giyip tek kaşını kaldırmasıyla hesap sorar gibi konuştuğunu fark ederek aceleyle açıklamaya girişti. "Yani az sonra Uğuralp gelir seni merak eder ondan soruyorum yanlış anlama" "Bir kaç işim var. Dedemi arayıp oğluma gerekli açıklamayı yaparım" diyerek dışarıya çıkan adamı takip ederek dışarıya çıktı Aysu. "Gerekli açıklamana onu niye terk edip gittiğini de ekle bari" diye arkasından alayla konuştu Aysu. Uğurun bir an durmasıyla hızını ayarlayamayıp adamın sırtına tosladı. "Ah manyak mısın be adam. Ne diye aniden duruyorsun!" diye çemkirerek burnunu ovalayan kadının kolunu kavrayıp dibine çekti Uğur. "Ne istiyorsun Aysu, delirmemi mi? Tamam hatalı olduğumu biliyorum ve kabul ediyorum. Ama bunu artık yüzüme vurmaktan vazgeç. Gerçekten bu kadar kör müsün, görmüyor musun? Sana ne kadar âşık olduğumu, oğlumu ne kadar sevdiğimi. Sizi kaybetmek istemediğimi! Yapma ne olursun yapma artık yakma canımı" derken sonlara doğru dudakları kollarındaki kadının kulağını bulmuştu. "Yakma artık canımızı" Aysu adamın çırpınışlarını haftalardır görüyordu. Kendisine âşık olduğunu ağzından defalarca duysa da içinde oluşan güvensizlik duvarı onun bu söze inanmasını engelliyordu. Adamın ona bakmasıyla gözündeki gözyaşını gördü. Uğur ağlıyordu. Kendisine hakim olamayarak elini adamın yüzüne getirdi. Adam yüzüne değen yumuşak eller ile utandı. Ağlamasını kadının görmemesi gerekiyordu. Utançla gözlerini sımsıkı yumdu. Yüzünde gezinen ellere kendini bırakarak gözlerini sıkmayı bıraktı. Gözleri yavaşça açılırken karşısındaki kadının da ağladığını yeni fark etmişti. Elleri telaşla kadının yüzüne çıkarken onu tekrar üzdüğü ve ağlattığı için kendisine lanetler okuyordu. "Ağlama su perim ne olursun benim yüzümden ağlama. Özür dilerim yaptıklarım için en çokta yapmadıklarım için. Ne istersen yapacağım söz veriyorum. Artık sözünden çıkmayacağım " Uğur bunları derken sürekli kadının yenilenen gözyaşlarını aceleyle siliyordu. "Git bu evden Uğur!" Aysu ağzından çıkan cümleyle anında pişman olmuştu. Ancak aklına başka bir şey gelmiyordu. "Ne olursun bir daha geri gelme buraya. Oğlunla istediğin zaman görüş ama ne olursun benim gözüme artık görünme. Ben de istemiyorum.. Senin yüzünden ağlamak, üzülmek istemiyorum ama seni her gördüğümde üzülüyorum. " Uğur kadından duydukları ile eli kadının yanağında asılı kaldı. Bir heykel gibi kan çanağına dönen mavi gözüyle kaybetmişçesine bakıyordu. Kaybetmişti de.. Karısı avuçlarının içinden kayıyordu. Uğur ise buna dur bile diyemiyordu. Söz vermişti karısı ondan ne isterse yapacaktı. "Hatalarını kabullen ve kendine yeni bir yol çiz Uğur. Beni de bırak yoluma gideyim." diye fısıldadı Aysu. Ağzından bu cümleler çok kolay çıkıyordu ya kalbi.. Kalbi şu an paramparça olmuş, kanıyordu. Ancak adamdan uzaklaşınca kanayan kalbinin kabuk tutacağına kendini inandırmaya çalıştı. Önce adamın eli yüzünden uzaklaştı. Sonra nefesine karışan nefesi.. Son olarak belindeki eller ile kaybettiği sıcaklığı.. Uğurun kızaran gözleri hüzünle bakıyordu aralarındaki mesafeye. "Tamam Aysu. Sen ne istiyorsan, nasıl istiyorsan o olsun. Ben hak ettim bunları biliyorum. Her şey için tekrar özür diliyorum. Senin kadar olmasa da kendimden nefret ettiğimi bil. Senin gençliğini aldım, başka bir adamla yaşayabileceğin mutlu anılarını çaldım. Seni istenilmeyen bir evliliğe ve çocuğa mahkum ettim. Ne istersen hakkındır." diyerek yere bakan adam geri geri yürümeye başladı. Aysu'nun elinde adamın yüzünden geçen sıcaklık hala yerini saklıyordu. Yüzüne bakmadan uzaklaşan adam ile elini kaldırıp tutmak, onu durdurmak istedi. Eli hava kalırken adamın son kez kafasını yerden kaldırıp kendisine baktığını fark etti. Ne ara bu kadar uzaklaşmıştı Uğur. Adamın gözleri bomboş bakıyordu. "Sen her zaman haklıydın." diye son kez fısıldayıp arkasını döndü adam. Aysu şok olmuş bir şekilde giden adamın arkasından baktı. Uğur ona istediğini yapacağını söylemişti ve gitmişti. Aysu gerçekten onu görmek istemiyor muydu? Bu sorunun cevabını kendisi veremiyordu ancak zaman verecekti.. ......................2 Ay Sonra............................. "Hoş geldin kızım" "Hoş buldum dede. Miniğim nerede?" Hulusi Bey gözlerini kaçırarak kızı gibi sevdiği gelinine baktı. "Babasının yanında. Bu gece babası ve arkadaşı ile geçirmek istiyormuş" Aysu, gözlerini sinirle kapadı. "Oğlunun her hafta sonu babasında kalması canını sıkmaya başlamıştı. Hafta içi aynı evde oğlunu sadece kahvaltı masasında görüyor, akşamları geç geldiği için uyuyan oğlu ile karşılaşıyordu. Hafta içi fazla göremediği oğlunu hafta sonu da babasına kaptırıyordu. Bu gün cumaydı. Sırf oğlunu görmek için erken çıkmıştı ancak oğlu cumadan babasına gitmişti. "Anladım dede ben üstümü değiştireyim" Hulusi bey yüzü düşen kızın arkasından üzgünce baktı sadece.. Aysu duştan çıkıp havlusunu yere attı. Uğura gözüme görünme demişti ve Uğur bunu çok iyi başarmıştı şu iki ayda. Ancak sorun sadece yüzünü görmekte değilmiş, sorun anılarında, kafasında ve oğlunun babasını anlatışındaydı.. Kendini sürekli minik oğlunun babasıyla yaptığı aktiviteleri dinlerken buluyordu. Gece yatağa her girdiğinde, adamla aralarında geçen yakınlaşmaları anıyor ve arıyordu. Gün içinde işte bile adamla geçirdiği herhangi bir anı ile dalıp gidiyordu aynı şuan olduğu gibi dolabın önünde bunları düşünürken giyinmeyi unutmuştu. Elleri hızla dolaptaki iç çamaşırlarına gitti. Pijamalarını giyeceği sırada telefonuna gelen mesaj ile sinirleri tavan yaptı. "Bu gün hafta içi değil mi? Uğuralp'in babasının yanında işi ne?" Aysu, Sarpın attığı fotoğrafa ağzı açık bakmıştı. Fotoğrafta Uğur, oğluna yemek yedirirken yanlarında sarışın onlara gülen bir kadın vardı ve bu kadın fiziği ile kendisine benziyordu. Aysu titreyen elleri ile Sarpı aradı. "Sarp orası neresi?" "Sana da merhaba Aysu! Niye soruyorsun ki burayı?" "Uzatma Sarp, yanına geliyorum konum at!" diyerek üstüne kırmızı elbisesini geçirerek saçlarını dalgalar halinde omuzuna attı. Son olarak gözlerine rimel çekerek evden hızla çıktı. Yirmi dakika da hazırlanmış, gelen konumla evine yakın restoranda sürmüştü arabasını. "Hala oradalar mı?" "Evet. Bal yanak çocuklar için hazırlanan tarafa geçti. İkisi başbaşa oturuyor." "Tamam ben geldim içeriye giriyorum." diyerek mesajı yazıp telefonu yan koltuğa attı. Arabadan hızla inerek restorana giriş yaptı. Kırmızı elbisesiyle Sarpın deniz manzaralı masasına giderken Uğurun olduğu masanın önünden bilerek geçti. Uğur, bir anda burnuna dolan vanilya kokusu ile derin nefes alarak yanından geçen kadına baktı. Gözleri kırmızı elbisenin içindeki karısına kayarken onun gittiği yeri izledi. Sarpın ayağa kalkıp, karısının beline kolunu sarmasıyla Uğur sinirle ayağa kalktı. Sarpın, karısını sarmakla yetinmeyip yanağına öpücük kondurduğunu görünce tutmaya çalıştığı sözün buraya kadar olduğunu anlamıştı. Bölüm Sonu.. |
0% |