Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Özel Bölüm 1

@dikenligul

Asi arabanın evinde durmasıyla arkaya baktı. Minik Uğuralp arkada kıvrılıp uyumuştu. Gözleri yanındaki adama dönmemek için arkada sabit kaldı. Adamın derin nefes alması ile gözleri istemsiz ona dönmüştü.


"Ben özür dilerim. Canının acımasına sebep olduğum için."


Asi gözlerini pörtleterek adama baktı. Sanki yarım saat önce gözlerinde orman yangınlarını barındıran adam bu adam değildi. Şimdi yeşilleri daha açık ve mahcup bakıyordu.


"Maalesef önemli değil diyemeyeceğim. Canım bir ara çok yandı. Ama eli hafif bir doktor sayesinde iyileştim." diyerek gülümsedi.


Sarp, bir an kadının suçunu yüzüne vuracağını sanmışsa da şimdi karşısında şirince gülümseyen kadın ile gülümsemenin bulaşıcı olduğunu düşündü. Arkaya koyduğu ceketinden kartvizitini çıkararak Asiye uzattı.


"Yarın hastaneye gel lütfen. Ayağının iyi olduğundan emin olmak istiyorum."


Asi, adamın elinden kartını alıp üstünde yazanlara baktı. Saygın Hastanesi.. Sarp Saygın


"Sarp Saygın demek, şu saygın hastanelerin sahibi sen misin?" Sarp önemsiz bir detaydan bahsediyormuş gibi kafasını sallayarak geçiştirdi. "Dediğim gibi yarın gelip bir görünsen iyi olur."


"Tamam gelmeye çalışacağım." diyerek kapıyı açtı Asi. Bu adamdan ayrılmak istemiyordu. Adımlarını yavaşça arabadan dışarıya atarken niye böyle hissettiğini düşünüyordu. Ayağının üstüne basmadan karşısındaki gölge ile gözlerini yukarıya kaldırdı.


"Yukarıya çıkmana yardım etmemi ister misin?"


"Şey.. Uğuralp tek mi kalacak burada?"


"Bir şey olmaz kapıyı kilitleyeceğim."


"Tamam öyleyse" diyerek adamın onu tutan kollarından destek alarak ayağa kalktı. Adamın desteği ile apartmana girdiklerinde Asi gözlerini kaçırarak merdivenlere baktı.


Adam etrafta asansör ararken Asi ufak bir detayı paylaşmak istedi onunla. "Asansör arıyorsan boşa aranma. Burada asansör yok."


Adam bu eski binada asansör olmayacağını tahmin etmeliydi zaten. Kadına kızgın bir suratla döndü. "Kaçıncı katta kalıyorsun?"


"Beş " diyerek gözünü devirdi kız. Adamın yeşilleri yine orman yangınlarına dönmeye başlamıştı.


"Beş mi?" diye sesini yükselten adama bakmadı. "Beşinci katta oturuyorsun ve asansörün yok. Bu ayakla bukadar katı nasıl çıkmayı planlıyordun?"


"Üff ne bağırıyorsun kulağımda be. Ne yapayım işte düşe kalka çıkacaktım" Adam kızın yaptığı atar ile elini kızın kolundan çekerek kollarını göğsünde birleştirdi.


Asi şaşkınlıkla merdiven tırabzanından destek alarak adama baktı. "Ne yapıyorsun?"


"Şu düşe kalka çıkmanı merakla izlemek istiyorum. Lütfen rahatsız olma ben yokmuşum gibi çık yukarı" Asi sinirle sarı saçlarını omzundan geriye atarak adama sırtını döndü.


"Hödük şey!" diye söylenerek bir adım ayağını atınca diğer ayağına kuvvet verdi. Ayağının sızlamasıyla inlememek için kendini zor tuttu. İkinci adımına atacakken bacaklarındaki kollarla bir an havalandı. Çığlık atarak kollarını adamın boynuna doladı.


"Sen ne yaptığını sanıyorsun "diye sinirle soludu.


"Minicik vücudunu taşıyorum görmüyor musun?"


"Onu görüyorum neden haber vermeden böyle bir şey yapıyorsun. Korkuttun beni!"


Sarp, üçüncü kata gelince sırtını duvara yasladı. Kafasını duvara dayayıp gözlerini kapatarak dinlenmeye çalıştı. Asi ise karşısındaki adamın belirgin olan adem elmasından yukarıya çıkarak alnına kadar süzdü. Adama yakışıklıydı. Ancak huysuz bir şeydi. Aklına gelen söz ile kıkırtısını tutamadı. Adamın yeşil gözleri şaşkınlıkla baktı ona. "Bakıyorum da minik vücudum seni çok zorladı"


Adam onu zorlayanın göğsüne değen dolgun göğüsler olduğunu ya da vücuduna yaslanan yumuşak beden olduğunu söyleyip söylememe konusunda kararsız kalarak kadının elalarına baktı. Sarp böyle şeylerden kolay kolay etkilenmezdi. Ona ne olmuştu da bu yaşı ondan küçük olduğu belli olan kadına tepki veriyordu.


Bu çekimi ilk restoranda kadın ona yaslanınca almıştı. Vücudunun anlamsız tepkilerine karşı kadını hemen koltuğa oturtup yerine geçmişti. Az önce de kadının arabadan indirmemek için zor tutmuştu kendini ama sonuç kadın ona yaslı bir halde merdivenleri tırmanmasıydı. Kadının giydiği saks elbise de işini daha da zorlaştırıyordu. Ne yani kot pantolon giymiş olsaydı ne olurdu?


Sarp derin bir nefes alarak yoluna devam etmeyi amaçladı. Tabi genzine dolan leylak kokusu olmasaydı. Her tarafı uyarılmışken geceyi nasıl bitireceğini bilmiyordu. Kadının sorusunu duymazlıktan gelerek yoluna devam etti.


Asi onu yok sayan adamla daha fazla konuşmayıp kollarını daha da doladı kalın boyna. Ne me lazım adam belki onu yere atardı. Bu adamdan herşey beklenirdi o yüzden daha çok asılmıştı adama. Asılmasının nedeni yoksa adamın boynundan gelen limonsu tıraş losyonunu solumak değildi.


Adamın boynundaki damarların belirginleştiğini görünce gerçekte çok mu ağırım diye düşünmeye başlamıştı. Dairesinin önüne gelince adamın onu bir anda yere bırakmasıyla kollarını daha çok sardığı boyunda aşağıya çekilmişti. Şimdi adamla burun buruna duruyorlardı. Adamın losyonu genzine kadar dolmuştu.


Adamın ona yavaşça yaklaşması ile kalbi teklemeye başlamıştı. Adamın son anda durması ile hevesi kursağında kalmıştı. Gözleri koyu yeşillerle buluşmuştu. "Aç artık şu kapıyı.!"


Adamın kısık sesi ile kafasını hemen çantasına indirdi. Titreyen elleriyle anahtarını ararken çantasını yere düşürdü. "Ah!" diye ağzından bir inleme kaçırdı.


Adam sabrının sınırlarında dolaşıyordu. Kadının yakınlığı, minik dudaklarından çıkan inlemeler onu şimdiden yormuştu. Kadının eğilmesine izin vermeyerek kadının önüne eğildi. Düşen gereksiz eşyaları çantaya koyarken anahtarı eline alarak ayağa kalkmadan kadına uzattı.


Asi, kızarmış yüzü ve adamı ayaklarının önünde diz çökmüş bir halde görmenin verdiği heyecanla nefes nefese kalmıştı. Elleri adamın ellerine temas ederek anahtarı almıştı.. Kapının kilidini iki kez çevirdikten sonra açılan kapı sonrası ayağa kalkmayıp duvara yaslanan adama baktı. Adam kapalı gözlerini görünce onu bugün çok yorduğunu anladı Asi. Dudaklarının sarkmasına izin veremeyerek adamın omuzuna dokundu hafifçe.


"Özür dilerim Sarp. Bugün seni çok yordum." adam yeşil gözleriyle aşağıdan kadına bakarken hiçbir söylemiyordu. Gözleri kadının ayağına kayarken elleri ikinci kez narin bileğe dokundu. Kadının topuklu ayakkabısının kemerini yavaşça açarken Asi sarsıldı. Bu adam ona neler yapıyordu? Bir dokunuşuyla nasıl dünyasını döndürebiliyordu...


....................................................


Asi indiği taksinin arkasından baktı. Buraya gelmeye nasıl cesaret edebilmişti kendisi de bilmiyordu. Dün olanlardan sonra o tehlikeli adama yaklaşmamalı arkasını dönüp kaçmalıydı ancak yapamadı. Her ne kadar adamdan korksa da onu görmek isteyen yanına karşı gelemeyip hastaneye adımını attı. Kendisini karşılayan görevliye ne diyeceğini bilemedi. Sahi adam ne demişti hastaneye göster bileğini diye. Bileğini gösterip gitmeli miydi yoksa adamı arayıp geldiğini mi haber etmeliydi?


Adamı bir anlık cesaretle aradı. Üçüncü kez çalan telefon açılmayınca kapattı. En hayırlısının bu olduğuna kendini ikna ederek acile gitti. Ayağına çekilen film ile sedyede oturmuş sonuçları bekliyordu. Telefonun çalması ile yerinden sıçradı. Arayan Sarptı. Sesinin titrememesi için içinden dualar ederken telefonu açtı.


"Beni aramışsınız." adamın boğuk sesini duyunca bir an ne demesi gerektiğini bilemedi.


"Evet aradım. Ben Asi. Asi Tekiner."


Sarp, duyduğu naif ses ile yerinde dikleşerek asistanına devam etmesi için işaret çaktı. Ellerini kağıt havlu ile kurulurken ameliyathanede işini bitirmişti.


"Neredesin Asi?" 


"Acil tarafındayım. Röntgen çekildi. Biraz sonra sonuçlarımı öğreneceği-"


"Bekle beni hemen geliyorum yanına." diyerek telefonu kapattı Sarp. Hızla odasına geçerek üstünü değiştirdi. Beyaz önlüğünü sivil kıyafetlerinin üstüne giyerek odasından çıktı.


Asi sabırsızca yerinden kıpırdanıyordu. Perdenin çekilmesiyle Sarpın geldiğini sanmıştı ancak gelen asistan doktordu.


"Asi hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"


"Ayağımdaki sızı haricinde iyiyim teşekkür ederim."


"Rica ederim. İzin verirseniz bir muayene edeyim tekrar." diyen adama kaşını kaldırarak baktı. Az önce muayene etmemiş miydi? "Buna gerek var mı? Az önce zaten muayene etmiştiniz, kaldı ki filmde çektiniz oradan anlayamadınız mı?" diye sertçe olmasa da çıkışmadan duramadı. "Asi hanım bakıyorum ki doktorculuk oynamaya özendiniz ancak burada gerçek doktor olan benim ve izin verirseniz tam teşhis koyabilmem için tekrar muayene etmem gerekiyor." Asi sinirlenerek ayağa kalktı. "Ama izin vermiyorum ve bir daha bana dokunmanızı istemiyorum." diye bağırırken perdenin sertçe çekildiğini gördü. Karşısında Sarpı görmesiyle utandı. Adam onu doktoruna bağırırken görmüştü.


Adama kafasıyla çıkışı işaret ederek "Çık dışarıya" dedi. Sarp gözlerini karşısındaki elalardan çekmeden. Hastanenin sahibi Sarp Saygının gelmesiyle asistan doktor Sarpın dediğini duymazlıktan gelerek kendini savunmaya çalıştı.


"Sarp bey. Hanımefendi ayak bileği ağrısı ile geldi. Ben ilk muayenede ezik, burkulma ya da kırık mı olduğunu anlayamadım bu yüzden röntgen istedim. Röntgen sonuçları geldi ancak genel bir muayene yapmak istedim. Hanımefendi biraz yabani çıktı ve ondan bağırıp hastanenin düzenini bozdu onun adına ben sizden özür dilerim."


Sarp, boynunda belirginleşen damar ile adama dönerek boğazına sarıldı. Adamın bedenini uzun dolaba çarptı.


"Lan puşt, biz sana burada insanların canını emanet ettiğimizi sanırken sen insanları ellemenin derdindeymişsin. Kafanı koparmadan defol git!"


Asi karşısındaki adamları eli yüreğinde izliyordu. Sarpın adamı dışarıya fırlatmasıyla güvenliğe bağırdığını işitti.


"Şu puştu atın hastaneden bir daha değil buraya hiçbir hastaneye girmesine izin vermeyin!"


Asi, sinirle yumruklarını sıkan adama yaklaşarak elini tuttu. "Özür dilerim Sarp" Sarp elini saran minik ele kızgınlıkla baktı.


"Sen niye özür diliyorsun Asi."


"Tanıştığımızdan beri benim yüzümden sinirleniyorsun bu beni kötü hissettiriyor."


"Hayır Asi, bu kez beni sinirlendiren sen değilsin. Sinirim kendime. Nasıl olurda böyle bir varlığı hastanemde barındırmışım bu zamana kadar."


"Bilemezdin." diyerek adamın sıkılı yumruğunu açmak için ikinci elini kullandı. Adamı oturduğu sedyeye çekerek ellerini açmaya çalıştı. Sarpın ellerinin açılmasıyla parmakları adamın parmaklarına kenetlendi. Minik elleri koca ellerin arasında kaybolmuştu. Asi tamamlanmışlık hissi ile gülümsedi ellerine. Sarp, kadının kıkırtısıyla kadına döndü. Kadının bakışlarını takip edip ellerine baktı. İkisinin elleri birbirine kenetlenmişti. Bunu ne zaman yaptıklarını hatırlamıyordu ancak kadının kıkırtısı içinin erimesine neden oldu. Ellerini bozmadan diğer elini kadının önüne gelen saçlara götürdü.


"Ayağın nasıl?"


Kadın saçlarındaki ellerle gözlerini yumup açtı. Elaları huzurla bakıyordu. "Şimdi daha iyi"


..................................................


Asi önündeki adana dürümü yerken gözleri ayranına takıldı. Ayranından koca bir yudum alırken adamın gülmesiyle kaşlarını çattı. "Niye gülüyorsun ya"


"Gel bakim buraya" diyerek kendini çağıran adama eğildi. Adam baş parmağını kadının dudak çevresinde gezdirdi. Eline gelen ayran köpüğünü peçeteye sildi.


Asi utangaçça başını eğdi. "Çok acıkmışım fark etmedim ayranın bu kadar köpüklü olduğunu."


"Önemli değil Asi kız. Sen her halinle güzelsin" diyerek göz kırpan adama şaşkınca baktı.


"Te..teşekkür ederim." Asi, şu utangaç kız pozlarını kardeşinde gördüğü zamanlar çok mu dalga geçmişti. Kesin büyük konuşmuştu da bu hallere düşmüştü. Şimdi kendisini gören olsa şaşırırdı. İsminin hakkını veren Asi Tekiner, Sarp Saygının yanında uysal bir kedi olmuştu. Asi kafasını sallayarak düşüncelerden kurtulmaya çalıştı kendini.


"Bir tane daha ister misin?" diye soran adama gülerek karşılık verdi.


"Neden olmasın?"


...........................................................


Asi, telefonuna gelen mesajla hemen ellerini bulaşıktan çıkardı. Telefonuna gelen mesajı okurken heyecanlanmıştı. Adam aşağıdaydı. Yemek masasını kontrol ederek kapıya doğru yürüdü. Aynadan saçlarını düzelterek çalan kapıyı açtı. Sarpın elindeki kırmızı gülleri alırken yanakları pembeleşmişti. O hiçbir zaman çiçek almamıştı ve doğrusu bunu şu zamana kadar sorun etmemişti. Ancak ellerinde tuttuğu çiçekler içini bir hoş etmişti.


"Teşekkür ederim zahmet ettin."


"Rica ederim ancak benim için yemek hazırlayarak kendini yoran sensin"


"Hayır. Kendimi hiç yormadım. Her gün yaptığım şeyler sonuçta yaşamak için yemek yemek gerekiyor" diye saçmalarken adama içeriye geç işareti yapmıştı. Adamın arkasından kafasına vururken ağzını bazen kapatması gerektiğini hatırlattı kendine.


"Oo bizim Asi kızımız amma da hamaratmış"


"Hadi oradan ne hamaratlığı dediğim gibi her zaman ki şeyler "


"Lavabo nerede ellerimi yıkayıp hemen şu her zamanki şeylerin tadına bakmak istiyorum."


Asi adama yolu gösterirken elini yıkamasını bekledi. Adamın ameliyata girecekmişçesine ellerini iyi yıkamasıyla kafasını kapıya dayadı. Sarpın elleri sert ve büyüktü. Bu ellerin hayat kurtardığını düşününce adama olan saygısı daha da arttı. Adamı kendi evinde görmek mutlu etmişti onu. Buna hemen alışabileceğini düşündü.


Sarp gülümseyerek kendini izleyen kadına dönerek gülümsedi. Ona yaklaştıkça kadının pozisyonunu bozmadığını fark etti. En sonunda kadının dibine kadar girdiğinde onu belinden kavrayarak duvara yasladı.


"Bana bakarak ne düşünüyordun" Adamın sorusu ile gülümseyen yüzü soldu Asinin. "Önemli bir şey değildi.


Sarp, kadının boynuna yaklaşarak fısıldadı. "Bilmek istiyorum."


"Seni evimde görmek tuhaf hissettirdi. Onu düşünüyordum."


"Bu eve daha önce kimler geldi?" Asi, hipnoz olmuşçasına cevap veriyordu. "Kardeşim ve kocası, bazen annem ve babam bir de tabi ki Meriç"


Adam kadının saydıklarının arasında Meriç denen adama takılmıştı. "Kim bu Meriç?" diye çatık kaşlarla sordu.


"Meriç benim ikinci aşkım." derken gülümseyen kadına daha da kaşlarını çattı. Elleri kadının belini hırsla bırakırken evden çıkmamak için kendini zor tuttu. Madem sevgilisi vardı ne diye onu evine çağırıp dengesini bozuyordu ki.


Sarp hırsla önüne konulan yemekleri yerken Asinin yüzüne bile bakmıyordu. Asi ne düşüneceğini şaşırmıştı. Adamın yemeklerini beğenerek yediğini düşünüyordu ancak kafasını hiç kaldırmaması tuhafına da gitmişti.


"Nasıl olmuş yemekler" diye gülümseyerek sordu.


"Çok güzeller Asi ellerine sağlık" diyerek ayaklanan adamla ayağa kalktı.


"Nereye?" 


"Evime gideceğim. Bu gün çok yorucuydu zaten." diyerek önden yürüyen adamı takip etti.


"Sarp bir anda ne oldu böyle?"


Adam sinirle arkasını dönerek açtığı dış kapıyı kapattı. Kadını oraya yaslarken ağırlığını yumuşak bedene bastırdı.


"Bir anda olan bir şey yok Asi! Ben önce seni düşürdüm, ayağını çıkardım. Sonra düzeltmek için hastaneye çağırdım. Asistan doktorun sapıklığı nedeniyle üzüntünü unutturmak için yemeğe çıkardım seni. Sen de ödeşmek için beni yemeğe çağırdın. Yemeğimi yedim ve bitti. Artık iletişimde olmamız gerekmiyor değil mi?"


Asi, titrek gözlerle adama baktı. Ne yani bunlar sadece aralarında ödeşme olarak mı kalacaktı. Salak Asi oysa o neler düşünmüştü. Adamın ondan hoşlandığını, beraber vakit geçirmenin güzel olduğunu ve daha nicelerini..


"Haklısın Sarp Saygın. Aramızda iletişimde olacağımız bir durum kalmadı." diyerek kafasını yana çevirdi adamın yakınlığından kurtulmak için.


"İyi o zaman" diyerek son kez kadının kokusunu içine çekti Sarp ve kadını kapıdan çekerek, kapıyı çarpıp çıktı. Asi ilk kez bir adamın arkasından akan gözyaşlarına lanet etti.


....................................


"Su perim, hadi uyan güzel karım" diyerek omuzuna konan sakallı dudaklar ile içi titredi kadının. Yüzüstü yattığı yastıkta yan dönerek kocasının mavi gözleriyle karşılaştı Aysu.


Kocasının gözlerinin göğüslerine indiğini görünce çarşafı çıplak göğüslerine kadar çekti.


"Uğur, beni utandırıyorsun." diyerek adamın çıplak göğsüne kafasını gömdü. Saçlarına konan öpücüklerle içi eridi. Kocasının eli belinden kalçasına inerken bir an da bütün vücudunun kocasına yapıştığını hissetti.


"Hala utanmana şaşırıyorum su perim. Sen benimsim ben de senin. Artık aramızda utanmanın olmaması gerekiyor."


"Hıhı" diyerek kocasını geçiştirirken kasıklarını zorlayan sertlikteydi aklı. Kocasının kalçasını kavramasıyla inlemesine engel olamadı.


"Uğur bari bu sabah yapma şunu, çok işimiz var, Uğuralpin doğum günü partisini hazırlamamız gerek-" diyemeden kocasının dudaklarına kapanan dudaklarla aklı başından uçmuştu. Kendini kocasına karşılık verirken buldu Aysu.


........................................................


Aysu, Dicle ile yapılan pastayı incelerken içeriye giren Asi ile gülümsedi. Asi bir elinde oğlunu diğer elinde yeğenini tutmuş onların hayran bakışları ile bir şeyler anlatıyordu.


"Asi daha sonra prens, prensesi bulmuş mu?"


"Bu ne saçma soru Uğuralp, prens bu tabi ki prensesini bulur değil mi teyze?" Asi yeğenini onaylarken kızmayı da ihmal etmedi. "Yağmur tanem bir daha arkadaşına saçma deme olur mu? "


"Ama teyze ben Uğuralpe saçma demedim ki, sorusuna saçma dedim." Asi, alınan Uğuralpi gösterdi "ancak o belki üstüne alınmıştır. Böyle kolay kalp kırmamalısın bebeğim."


Yağmur hatasını anlayıp arkadaşına döndü."Uğuralp özür dilerim valla sana saçma demedim." diyerek çocuğun yanağına öpücük kondurdu. İşte geçmişti kırgınlık Uğuralp te arkadaşını öperken barışmışlardı. İkili el ele tutuşup oyun alanına koşarken Asi, çocuklar kadar masum bir dünya da yaşamadığı için üzgündü. Onlar ne kadar güzel konuşup anlaşıyorlardı. Ufak bir öpücükle aralarını düzeltebiliyorlardı ama bir de onun haline bakın. Hayatında ilk kez kalbinin çarpıtan adam ondan nedensizce uzaklaşmıştı. Adının çağrılmasıyla karşısındaki ikiliye baktı.


Yüzündeki hüznü gizleyerek yanlarına yaklaştı. "Asi sana çok teşekkür ederim. Sayende Uğuralp çok mutlu."


"Rica ederim Aysu. Ben ne yaptım ki bütün direktifleri ablam verdi. Ben sadece uyguladım."


"Öyle deme balım sayende partiyi kurtardık. Ama bunların suçlusu sadece Fırat. Tutturdu iki gün daha kalalım diye bir daha dönemedik tatilden."


"Enişteme kızma abla. Hem biz eniştemle anlaştık. Bana emeklerimin karşılığında tasarım bir şey yapacak" diyerek kıkırdadı.


"İyi bakalım herkes mutluysa artık parti başlasın" diye bağırdı Aysu.


Karısının mutlu sesini duyan Uğur arkadaşlarından ayrılarak adımlarını karısına çevirdi. Karısının beline kollarını dolarken boynuna ıslak öpücüğünü kondurdu.


"Bebeğim arkadaşlarımız da buradayken haberimizi verelim mi?"


"Bir kişi eksik Uğur, o da gelsin söyleriz" diyerek kocasının dudaklarına yapıştı Aysu.


Parti de çocuklar oyun alanında eğlenirken büyükler masanın başında kahkahalarla sohbet ediyordu. Asi elini yanağına dayayarak karşısında birbirlerinden çekinmeden dokunan gülüşen çiftleri izliyordu. Ne Kerem gibi sevdiğini bekleyen birini bulamıştı ne Koray gibi vazgeçmeyi bilmeyen bir adama bulabilmişti ya da eniştesi ve Uğur gibi hatasını sonunda anlayıp kadınını eskisinden daha çok seven bulabilmişti..


Asi belki buradaki insanlar kadar çok acı çekmemişti ancak haftalardır aklında ve kalbinde olan adam ile çektiği acı ona yeterdi.


Bir anda çocukların çığlıkları ile herkes ayaklanıp aynı yöne gittiklerinde bu Asinin dikkatini çekmemişti. Kesin palyaço falan gelmiştir diyerek arkasını dönmeden önündeki içeceğini içmeye devam ediyordu. Düşüncelerine dalarken yanından karısıyla el ele geçen kardeşini gördü. Zamanında tek aşkı olarak kalacağını söylediği kardeşi Meriç bile evlenmişti. Ama Asi hala gönlünün prensini bulamamıştı. Hoş bir ara bulur gibi olmuştu ama sonra ne olduğunu anlamadan kaybetmişti. Kafasını masaya yaslayarak arkasını döndü kalabalığa.


"Yanınız boş mu?" diye soran ses ile kafasını olumsuzca sallayarak geri masaya koydu Asi. Şimdi yılışığın tekiyle uğraşamazdı. Yanındaki sandalyenin çekildiğini duysa da yana bakmak içinden gelmiyordu. Saçlarında hissettiği elli tutarak ısırdı.


"Bu ne asilik" diye bağıran adama sinirle döndü Asi. Karşısında görmeyi en son beklediği yüz duruyordu.


"Sarp?"


Loading...
0%